๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 18 Kasım 2011, 22:16:59



Konu Başlığı: Okuma Île Tedavi
Gönderen: Zehibe üzerinde 18 Kasım 2011, 22:16:59
18. Okuma Île Tedavi

 

3885... Sabit b. Kays'dan rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a) bir gün kendisinin yanma girmiş. -Ahmed (b. Salih, o sırada) Sâ-bit'in hasta olduğunu söylüyor- Ve (Hz. Peygamber):

"Ey insanların Rabbi, (bu hastalığı) Sabit b. Kays b. Şemmâs'-dan gider" diye dua etmiş. Sonra (Medine'deki) Bathâ (denilen vadi)den toprak alıp onu bir bardağa koymuş, sonra (o toprağın) üzeri­ne (birazcık) su ile birlikte üflemiş ve bu (suyla karışık) toprağı Sâ-bit'in üzerine dökmüş.

Ebû Dâvûd dedi ki: (Hadisin senedinde bulunan) İbn es-Serh (den maksad), Yusuf b. Muhammed'dir. Doğrusu budur.[81]

 

Açıklama
 

Rukye, bir hastayı okuyup üfleyerek tedavi etmek demektir.

Bu hadis-i şerifte; Fahr-i Kâinat E fendimiz'in hasta düşen Sa­bit b. Kays'ı ziyareti sırasında onun iyileşmesi için dua ettikten sonra gidip (Medine'deki) Bathâ denilen vadiden bir bardak toprak alıp üzerine Kur'an-ı Kerim'den bazı dualar okuyup üfledikten ve bir miktar da su ilâve ettikten sonra bu suyla karışık toprağı hastanın üzerine dökmek suretiyle onu tedavi ettiği ifade edilmektedir.

Bezi yazarının da dediği gibi Hz. Peygamber'in bu toprağa ettiği nefes tükrüğü ile karışıktı.

Hz. Peygamber'in hastaları bu şekilde tedavi ettiğine 3895 numaralı hadis-i şerif de delalet etmektedir.

Hafız İbn Hacer el-Askalânî'nin dediği gibi, Hz. Peygamber'in bu te­davisi, başka bir ilaç bulmanın mümkün olmadığı yerlerde özellikle yara, çıban gibi rutubetli hastalıkları tedavide çok başarılı ve kolay bir tedavi usulüdür.

Çünkü, toprak her yerde kolayca bulunur ve kendisinde kuruluk ve so­ğukluk özelliklen vardır. Toprağın soğukluk özelliği bilhassa sıcak ülkeler­de yaşayan insanlar için çok şifalı olduğu gibi onun kuruluk özelliği de ken­disinde rutubetli hastalık bulunan bütün insanlar için fevkalâde şifalıdır. Ba­zılarına göre bu şifa her toprakta yoktur, sadece Medine toprağında vardır. Görüldüğü gibi Fahr-i Kâinat Efendimiz, ilaç temini yönünden fevkalâde fakir ve imkânsızlıklar içinde yüzen bir ortamda hastaları, mevcut imkânlardan faydalanarak tedavi etmek yoluna gitmiş, maddî sebepler yanında manevî sebeplere de sarılmayı terketmemiş, bu maksatla hastaların iyileşmesi için Allah'a dua ederek şifa istemiştir.

İslâm âlimleri tarafından büyük bir dikkat ve itina ile toplanmış olan bu dualar mü'minler için tükenmez bir şifa kaynağıdır.

Hz. Peygamber'in hayatını tetkik edenler çok iyi bilirler ki, Allah (c.c) onun tükrüğü ve nefesini de maddî ve manevî hastalıkların tedavisinde çok tesirli bir şifa olarak yaratmıştır.

Görülüyor ki bu hadis-i şerif, cahilıye döneminin bâtıl düşünce ve ma­nasız sözlerinden tamamen uzak ve ayrı olarak, sadece Kur'an-ı Kerim'in âyetlerini veya islâmî manada duaları okuyup üflemek suretiyle tedavi et­meye çalışmanın caiz olduğunu ifade etmektedir.

Gerçekten iyi niyet ve temiz nefesle, Allah'a sığınarak, Allah'dan şifa niyaz ederek okuyup üflemeyi, mutlaka sihirbazlık gibi telakki etmek doğru olmaz.

Binaenaleyh, bu hadis okuyup üflemekle hasta tedavi etmenin caiz ol­duğunu söyleyen ehl-i sünnet ulemasının delilidir.[82]

 

3886... Avf b. Mâlik'den rivayet  olunmuştur; dedi ki:

Biz cahiliye döneminde okuyup üfleyerek hastaları tedavi eder­dik. (Bir gün);

Ey Allah'ın Rasûlü, bu hususta ne buyurursun? dedik.

"Bana (yaptığınız bu tedavi şeklini) gösteriniz. İçerisinde şirk olmadıkça, okuyup üfleyerek tedavi etmede bir sakınca yoktur” buyurdu.[83]

 

3887... Şifâ binti Abdullah'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: (Bir gün) ben Hafsa'nın yanında iken Rasûlullah (s.a) yanıma geldi ve bana:

"Şu Hafsa'ya yazı yazmayı öğrettiğin gibi (insanın böğürlerin­de çıkan) karınca (şeklindeki yaraların) duasını da öğretsen ya" buyurdu.[84]

 

3888... Sehl b. Huneyf şöyle demiştir:

Biz (yolculuğumuzda) bir akarsuya rastlamıştık. Ben (bu suya) gi­rip içerisinde yıkandım. (Fakat sudan) rahatsızlanarak çıktım. Bir te­davi çaresi bulma ümidiyle, durum Rasûlullah (s.a)'a bildirildi. (Hz. Peygamber beni kastederek):

"Ebû Sâbit'e söyleyin, (kendisine isabet eden bu göz değmesin­den okunarak Allah'a) sığınsın" buyurdu. Bunun üzerine ben;

Ey efendim, okunarak tedavi olmak caiz midir? diye sordum.

"Okuyup üfleyerek tedavi etme (nin); göz değmesinin, (zehirli böceklerin sokması neticesinde meydana gelen) zehirlenmenin, -ya da zehirli böcek sokmasının- dışında (o kadar tesiri) yoktur" buyurdu.

Ebû Dövûd dedi ki: Hume; yılanın ve (diğer) sokucu böceklerin sokmasından meydana gelen zehirlenmedir.[85]

 

3889... Enes (r.a)'den rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a) şöyle buyurmuştur:

"Okuyup liflemekle tedavi etme (nin), gözdeğmesinin, (zehirli böceklerin sokmasıyla meydana gelen) zehirlenmenin ve kanamanın dışında (bu hastalıklardaki kadar tesiri) yoktur. (Okuyup üfleme ka­namayı) keser."

(Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadisi bana rivayet eden iki raviden biri olan) el-Abbas, (metinde geçen) göz değmesini rivayet etmedi. (Benim naklettiğim) bu (hadisteki sözler) Süleyman b. Davud'un (bana riva­yet ettiği hadisin sözleridir.[86]

 

Açıklama
 

3885 numaralı hadis-i şerifin şerhinde açıkladığımız gibi, bu hadisler Hz. Peygamber'in okuyup liflemek suretiyle hasta­ları tedavi etmenin caizliğine delâlet etmektedir. Ancak bu cevaz; okunacak duaların içerisinde manası anlaşılmayan veya söyleyeni şirke düşüren ve di­nî esaslara aykırı olan sözlerin bulunmamasına bağlıdır.

Kurtubî'nin açıklamasına göre; okunup üflemekle yapılan tedavi üç çe­şittir:

1- Allah'ın kelâmını ve isimlerini okumak suretiyle yapılan tedaviler. Bunlar meşrudur.

2- Hz. Peygamber tarafından şifa niyetiyle okunan âyet ve dualarla ya­pılan tedaviler.Bunları yapmak müstehaptır.

3- Anlamı bilinmeyen, küfür ve şirk ifade etmeleri ihtimali bulunan sözleri okuyup üflemek suretiyle yapılan tedaviler. Bunlardan kaçınmak farzdır.

Kendilerine saygı duyulan melek, arş, kurs? gibi mukaddes varlıkların isimlerini okuyarak tedavi yapmakta bir sakınca bulunmamakla beraber, için­de Allah'a sığınmak ve iltica etmek bulunmadığı için yapılmaması daha iyidir.[87]

3888 numaralı hadis-i şerifte geçen "nemle" sözlükte karınca manası­na gelir. Ancak burada insanın özellikle yan taraflarında çıkan çıbanlar an­lamında kullanılmıştır. Bu çıbanlar okunup üflenince Allah'ın izni ile kay­bolurlar.

Bu dua cahiliye döneminde arap kadınları tarafından bilinen ve hasta­lıklarında tedavisi için okunan bir takım sözlerden ibaretmiş. Aslında bir geline hitaben söylenmiş bu sözler, "Sen düğüne derneğe gidebilirsin, kına yakına­bilirsin. Ama kocana karşı gelemezsin" anlamına gelen sözlerden oluş­maktadır.

Rasûl-i Zîşan Efendimiz Şifâ (r.anha)'ya, "Sen bu sözleri Hafsa'ya öğret" demekle bu sözlerin fevkalâde faydalı ve makbul sözler olduğunu söy­lemek istemiş değildir. Hz. Peygamber'in maksadı, bu sözlerin içinde geçen "kocana karşı gelemezsin" anlamındaki sözcüklerin Hz. Hafsa'ya hatırla­tılması idi. Çünkü, "Peygamber eşlerinden birine gizli bir söz söylemişti, fakat eşi o sözü (saklamayıp başkasına) haber verdi"[88] âyet-i kerimesinde açık­landığı üzere Hafsa, Hz. Peygamber'in kendisine verdiği bir sırrı ifşa etmiş­ti. Hz. Peygamber karınca duasındaki çok meşhur olan bu sözü Hz. Hafsa'­ya hatırlatarak ona tarizde bulunmak istemişti.

Hadis sarihlerinin dediği gibi, hadis-i şerifte geçen "yazı yazmayı öğ­rettiğin gibi" anlamındaki sözler, kadınlara okuma yazma öğretmenin caiz olduğuna delâlet etmektedir.

Nitekim şu hadis-i şerif de buna delâlet ediyor:

"Ben Hz. Âişe (r.anha)'nın himayesinde idim. Ona her şehirden insan­lar gelirdi. Onun yanında benim mevkiim bulunduğundan yaşlılar da sıra ile bana gelirlerdi. Gençler de beni kardeş edinirlerdi ve bana hediye verir­lerdi. Şehirlerden bana mektup yazarlardı. Hz. Âişe'ye derdim ki:

Teyzeciğim, bu falanın mektubu ve hediyesidir. Hz. Âişe de bana şöy­le derdi:

Kızcağızım, ona cevap ver ve ona mukabelede bulun. Eğer sende vere­cek mükâfat (hediye) yoksa ben sana veririm.

Talha kızı demiştir ki: Hz. Âişe bana (hediyelik) verirdi."[89]

Her ne kadar bazıları "onlara yazı öğretmeyiniz"[90] mealinde bir mev­kuf hadis rivayet etmişlerse de, bu hadisin senedinde hadis uydurmada meş­hur Muhammed b. İbrahim eş-Şâmî isimli bir ravi bulunduğundan muhak­kik âlimler bu hadisin aslı olmadığını söylemişlerdir. Özellikle Ebu't-Tayyib Şemsü'1-Hak el-Azîmâbâdî, Avnü'l-Ma'bûd isimli eserinde sözü geçen ha­disin asılsızlığını isbat etmiş ve kadınlara yazı öğretmenin cevazını ve lüzu­munu ispatlayan özel bir risale de hazırladığını ifade etmiştir.

3888 numaralı hadis-i şerifte anlatılan hâdise ise daha önce 3880 numa­ralı hadis-i şerifte anlatılan göz değmesi ile ilgili hadisedir.

Bu hâdise İmam Mâlik'in bir rivayetinde şöyle anlatılıyor:

"Babam Sehl b. Huneyf, Harrâr'da gusl yaptı. Üzerindeki cübbeİerini çıkarmıştı. Âmir b. Rabîa da bakıyordu. Sehl cildi güzel, beyaz bir adamdı.

Âmir b. Rabîa ona; "Bakirelerin cildi bile bugünkü gördüğüm gibi değildi" deyince sehl olduğu yere yıkıldı, elem ve acılan şiddetlendi. Rasû-lullah (s.a)'a: "Sehl rahatsızlandı, seninle gidemeyecek" dediler. Bunun üzerine Rasûluilah (s.a) Sehl'in yanına gelince, Sehl ona Âmir'in kendisine bakışım ve dediklerini anlattı. Rasûluilah (s.a) da (Âmir'e hitaben):

"Sizden biri kardeşini neden öldürüyor? Allah mübarek kılsın, deme­liydin. Göz değmesi vakidir. Onun için (yani Sehl için) abdest al" dedi. Âmir de onun (iyileşmesi) için abdest alınca Sehl Rasûluilah (s.a) ile beraber gitti. Hiçbir şikâyeti kalmadı ve rahatladı."[91]

Bütün bunlar gösteriyor ki, göz değmesi olayı gerçekten vardır. Göz değ­mesi, zehirli böcek sokması, kanama gibi rahatsızlıklarda duanın tedavi edi­ci tesiri diğer hastalıklardaki tesirinden daha çok ve çabuktur. 3888 ve 3889 numaralı hadis-i şeriflerden anlaşılan budur.

Gözdeki bu tesiri yaratan Allah olduğuna göre, O'nun ve Rasûlü'nün öğrettiği dualarla bu hastalığı tedavi etmenin mümkün olacağını kabul et­mek son derece makuldür. Bunu akıl sahibi her insanın kabul etmesi gerekir.[92]

[81] İbn Mâce, tıb 19.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/520.

[82] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/521.

[83] Müslim, selâm 64.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/522.

[84] Ahmed b. Hanbel, IV, 372.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/522.

[85] Ahmed b. Hanbel, III, 486.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/522-523.

[86] Buharî, tıb 17; Müslim, iman 374, selâm 52, 57, 58; Tirmizî, tıb 15; İbn Mâce, tıb 34; Ahmed b. Hanbel, I, 271, III, 118, 119, 127, 486, IV, 436, 438, 446.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/523-524.

[87] Mevâhib-i Ledünniye Tercümesi, II, 288.

[88] Tatmin, (66) 3.

[89] Ahlâk Hadisleri, II, 482-483.

[90] Râmuzu'l-I hadis, III, 480.

[91] Buharî, tıb 36; Muvalta, ayn 1, 2; İbn Mâce, tıb 32.

[92] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/524-526.



Konu Başlığı: Ynt: Okuma Île Tedavi
Gönderen: Ceren üzerinde 10 Mayıs 2017, 00:47:26
Esselamu aleykum.Rabbim bizleri kur ani kerimi okuyan dua eden ve hastaligina sifa bulan kullardan olalim insallah....


Konu Başlığı: Ynt: Okuma Île Tedavi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 10 Mayıs 2017, 06:36:54
Ve Aleyküm Selam. Mevlam bizlere Kur'an ile yönünü bulan şifasını bulan kullarından eylesin inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Okuma Île Tedavi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 10 Mayıs 2017, 22:31:50
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimizin yolundan ayırmasın