๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 09 Mayıs 2012, 12:11:53



Konu Başlığı: Müslümanların Toptan Harbe Çıkma Mükellefiyetleri
Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Mayıs 2012, 12:11:53
18. Müslümanların Toptan Harbe Çıkma Mükellefiyetlerinin Özel Bir Taife(Nin Harbe Çıkmaması Emrinin Gelmesi) İle Yürürlükten Kaldırılması


 

2505. ...îbn Abbas (r.a.)'dan; demiştir ki: "Eğer topluca (sava­şa) çıkmazsanız, (Allah) size acı (bir şekilde)

 

 

azabeder..."[125] (âyet-i kerimesi) ile "Ne Medine halkının..."[126] âyetini “Yapacakları"[127] kelimesine kadar, bunları takibeden "Bütün insan­ların, toptan savaşa çıkmaları doğru değildir...”[128] (âyet-i kerimesi) neshetmiştir.[129]

 
Açıklama

 

Nefr: Müheyyic bir. sebepten dolayı bir yerden bir yere fırlayıp çıkmaktır.[130] Burada ise,  bu  kelime toptan savaşa çıkmak anlamında kullanılmıştır. Bu hadis-i şerifte Hz. Îbn Abbas'-ın, metinde mealleri geçen Tevbe sûresinin 39. ayetiyle 120 ve 121. âyetle­rinin yine Tevbe sûresinin 122. âyet-i kerimesiyle neshcdilidği görüşünde olduğu ifade edilmektedir.

Beyzavî tefsirinde ise, bu mevzuda şu görüşlere yer veriliyor: Katâde'yc göre; "Ne Medine halkının, ne de onların çevresinde bulu­nan bedevilerin, Allah'ın Rasûlünden geri kalmaları ve onun canından ön­ce kendi canlarının kaygısına düşmeleri onlara yakışmaz..."[131] âyet-i keri­mesi Hz. Peygambere ait özel bir hüküm ifade etmektedir. Binaenaleyh Hz. Peygamber harbe çıktığı zaman özür sahiplerinin dışında hiçbir kim­senin bu savaştan geri kalması caiz değildir. Hz. Peygamberden sonra iş­başına gelen devlet idarecilerinin harbe katılmaları halinde ise, savaşa ka­tılmalarına ihtiyaç duyulmayan kimselerin bu harbe katılmaları mecburi­yeti yoktur.

el-Velid b. Müslim'in rivayetine göre el-Evzaî ile İbnu'I-Mubârek ve Said b. Abdilaziz bu âyetin hükmünün, Rasûl-i Ekrem'in hayatında oldu­ğu gibi kıyamete kadar da geçerli olduğu görüşünü savunurlarken, tbn Zeyd bu âyetin hükmünün fslamin ilk devirlerinde müslümanların sayıla­rının az olduğu günler için geçerli olduğunu, müslümanların sayısının ço­ğalmasıyla Allah Teâlâ hazretlerinin bu âyetin hükmünü; "Bütün insanla­rın toptan sefere çıkmaları doğru değildir..."[132] âyet-f kerimesiyle neshet-tiğini iddia etmiştir.

Aslında Tevbe suresinin 122. âyetiyle 39. 120. ve 121. ayetleri arasın­da herhangi bir çelişki olmadığı için 122. âyetin diğerlerini neshetmesi dü­şünülemez. Çünkü 122. âyetin hükmü geneldir. Diğer âyetler ise Hz. Pey­gamberle harbe çıkmak istemeyen belli bir cemaatle ilgilidir.

İmam Taberî de şu sözleriyle bu gerçeği dile getirmektedir: "Eğer topluca (savaşa) çıkmazsamz (Allah) size acı (bir şekilde) azabeder..."[133] âyet-i kerimesindeki tehdid, Rasûl-i Ekrem kendilerini savaşa çağırdığı halde bu emre uymayan'kimselere ait özel bir tehdiddir." Aynı şekilde Hafız İbn Hacer de bu âyetin Tevbe suresinin 122. âyetiyle neshedildiği iddiaısı-m reddederek "Bu âyet mensuh değildir. Fakat tahsis edilmiştir" demek­tedir. Hafız Münzirî de Hz. İbn Abbas tarafından neshedildiği iddia eden Tevbe suresinin 39. 120. ve 121. âyetlerinin aslında muhkem olduklarını ve dolayısıyla neshedilmelerinden bahsedilemeyeceğini ifâde etmiştir.[134]

 

2506. ...Necde b. Nüfey'den; demiştir ki: İbn Abbas'a şu; "Eğer topluca (savaşa) çıkmazsamz (Allah) size (acı bir şekilde) azabeder..."[135] (mealindeki) âyeti sordum da;

Onlardan yağmur kesildi. (Yağmurun kesilmesi) onların azabıydı diye cevap yerdi.[136]

 
Açıklama

 

Hz. İbn Abbas, metindeki âyet-i kerimede Hz. Peygamberle harbe katılmak istemeyen kimselere yöneltilen tehdidin o kimselere, yağmursuzluk, kıtlık ve kuraklık şeklinde tecelli ettiğini ve ilâhi tehdidin bu şekilde gerçekleştiğini haber vermiştir. Bazı müfessirlerin açıklamalarından da anlaşıldığına göre, bu ayet-i kerime Hz. Pey­gamber kendilerim harbe çağırdığı halde harbe katılmayan Arap kabileleri hakkında inmiştir. Allah onlara çok acı bir azabın geleceğini haber ver­miş, bir süre sonra da yağmurlarını kesmiştir.

Her ne kadar bu âyet-i kerime belli kimseler hakkında nazil olmuşsa da, âyetin iniş sebebinin özel olması hükmün genel olmasına engel değildir. Binaenaleyh Hz. Peygamberin emrine muhalefet edenler dünya veâhi-rette- rezîl, rüsvay ve helak olurlar. Âyetin devamında yüce Allah Rasülünün emrine uymayan kimseleri helak edip yerlerine başka bir kavim geti­rerek o kavimle Rasûlünün imdadına yetişip onu muzaffer kılacağını va-detmiştir.

Hz. Peygamberin makamında bulunan bir zatın dine muvafık emirle­ri de aynen Rasûlünün emri gibidir. Ona itaat vâcib olur. Muhalefet eden günahkar ve rezil olur.[137]

 [125] el-Tevbe (9), 39.

[126] et-Tevbe (9),  120.

[127] bk. et-Tevbe (9), 121.

[128] et-Tevbe (9), 122.

[129] Sadece Ebû Dâvud rivayet etmiştir.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/487-488.

[130] bk. Yazır, Hak Dini, Kur'an Dili, IV, 2544.

[131] et-Tevbe (9),  120.   

[132] et-Tevbe (9),  122.

[133] et-Tevbe (9), 39.

[134] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/488-489.

[135] et-Tevbe (9), 39.

[136] Sadece Ebû Dâvud rivayet etmiştir.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/489-490.

[137] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/490.