๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 07 Şubat 2012, 10:34:48



Konu Başlığı: Müzdilefeden Dağılmakta Acele Etmek
Gönderen: Zehibe üzerinde 07 Şubat 2012, 10:34:48
65. Müzdilefe'den Dağılmakta Acele Etmek

 

1939. ...Ubeydullah b. Ebî Yezîd b. Abbâs'ı,şöyle derken din­lediğini haber vermiştir: Ben Resûlullah (s.a.)'in Müzdelife gecesin­de ailesinin zayıfları arasında önden gönderdiklerindenim.[557]

 

Açıklama
 

Resûl-i Ekrem Efendimiz Bayram gecesi Müzdelife'de iken kalabalığa tahammülü olmayan kadınlara ve ço­cuklara ortalığın ağarmasını beklemeden Minâ'ya gidip sabah namazım orada kılmalarına ve halk Akabe'de yığılmadan önce gidip orada, cemre­lerini rahatça atmalarına izin vermiştir.

Hanefî ulemâsından Tahâvfnin rivayetine göre Atâ (r.a.) ihtiyarlayıp da acze düştükten sonra devamlı böyle yaparmış.[558]

 

Bazı Hükümler
 

Zavıflık, acizlik kalabalıkta telef olma veya ar­kadaşları bir daha bulamayacak şekilde kaybet­me tehlikesi gibi mazeretler sebebiyle bir kimsenin Müzdelife'de geceleme­yi terk ederek sabah namazını Minâ'da kılması ve ortalık tenha iken Aka­be Cemresini taşlaması caizdir. Tîbî'ye göre acizlerin ye zayıfların önden gönderilmesi müstehabtır. Zayıfların önden gönderilmelerine ruhsat bu­lunduğunda ittifak vardır.[559] İbn Hazm'a göre ise, bu izin sadece kadın­lara ve çocuklara aittir. Fakat hadisin zahirine bakılırsa, kadınlar ve ço­cuklarla birlikte bu hükmün içerisine ihtiyarlar, âcizler ve hastalar da gir­mektedir.[560]   

                                                       

1940. ...İbn Abbâs (r.a.)'tan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.) Müzdelife gecesinde Abdulmuttalib oğulları(ndan) biz(im gibi) çocukları (Minâ'ya) eşeklerle önden gönderdi. (O esnada) uyluklarımıza hafif­çe vurarak; "-Ey yavrularım, güneş doğuncaya kadar Cemre(-i Aka-be)'ye (taş) atmayınız."[561] diyordu.

Ebû Dâvûd dedi ki: (kelimesi) hafifçe vurmak de­mektir.[562]

 
Açıklama
 

Burada "yavrularım"  kelimesiyle çocuklar ve kadınlar  kast edilmiştir.Çünkü bayram gecesi Resul Ekrem'in Müzdelife'den erkence gönderdiği çocuklar arasında kadınlar da vardı. Çocuklara hitab edilmiş, fakat tağlib yoluyla kadınlar da kast edilmiştir.[563]

 

Bazı Hükümler
 

1. Çocukların ve kadınların sabahın olmasını beklemeden Müzdelife’yi terk edip Mına ya gitme­leri caizdir.

2. Bayram günü güneş doğduktan sonra Akabe Cemresini taşlamak caizdir. Çünkü güneşin doğmasıyla buraya taş atma vakti girmiş olur. An­cak bu konu ulemâ arasında tartışmalıdır. Bu sebeple inşallah bu konuya 73 numaralı bâbta yine döneceğiz.[564]

 

1941. ...İbn Abbâs (r.a.)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.) ai­lesinin zayıflarını gece karanlığında (Minâ'ya) önden gönderirdi ve onlara güneş doğuncaya kadar Cemre(-i Akabe)'ye taş atmamaları­nı emrederdi."[565]

 

Açıklama
 

İbn Abbâs Resûl-i Ekrem'in gece yarısı Minâ'ya gönderdiği kadın ve çocuklara o anda verdiği emri kelime kelime hatırlayamadığından bu emri mânâ olarak nakletmiştir.[566]

 

Bazı Hükümler
 

1. Geceleyin ihtiyarlar ve çocuklar gibi zayıf kimselerin sabahın olmasını beklemeden Mına ya ha­reket edip kalabalık çökmeden önce usûlüne uygun olarak Minâ'daki gö­revlerine başlamaları caizdir.

2. Resûl-i Ekrem'den vârid olan bir hadisi kelime kelime nakletmmek mümkün olmadığı zaman mânâ olarak nakletmek caizdir.

Manâyı koruyarak başka ifâde ve kelimelerle hadis nakletme konusu ulemâ arasında tartışmalıdır. Şöyle ki:

a. Bazılarınca Hadisin mânâsına kelimeler arasındaki ince farklara, hadiste gözetilen maksada tam manâsıyla âşinâ olmayan bir kimsenin ha­dîsi duyduğu gibi aynı ifâde ile nakletmesi şart koşulmuş, aksi caiz görül­memiştir.

b. Bütün bunları iyiden iyiye bilen kimseye gelince:

Hadis, fıkıh ve usûl âlimlerinden çoğu, bunun da mânâ yoluyla hadis nakl etmesini caiz görmemişlerdir.

İmam Mâlik Resûlullah'a nisbet edilen merfû hadislerde bunun caiz olmadığını, başkalarında olabileceğini ileri sürmüştür.

Bazıları da ancak bir kelimenin başka bir kelimeyle yer değiştirebile­ceğini söylemişlerdir.[567]

Bütün bunlara rağmen, hadislerin manen rivayetinin caiz olduğu gö­rüşünde olanlar da vardır... Nitekim Ebû Said el-Hudrî şunları söylemiş­tir: "Hadis dinlemek için 8-10 kişi Hz. Peygamberin etrafında oturur, onu dinlerdik. İçimizden ondan dinlediklerimizi aynen tekrar eden belki iki kişi çıkmazdı. Fakat hepimizde tekrar ettiğimiz zaman mânâlarda hiç­bir fark olmazdı." Tanınmış tabiî el-Hasen el-Basrî kendisine; "Bugün bize bir hadis rivayet ediyorsun, ertesi gün aynı hadisi başka lâfızlarla naklediyorsun" diyen birine şu cevabı ermiştir: "Mânâda isabet etmişsem bunda hiç bir mahzur yoktur."

Yine Meşhur tâbiîleren Muhammed b. Şîrîn şöyle demiştir:

"On kadar sahâbîden hadis, işittim. Hepsi de lâfızlarda ihtilâf eder­lerdi, fakat mânâ aynı idi."[568]

Görülüyor ki konumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisi de "bu konu­da öngörülen şartlara uymak kaydıyla bir hadisi mana olarak nakletmek caizdir," diyenlerin görüşünü desteklemektedir.[569]

 

1942. ...Âişe (r.anha) dan; demiştir ki: Peygamber (s.a.) Kur­ban (bayramında) geceleyin Ümmü Seleme'yi (Müzdelife'den Minâ'ya) gönderdi de (Ümmü Selme) fecirden önce (Akabe Cemresine) taş(lar)ı attı, sonra (Mekke'ye) gidip ifâza tavafım yaptı. O gün Resûlullah (s.a.)'in Ümmü Seleme'nin yanında olacağı (nöbet) gün(ü) idi.[570]

 

Açıklama
 

Bu hadis "Bayram günü fecir doğmadan önce Akabe Cemresine taş atılabilir" diyen Şafiî ulemâsının delili­dir. İmam Ahmed'in meşhur olan görüşü de budur. Sözü geçen imamlara göre bu görüşün aksini ifâde eden 1940 ve 1941 numaralı hadis-i şerifler bayram günü fecr doğmadan önce cemreleri atmanın caiz olmadığını de­ğil, bu cemreleri güneş doğduktan sonra atmanın müstehab. olduğunu ifâ­de etmektedirler.

İmam Mâlik ile Hanefî ulemâsına göre ise, bayram günü güneş doğ­madan önce Akabe Cemresine taş atmak, hacıların develerini gütmekle görevli kimselerin dışında hiç bir kimse için caiz değildir. Çünkü İbn Ab-bâs'dan rivayet edilen bir hadiste ifâde edildiğine göre; "Peygamber (s.a.) ailelerine ve hacıların eşyalarım taşıyan kimselere sabahleyin alaca karan­lıkta Minâ'ya gitmelerini fakat güneş doğmadan taşları atmamalarını em­retmiştir."[571] Nitekim İbn Ömer (r.a.)'den rivayet edilen bir hadiste de; "Peygamber (s.a.) cemreleri geceleyin atmaları için deye çobanlarına izin verdi"[572] denilmektedir.

Cemrelerin güneş doğmadan atılabileceği görüşünde olan ilim adam­larına göre de bayram günü Minâ'da fecr doğmadan önce cemreleri atma­yı yasaklayan hadisler o gün cemreleri güneş doğmadan önce atmanın caiz olmadığını değil, onları güneş doğduktan sonra atmanın müstehab oldu­ğunu ifade eder. Yine sözü geçen ilim adamlarına göre konumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisindeki "Ümmü Seleme cemreleri fecrden önce attı" sözüyle "sabah namazından önce attı" denilmek istenmiş de olabilir. Fa­kat gerçekten de söz konusu cümlelerle bu ulemânın anladığı mânâ kast edilmiş olsa bile, bu söz, «güneş, doğmadan önce cemreleri atmanın caiz olduğuna delâlet etmez. Ayrıca Hz. Ümmü Seleme'nin bu uygulamasının Resûl-i Ekrem'in 'izniyle olduğuna dâir bir delil de mevcut değildir.

Bu bakımdan Hz. Ümmü Seleme'nin bu fiili bir delil niteliği taşımak­tan uzaktır.

Hz. Ümmü Seleme'nin bu tatbikatının kendisine ait özel bir tatbikat olması ihtimali de vardır.[573]

 

1943. ...Esma (r.anhâ'nın haccın)'dan bahseden (bir râvi) O'nun (Akabe Cemresine) taş(ları fecrden Önce) attığını haber verdi (ve) dedi ki: Ben (kendisine);

Biz taşları geceleyin attık, dedim de; "Biz Resûlullah (s.a.) za­manında böyle yapardık" diye cevap verdi.[574]

 

Açıklama
 

Resûl-i Ekrem (s.a.)'in baldızı  olan  Hz.Esmâ'mn bu haccı, Veda Haccından ve  Resûl-i Ekrem'in Dâr-ı Bekâ'ya irtihalinden sonra yapmış olduğu bir hacdır. Esma (r.anhâ) Akabe Cemresine bayram günü atılacak olan taşlan güneşin doğmasını bekleme­den geceleyin (yahutta alaca karanlıkta) attığı için hürriyetine kavuşturdu­ğu kölesi Abdullah b. Keysân kendisine; "biz bu taşlan vaktini bekleme­den geceleyin attık" diyerek ondan bu hareketinin açıklamasını istemiştir. Esma (r.anhâ) da -kadınları ve acizleri kasdederek, "Biz Resûlullah (s.a.) zamanında böyle yapardık" diye cevap vermiştir. "Hz. Esma (r.anhâ'nın haccm)dan bahseden "(ravî)" sözüyle, Hz. Esmâ'mn hürriyetine kavuş­turduğu eski kölesi Abdullah b. Keysan kasd edilmiştir.[575]

 

Bazı Hükümler
 

1. îmam Sâfiî'ye ve Ahmed b. Hanbel'in meşhur olan görüşüne göre bayram günü Akabe Cem­resine atılacak olan taşlan sabah olmadan geceleyin atmak caizdir, delilleri ise metinde geçen; "biz taşlan gece yarısı attık" sözüdür.

Ulemânın büyük çoğunluğuna göre ise bu taşlan güneş doğmadan önce atmak asla caiz değildir. Delilleri ise, Buhârî'nin. rivayetinde geçen "biz bu taşlan alaca karanlıkta attık"[576] cümlesidir. Daha önce de açık­ladığımız gibi 1940 no'lu hadis gibi güneş doğmadan önce cemreleri at­mayı yasaklayan hadislerin cemreleri güneş doğduktan sonra atmanın müstehab olduğu anlamına geldiği, bu taşların alaca karanlıkta atıldığını ifade eden Buhârî hadisi gibi hadislerin de sözü geçen taşlan alaca karanlıkta atmanın caiz olduğu anlamına geldiği de söylenmektedir. Bu görüşler için 1942 numaralı hadisin şerhine bakılabilir.[577]

 

1944. ...Câbir (r.a)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.) (Müzdelife'den Minâ'ya) ağır ağır gitti ve ashabına da fiske taşı gibi (küçük çakıl taşlan) atmalarını ve Muhassır vadisinden de hızlıca geçmele­rini emretti.[578]

 

Açıklama
 

Bilindiği gibi kelimesi şehâdet parmağı ile baş-parmak arasına konularak, başparmağın ileri doğru sert bir hareketiyle fırlatılabilen küçük taşlar için kullanılır. Buna Türkçemizde "fiske taşı" denir. Resul-i Ekrem Efendimiz Müzdelife'den Minâ'ya inerken yavaş yavaş sükûnet ve vekar içerisinde hareket ettiği gibi, İmâm Ahmed ve îbn Mâce'nin rivayetlerine göre ashabına da aynı şekilde hare­ket etmelerini tavsiye etmiştir. Cemrelere atılacak taşların da fiske taşı büyüklüğünde olmasını emretmiştir ve Ebrehe'nin ordusunun hezimete uğ­radığı vadiden geçerken de sür'atlice geçmiştir. İmâm Mâlik ve Beyhakî'nin ifâdesine göre, Resûl-i Ekrem'in bu vâdîden geçerken hızla geçtiği yer bir taş atımlık mesafedir.[579]

 

Bazı Hükümler
 

1. Müzdelife’den Mına'ya giderken yavaş yavaş sükunet ve vekar içerisinde gitmek ve Muhassır vadisinde hızlanmak müstehabdır. Muhassır vadisinden geçmekte olan ya­yalar Resûl-i Ekrem'e uymuş olmak için koşarlar. Binitli olanlar da hay­vanlarım veya vasıtalarını süratlendirirler. Câhiliyye döneminde hıristiyanlar burada vakfe yaparlardı, Resûl-i Ekrem Efendimiz de onlara mu­halefet etmek için buradan geçerken sür'atlice geçmiştir.[580]

 

[557] Buhârî, hac 98; Müslim, hac 301, 302, Nesâî, menâsik 208, 214; İbn Mâce, menâsik 62; Ahmed b. Hanbel, I, 221-222.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/351.

[558] Tahâvî, Şerhu Me'ani'1-âsâr, II, 215.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/352.

[559] AIiyyü'1-Kârî, Mirkâtü'J-Mefâtih, III, 223.

[560] Fethu'r-rabbânî, XII, 164.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/352.

[561] Tirmizî, hac 58, Nesâî, menâsik 222, ibn Mâce, menâsik 62; Ahmed b. Hanbel, I, 311, 326, 343.

[562] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/352-353.

[563] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/353.

[564] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/353.

[565] Nesâî, menâsik 222; îbn Mâce, menâsik 62; Ahmed b. Hanbel I, 311, 326, 343.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/353.

[566] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/353.

[567] H. Karaman, Hadis Usûlü, 36.

[568] bk. M. Uğur, Hadis Dersleri, (Lise IV),  117.

[569] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/353-354.

[570] Nesâî, menâsik 223.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/354-355.

[571] Tahavî, Şerhü meâni'1-âsâr II, 216; Beyhaki, es-Siinenü'1-Kübrâ, V, 132.

[572] Mecmeu'z-zevâid, III, 260.

[573] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/355-356.

[574] Buhârî, hac 98; Müslim, hac 297; Ahmed b. Hanbel. VI, 347, 351.

      Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/356.

[575] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/356.

[576] Buhârî, hac 98.

[577] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/356-357.

[578] Nesâî, menâsik 204, İbn Mâce, menâsik 61; Dârimî, menâsik 59; Ahmed b. Hanbel, III, 332, 367,.391.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/357.

[579] Zürkânî, Şerhu'1-Muvatta, III,  183; Beyhakî es-Sünenü'1-kübrâ, V,  126.

      Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/357.

[580] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/358.