๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 18 Kasım 2011, 22:15:34



Konu Başlığı: Okuma İle Tedavi Nasıl Olur?
Gönderen: Zehibe üzerinde 18 Kasım 2011, 22:15:34
19. Okuma İle Tedavi Nasıl Olur?

 

3890... Abdülaziz b. Suheyb (r.a)'den rivayet olunduğuna göre;

Enes, Sabit (el-Bünânî)ye: "Seni Rasûluilah (s.a)'ın duası ile te­davi edeyim mi?" demiş. O da "Evet" demiş. Bunun üzerine (Enes):

"Ey insanların Rabbi ve sıkıntıların gidericisi olan Allah'ım. Sen den başka bir şifa verici yoktur. Buna hiç hastalık bırakmayan bir şi fa ver" diyerek dua etmiş.[93]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerif Hz. Peygamber'in hastaları, metinde geçen duaları okuyarak tedavi ettiğine ve hastaları okuyarak teda­vi etmenin caizliğine delâlet etmektedir.

Metin geçen cümlesi fiili ile onun mefulu mutlakı olan cümlesi arasına giren cümle-i mu'tanza (parantez cümlesidir. Esasen bu cümle, "Hastalandığım zaman bana şifa veren odur."[94] âyet-i kerimesinden iktibas edilmiştir.

Sükum, hastalık demektir. Bezlü'l-Mechûd yazarının açıklamasına gö­re, buradaki hastalık kelimesiyle vücudu saran maddî hastalıklarla günah­lardan meydana gelen ve kalbe arız olan manevî hastalıkların tümü kastedilmektedir.

Binaenaleyh Hz. Peygamber'in bu duasında maddî manevî hastalıklara şifa vardır.[95]

 

Bazı Hükümler   
 

1. Şifa  veren ancak Allah’tır.

2. Dua ile tedavi etmek

3. Kur'anda olmasa bile Allah'ın şanına nakısa getirilmeyen kelimeler­le Allah'ı anmak caizdir. Hadis-i şerifte Cenab-ı Hakkın isminin "Allahümme" kelimesiyle anılması bunu gösterir.[96]

 

3891... Osman b. Ebi'l-Âs(r.a)'dan rivayet edildiğine göre;

Kendisi (bir gün rahatsızlığından dolayı) Rasûluilah (s.a)'ın ya­nına varmış. Osman (başından geçen hâdiseyi anlatırken şöyle) dedi:

Bende bir ağrı vardı, neredeyse canımı alacaktı, Peygamber (s.a):

"Bu ağrıyan yeri sağ (el)inle yedi defa ov (ve her defasında):

'Duyduğum ağrının şerrinden Allah'ın izzet ve kudretine sığınırım' diye dua et" buyurdu. Ben bunu yaptım, Aziz ve Celîl olan Allah ben­deki olan (bu ağny)i giderdi. (O günden beri) aileme ve başkalarına sürekli bunu tavsiye ediyorum.[97]

 

Açıklama
 

Bu dua Hz. Peygamber tarafından öğretilen, tesiri kesin ve emniyetli dualardan biridir. İnsanların yaptıkları ilaçların ve uyguladıkları tedavi yöntemlerinin insana güven verebilmesi için çeşitli de­neme safhalarından geçmeleri ve yan tesirleri olup olmadığının iyice bilin­mesi gerekir. Bu bakımdan insanların uyguladıkları tedavi usûllerine her za­man aynı derecede güvenilemez. Hz. Peygamber'in vahye dayanan tedavi usûlleri ise her zaman aynı derece şifalı ve emniyetlidir.

Mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifte öğretilen tedavi usulü de böylesi­ne tesirli ve güvenilir bir tedavi usulüdür. Çünkü içerisinde, neticeyi, yegâne şifa verici olan Allah'a havale etme, onun izzet ve kudretine sığınma ifade eden kelimeler vardır.

Bu duanın tekrarı maddi ilaçların tekrarı gibi hastalığın daha çabuk şi­fa bulması bakımından daha faziletlidir. Bu tekrarın yedi defa olmasındaki hikmet tek sayılardan olan yedi sayısının özelliği ile ilgilidir.[98]

 

3892... Ebu'd-Derdâ'dan rivayet olunmuştur; dedi ki: Rasûlullah (s.a)'ı şöyle derken işittim:

"Sizden kimin bir tarafı ağınrsa, veya bir (din) kardeşi, ona has­talığından dolayı müracaat edecek olursa;

“Ey göklerdeki Rabbimiz, (senin) ismin ve zâtın (noksan sıfatlar­dan) münezzehtir. Rahmetin gökte (her tarafa şamil) olduğu gibi em­rin de hem gökte hem de yerde (hâkim) dir. Rahmetini yere de indir. Bizim (büyük olan günah (lar) ımızi ve hatalarımızı bağışla. Sen temiz kimselerin Rabbisin. Şu ağrıya rahmet (denizinden) bir rahmet, şifa (hazine)nden bir şifa indir' diye dua etsin. (Allah'ın izniyle) ağrıdan kurtulur."[99]

 

Açıklama
 

Allah'ın göklerde olmasından maksat kudret ve hükmünün göklerde hükümran olmasıdır.

Metinde geçen, "rahmetini yere de indir" mealindeki cümle de "Şüp­hesiz Allah insanlara şefkatli ve merhametlidir."[100] gibi âyet-i kerimelerde bildirilen Cenab-i Hakkın rahmetine işaret vardır.

kelimesiyle kastedilenler, büyük günahlardır. Nitekim bu keli­me Nisa sûresinin 2. âyet-i kerimesinde de bu manada kullanılmıştır. "Hata" ise, insanın farkında olmayarak işlediği günahlardır. Cenab-ı Hak herşeyin sahibi ve yaratıcısı olduğu halde kedisine kötülükleri nisbet etmek caiz ol­madığından hadis-i şerifte kendisine "sen temiz kimselerin Rabbisin" sözle­riyle niyazda bulunulmuştur.

Hadis-i şerif, söz konusu dualarla hastaları tedavi etmenin caiz olduğu­nu ve bu duaların şifasının kesin olduğunu ifade etmektedir.

Ancak Münzirî'nin açıklamasına göre, bu hadisin senedinde Ziyad b. Muhammed el-Ensârî vardır. Bu ravi rivayetleri hatalarla dolu olan bir ravi-dir. Kendisinin Medineli olduğu zannediliyor.[101]

 

3893... (Şu'ayb b. Abdullah b. Amr b. Âs'ın) dedesinden rivayet olunduğuna göre; Rasûlullah (s.a) kendilerine korkudan (kurtulma­ları için şu) sözleri öğretirmiş:

"Allah'ın gazabından, kullarının şerrinden, şeytanların vesvese­lerinden ve (onların) bana uğramalarından, Allah'ın tanı olan kelime­lerine sığınırım."

(Ravi sözlerine devam ederek dedi ki): Abdullah b. Amr (b.Âs), bu sözleri çocuklarından aklı eren kimselere öğretir, aklı ermeyenlere de yazıp üzerine asardı.[102]

 

Açıklama
 

Rasûl-i Zîşan Efendimiz, uykusu içerisinde korkan kimselere bu duayı öğrettiği gibi, uykusu kaçıp kendisini uyku tut­mayan Halid b. Velid'e de uykusuzluktan kurtulması için yine bu duayı öğ­retmiştir.[103] Bu bakımdan metinde geçen bu dua, uyku içinde ve uyku dı­şında her türlü korkulu ve sıkıntılı haller için çok tesirli bir şifadır.

Hz. Âişe (r.anha)'nın haber verdiğine göre; Hz. Peygamber duayı öğ­rettikten üç gün sonra Halid Hz. Peygamber'in huzuruna gelip, bu duayı okuduktan sonra geceleyin kendisine arız olan korkudan kurtulduğunu söy­leyerek teşekkür etmiştir.[104]

Metinde geçen "Allah'ın gazabı" kelimesinden maksat, Allah'ın yardı­mını kesip intikam almasıdır. Şeytanların bir kula musallat olabilmeleri ise ancak Allah'ın ondan yardımım kesmesinden sonra mümkün olur.

Hadİs-i şerifte öğretilen bu dua, "... ve onların yanımda bulunmaların­dan sana sığınırım Rabbim"[105] meâlindeki âyet-i kerimeden iktibas edilmiştir

Bu hadis-İ şerif âyet ve duaların muska şeklinde yazılarak taşınmasının caiz olduğunu söyleyen Hz. Âişe ile Ahmed b. Hanbel ve Şâfiîlerin çoğunlu­ğunun delilidir.

Ancak İbn Abbas, İbn Mes'ud, Hanefîler ve bazı Şâfiîler; nazarlık vb. şeylerin taşınmaması hakkındaki rivayetlere bakarak âyet ve duaları muska şeklinde yazarak takınmanın caiz olmadığını söylemişlerdir.[106]

 

3894... Yezid b. Ebî Ubeyd'den rivayet olunmuştur; dedi ki: Seleme (b. el-Ekvâ')'nin dizinde bir darbe (izi) gördüm ve, "bu nedir?" diye (kendisine sordum). Şöyle cevapladı:

(Bu darbe) bana Hayber (savaşı) günü isabet etti. Bunun üzeri­ne (orada bulunan) halk 'Seleme vuruldu' diye feryada başladılar. Der­ken Peygamber (s.a) yanıma getirildi ve bana üç defa nefes etti. Niha­yet bir saat sonra hiç rahatsızlığım kalmadı.[107]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerif kılıç, mızrak ve ok yarası gibi yaraların acı-sının da okuyup üfleme ile geçeceğine delâlet etmektedir.[108]

 

3895... Âişe (r.anha)'nın şöyle dediği rivayet olunmuştur: Peygamber (s.a), bir insan hastalandığı zaman (önce) tükrüğü ile (toprağa) bir işaret (çizgi) çizerdi. -(Ravi bu işareti göstermek için ken­disi de) tükrükle toprağı çizdi.- Sonra;

"Yerimizin toprağı, bazılarımızın tükrüğü ile, Rabbimizin izni ile hastalarımıza şifa verir" diye dua ederdi.[109]

 

Açıklama
 

Bilindiği gibi, bir hadisi raviler Hz. Peygamber'in o hadisi söylemesi esnasındaki hareketleri ile birlikte rivayet etmişlerse ona "Müselsel hadis" denir. Bu hadis de bu şekilde rivayet edilmiş oldu­ğundan müselsel hadisler sınıfına girmektedir.

İmam Nevevî'nin açıklamasına göre, hadis-i şerifin manası şudur: Pey­gamber (s.a) şehadet parmağı ile kendi tükürüğünü alır, sonra parmağını top­rağa sürerek ona yerden bir şeyler yapışmasını sağlar, sonra yara veya hasta olan yeri onunla sıvazlar ve bir yandan da bu duayı okurdu.

"Yerimizin toprağı"ndan murat, bütün yeryüzü ise de bazılarına göre bereketinden dolayı bununla hasseten Medine'nin toprağı kastedilmiştir.[110]

Tıybî, Şerhu'l-Mişkât isimli eserinde "türbe" kelimesinin "arzinâ" ke­limesine, "rîka" kelimesinin de "ba'zunâ" kelimesine muzaf kılınmasına bakarak, bu şifanın her toprakta ve her müslümamn tükrüğünde bulunma­yıp sadece Medine gibi mukaddes beldelerin toprağı ile kuvve-i kudsiye sa­hibi salih kimselerin tükrüğünde bulunabileceğini söylemiştir.[111]

Bu hadis-i şerif hastayı tükrük ve toprakla sıvazlayarak okumak sure­tiyle tedavi etmenin caiz olduğuna delâlet etmektedir.[112]

 

3896... (Hârice b. es-Salt et-Temîmrnin) amcası (İlâka b. Sahr)'dan rivayet olunduğuna göre;

Kendisi Rasûlullah (s.a)'a gelmiş, sonra onun yanından ayrılıp geri dönmüş. Daha sonra yanlarında demirle bağlı deli bir adam bulunan bir topluluğa uğramış. (Bu adamın) ailesi (ona): "Bize anlatıldığına göre şu sizin arkadaşınız (Allah'tan bir takım) hayır (lar) getirmiş. Se­nin yanında bu deliyi tedavi edecek bir şifa var mı?" diye sormuşlar. (İlâka sözlerine devam ederek olayı şöyle anlattı):

Bunun üzerine ben de (deliye) FâtihatüM-Kitâb’ı okudum, (deli) iyi oldu. Bana (okumanın karşılığı olarak) yüz koyun verdiler. Rasû­lullah (s.a)'a varıp bunu anlattım.

“Bundan başka (okuduğun bir şey) var mı?” dedi.

(Ravi) Müsedded (bu hadisi) başka bir yerde (Hz. Peygamber'in bu sorusunu): "Başka bir şey demedin mi?" şeklinde rivayet etti.

(İlâka sözlerine devam ederek şöyle dedi:)

Ben de (Hz.Peygamber'in bu sorusuna); "Hayır" cevabını ver­dim. (Hz. Peygamber de):

"Vallahi, bâtıl bir şey okuyup üfleme karşılığında (ücret alıp) yiyen kimse (kuşkusuz bunun günahını çekecektir. Sen ise) hak olan bir duayı okuyup üfleme ile (yaptığın) tedavi karşılığında (aldığın üc­reti) yiyorsun" buyurdu.[113]

 

Açıklama
 

Metinde geçen "demirle bağlı" sözü, "demir gibi sağlam bağlarla bagh    anlamında kullanılmıştır.

"Bâtıl bir şey okuyup üfleme karşılığında ücret alıp yiyen kimse" anla­mındaki şart cümlesinin cevabı fnahzufdur. Tercümemizde bu cümlenin ce­vabı yerine koyduğumuz "kuşkusuz bunun günahını çekecektir" cümlesiyle hazfedilen cevabı açıklamış olduk.[114]

 

Bazı Hükümler
 

1. Okuyup üfleme ile delileri tedavi etmek mümkundur.

2. Okuyup üfleme ile tedavi iki kısımdır: a) Hak olan nefesle tedavi, b) Bâtıl olan nefesle tedavi.

Hak olan nefesten maksat Kitap ve Sünnet'ten alınan dualarla yapılan tedavilerdir. Temiz niyetlerle olmak şartıyla bu nevi tedavi caizdir.

Bâtıl olan nefesten maksat ise, içerisinde bulunan sözler Kitap ve Sün­net'ten alınmış olmayan ve anlaşılmaz bir takım kelimeler ihtiva eden söz­lerle yapılan dualardır. Bu gibi sözleri okuyup üfleyerek hastaları tedavi et­meye çalışmak caiz değildir. Çünkü bu sözlerin küfür ifade eden ya da şey­tanların veya putların ismi olan sözler olması ihtimali vardır.

3. Fatiha sûresinin şifaları çok ve tesiri çabuktur.

4. Nefes etmek karşılığında ücret almak caizdir. İmam Ebû Hanîfe (r.a) bu hadisi delil getirerek, nefesle tedavinin dışında Kur'an okuma ve okut­maya karşılık ücret almanın caiz olmadığını söylemiştir.[115]

 

3897... (Hârice b. es-Salt)'m amcasından rivayet olunduğuna göre;

Kendisi (bir kavme) uğramış (ve onların arasında bulunan) bir de­liyi) üç gün sabah akşam Fatiha okumak suretiyle tedavi etmiş, Fâti-ha'yı her bitirişinde (ağzında) tükrüğünü toplayıp (deliye) tükürmüş. (Üç gün sonra deli içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan) sanki bağ­landığı iplerden kurtulur gibi kurtulmuş. Onlar da kendisine (bu te­davisine karşılık olmak,üzere) bir ücret vermişler. Bunun üzerine (kal­kıp) Hz. Peygamber'e gelmiş...

(Hârice'nin amcası İlâka, sözlerinin bundan) sonra(ki kısmında bir önceki) Müsedded hadisin manasını (ifade eden sözler) söylemiş­tir.[116]

 

3898... (Ebû Salih'in) babasından rivayet olunduğuna göre; Eş­lem (kabilesin)den bir adam şöyle demiştir:

Rasûlullah (s.a)'ın yanında oturuyordum. Sahâbîlerden biri gelip:

Ey Allah'ın Rasûlü, bu gece (bir hayvan tarafından) sokuldum, sabaha kadar uyuyamadım, dedi. (Hz.Peygamber):

"(Seni sokan) nedir?'1 dedi. (Sahâbî):

Akreptir, cevabını verdi. (Bunun üzerine Hz. Peygamber);

"Şunu bit ki, eğer sen ikindi ile akşam arasında;

'Yarattığı şeylerin şerrinden Allah'ın tam olan kelimelerine sığınırım' diye dua etmiş olsaydın sana inşallah (o akrep) zarar veremezdi" buyurmuş.[117]

 

3899... Ebû Hureyre (r.a)'den rivayet olunmuştur; dedi ki:

Peygamber (s.a)'e akrep sokmuş bir adam getirildi. "Eğer (bu kimse);

'Yarattığı şeylerin şerrinden Allah'ın tam olan kelimelerine sığınırını' diye dua edeydi sokulmazdı -yahutta kendisine (hiç bir şey) zarar veremezdi-." buyurdu.[118]

 

Açıklama
 

"Tam olan kelimeler" sözünden maksat, içinde Allah'ın zat, sıfat ve ef'aline noksanlık getirmeyen bilakis Allah'ın zat, sıfat ve ef'aline muvafık olan kelimelerdir ki bu kelimeler de âyet ve hadislerde öğretilen dualardır.

Çünkü en-Nihâye yazarı İbnü'l-Esîr'in de dediği gibi, yüce Allah'ın ve Rasûlünün öğrettiği dualarda Allah'ın şanına noksanlık getiren bir ifade bu­lunması söz konusu olamaz.[119]

 

Bazı Hükümler
 

1. Metinde geçen duayı ikindiden sonra okuyan bir kimseyi   o   gece   zehirli   bir   böcek   sokmaz. Ancak kış günündeki karın ve soğuğun ateşin yanmasını zorlaştırdığı gibi ihlâs noksanlığının ve günahların, sahibinin yaptığı duaların tesirini azal­tacağını unutmamak gerekir.

2. İlahî şifalar, tabiî şifalardan farklı olarak hastalıkları gelmeden önce önleyebilirler.[120]

 

3900... Ebû Saîd e-Hudrî (r.a)'den rivayet olunduğuna göre;

Peygamber (s.a)'in sahâbîlerinden küçük bir topluluk çıktıkları bir yolculukta arap kabilelerinden birine uğramışlar. (Kabilenin fert­lerinden) biri (onlara);

Bizim başkanımız (zehirli bir böcek tarafından) sokuldu. Biri­nizin yanında (bizim bu) arkadaşımıza yarayacak (şifalı) bir şey var mıdır? demiş.

Yolculardan bir adam da:

Evet (var), vallahi ben (hastalan) okuyarak tedavi ederim. Fa­kat biz size misafir olmak istediğimiz halde siz bizi misafir etmek iste­mediniz. (Bu sebeple) siz (yapacağım tedaviye karşılık) bana bir ücret, tayin etmedikçe ben nefes etmem, diye karşılık vermiş.

Bunun üzerine (kabile mensupları tutmuşlar) bu adam (in edece­ği nefes) için (ortaya) bir koyun sürüsü koymuşlar. (Tedavi edeceğini söyleyen bu yolcu) hastanın yanına varıp ona Fatiha sûresini okumuş ve üfürmüş. Nihayet adam ipten kurtulmuş gibi olmuş.

Bunun üzerine (yukarıda sözü geçen şahıs) kabilenin (vermek için) üzerinde anlaşmış oldukları ücreti yolculara ödemiş. (Ücreti alan) yol­cular, (birbirlerine) "Bunu bölüşünüz" demeye başlamışlar. Nefes ede­rek (hastayı) tedavi eden şahıs, "Rasûlullah (s.a)'a varıp kendisine da-nışıncaya kadar (bunu) yapmayınız" demiş.

Rasûlullah (s.a)'a varıp bunu (kendisine) arzetmişler. Rasülullah (s.a):

"Fâtiha'nın tedaviye yaradığını nereden bildin? Aferin size, (haydi bu koyunları) bölüşünüz. Sizinle beraber bana da bir pay ayırınız" buyurmuş.[121]

 

3901... (Hârice b. Salt et-Temîmî'nin İlâka isimli) amcasından ri­vayet olunmuştur; dedi ki:

Biz Rasûlullah (s.a)'ın yanından dönüyorduk. (Yolda) bir arap kabilesine rastladık. "Bize gelen habere göre siz şu hayırlı adamın ya­nından geliyormuşsunuz. Sizin yanınızda bir ilaç yahutta bir dua var mıdır (bizim buna çok ihtiyacımız var)? Çünkü bizim yanımızda bağlı bir deli bulunuyor" dediler. (Biz de) "Evet" cevabını verdik. Kalkıp deliyi bağlı olarak getirdiler. Bunun üzerine ona sabah akşam üç gün Fatiha okudum. Fâtiha'yı her bitirişimde tükürüğümü (ağzımda) bi­riktirip (ona) tükrüyordum. (Üç gün sonra deli) ipten kurtulmuş gibi oldu. Bana ücret ver(mek iste)diler. (Ben de; "Hayır) Rasûlullah (s.a)'a danışıncaya kadar almam" dedim (ve gidip Hz. Peygamber'e danıştım).

"(Sen aldığın bu ücreti tereddüt etmeden) ye. Vallahi bâtıl bir şey okuyup üfleme karşılığında (ücret alıp) yiyen kimse (kuşkusuz bu­nun günahını çekecektir. Sen ise) hak olan bir okuyup üfleme ile (yap­tığın) tedavi karşılığında (aldığın ücreti) yiyorsun" buyurdu.[122]

 

Açıklama
 

İmam Kastalânî'nin açıklamasına göre, 3896 numaralı hadis-i şerifle, mevzumuzu teşkil eden 3901 numaralı hadiste anlatı­lan olay aynı olaydır. Fakat 3900 numaralı hadis-i şerifte anlatılan olay ayrı bir olaydır. Çünkü 3900 numaralı hadis-i şerifte anlatılan tedavi Ebû Saîd el-Hudrî tarafından, 3896 ve 3907 numaralı hadis-i şeriflerde anlatılan teda­vi ise İlâka tarafından gerçekleştirilmiştir.[123]

 

3902... Peygamber (s.a)'in hanımı Âişe'den rivayet edilmiştir; dedi ki:

Peygamber (s.a) rahatsızlandığı zaman kendi kendine Muavvizât (sûre)leri(ni) okur ve üfürürdü. (Bunları okuyamayacak derecede) ağ­rısı şiddetlendiği zaman (bu sûreleleri) ona ben okurdum ve bereketi­ni umarak (onun) eliyle vücudunu sıvazlardım.[124]

 

Açıklama
 

İçlerinde Allah'a sığınma (istiâze) bulunduğu için Felak ve Nâs sûrelerine "Muavvizetân sûreleri" denir. Bunlar, iki sû­reden ibaret olmaları cihetiyle onlardan tesniye kalıbıyla "Muavizzeteyn" sûreleri diye bahsedilmesi kaide icabı iken, çoğul kalıbıyla "Muavvizât" sû­releri diye bahsedilmeleri, onlarla birlikte içerisinde istiaze bulunan Kur'an âyetlerinin de tedavi için okunabileceğini ifade etmek maksadına mebni ola­bileceği gibi, bu sûrelerle İhlas sûresinin okunduğunu bildirmek gayesine bağlı da olabilir.

Çünkü bazı haberlerde[125] Fahr-i Kâinat Efendimiz'in Muavvizeteyn ile birlikte İhlâs sûresini okuduğu da bildirilmektedir. İmam Nevevî bu mevzu­da şöyle diyor:

"Nefes, tükürüksüz hafif üfürüktür. Hadis-i şerif hastaya okurken üfür-menin müstehab olduğuna delildir. Ulema bunun caiz olduğuna ittifak et­mişlerdir. Sahabe, tabiîn ve onlardan sonra gelen ulema bunu hep müstehap görmüşlerdir. Fakat Kadı Iyâz, ulemadan bir topluluğun bunu kabul etme­diklerini, hastaya okurken tükürüksüz üfürmenin caiz olduğunu söyledikle­rini rivayet etmiştir. Ancak bu görüş ve bu fark zayıf bir kavle dayanır. Zira nefes tükürüklü üfürüktür, diyenler olmuştur. Yine Kadı'nın beyanına gö­re, ulema "nefes" ile "tefel" kelimelerinin manalarında ihtilâf etmişlerdir. Bazıları, "Bunların ikisi de bir manaya gelir ve ikisi de tükürüklü üfürüktür" demişler. Ebû Ubeyd; tefelde azıcık tükürük şart olduğunu, nefeste ise hiç tükürük bulunmadığını söylemiştir. Bunun aksini iddia edenler de vardır. Ebû Ubeyd: "Ben Âişe'ye, Peygamber (s.a)'in hasta okurken nasıl üfürdü-ğünü sordum da; kuru üzüm yiyen gibi tükürüksüz üfürürdü, cevabını verdi" demiştir. Kadı Iyâz; tefel denilen ıslak üfürüğün faydası bu rutubet ve hava ile teberrüktür, diyor.

İam Mâlik; kendine okursa üfürürmüş. Demirle, tuzla rukye yapmayı ve keza hatem-i Süleyman şeklinde yazmayı şiddetle kerih görürmüş. Zira bunda sihre benzerlik vardır.[126]

 

Bazı Hükümler
 

1. Hastanın İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okuyup ellerine üfleyerek vücudunu sıvazlamak suretiyle kendi kendini tedaviye çalışması müstehabdır.

2. Bir kimsenin bir hastayı bu şekilde tedavi etmesi de müstehabdır.

3. Okunan hasta, ilim ve takva yönünden okuyandan daha üstünse, oku­yan kimsenin bu sûreleri kendi ellerine değil de hastanın ellerine üfleyerek hastanın vücudunu, hastanın elleriyle sıvaması müstehabdır.[127]

 

[93] Buharî, tib 38, 40; Tirmizî, cenâiz 4.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/526.

[94] Şuarâ, (26) 80.

[95] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/527.

[96] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/527.

[97] Buharî, meğâzî 83, fedâilü'l-Kur'an 14, tib 32, 41; Müslim, selâm 50, 51; İbn Mâce, tıb 38; Muvalta, ayn 10; Ahmed b. Hanbel, VI, 104, 114, 124, 256, 263.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/527-528.

[98] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/528.

[99] Ahmed b. Hanbel, VI, 21.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/528-529.

[100] Bakara, (2) 143.

[101] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/529.

[102] Tirmizî, da'avât 93; Muvatta, şi'r 9; Ahmed b. Hanbel, II, 181, IV, 57, VI, 6.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/529-530.

[103] Nevevî, el-Ezkâr, (Çev: Abdülhalık Duran), 125-126.

[104] Muhammed b. Allan, el-Fütühâlü'r-Rabbâniyye, III, 185-186.

[105] Mü'minûn, (23) 98.

[106] Seyyid Sabık, Fıkhu's-Sünne, I, 495-496.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/530-531.

[107] Buharı, megâzi 38; Ahmed b. Hanbel, IV, 98, 170.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/531.

[108] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/531.

[109] Buharı, tıb 38; Müslim, selâm 54; İbn Mâce, tıb 36; Ahmed b. Hanbel, VI, 93.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/531-532.

[110] Davudoğlu A, Sahih-İ Müslim Tercüme ve Şerhi, IX, 624-625.

[111] eş-Şerkavî Abdullah İbn Hicazı, Fethu'l-Mübdî bi-şerhi Muhtasan'z-Zebîdî, III, 298.

[112] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/532.

[113] Ahmed b. Hanbel, V, 211; Ebû Dâvûd, hadis No: 3420.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/532-533.

[114] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/533.

[115] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/534.

[116] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/534.

[117] Müslim, zikr 55, İbn Mâce, tıb 38.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/535.

[118] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/535-536.

[119] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/536.

[120] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/536.

[121] Buharı, icâre 16, tıb 33, 39; Müslim, selâm 65, 66; Ebû Dâvûd, büyü 37, tıb 19; Tirmizî, tıb 20; İbn Mace, ticârât 7; Ahmed b. Hanbel, III, 3, 10, 44.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/536-537.

[122] Ebu Dâvîid, büyü 37; Ahmed b. Hanbel, V, 211.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/538.

[123] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/539.

[124] Buharî, megazî 83, fedâilü'l-Kur'an 14, tıb 22; Müslim, selâm 50, 51; İbn Mâce, tıb 38; Muvatta, ayn 10; Ahmed b. Hanbel, I, 222, 325, 336, VI, 114, 117, 263, 274.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/539.

[125] Buharı, tıb 39, da'avât II, İbn Mâce, dua 15.

[126] Davudoğlu A, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, IX, 619.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/539-540.

[127] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 13/540.



Konu Başlığı: Ynt: Okuma İle Tedavi Nasıl Olur?
Gönderen: Ceren üzerinde 15 Haziran 2017, 21:21:08
Esselamu aleyküm.HAstalık anında allaha tevekkül eden ve şifa için dua edip ,ayetler ile tedavi bulan kullardan olalım inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Okuma İle Tedavi Nasıl Olur?
Gönderen: Sevgi. üzerinde 16 Haziran 2017, 15:06:51
Ve Aleyküm Selam. Mevlam bizleri herdaim her durumda sabreden şükreden kullarından olabilmeyi nasip etsin inşaAllah