Konu Başlığı: Sarmısak Yemek Gönderen: Zehibe üzerinde 12 Kasım 2011, 10:42:51 40. Sarmısak Yemek 3822... Câbir b. Abdillah (r.a) Rasûlullah (s.a)'m; "Sarımsak veya soğan yiyen kimse bizden uzak dursun. -Yahutta mescidimizden uzak dursun- ve evinde otursun" buyurduğunu söyledi.(Yine Câbir şöyle dedi): Hz. Peygamber (s.a)'e (bir gün) içinde taze sebze bulunan bir tabak getirildi de onda (çirkin) bir koku duydu, (bu kokunun ne olduğunu) sordu. (Bunun üzerine) tabakta bulunan sebzelerin neler olduğu kendisine haber verildi. (Tabaktaki sebzelerin neler olduğunu anlayınca) yanında bulunan sahâbîlerden birine (işarette bulunarak); "Bu sebzeleri şuna götürünüz" buyurdu. (O sahâbî de, Peygamber (s.a)'in bu hareketini) görünce (bu sebzeleri) yemek istemedi. (Hz. Peygamber): "Sen ye,(benim yemediğime bakma). Çünkü ben senin konuşmadığın kimselerle konuşuyorum" buyurdu. (Ravi Ahrnedb. Salih) dedi ki: İbn Vehb, (metindegeçen) "bedr" kelimesini "tabak" diye tefsir etti.[209] 3823... Ebû Saîd el-Hudrî şöyle dedi: Rasûlullah (s.a)'ın yanında sarmısak ve soğandan bahsedildi ve; Ey Allah'ın Rasûlü, bunların hepsinin (içinde kokusu) en fazla olanı sarımsaktır. (Artık) sen onu bize haram kılıyor musun? diye soruldu. Peygamber (s.a) de; “Onu yiyiniz, (fakat) onu yiyen kimse kokusu kendisinden gidinceye kadar şu mescide yaklaşmasın" buyurdu.[210] 3824... Huzeyfe'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a) üç defa şöyle buyurmuştur: "Kıbleye tüküren kimse kıyamet gününde (Allah'ın huzuruna) tükürüğü iki gözünün arasında olarak gelir. Kim de şu pis (kokulu) sebzeyi yerse (bizim) mescidimize yaklaşmasın."[211] 3825... İbn ömer (r.a)'den rivayet olunduğuna göre; Peygamber (s.a): "Şu bitkiden yiyen kimse mescidlere yaklaşmasın" buyurmuştur.[212] 3826... Muğîre b. Şu'be'den rivayet olunmuştur: Bir gün sarımsak yiyip (namaz kılmak üzere) Peygamber (s.a)'in mescidine varmıştım, (Ben) mescide girince Peygamber (s.a) (herhalde benden) bir koku hissetti(ki), namazım bitirince; "Her kim şu (sarmısak ismi verilen) bitkiyi yerse kokusu (kendisinden iyice) gidinceye kadar (mescidimize) yaklaşmasın" buyurdu. Namazı tamamlayınca yanma varıp; Ey Allah'ın Rasûlü, Allah için elini bana vereceksin, dedim. (Elini lütfedip bana verdi, ben de) elini (tutup) yenimin arasından göğsüme götürdüm. O sırada ben göğsü sarılı idim. (Göğsümün sarılı olduğunu anlayınca); "Senin özrün var" buyurdu.[213] 3827... (Muaviye b. Kurre'nin) babasından rivayet olunduğuna göre; Peygamber (s.a) (sarmısak ve soğan diye bildiğimiz) şu iki bitkiyi yasaklamış ve şöyle buyurmuştur: "Bunları yiyen mescidlerime yaklaşmasın. Eğer mutlaka yemeniz gerekiyorsa pişirmek suretiyle onlar (da bulunan ağır kokular) i gideriniz (de ondan sonra yiyiniz)." (Bu hadisin ravisi Muaviye) dedi ki: (Hz. Peygamber, "iki bitki" kelimesiyle) soğan ve sarmısağı kasdetmiştir.[214] 3828... Şüreyk (b. Hanbel)'den rivayet olunduğuna göre; Ali (a.s): "Pişirilmiş olması dışında sarımsağın yenmesi yasaklanmıştır" buyurmuştur. Ebû Dâvûd dedi ki: (Senette ismi geçen) Şüreyk '(ten maksat, Şüreyk) b. Hanbel'dir.[215] 3829... Ebû Ziyâd Hıyar b. Seleme'den rivayet olunduğuna göre; Kendisi Âişe (r.anha)'ye soğanı sormuş da (Hz. Âişe): "Rasûlullah (s.a)'in yediği son yemek, içinde soğan olan bir yemekti" cevabını vermiş.[216] Açıklama Her ne kadar Arapçada, "Şecer" kelimesinin gövdesi ve dalı olan ağaçlar için kullanıldığı bilinmekte ise de efsahu'l-fusahâ olan Fahr-i Kâinat Efendimiz'in bu kelimeyi soğan ve sarmısak için de kullanması; bu kelimenin gövdesi, dalı budağı olmayan sarmısak ve soğan gibi bitkilere de şamil olduğunu gösterir. "Bedr" kelimesi ise, aslında dolunay anlamına geldiği halde burada ay gibi yuvarlak olması sebebiyle mecazen "tabak" anlamında kullanılmıştır. kelimesi, "göğsü isâbe, yani sargı ile sarılı" demektir. İbnü'l -Esîr'in en-Nihâye isimli eserinde açıkladığı gibi, araplar acıkıp da açlıklarını giderecek bir çare bulamadıkları zaman karınlarına bir sargı bağlayıp sargının altına birtaş koyarlardı. Aşağıda da açıklayacağımız gibi burada karnı sanlı denmeyip göğsü sanlı dendiğine göre bu sargıyı sarmanın sebebinin karın açlığı olmayıp tansiyon yükselmesi gibi kalp atışlarının düzensizliği ile ilgili bir rahatsızlık olması gerekir. Nitekim Fahr-i Kâinat Efendimizin, "Senin mazeretin var" buyurması da bunu gösterir. Hafız İbn Hacer'in açıklamasına göre, 3822 numaralı hadis iki ayrı hadisi ihtiva etmektedir. Ancak her iki hadis de birbiri ile ilgili oldukları ve ravileri de aynı olduğu için bir arada ve bir senet altında rivayet edilmişlerdir. Aslında hadisin başından kelimesine kadar olan kısımda zikredilen olay Hayber'de; daha aşağı kısımda zikredilen olay da hicretin ilk zamanlarında olmuştur ki iki olay arasında en az altı yıl vardır. Bu, hicretin ilk zamanlarında Hz. Peygamber'e sarmısak yemenin hükmü ile ilgili olarak soru yöneltilmesi hadisesi Hafız İbn Hacer'e göre Hz. Peygamberdin Ebû Eyyub el-Ensârî'nin evinde kaldığı sırada ve onun evinde olmuştur. Görüldüğü gibi bu gelen hadisler sarmısak yemenin yasaklandığını İfade etmektedirler. Ancak hadisler bazı Zâhirîlerce farklı anlaşıldıklarından onlar sarmısak yemenin hükmü konusunda farklı bir neticeye vararak çiğ sarmısak yemenin haram olduğunu söylemişlerdir. Bunların dışında kalan fıkıh ulemasına göre, çiğ sarmısak yemek haram değil mekruhtur. Bu kerahatin illeti insanlan rahatsız eden kokusudur. Hatta Câbir'den gelen, "İnsanların rahatsız olduğu şeyden melekler de rahatsız olur"[217] meâlindeki hadis-i şerifte de ifade edildiği üzere bu koku sadece insanlara ulaşmakla kalmaz meleklere kadar ulaşır. Nitekim 3822 numaralı hadis-i şerifte geçen, "Çünkü ben senin konuşmadığın kimselerle konuşurum" mealindeki cümlede meleklerin sarmısak kokusundan rahatsız oldukları ifade edilmektedir. 'Sarımsağın haram olmadığının delili ise, "Ey cemaat, Allah'ın bana helâl kıldığı bir şeyi haram etmek benim elimde değildir. Şu var ki ben bu bitkinin kokusundan hoşlanmıyorum[218] meâlindeki hadistir. Çiğ sarımsağın hükmü böyle olmakla beraber pişmişi mekruh değildir. Nitekim 3827-3829 numaralı hadislerin üçü de bunu açıkça ifade etmektedir. Merhum Ahmed Naim Efendi'nin açıklamasına göre, "soğan, pırasa, turp gibi fena kokulu sebzeler de sarmısak gibidir."[219] Nil.ekim 3822 numaralı hadis ile, "Rasûlullah (s.a) soğan ve pırasa yemeyi yasakladı"[220] mealindeki hadis-i şerif ve Tabaranî'nin Câbir'den rivayet ettiği bir hadis-i şerif[221] de bunu ifade etmektedir. İmam Mâlik'den rivayet olunduğuna göre, turp kokusu duyulursa sarmısak gibidir. Mâlikî fukahasından Kadı Iyâz, "geğirme ile kokusu çıkarsa" kaydını koymuştur. Binaenaleyh sarmısak gibi çirkin kokulu sebzeleri çiğ olarak yemek mekruhtur. Bunları yiyenler kokuları kayboluncaya kadar, mescide giremezler. Zâhirİyye ulemasına göre, bu gibi sebzeleri yemek cemaati terke sebebiyet vereceğinden haramdır. Sarmısak gibi fena kokulan yiyen kimselerin, bu koku kendilerinden gidinceye kadar mescide gitmeleri caiz olmadığı gibi, ilim ve zikir meclisi gibi toplantılara gitmeleri de caiz değildir. Mescidin çevresi de bu mevzuda mescid gibidir. Ancak bu nehiy sokağa, çarşı ve pazara şamil değildir. Kadı Iyaz, "Cemaatte hazır olanların hepsi de bu gibi sebzeleri yemiş iseler bu kerahat kalkar" demiş ise de aslında mescid boş olsa bile melâike-ye hürmet etmek gerekir. Bu gibi sebzeleri yiyenlerin mescide girmelerinin yasaklanması sebebi, oradaki insanları ve melekleri rahatsız etmek olduğundan, kıyas yoluyla; ağzı ve yarası ağır kokanların, kasap, balıkçı, cüzzâmlı, alaca hastalığına yakalanmış kimselerin cemaata devam etmemelerine fetva verilmiştir.[222] 3824 ve 3825 numaralı hadislerde sarmısak yiyenin mescidlerden uzak durması emredildiğinden mescidlerle ilgili bu emrin sadece Hz. Peygamber'in mescidine mahsus olmayıp bütün mescidlere şamil olduğu anlaşılır.[223] Bazı Hükümler 1. Çığ sarmısak yiyerek mescide gelmek mekruhtur. 2. Sarmısak gibi kerih kokan soğan, pırasa, turp gibi şeyler de sarmısak hükmündedir. 3. Sarmısak ve benzeri sebzeleri yiyenler mescide gelmemelidirler. 4. Hadislerde sarmısakla soğanın zikredilmesi çok yenildikleri içindir. 5. Ulemadan bazıları bu hadisi delil göstererek cemaata devamın farz olmadığını söylemişlerdir. 6. Sarmısak soğan gibi şeyleri yemek cemaati terk hususunda özür sayılabilir.[224] [209] Buharı, ezan 160, et'ime 49, i'tisam 64; Müslim, mesâcid 73; Tirmizî, et'ime 13; Nesâî, mesâcid 16, 17; Ahmed b. Hanbel, III, 65, 85, 374, 387, 400, IV, 194. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/454-455. [210] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/455. [211] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/455. [212] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/456. [213] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/456. [214] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/457. [215] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/457. [216] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/457-458. [217] Müslim, mesâcid 74. [218] Müslim, mesâcid 76. [219] Ahmed Naim, Tecridi Sarih, II, 751. [220] Müslim, mesâcid 72. [221] el-Müttakî, Kenzu'l-Ummâl, XV, 270. Hadis No: 40928. [222] Ahmed Naim, Tecrid-i Sarih, II, 751-752 (Hadis no: 472). [223] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/458-460. [224] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/460. Konu Başlığı: Ynt: Sarmısak Yemek Gönderen: Ramazan. üzerinde 03 Mayıs 2017, 23:27:13 Es Selamun Aleykum . Sarimsak ve sogan insana cok yararli , direnc arttirici sebzeler oldugu halde kokulari itibariyle Efendimiz s.a.v. yememistir . Cunku gunluk bircok kisiyle konusuyor ve Islami anlatiyor Efendimiz s.a.v. . Bizlere yememizi tavsiye etmistir fakat insanlarin toplu bulunduklari yerlere giderken yememiz gerektigini de soylemistir .
Allah cc razi olsun Konu Başlığı: Ynt: Sarmısak Yemek Gönderen: Sevgi. üzerinde 04 Mayıs 2017, 01:46:56 Ve Aleyküm Selam. Sarımsak ve soğan sağlığa nekadar yararlı olsada bir topluluğa gidildiğinde yenmemesi gerekir. Mevlam bizleri Peygamberimizin yolundan hiç ayıırmasın inşaAllah.
Konu Başlığı: Ynt: Sarmısak Yemek Gönderen: Ceren üzerinde 04 Mayıs 2017, 16:15:10 Aleykumselam.Rabbim bizleri peygamber efendimizin tavsiyesine uyup oyle yasayan kullardan eylesin insallah...
|