๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 09 Nisan 2012, 19:00:35



Konu Başlığı: Kötü İsimleri Değiştirmek
Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Nisan 2012, 19:00:35

62. Kötü İsim(Ler)İ Değiştirmek


 

4952... Hz. İbn Ömer'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) Âsiye (isimli bir kadının) ismini değiştirmiş: "Sen Cemilersin" demiş.[622]

 

4953... Muhammed İbn Amr İbn Ata'dan (rivayet edildiğine göre); Kendisine Zeyneb bint Ebi Seleme kızının: "Kızının ismini ne koydun?" diye sormuş (O da): Ona Berre ismini verdim, deyince,

(Zeyneb) şöyle demiş:

Rasûlullah (s.a) bu ismi yasakladı. (Nitekim) bana da Berre ismi ve­rilmişti de Peygamber (s.a.) (insanı kusursuz gösteren böylesi isimlen vermek suretiyle); "Kendinizi temize çıkarmayın, sizden kimin iyi ol­duğuna Allah daha iyi bilir" buyurdu.

Bunun üzerine (orada bulunanlardan biri Hz. Peygambere: Peki onun) "İsmini ne koyalım?" diye sordu. (Hz. Peygamber) de: "Ona Zeyneb is­mini veriniz" dedi.[623]

 
Açıklama

 

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifler, Hz. Peygamberin "Âsiye" gibi isyan manası taşıyan isimlerle "Berre" gibi insanın bütün suç ve günahlardan uzak olduğunu ifade eden, insanı temize çıkaran isimleri yasaklayıp da onların yerine, sözü geçen sakıncaları taşımayan isimleri verdiğini ifade etmektedirler.

Bilindiği gibi Asiye "İsyankâr kadın" anlamına gelir. Cahiliyye araplan, hiçbir kusur ve ayıbı kabule yanaşmayıp, her türlü kusur ve ayıba karşı çıkması temennisiyle kızlarına bu ismi verirlerdi. İslamiyet gelince Hz. Fahr-i kainat efendimiz bu isimleri yasaklamış fakat insanın nefsini temi­ze çıkarıp nefis muhasebesinden ve tevazudan uzaklaştıracağı korkusuy­la Asiye isminin yerine "Mutîa: itaatkâr kadın" ismini vermekten de çekinmiştir.

Yine nefsi tezkiye edip sahibini nefis muhasebesinden uzaklaştırarak, sorumsuzluğa ve gurura düşüreceği, endişesiyle "iyi kadın" anlamına ge­len "Berre" ismini de "kimin iyi olduğunu Allah daha iyi bilir." buyu­rarak Zeyneb'e çevirmiştir. Zeyneb, zenb kökünden türemiştir. Kamusta açıklandığına göre "zenb" kelimesi, semizleşti anlamına gelen "zenebe" fiilinin mastarıdır. "Ezneb" ise "semiz kadın" demektir. Zeyneb, ismi bu isimle meşhur olan manzarası ve kokusu güzel bir ağaçtan alınmış ola­bileceği gibi "babanın zineti" anlamına gelen "zeynüb" kelimesinin bo­zulmuş şekli de olabilir.[624]

 

4954... Üsame İbn Ahderiyye'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.)'a gelen bir cemaat içerisinde: "Esram" isimli bir adam varmış; Ra­sûlullah (s.a.) O'na:

Adın ne? diye sormuş da (adam):

Ben Esramım, demiş; (bunun üzerine Hz. Peygamber de):

Sen zûr'asm, buyurmuş.[625]

 
Açıklama

 

"Esram", kesmek anlamına gelen "sarım" kökünden gelir. Biçilmiş ya da kırpılmış ekin demektir.

Dolayısıyla bu kelime "kesiklik, kopukluk" gibi bereketsizlik ifade eden manalar taşımaktadır.

Bu sebeble Resul-i zişan efendimiz bu ismi tohum ve tohum ekecek yer gibi hayır ve bereket ifade eden "zür'"a" kelimesiyle değiştirmiştir.[626]

 

4955... Hânı (İbn Zeyd)'den (rivayet edildiğine göre) kendisi kavmiy-le birlikte Rasûlullah (s.a.)'e gelince Rasûlullah (s.a.) kavminin onu "Ebulhakem" künyesiyle çağırdığını duymuş da kendisini çağırarak:

Muhakkak ki gerçek hakem Allah'dır. Hüküm (ondan çıkar, yine) ona (döner). Binaenaleyh sen niçin (böyle) Ebu'l Hakem künyesiyle çağırılıyorsun? diye sormuş (da O da):

Benim kavmim bir anlaşmazlığa düştükleri zaman bana gelirler, bende aralarında hüküm veririm. Her iki taraf da (benden) razı olurlar, ceva­bını vermiş. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.):

Bu (tarafları hoşnut edecek hüküm vermek) ne kadar güzel! (Ama Hakem ismi Allah'a mahsus olduğu için kullar bu isimle künyelendirile-mezler) Kaç çocuğun var? demiş.

(O da):

Benim Şüreyh, Müslim ve Abdullah (isimli üç oğlum) var, demiş. Rasûlullah (s.a.):

(Yaşça) hangisi daha büyük? diye sormuş. (Hâni de:)

Şüreyh, cevabını vermiş. (Bunun üzerine Resulü Ekrem Efendimiz:)

Öyleyse sen Ebu Şüreyhsin, buyurmuş.

Ebu Davud der ki Şüreyh Zinciri kıran ve Tüster şehitte girenlerden­dir. Bana ulaşan habere göre Şüreyh (Tüster'e) gizli bir yoldan girdiği için Tüster'in kapısını kırmıştır.[627]

 
Açıklama

 

Bilindiği gibi "Eb" kelimesi arapçada baba anlamına gelir Araplar, bir kimseyi künyelendirmek istedikleri zaman bu kelimeyi o zatın en büyük oğlunun ismine izafe ederler. Mesela bir adamın en büyük oğlunun ismi Şüreyh ise bu adamın künyesi "Ebu Şüreyh" olur. Ayrıca bir işi çok yapan, icad eden ya da bir sıfata faz­lasıyla sahip olan kimseye o işin ya da sıfatın başına "eb" kelimesi getiril­mek suretiyle de künye verilebilir. Çok cahil bir adama Ebu Cehl, hikmet sa­hibi bir adama da "Ebu'l-Hikme," ismi verilmesi gibi. İşte Hz. Hani İbn Yezid'e kavmi tarafından Ebul-Hakem künyesinin verilmesi bu ikinci ne­viden olan künyedir. Metinde de açıklandığı üzere Hz. Hani, kavmi ara­sında meydana gelen olaylarda hakemlik yapması için kendisine müraca­at edilen ve verdiği hükümlerle de tarafları memnun edebilen bir kimse olduğundan kavmi ona bu künyeyi vermişti. Fakat "Hakem" ismi Al­lah'ın güzel isimlerinden olduğundan bu ismi alan, bu ismin ifâde ettiği manalarda Allah'a ortaklık etmiş olacağından Hz. Peygamber bu künye­yi ondan almış ve O'nu en büyük oğlu Şüreyh'e izafe ederek "Ebu Şü­reyh" künyesiyle künyelendirmiştir.

Şerhü's-Sünne'de açıklandığına göre "Elhakem" hükmüne karşı ko-nulamayan hakim demektir ki bu da Allah'dan başkası olamaz.

Aliyyü'l-Kari'nin açıklamasına göre "Hz. Peygamberin verdiği bu künyenin bereketiyle Hz. Şüreyh fazilette en büyük sahabilerin makamına erişmiş ve sahabe döneminde müftilik yapmış, daha sonra da Hz. Ali onu kadı tayin etmiş. Bu kadılığı sırasında mahkemeye intikal eden bir dava­da Hz. Hasan'ın, Hz. Ali lehine yaptığı bir şahitliği kabul etmemiştir."[628]

Hadisin sonunda musannifin da açıklandığı gibi Hz. Şüreyh, Tüşter'in fethinde de bulunmuş, o gün birçok kahramanlıklar göstermiş, zincirleri kırmış, gizli yollardan içeriye girerek Tüster'in kapısını kırarak müslü-manların oradan şehre girmelerini sağlamıştır.

İbn Esir'in de tesbit ettiği gibi, Hz, Şüreyh, birçok savaşlara katılmış, yüzyirmi sene yaşamış ve bunu kendisi bir şiirinde çok veciz bir şekilde dile getirmiştir.[629]

 

4956... (Said İbn el-Müseyyeb'in) babasından (rivayet edildiğine göre birgün) Peygamber (s.a.) Ona:

Adın nedir? diye sormuş (O da:)

Hazn'dır demiş. (Hz. Peygamber de):

(Bundan sonra ) sen Sehl'sin, buyurmuş. (Hz, Hazn ise babasının verdiği ismin değiştirilmesine razı olmayarak);

Hayır olmaz. (Çünkü) Sehl (ova), ayaklar altında çiğnenir ve horla­nır cevabını vermiş, (Bu hadisin ravisi) Said dedi ki:

(Dedem Hazn, Hz. Peygamberin bu teklifini kabul etmeyince:) "Artık bundan sonra bize (devamlı olarak) üzüntü isabet edecek zannetmiştim."[630]

Ebu davud dedi ki: Peygamber (s.a) "el-As" "Aziz", "Atle", "Şeytan", "Elhakem", "Ğurab", "Hubab", "Şihab" isimlerini "Hişam" ismiyle değiştirdi.

"Harb" ismini "Selm" ismiyle, "Elmuzdacı" ismini "Elmünbeis" is­miyle, değiştirdi. "Afim" adıyla anılan araziye "Hadıra" ismini vermiş, "Şa'b edrDalale" ismini "Şa'b el-Hudâ" ismiyle "Benüzzinye" ismini "Benurrişde" ismiyle "Benülmuğviye" ismini de (yine) "Benürrişde" is­miyle değiştirmiştir.

Ebu Davud dedi ki: Kısaltmak gayesiyle bu rivayetlerin senetlerini terk ettim.[631]

 
Açıklama

 

Bilindiği gibi "Hazn" düşünce, üzüntü, keder anlamına gelir. Şeni ise, kolay, yumuşak ve ova manalarına gelir. Bu bakımdan. Hz. Peygamber, Hz. Müseyyeb'e üzüntü ifa­de eden bu ismi kolaylık ve yumuşaklık ifâde eden "Sehl" ismiyle değiş­tirmeyi emretmiştir. Hz. Müseyyeb de Hz. Peygamberin bu emrinin far-ziyyet ifade etmeyip bir tavsiye mahiyetinde olduğunu anladığı için, Sehl ismini alan kimsenin bu ismin taşıdığı manadan dolayı hafife alınıp hor­lanacağı korkusuyla bu ismi almağa gönlü razı olmadığından, bu emre uymamış, babasının verdiği ismi taşımaya devam etmiştir.

Metinde geçen "artık bundan sonra bize (devamlı olarak) üzüntü isabet edecek" cümlesi Buhari'nin rivayetinde "bundan sonra bizim aile­mizde üzüntü ve keder hiç eksik olmamıştır" anlamına gelen lafızlarla ri­vayet edilmiştir. Buharî'nin bu rivayetinden de anlaşılıyor ki Hz. Hazn, Hz. Peygamberin bu tavsiyesini tutmadığı için, bir daha hayatı boyunca üzüntü ve kederden kurtulamamıştır.

Musannif Ebû Davud'un talikinden anlaşılıyor ki, Hz. Peygamber "isyankâr" manasına geldiği için "As" ismiyle Allah'ın güzel isimlerinden olan "Aziz" ismini şiddet ifade eden "Atle" ismini, Allah'ın rahmetinden uzak anlamına gelen "Şeytan" ismini hükmüne karşı gelinemez anlamına gelen ve Allah'ın güzel isimlerinden olan el-Hakem" ismini, uzak ve kar­ga anlamına gelen "Gurab" ismini, ve "meteor (göktaşı)"anlamına gelen "Şihab" ismini müslümana yakışan isimlerle değiştirmiştir. Bu cümleden olarak Şihab ismini kırıklık, ufaklık, zayıflık gibi kulluğa delalet eden manalar taşıyan Hişam ismiyle değiştirirken, Harb (Savaş) ismini Silm (Sulh)la el-Muzdaci' (sırtüstü yatan) ismini, e-Münbeis (Hamleci ve atı­lımcı) ismiyle, Afira (kuraklık) ismini, Hadıra (yeşillik) ismiyle Şi'bü'da-lale (sapıklık yolu) ismini, Şı'bul-Hidâye (hidâyet yolu) ismiyle, Benü'z Zinye (zina çocukları) ismini de yine Benü rişde (nikâh çocukları) ismiy­le değiştirmiş ve bu isimlerden uğur ve bereket ummuştur.

Bütün bu rivayetlerden de anlaşılıyor ki, bir çocuğun anne ve baba üze­rindeki ilk hakkı ileride kendisi için utanç vesilesi olmayacak güzel bir isim vermeleridir.[632]

 

4957... Mesrûk'tan demiştir ki:

Ömer İbn el Hattab (r.a.) ile karşılaşmıştım. (Bana):

Sen kimsin? diye sordu. Ben de:

Mesrûk İbn el Ecdâ(ım) dedim. Bunun üzerine Hz. Ömer:

Ben Rasûlullah (s.a)'ı: "Ecdâ şeytandır" derken işittim, dedi.[633]

 
Açıklama

 

Bu hadis-i şerif, Ecda', isminin şeytânlardan birimn özel ismi olduğunu ifade etmektedir. Bu ba­kımdan çocuklara sözü geçen ismi koymak kerahetten hali değildir. Esa­sen organ kesmek, hapsetmek ailesini darlık içinde geçindirmek gibi bir mü'mine yakışmayan manalara geldiği de düşünülürse, bu ismi koymanın çirkinliği daha da kolay anlaşılabilir.[634]

 

4958... Semura îbn Cündüb'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

Sakın kölenin ismini Yesâr, Rebhah, Necîh, Efiâh koyma. Çünkü (olur ki) sen (kendine bu isimlerden birini verdiğin köleni kasd ederek):

O orada mı? diye sorarsın (karşıdaki de):

(Semure dedi ki:) Hayır cevabını verir."

Böylesi isimler dörttür, benim adıma onları fazlalaştirmayın.[635]

 

4959... Hz. Semura'dan demiştir ki:

Rasûlullah (s.a.) kölelerimize şu dört isim(den birin)i vermemizi bize yasakladı: Eflah, Yesar. Nafi, Rebâh."[636]

 

4960... Hz. Cabir'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "inşallah, eğer ömrüm olursa ümmetime Nâfi, Eflah ve bereket isimlerini koymalarını yasaklayacağım."

(Bu hadisin ravilerinden) A'meş (burada bir parantez açarak -bu ha­disi bana naki eden Ebu Süfyan gerçekten) Nâfi ismini de zikretti mi, zik­retmedi mi, (iyice) bilmiyorum, dedi.

(Câbir'in rivayetine göre Hz. Peygamber şöyle sözlerini tamamlamış­tır:) .   "Çünkü (kölesini sormak üzere) geldiği zaman:

Bereket burada mı? diye sorar. (Orada bulunanlar da:)

Hayır! cevabını verirler.

Ebû Dâvud der ki: (Bu hadisin) bir benzerini Hz. Câbir yoluyla Ebu Zübeyr de rivayet etti. (Fakat) Bereket ismini rivayet etmedi.[637]

 
Açıklama

 

Mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifler çocuklara Yes&r (kolaylık Rebah (üretmek), Necih (ga­yesine ermeye muvaffak olan), Eflah (gayesine erişen), nâfi (faydalı) be­reket (artma, fazlalaşma mutluluk) isimlerini koymanın caiz olmadığını ifade etmektedir.

Yine bu hadis-i şerifler, çocuklara sözü geçen isimleri vermenin uy­gunsuzluğunun sebebini şöyle açıklamaktadırlar: Çünkü kolaylık, kâr, muvaffakiyet, bereket ifade eden bu isimleri alan kimselerin bir mecliste olup olmadığı sorulduğu zaman orada bulunanlar, yanlarında bulunmadı­ğını ifade etmek için "burada başarı, bereket, kâr... yoktur" diye cevap ve­receklerdir. Tabii ki o mecliste hayır ve bereket olmadığını dile getiren bu ifâde, o mecliste bulunanların hoşuna gitmeyeceği gibi aynı zamanda bu­na bu isimlerden birini taşıyan kimsenin sebep olduğunu düşünerek, onun hakkında kötü düşünmeye ve hatta onun uğursuz olduğuna, inanmaya

başlayacaklardır.

Binaenaleyh bir müslüman, çocuğunun şahsiyetini zedeleyecek ve onu toplum arasında küçük düşürecek isimler vermekten kaçındığı gibi, onun karakterine, halet-i ruhiyesine (psikolojisine) olumsuz yönde te'sir ede­cek, ondaki isyankârlık duygusu, küçüklük ya da büyüklük kompleksi do­ğuracak isimler koymaktan da sakınmalı, Allah ve Rasûlünün tavsiye et­tiği kulluk, Allah yolunda hizmet gibi ulvi duygular ilham eden isimler koymalıdır. Musannif Ebu Davud'un mevzumuzu teşkil eden (4960) nu­maralı hadisin sonuna ilave ettiği talikin tamamı, Müslim'in Sahih'inde şu manaya gelen lafızlarla rivayet edilmiştir:

Bize Muhammed b. Ahmed b. Ebi Halef rivayet etti (dedi ki:)

Bize Rahv rivayet etti (dedi ki:) Bize İbn Cüreyc rivayet etti (dedi ki): Bana Ebu'z-Zübeyr haber verdi; ki kendisi Cabir b. Abdullah'ı şöyle der­ken işitmiş: Peygamber (s.a.) Ya'la, Bereket, Eflah, Yesar, Nafi ve buna benzer isimler koymaktan nehyetmek istedi. Sonradan bunlardan sükût buyurduğunu gördüm. Artık hiçbir şey söylemedi. Sonra Rasûlullah (s.a.) bundan nehyetmeden dünyadan gitti. Bilahere Ömer bunları yasak etmek istedi. Sonra o da bıraktı.[638]

Bu mevzuda İmam Nevevî: "Bundan dört isme kıyas ve onlara kendi manalarında ki bazı isimlen katmak men'edilmiş değildir. Ulemamız di­yor ki: Bu hadiste zikredilen isimleri ve o manada başka isimleri koymak mekruhtur. Kerahet yalnız bu dört isme mahsus değildir. Hem bu kerahet, kerahet-i tahrimiyye değil kerahet-i tenzihiyyedir. Kerahetin illetini Pey­gamber (s.a.)'ûı: "Çünkü sen orada mı, dersin o da hayır der" kavliyle beyan buyurmuş, bu cevaptaki çirkinliği kerih görmüştür.Çok defa bu cevap bazı insanları teşe'üme sevk eder" demiştir.

Peygamber (s.a.)'in bu isimleri koymaktan men'etmek isteyip sonra vazgeçmesinin manası: Haram kılmak istemiş, sonra bundan vazgeçmiş de­mektir. Kerahet-i tenzihiyye ifade eden, başka hadislerde de vardır.[639]

 

4961... Ebu Hüreyre'den (rivayet edildiğine göre) Peygamber (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde Allah yanında en aşağılık isim (sahibi dünyada) Melikü'l-emlâk (padişahlar padişahı) ismiyle çağrılan adam (olacak)dır."

Ebu Davud der ki: Bu hadisi aynı senedle Şuayb ibn Ebi Hamza da Ebu'z-Zinad'dan: "(Kıyamet gününde) isim(ler)in en çirkini" diye rivayet etmiştir.[640]

 
Açıklama

 

Bu hadisin manası kıyamet gününde en hakir, en zelil a(jam "melikül-emlâk" adını taşıyan kimsedir. Maksat isim değil, ismin sahibidir. Kadı Iyaz: Bu hadisle isimle müsemmanın bir şey olduğuna istidlal edilir.

Melikü'l-emlâk bütün mülklerin sahibi manasına gelir. Bütün mülkle­rin sahibi de Allah'dır, Allah'dan başka malik yoktur. Bu husustaki hilaf meşhurdur, der. Binaenaleyh doğan çocuğa bu ismi takmak, haram oldu­ğu gibi Allah'a mahsus rahman, kuddus, müheymin, halik ve emsali isim­leri şahin şah, sahan şah şahanül-Mülk gibi acem mübalağası sayılan un­vanları takmak da haramdır. Çünkü onların hepsinde kula yakışmayan bir büyüklük vardır.[641]

 [622] Müslim, edeb 14; Tirmizi, edeb 26; İbn Mace, edeb 32; Darimi, istizan 62; Ahmed b. Hanbel, II, 18.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/185.

[623] Müslim, edeb 17-19.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/185.

[624] Mütercim Âsim, Okyanus, I, 156.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/186.

[625] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/186.

[626] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/187.

[627] Ebû, Davud, sünne 5; Tirmizî, devât 82; Nesâî, kudat 7.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/187-188.

[628] Mirkatü'l-Mefatih, IV, 605.

[629] İbn Esir. Üsdü'l-Gabe, II, 520.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/188-189.

[630] Buhâri, edeb 107.

[631] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/189-190.

[632] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/190-191.

[633] İbn Mâce, edeb 31.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/191.

[634] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/191.

[635] Müslim, edeb 11-12; Tirmizî edeb 65; Ahmed b. Hanbel, 11-385. V-7, 10-11,21.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/192.

[636] Müslim, edeb II. İbn Mace, edeb 31.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/192.

[637] Müslim, edeb 13.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/192-193.

[638] Müslim, edeb 13.

[639] A. Davudoğlu, Sâhih-i Müslim Terceme ve Şerhi, IX, 532.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/193-194.

[640] Buharı edeb I 14: Müslim edeb, 20; Tirmizî edeb 66; Ahmed b. Hanbel, II, 244.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/194-195.

[641] A. Davudoğlu, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, X,537.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/195.


Konu Başlığı: Ynt: Kötü İsimleri Değiştirmek
Gönderen: kaan 7A üzerinde 21 Aralık 2014, 23:54:12
Mesela bir adamın en büyük oğlunun ismi Şüreyh ise bu adamın künyesi "Ebu Şüreyh" olur. Ayrıca bir işi çok yapan, icad eden ya da bir sıfata faz­lasıyla sahip olan kimseye o işin ya da sıfatın başına "eb" kelimesi getiril­mek suretiyle de künye verilebilir.Bu hadis-i şerif, Ecda', isminin şeytânlardan birimn özel ismi olduğunu ifade etmektedir. Bu ba­kımdan çocuklara sözü geçen ismi koymak kerahetten hali değildir. Esa­sen organ kesmek, hapsetmek ailesini darlık içinde geçindirmek gibi bir mü'mine yakışmayan manalara geldiği de düşünülürse, bu ismi koymanın çirkinliği daha da kolay anlaşılabilir.


Konu Başlığı: Ynt: Kötü İsimleri Değiştirmek
Gönderen: Mehmed. üzerinde 22 Aralık 2014, 06:21:38
Esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berekatuh,  Rabbim güzel isimlerimizi de hayatımızın  güzelleşmesinde vesile kılsın.


Konu Başlığı: Ynt: Kötü İsimleri Değiştirmek
Gönderen: Ruhane üzerinde 29 Haziran 2016, 16:12:14
Aleykum selam..Anlamı hoş olmayan isimleri kulağa hoş geliyor diye çocuklara vermek hoş değildir.. Efendimize bunu uygun girmemiştir.. Hem anlamı güzel hem kulağa hoş gelen güzel isimler verebileceğimiz hayirli evlatlar Rabbim hepimize nasip eylesin .


Konu Başlığı: Ynt: Kötü İsimleri Değiştirmek
Gönderen: Ceren üzerinde 29 Haziran 2016, 21:50:32
Aleykumselam.Anne babanin en buyuk görevinden biride iyi ve dinen uygun isim koymaktir.Kotu anlamli isimleri degistirmekden dinen caizdir.Rabbim razi olsun bilgilerden reyyan abla...


Konu Başlığı: Ynt: Kötü İsimleri Değiştirmek
Gönderen: ❣ Muhammed ❣ üzerinde 29 Haziran 2016, 21:57:00
Ve Alleykümselam Ve Rahmetullah Ve Berekatuh.Efendimizin uygun görmüș olduğu isimleri koyarsak daha iyi olur.Rabbim efendimizin yolundan ayırnasın bizleri İnșaAllah...


Konu Başlığı: Ynt: Kötü İsimleri Değiştirmek
Gönderen: Selma 8 üzerinde 29 Haziran 2016, 22:09:56
Aleyna ve aleykümselam
Resullulah sav in ve allahin uygun görmediği isimleri koymaktan kaçınmal8yiz tabikide


Konu Başlığı: Ynt: Kötü İsimleri Değiştirmek
Gönderen: Pelinay üzerinde 30 Haziran 2016, 03:40:21
Aleykumuselam.arasinda daha once rastlamadigim isimler de vardi.ozellikle Berre ye cok sasirdim.
Allah razi olsun paylaism icin.ogrenmis olsuk bu vesileyle de.


Konu Başlığı: Ynt: Kötü İsimleri Değiştirmek
Gönderen: Ruhane üzerinde 19 Temmuz 2016, 20:22:36
Sadece kulaga hos gelmesine bakilmamali anlami guzel ve her yazta o bireye yakisavak isimler koymak gerekiyir cocuklara ..