> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Hadis Eserleri > Süneni Ebu Davud > Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında  (Okunma Sayısı 2905 defa)
28 Şubat 2012, 17:55:54
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 28 Şubat 2012, 17:55:54 »



108-109.  (Kalbe Gelen) Kuşkunun (Vesvesenin)  Ön­lenmesi Hakkında (Gelen Hadisler)

 

5110... Ebû Zümeyl'den demiştir ki: "Ben Hz. İbn Abbas'a: "Benim kalbimde hissettiğim bu duygu nedir? diye sordum."

Neymiş o! (Söyle de bilelim), dedi.

Ben de: Vallahi onu söylemem, dedim. Bunun üzerine bana:

Şüphe ile ilgili bir şey mi? (Yoksa) dedi ve gülerek: "Bundan hiçbir kimse kurtulamamıştır, buyurdu. Nihayet aziz ve celîl olan Allah: "Sana indirdiklerimizde şüphe ediyorsan, senden önce indirdiğimiz kitapla­rı okuyanlara sor..."[468] âyet-i kerimesini indirdi. Bunun üzerine (Hz. İbn Abbas) bana:

Eğer içinde bir şüphe hissedecek olursan: "O hem evveldir, hem âhirdir, hem zahirdir, hem bâtındır ve o herşeyi bilendir."[469] de bu­yurdu.[470]

 

Açıklama
 

Bilindiği gibi, kalbe arız olan duygular ya şeytandarıdır yada meleklerdendir. Şeytandan gelene vesvese (kuşku), melekten gelene de ilham denir. Meîekden gelen ilhamlar, insanları devamlı doğru yola götürüp imanlarını takviye ederek gözlerini ve gönüllerini nurl andırdığı, ufuklarını aydınlattığı halde şeytandan gelen vesveselerin onların gönüllerini ve yollarını karartıp şüphelerin ve tered­düdün karanlık dehlizlerine sürükleyip huzurlarını kaçırır, azimlerini kı­rar ve onları korkuya düşürür.

Esasen, mevzuimizu teşkil eden bu hadis-i şerifte de açıklandığı gibi, bu vesveselerden insan kurtulamamıştır. Binaenaleyh, insanların bu ves­veseden kurtulması kendi elinde olmadığından yüce Allah insanları kalp­lerine gelen bu vesveselerden dolayı sorumlu tutmamıştır. Kullarına olan bu lütfunu; "... Allah kimseye gücünün yeteceğinden azlasını yüklemez."[471] âyetiyle bildirerek kullarını büyük bir sıkıntıdan kurtarmıştır.

Ancak, şurasını unutmamak lazımdır ki, ihtiyarsız olarak insanın kal­binden geçen bu düşüncelerden insanın sorumlu olmaması için onun doğ­ruluğuna inanarak başkalarına anlatmış olmaması gerekir. Nitekim bir ha­dis-i şerifte: "Şüphesiz ki dilleriyle söylemedikçe yahut filen yapma­dıkça Allah ümmetinin gönüllerinden geçirdikleri şeyleri, onlara ba­ğışlamıştır.”[472] Duyurulmuştur.

Bu mevzuda Bezi yazarı şöyle diyor:

"Eğer metinde geçen Yunus suresinin 94. ayeti Hz. Peygamberi muha­tap alıyorsa bundan Hz. Peygamberin bile vesveseden kurtulamadığı, ves­vesenin insanlardan ayrılmayan beşeri bir hadise olduğu ve insanın ima­nına bir zarar veremeyeceği anlaşılır. Fakat şübhe mü'minin ayrılmaz vasfı değildir. Çünkü imanla şüphe bir arada barınamaz. Bazılarına göre de bu âyetten murat-muhakkak ki insan şu nedir, şu nedir diye (içinden kendi kendine) bir takım sorular sormakta devam edecektir. Nihayet hay­di yaratıkları Allah yarattı ya Allah'ı kim yarattı, diyecektir"[473] Mealin­deki hadisde anlatılmak istenen manadır, yani senin ümmetine şeytanlar vesvese vermeye devam edeceklerdir. Hatta onların kafalarına: "Haydi yaratıkları Allah'ın yarattığını kabul edelim ya Allah'ı kim yarattı" sorusunu dahi getireceklerdir. "İş bu dereceye gelince o kimse, hemen Allah'a sığınsın ve (kafasından geçen bu sorulara kulak vermekten) vaz­geçsin."[474] demektedir.

Bezi yazarının bu ifadelerinden anlaşılacağı üzere bu gibi vesveselere maruz kalan bir kimse "Eûzü billahi mineşşeytanirracim" diyerek Al­lah'a sığındığı sürece bu vesveseler ona hiçbir zarar veremeyecektir. Bu

vesveselerden   Allah'a   sığınmak   "Amentu   billahi   (Allah'a   inandım)"[475] demek suretiyle de olabilir.

Her ne kadar mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifin zahirinden bu ves­veselerden Hz. Peygamberin dahi kurtulamadığı anlaşılıyoısa da onun nezih kalbi imana zarar veremeyen bu vesveselerden de münezzehdir.

İsmail Hakkı Bursevi'nin de ifaede ettiği gibi "Yüce Allah'ın ona "sana indirdiklerimizden şüphe ediyorsan..." buyurması bir padişahın askerlere duyurmak istediği emri onların kumandanına hitaben vermesi kabilindedindir. Çünkü askerlere verilecek bir emri bu şekilde kumanda­na yönelterecek vermek, askerler üzerinde daha tesirli olur. Yüce Allah'ın Rasulimün şahsında ümetine yönelttiği bu buyruğunda ehl-i kitaba müra­caat edilmesini istemesi, onların kitaplarında Hz. Peygamberin geleceği­nin ve vasıflarının açıkça bulunmasmdandır..."[476]

Çünkü, o zamanlarda Hz. Peygamberin ümmeti arasında şüphe içeri­sinde bocalayan kimseler vardı. Bir numara sonra mealini sunacağımız hadis-i şerifte de açılanacağı üzere şeytanın insanın kalbine vesvese ver­mesi, neticesinde o insanın bundan rahatsız olup zararından korunmaya çalışma,ı iman zayıflığının alameti değildir. Bilakis iman alâmetidir. Bezi yazarının Ruhu'l-Beyan tefsirinden naklettiğine göre; Bir yahudi Hz. Peygamberin müslümanlara şeytanların namazda bile vesvese verebile­ceğine dair sözünü işitince kendilerine ibadet esnasında şeytanın asla ves­vese veremediğini söyleyerek itiraz etmiş. Bunun üzerine Hz. Peygamber o yahudiye cevap vermek üzere, Hz. Ebu Bekir'i görevlendirmiştir. Hz. Ebu Bekir yahudiye ''Bir hırsız girmek için içerisi altın gümüş ve mücev­herlerle dolu bir evi mi tercih eter, yoksa içi bomboş olan harab bir evi mi tercih eder?" diye sormuş; o yahudi de "elbette içi altın ve gümüşlerle do­lu mamur evi tercih eder" deyince Hz. Ebu Bekir: "İşte insanın en büyük düşmanı olan şeytan da kalbi böyle iman cevheriyle mamur olan insanla­rın kalbine girmeye çalışır. Kalbi harab olan kimselerin kalbine niçin gir­sin? diyerek onu susturmuş.

Bu mevzuda Bediuzzaman Said Nursi de şöyle diyor: "Tedâî-yi ha­yalet, tahattür-i faraziyyât bir nevi irtisam-ı gayrî ihtiyaridir. İrtisam ise, eğer hayırdan ve nûrâniyyetten olsa, hakikatin hükmü bir derece suretine ve misaline geçen, güneşin ziya ve hararetinin ayinedeki misaline geçtiği gibi... eğer şerrden ve kesiften olsa asim hükmü ve hassası, suretine geç­mez ve timsaline sirayet etmez. Meselâ necis ve murdar bir şeyin ayini-deki sureti ne necistir ne murdardır ve yılanın timsâli ısırmaz.[477]

Öyleyse kalbini böyle vesveseler gelen kimse telaşa kapılmadan bu vesveseleri defetmenin yolunu aramalıdır. Bunun en sağlam yolu tevhid âlimlerinin eserlerini okuyup onlardan en iyi şekilde yararlanmaktır.[478]

 

5111... Hz. Ebu Hüreyre'den demiştir ki: (Hz. Peygamberin) sahabîle-rinden bazı kimseler (gelip): "Ey Allah'ın Rasulü, biz içimizde söylenme­sini (bile) büyük (bir suç) gördüğümüz birşey(ler) hissediyoruz, bi onu söyleyince (dünyanın tümüyle) bizim olmasını (bile) istemeyiz" dediler. (Bunun üzerine Hz: Peygamber):

Demek böyle birşey hissetiniz öyle mi? dedi.

Evet, dediler. (Hz. Peygamber):

İşte bu, açık bir imandır, buyurdu.[479]

 

Açıklama
 

Hattabî (r.a)'nin açıklamasına göre metinde geçen  İşte bu açık bîr imandır" sözü "işte şeytanın sizin kalbinize attığı vesveselerden rahatsız olup onları kabul etmeyerek onları reddedişiniz imanın ta kendisidir. Artık şeytanın bu çabaları sizin kalbini­ze erişemeyecek ve size bir zarar veremeyecek" anlamına gelmektedir. "Vesvese açık bir imandır" manasına değildir. Nitekim bir numara sonra gelecek hadis-i şerifte "şeytanın vesvese vermek için kurduğu hilesini reddeden Allah'a hamdolsun" buyurulması da bunu gösterir.

Netice olarak şunu söyleyebiliriz: Şeytanın vesvese vermek için iman­lı kalpleri seçtiğinde şüphe yoktur. Binaenaleyh şeytanın bir kemseye vesvese vermeye çalışması o kimsenin iman sahibi olduğunun bir alâmeti olduğu gibi, şeytanın verdiği vesvese leri gidermeye çalışmak da bir iman işidir. Mümin şeytandan gelen vesveseleri gidermeye çalışmak da bir iman işidir. Mümin şeytandan gelen vesveselerden allah'a sığınmalı ve endişeye kapılmadan o vesveseyi ilmi delilerle gidermelidir. Nitekim bir önceki hadisin şerhinde açıklamıştık.[480]

 

5112... Hz. İbn Abbas'dan demiştir ki: Bir adam Peygamber (s.a.)'e gelerek:

Ey Allah'ın Rasulü, birimiz içinde kendisine (sıkıntı) veren (öyle) bir duygu hissediyor ki; onun (yanıp) kömür olması kendisine onu (başkala­rına) söylemesinden daha sevimlidir, dedi. (Hz. Peygamber de:)

Allahu ekber, AUahü ekber, Allahü ekber. (Şeytanın) vesvese ver­mek için (kurduğu) tuzağını bozan Allah'a hamdolsun" cevabını ver­di.

Ebu Davud dedi ki: (Bu hadisin ravilerinden) İbn Kudâme (bu hadisi rivayet ederken) "tuzağını bozan" kelimesi yerine "işini bozan" keli­mesini rivayet etti.[481]

 

Açıklama
 

Bu hadisle ilgili açıklama (5110) ve 5111 numaralı  hadislerin şerhinde geçtiğinden burada tekrara lüzum görmüyoruz.[482]

 

[468] Yunus (10), 94.

[469] Hadid (57)3.

[470] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/383.

[471] Bakara (2). 286.

[472] Müslim iman 201;Buharî iman 15, talak 11; Ebu Davud, talak 15.

[473] Müslim, iman 136: Buharî, bcd'u'l-halk 11.

[474] Müslim, iman 134 (214).

[475] Müslim, iman 134 (212).

[476] İsmail Hakkı Bursevî, Ruhu'l-Beyan, IV. 80.

[477] Mektubat, Onbirinci mekfub s. 36.

[478] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/384-386.

[479] Müslim, iman 132.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/386.

[480] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/386-387.

[481] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/387.

[482] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/387.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında
« Posted on: 20 Nisan 2024, 18:01:39 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında rüya tabiri,Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında mekke canlı, Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında kabe canlı yayın, Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında Üç boyutlu kuran oku Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında kuran ı kerim, Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında peygamber kıssaları,Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında ilitam ders soruları, Kuşkunun Ön­lenmesi Hakkında önlisans arapça,
Logged
13 Ağustos 2015, 22:12:18
Rüveyha
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 6.764


« Yanıtla #1 : 13 Ağustos 2015, 22:12:18 »

Vesveseden kurtulmanın yolları çok net bir şekilde açıklanmış.İnşallah bizler de hakkıyla uyanlardan oluruz..Rabbim razı olsun.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

13 Ağustos 2015, 22:55:31
Ramazan.
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 6.353



« Yanıtla #2 : 13 Ağustos 2015, 22:55:31 »

Es Selamün Aleyküm . Şeytan iman dolu bir kalbe vesvese vermeye çalışır , vesveseyi kafamızdan atmak ve onu defetmek de bir iman alametidir . Rabb'im şeytanın vesveselerinden bizleri korusun .
Hz. Ebu Bekir (r.a.) Efendimiz o yahudiye çok güzel bir cevapla haddini bildirmiş .
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
14 Ağustos 2015, 13:28:37
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #3 : 14 Ağustos 2015, 13:28:37 »

Aleykümselam.Kuşku da,vesvesede inanmamak da sadece şeytandan gelir.Şeytandan gelen her şey de insanı yolundan eder.Rabbim bizleri şeytanın şerrinden,vesvesesinden korusun inşallah..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes