๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 16 Aralık 2011, 18:30:48



Konu Başlığı: Nikâh Esnasında Yapılacak Konuşma
Gönderen: Zehibe üzerinde 16 Aralık 2011, 18:30:48
31-32. Nikâh Esnasında Yapılacak Konuşma

 

2118. ...Abdullah (b. Mes'ud)dan; demiştir ki; Resûlullah (s.a.) bize (nikâh akdindeki ve başka akitlerdeki) hacet hubtesini (şu şekil­de) öğretti. "Şüphesiz her türlü hamd Allaha mahsustur. Ondan yar­dım ve mağfiret dileriz nefislerimizin şerrinden de ona sığınırız. Al­lah ın hidâyete erdirdiği kişiyi saptıracak yoktur. Saptırdığını da hi­dâyete erdirecek yoktur. Ben Allah’tan başka bir İlâh olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim.

"Ey imân edenler, adıma birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’tan ve akrabalık (bağlarını kırmak)'tan sakınınız şüphesiz Al­lah sizin üzerinizde gözetleyicidir".[509] "Ey insanlar, Allah'tan ona yaraşacak şekilde korkunuz. Ve ancak müslümanlar olarak ölünüz."[510] "Ey iman edenler, Allah’tan korkun ve doğru söz söyleyin.”[511] "Ki (Allah) işlerinizi düzeltsin ve günahlarınızı bağışlasın. Kim Allah'a ve Resulüne itaat ederse, büyük bir başarıya ermiş olur."[512]

Ebû Dâvûd dedi ki: (Bu hadisi bana nakleden râvilerden) Muhammed b. Süleyman (hutbenin başında bulunan) "înne" harfim rivayet etmedi.[513]

 

Açıklama
 

Hanefi   ulemasından   Aliyyu-1-Kâri’'nin   beyânına   göre,hutbenin başında bulunan "inne" kelimesini şeddesiz ola­rak "En" şeklinde okumak da caizdir. Cezeri "Tashîhu-I Mesabih" isimli eserinde bu kelimeyi "inne" şeklinde okuyunca, hikâye tankıyla "Elhamdu" kelimesini de merfû' olarak okumak caizdir.

Hutbe içerisinde geçen "Allah'ın saptırdığını hidâyete erdirecek yok­tur." cümlesi "Allanın saptırdığı bir kimseyi hidâyete erdirmeğe kimsenin gücünün yetmeyeceğini" ifâde etmektedir. Küfrün peşinden giden ve kal­bini mühürlenmesini hakkeden bir kimseyi Allah saptırınca artık o kimse ibadet bile etse o ibadet küfür dumanlarıyla işlenmiş ve lekelenmiş olaca­ğından makbul bir ibâdet olmayacaktır. Nitekim Kuran-ı Kerimde "Hepsi Allah tarafındandır."[514] buyuruluyor. Bu âyet-i kerime ile "Sana gelen her iyilik Allah'tandır, sana gelen her kötülük de kendi (işlediğin günah yüzü)ndendir."[515] âyet-i kerimesi arasında bir çelişki bulunduğunu söylemek doğru olmaz. Çünkü burada kötülüğün kula nisbet ve izafe edilmesi, ku­lun o kötülüğün kesbi sebebiyledir. Binaenaleyh bu nisbet, bir fiilin sebe­bine nisbet edilmesi kabilinden bir mecazdır.

Aslında Hutbe içerisinde geçen "Ey inananlar, adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz..."[516] âyet-i.kerimesinin başında "Ey inananlar" sözü yoktur. Bu sözü âyet-i kerimeye, lüzumuna binaen Resûl-i Ekrem'in ilâve ettiği düşünülebilirse de, yanlışlıkla râviler tarafından ilâve edilmiş olabi­leceğini düşünmek de mümkündür. AIiyü'l-Kâri'nin dediği gibi, bu âyet-i kerimenin îbtı Mesûd'un Mushaf'ında böyle yazılmış olduğu da düşünüle­bilir. Fakat evlâ olan bu âyet-i kerimeyi Kur'ân-ı Kerimdeki aslına uygun olarak okumaktır. Nitekim Tirmizî, Dârimi ve Beyhâkinin rivayetlerinde bu ayet-i kerime Kur'an-ı Kerimdeki aslına uygun olarak riâyet edildiği gibi, bazı Hısnül-hasin nüshalarında Kur'ân-ı Kerimdeki aslına uygun ola­rak rivayet edilmiştir. Ayet-i kerimeler hakkında ayrıntılı açıklama için tefsir kitablarma bakılabilir.[517]

 

Bazı Hükümler
 

Nikah kıyılırken ve benzeri işlerde hutbe iradetmek (konuşma yapmak) sünnettir,  imam Şafii’ye göre nikah ve alış veriş gibi dini ve dünyevi bütün akitlerden önce hutbe serdetmek sünnettir. Nitekim İbn Mesud (r.a.)'un, metinde geçen "Resûlullah (s.a.) bize nikâh akdindeki ve başka akitlerdeki hacet hutbesi­ni öğretti." mânâsına gelen rivâyeti de bu görüşü desteklemektedir. Bazı­larına göre metinde geçen hacet hutbesinden maksat, sadece nikâh akdi hutbesi olabilir. Çünkü nikâh akdinin dışındaki akitlerin hiçbirisinden ön­ce hutbe irad edildiği görülmemiştir.[518]

 

2119. ...İbn Mesûd (r.a.), "Resûlullah (s.a.) hutbe irâd ettiği zaman (şöyle der) idi" diye söze başladı (sonra önceki hadisin) aynı­sını rivayet etti. (Önceki hadiste geçen) "ve Resulünü" sözünden sonra da (şu mânâya gelen sözleri) nakletti. (Allah) "Onu dosdoğru bir yol (din) ile kıyametin önünde (inananlara) müjdeci, (âsilere de) korkutucu olarak gönderdi. Allah'a ve Rasûlüne itaat eden (saade­te) ermiştir. Onlara isyan eden kimse ise, sadece kendisine zarar verir, Allaha hiç zarar veremez.[519]

 

Açıklama
 

Beyhakînin rivayetine göre bu hadis-i şerifte anlatılmak istenen Resûl-i Ekrem'in irad ettiği hutbenin tamâmı şöyledir:

Bu hutbenin tercümesinin bir kısmı bir numara önceki hadisi şerifte bir kısmı da bu hadisi şerifte geçtiği için tekrara lüzum görmüyoruz.

Metinde geçen "Kıyametin önünde; cümlesi "kıyamet yaklaştığı bir zamanda" demektir. Allah'a ve Rasûlüne isyan eden bir kimse sadece ken­disine zarar verir. Allah'a en küçük bir zarar eriştiremez. Çünkü "kim iyi bir iş yaparsa faydası kendisinedir. Ve kim kötülük yaparsa, zararı kendisinedir."[520] buyrulmuştur. Yine Allah teâlâ ve tekaddes hazretleri bir hadis-i kudsisinde de şöyle buyuruyor: "Ey kullarım, sizin bana zarar ver­mek elinizden gelmez ki zarar verebilesiniz. Bana fayda vermek elinizden gelmez ki bana menfaatiniz dokunabilsin."[521]

 

Bazı Hükümler
 

Nikâh gibi cemiyet hayatında büyük önemi olan akıt ve anlaşmalardan önce hutbe ırad etmek müstehabdır. Bu meselede ittifak vardır. Muhaddis Dehlevinin beyânına göre cahiliye çağında her akidden önce milli ve kavmi mefahiri dile getiren hutbeler okunurdu. Bu hutbeler esas maksada girmeyi sağlayan birer mu­kaddime vazifesini görürdü.

Hutbeden maksat, duyurulmasından fayda umulan bir olayı duyur­mak ve onu açıklamaktır. Nikah'tan önce irad edilen hutbeden maksatsa zinadan tamamen uzak Allanın ve Resulünün emrine uygun ve akid oldu­ğunun bilinmesini sağlamaktır. Binaenaleyh nikâh gibi önemli işlerin ba­şında hutbe irad etmenin ferdî ve içtimaî yararında şüphe yoktur. Bu sebeple Rasûl-i Ekrem câhiliyye çağında okunmakta olan hutbenin aslını almış, fakat vasfını değiştirmiştir. Câhiliyye döneminde hutbelerde millî ve kavmî mefahirin dile getirilmesine karşılık, islâmi hutbelere hamdele ve istiâne gibi zikr çeşitleri ile başlamıştır. Hz. Peygamber bu önemli farkı belirtmek için "İçinde teşehhüd bulunmayan hutbe çolak gibidir."[522] bu­yurmuştur.[523] Bu hadisten de anlaşılıyor ki içinde şehâdet bulunmayan bir hutbenin faydası az ve bereketi yoktur. Bu mevzuda İmam Tirmizî de şunları söylüyor. "Bazı ilim adamları "Nikâh hutbesiz de caizdir" diyor­lar. Süfyan es-Sevri ve diğer ilim adamlarından bazılarının kavli budur.[524] Gerçekten hadis-i şerifte teşehhüdsüz hutbenin sıhhatinin şartı olmayıp sün­net olduğunu gösterir. Çünkü çolak bir insan yaşıyabilir. Bu bakımdan bir fiil içerisinde bulunan sünnetler o fiile nisbetle bir insanın organları hükmündedir. Ama bir fiilin şartları o fiile nisbetle bir insanın kalbi me­sabesindedir.[525]

 

2120. ...Süleym oğulanndan bir adamdan; demiştir ki: Peygam­ber (s.a.)'e (giderek kendisinden) Ümâme bint Abdulmuttalib'i iste­dim. Bunun üzerine hutbe okumaksızın (onu) bana nikahladı.[526]

 

Açıklama
 

Bu hadisi şerif hutbe okunmadan kıyılan bir nikâhın sahih olduğunu ifade etmektedir. Fakat senedinde "el-A'Iâ b. Ehî Şuayb gibi aleyhinde bazı tenkidler yapılmış olan bir ravi ile kimliği bilinmeyen İsmail b. İbrahim bulunduğundan bu hadis zayıftır. Dolayısıy­la delil olma niteliğinden mahrumdur.[527]

[509] en-Nisâ (4),  1.

[510] Âl-i İmrân (3),  102.

[511] el-Ahzab (33), 70.

[512] el-Ahzab (33), 71.

[513] Tirmizi, nikâh 17, Nesâî, cuma, 24, İbn Mâce, nikâh 19; Dârimi, nikâh 20; Ahmed b. Hanbel, I, 392, 393, 432.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/229-230.

[514] en-Nisâ (4), 78.

[515] en-Nisâ (4), 79.

[516] en-Nisâ (4), 1.

[517] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/230-231.

[518] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/231.

[519] Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII,  146.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/232.

[520] bk.,Fussilet (41), 46.

[521] Nevevi, el-Erbaun, 24. hadis.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/232.

[522] bk. Münâvi, Feyz-ül-kâdir, V, 18. (Hadis no: 6298).

[523] Şah Veliyyullah, Huccetu’llahi’l-bâliga, II, 95.

[524] bk. Tirmizi, nikah, 17.

[525] Birgivi, Şerhu ehadisi'l-erbaîn, s. 43.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/233.

[526] Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 146.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/233-234.

[527] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/234.



Konu Başlığı: Ynt: Nikâh Esnasında Yapılacak Konuşma
Gönderen: Ceren üzerinde 26 Ağustos 2017, 16:28:13
Esselamu aleykum.rabbim islama göre nikaha kiyan kullardan eylesin bizleri inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Nikâh Esnasında Yapılacak Konuşma
Gönderen: Mehmed. üzerinde 26 Ağustos 2017, 21:08:10
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri doğru işler yapanlardan eylesin


Konu Başlığı: Ynt: Nikâh Esnasında Yapılacak Konuşma
Gönderen: Sevgi. üzerinde 24 Mayıs 2018, 06:42:59
Aleykümüsselâm. Rabbim bizleri herzaman Rızasına uygun hareket edenlerden eylesin inşaAllah