๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 28 Şubat 2012, 18:07:36



Konu Başlığı: İnsan Yatarken Hangi Duayı Okur?
Gönderen: Zehibe üzerinde 28 Şubat 2012, 18:07:36
97-98. İnsan Yatarken Hangi Duayı Okur?

 

5045... Peygamber (s.a)'in zevcesi Hafsa'dan (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (a.s.) uyumak istediği zaman sağ elini (sağ) yanağının altına koyup sonra üç defa: "Ey Allahım, kıyamet günü kullarını (hesaba çek­mek üzere tekrar) dirilttiğinde beni azabından koru!" diye dua edermiş.[286]

 

Açıklama
 

"Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, selim akıl sahipleri için ibret verici deliller vardır ki onlar ayakta iken, otu­rurken ve yanları üzerine yatarken, Allah'ı anarlar ve göklerin ve ye­rin yapısındaki harikalar) hakkında inceden inceye düşünürler."[287] âyetinin en büyük mazharı Resul-i Zişan efendimizdir. Onun Allah'ı ha­tırlamadan geçen bir anı dahi yoktu. Nitekim (30) numaralı hadisin şer­hinde açıklamıştık.

Bu itibarla insanlığın hakka ve kurtuluşa ermesinin  ancak, Hz. Peygamberin sünnetini her an pusula gibi önünde bulundurup ona göre hareket etmekle mümkün olabileceğinin idraki içinde olan bir müslüman da her an tefakkür içerisinde olup malayaniden, keyfilikten uzak durur. Kulluk icabı her zaman için onun kapısını çalıp ihtiyaçlarını ona arz eder. Sadece ona el açıp ihtiyaçlarını ondan ister. Hangi saatte hangi duaların yapılması lâzım geldiğini araştırır, ona göre hareket eder. Bu hususta yegâne örnek Allah'ın Resulüdür.[288]

 

5046... Sa'd b. Ubeyde'den (şöyle) dedi(ği rivayet edil)miştir: Berâ b. Âzib'in bana naklettiğine göre;Rasûlullah (s.a.)'ın kendisine şöyle bu­yurmuştur:

"Yatağına gir(mek iste)diğin zaman (eğer abdestin yoksa aynen) na­maz için aldığın abdest gibi bir abdest al, sonra sağ tarafının üzerine yat ve: "Ey Allahım, ben yüzümü sana teslim ettim, işimi de sana ha­vale ettim, (azabından) korkarak ve sevabını umarak (bütün İşlerimde) sırtımı sana dayadım. Senden kurtulup sığınılacak ancak sen varsın, indirmiş olduğun kitabına ve göndermiş olduğun nebî'nc iman ettim, diye dua et. (Böyle yaptığın takdirde) ölürsen İslam üzere ölürsün. Bunlar son sözlerin olsun."

el-Bera (b. Azib sözlerine devam ederek) demiş ki: Ben (kendi kendi­me): "Bu sözleri (bir daha) hatırlayayım" dedim. "Göndermiş olduğun Resulüne..." diye okudum da (fahr-i kainat efndimiz): "Hayır (öyle de­ğil), göndermiş olduğun Nebine" buyurdu.[289]

 

5047... el Berâ b. Âzib'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) ken­disine: "Yatağına abdestli olarak girince yastığı sağ tarafına al..." buyur­muş Hz. Berâ b. Azib daha sonra (bir önceki hadisin) benzerini rivayet et­miştir.[290]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerifte üç mühim sünnet göze çarpmaktadır:

1. Uykuya yatacak kimsenin abdest alması. Önceden abdestli ise yeni­lemesi şart değildir.

2. Sağ tarafına yatmak. Çünkü Râsulullah (s.a) her işinde sağdan baş­lamayı severdi.

3. Allah'ı zikretmek. Müslümanın son işi Allah'ı zikr olmalıdır. Rivayetlerdeki "yüz" kelimesinden maksat bütün vücuddur, "sırtını daya­mak," tabiri de Allah'a itimad etmekten kinayedir.

Bu talimat dahilinde hareket eden kimse o gece ölürse, fıtrat üzere, ya­ni müslüman olarak ölecek, sabaha sağ çıkarsa, hayra isabet edecek, yani bu sünnetlerin sevabını kazanacaktır. Rasûlullah (s.a.)'m "Rasulu" keli­mesini kabul etmeyip onun yerine "Nebi" kelimesini kullanmasını emr buyurmasının sebebi, ulema arasında ihtilaflıdır. Bazılarına göre bunun sebebi Rasul kelimesinin Peygamber (s.a.)'den başkasına da ihtimali ol­duğu içindir. Mazirî ve başkaları "bu bir zikir ve duadır, hangi sözlerle varid oldu ise harfiyyen onları okumak gerekir. İhtimal mükafat o harfle­re mütealliktir. Belki Peygamber (s.a.)'e bu harflerle okuması vahy edil­mişti. Binaenaleyh aynı kelimelerle eda olunması icab eder" demişlerdir. Nevevî bu kavli beğenmiştir. Ulemadan bazıları da bu hadisle, istidlal ederek hadisi mana itibariyle rivayetin caiz olmadığını söylemişlerdir. Cumhura göre manayı bilen kimsenin manen rivayeti caizdir. Onlara gö­re burada mana muhteliftir. Böyle yerlerde ise mana itibariyle rivayet bilittifak caiz değildir.[291]

 

5048... Şu (bir önceki hadisi Sa'd b. Ubeyde ve el Berâ (b. Âzib) yo­luyla A'meş ile Mansur da rivayet etti. (Bu hadisi A'meş ile Mansur'dan nakleden) Süfyan (-i Sevrî):

(Ancak A'meş ile Mansur'dan) birisi (sözü geçen hadisi): "Yatağı­na abdestli olarak girdiğinde" şeklinde rivayet etmişken diğeri: "(Yata­ğına gireceğinde) namaz için aldığın abdest gibi abdest al" şeklinde ri­vayet etmiştir, dedi ve (bir önceki 5046 nolu) Mu'temir (hadisin)in manâ­sını rivayet etti.[292]

 

Açıklama
 

Mansur hadisi, Müslim'in Sahih'inde: "Döşeğine  yattığın vakit namaz için aldığın abdest gibi abdest al. Sonra sağ tarafına yat, sonra: Ey Allah'ım kendimi sana tes­lim ettim.. de..."anlamına gelen lafızlarla rivayet edilmiştir.[293]

 

5049... Huzeyfe (r.a.)'den demiştir ki:

Peygamber (s.a.) uyu(mak istedi)ği zaman: "Ey Allah'ım, senin is­minle ölür, senin isminle dirilirim" derdi. Uykudan uyanınca da "Bizi öldürdükten sonra (tekrar) dirilten Allah'a hamd olsun. (Yaratıkları) öldükten sonra diriltmek de ona (mahsus)tur" derdi..[294]

 

Açıklama
 

Metinde geçen "diriltti" ve "Öldürdü" kelimeleri uyandırdı ve uyuttu anlamlarında kullanılmıştır. İnsan uykuda tamamen hareketsiz kaldığı için uyku, ölüme; uyanıklık da  canlılığa benzetilmiştir.

o Metinde'geçen "nüşûr" kelimesi de diriltmek ve yeniden hayata ka­vuşturmak demektir.

Hadis-i şerif Fahr-i kâinat efendimizin yatarken ve kalkarken nasıl ha­reket ettiğini açıkça ifade etmektedir.[295]

 

5050... Hz. Ebu Hüreyre'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Biriniz yatağına gir(mek iste)diği zaman yatağını (önce) gömleği­nin iç ucuyla bir silksin.. Çünkü o (daha önce o yataktan kalktığı zaman) yatak üzerinde kendi yerine (tozdan topraktan ve haşerelerden) nelerin yerleştiğini bilemez. Sonra sağ tarafı üzerine yatsın ve: (Ey Allahım!) 'Yanımı ancak senin isminle (döşeğe) koydum, onu ancak senin is­minle kaldırırım. Eğer nefsimi (öldürüp de yanında) tutarsan ona mer­hametle muamele et. Eğer (öldürmez de tekrar bu âleme) gönderirsen salih (kul)ları(nı) koruduğun şeylerle onu da koru' desin..."[296]

 

Açıklama
 

Hadis-i şerif, yatağa yatmadan önce yatağı silkelemenin ve içinde bulunması muhtemel olan toz toprak ve zararlı böceklerden temizlemenin ve metinde geçen duayı okuma­nın sünnet olduğuna delâlet etmektedir. Yatağın içerisinde zararlı böcek bulunması ihtimali, mevcut olduğundan onu çıplak elle silkelemek tehlike­li olabilir. Bu nedenle eğer yatağı silkelemek için mutlaka eli kullanmak icab ediyorsa ele bir bez parçası alıp bu işi o bezle yapmakta isabet vardır.

Fakat o anda ele bir bez parçası da geçmiyorsa bu iş için gömlekten ve­ya pijamadan da yararlanılabilir. Fakat yatağı gömlek ya da-pijamanın dış tarafıyla silkelemek onları kirletebilir. Bu bakımdan yatağı onların iç kıs­mıyla yani vücuda temas eden yüzleriyle yapmakta fayda vardır.

İşte metinde geçen "gömleğinin iç ucuyla silksin" cümlesiyle anlatıl­mak istenen budur.[297]

 

5051... Hz. Ebu Hüreyre'den (rivayet edildiğine göre) Peygamber (s.a.) yatağına girdiği zaman şöyle dua edermiş:

"Ey göklerin, yerin ve herşeyin Rabbi olan, taneyi ve çekirdeği ya­ran, Tevratı, İncili ve Kur'ani indiren Allahım! Her şerlinin şerrin­den sana sığınırım. (Çünkü) onun alnı senin elindedir. Evvel sensin, senden önce hiçbir varlık yoktur. Zahir sensin(zuhur yönünden) senin üstünde, hiçbir varlık yoktur. Bâtın (gizli) sensin, (gizlilik bakımın­dan) senden ilerde hiçbir varlık yoktur. (Zahir olduğun halde zuhuru­nun şiddetinden seni herkes göremez, zatını idrâk edemez)" (Bu hadisin râvüerinden) Vehb (b. Bakiyye) rivayetine (şu sözleri de) ekledi: "Ben­den borçlarımı öde ve beni fakirlikten kurtar."[298]

 

Açıklama
 

Metinde geçen "Onun alnı senin elindedir" tabirincien murad, "herşey senin kudret ve saltanatının altındadır" demektir. Hadis-i şerifteki "borç" kelimesinin bütün kul ve Allah borçlarına şâmil olması ihtimali vardır.

Zahir ve bâtın kelimeleri, Allah'ın isimlerindendir. Bazıları buradaki zahirin kudret-i kâmile sahibi manasına geldiğini, birtakımları da zahirin "kat'î delillerle sabit olan", bâtının ise "mahlûkatına görünmeyen" manasına geldiğini söylemişlerdir. Bakıllanî'ye göre âhirin manası ilim, kudret vesâir sıfatlarıyla bakî olan demektir. Yani Allah teâla ezelde na­sıl bu sıfatlarla mevsûf ise, mahlûkatı yok olup bittikten sonra da aynı sı-fatlarla müttasıftır..[299]

 

5052... Ali (r.a)'den (rivayet edildiğine göre) Resûlullah (s.a.) yatağına yatarken şöyle dua edermiş:

"Ey Aliahım, alnından tuttuğun şeylerin şerrinden kerem sahibi olan zâtına ve tam olan kelimelerine sığınırım. Allah'ım, borcu ve gü­nahı sen giderirsin. Allah'ım, (Senin) askerin yenilmez, va'dinin aksi yapılmaz ve zenginlik sahibine senden (gelecek azaba karşı) zenginli­ği fayda vermez. Seni her türlü eksiklikten tenzih (ve takdis) ederim. Sana hamd(-ü senalar) ederim."[300]

 

5053... Hz. Enes'den (rivayet edildiğine göre) Rasûllullah (s.a.) yatağına gir(mek üzere yatağının üzerine otur)duğu zaman,- "Bizi doyurup sulayan, bize yeten ve bizi sığındıran Allah'a hamdolsun! Nice kimse­ler vardır ki, onların ne işlerini üzerine alıp kendilerine yeten(ler)i vardır, ne de barındıranları vardır" demiştir.[301]

 

5054... Ebu'l-Ezheri'l-Enmarî'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) geceleyin yatağına yattığı zaman şöyle dua edermiş:

"Allah'ım! Adınla yanımı (yatağa) bıraktım. Ey Allah'ım! Günah(lar)ımı affet, şeytanımı (benden) uzaklaştır. Rehinelerimi çöz, be­ni (mukarreb meleklerin toplandığı) yüksek meclise koy!"

Ebu Davud der ki: Bu hadisi Sevr'den Ebu Hammâm eî-Ehvâzî de ri­vayet etti. (AncakEbu Hemmâm, Ebu'I Ezher el-Enmârî yerine): Ebu Züheyr el-Enmarî'yi zikretti.[302]

 

Açıklama
 

Hafız el-Münzirî'nin açıklamasına göre 5052 numaraları hadisin senedinde bulunan el-Hâris el-A'ver sağlam bir râvi değildir. Ancak sözü geçen hadis güvenilir bir râvi olan ve Ebu'l-Meysere künyesiyle şöhret bulan Ömer b. Şürahbîl.el-Hemadânî el-Kûfî tarafından da rivayet edildiği için delil olma niteliğini haiz bir hadistir.

(5053)  numaralı hadis-i şerifte geçen: "Bize yeten" sözü "bize her türlü sıkıntılardan korunma gücü ve imkânı veren" anlamına geldiği gibi, "Bizi sığındıran" sözü de "bizi ev, bark sahibi ederek bize ağır tabiat şartlarına ve düşmanlara karşı koruma imkânı bahşeden"  anlamına gelmektedir. Bu sözlerin Allah'a şükür ve sena makamında ve kulluk ac­zini itiraf gayesiyle söylendiği muhakkaktır. "Kendilerine yeten birisi de yok kendilerini barındıran da yok" sözü, nice insanlar vardır ki ken­dilerine yeten ve kendilerini barındıran Allah'dan haberleri yok, anlamı­na kullanılmış da olabilir.[303]

(5054)  numaralı hadiste geçen "Rehinelerimi çöz" sözüyle "herkes kazancına bağlıdır"[304] âyet-i kerimesine işaret vardır. Bilindiği gibi bu âyet-i kerimede herkesin kendi kazancı karşılığında rehin olduğu, dolayı­sıyla kazancının hayır olması halinde azad olacağı, şer olması halinde ise cehennemlik olacağı ifâde edilmektedir. İşte metinde geçen söz konusu cümle ile cehennemlik olmaktan kurtularak cennetlik olmak istenmekte­dir.[305]

 

5055... (Ferve b. Nevfel'in) babasından (rivayet edildiğine göre) Peygamber (s.a.) Ferve'ye: "(Yatağına yattığın zaman) “Kul yâ eyyühel kâ-firûn" suresini (bir defa) oku; Bitirince uyu. Çünkü o, şirkten beraet etmektir" buyurmuştur.[306]

 

Açıklama
 

Her ne kadar İbn Abdil Berr bu Hadis-i şerifin  muzdarip olduğunu söylemişse de Hafız Ibn Hacer, İbn Abdil Berr'in bu iddiasını tenkid ederek, bu hadisin sağlam olduğunu söylemiştir. Tirmizî de Hafız İbn Hacer'in görüşündedir.[307]

 

5056... Aişe (r.anha)dan rivayet edildiğine göre); Peygamber (s.a.) her gece yatağına girdiği zaman avuçlarını birleştirir, sonra onlara üfürerek içlerine:

"kulhuvellahü ehad," "kule ûzu birabbil-felak" ve "kul eûzü birabbin-nâs" sûrelerini okur, sonra ellerini cesedinden erişebildiği yerlere sürermiş. Önce, onları başına yüzüne ve cesedinin ön kısmına (sürmekle işe) başlar ve bu işi üç defa tekrarlarmış.[308]

 

Açıklama
 

Hadisin zahirinden fahr-i kâinat efendimizin yatağına yatacağı  zaman,  önce  ellerini bitiştirdiği sonra onlara üfürdüğü, sonra onların içine İhlâs süresiyle Muavvizeteyn surelerini okuyup ellerini başına, yüzüne ve vücudunun ön tarafında bulunan kısmına sürmekle işe başlayıp, Ön tarafına meshetmeyi bitirdikten sonra vü­cudunun arka tarafına geçtiği ve bunu üç defa tekrarladığı anlaşılmaktadır.

Münzirî'nin Şerhü'I-Mesâbîh isimli eserindeki açıklamasına göre "ellere okumadan Önce üfurmenin hiçbir anlamı yoktur. Doğru olan önce ellere okumak daha sonra da ellere üfürmektir. Bu sayede Kur'an'm be­reketi ellere daha da fazla erişmiş olur. Esasen üfurmenin okumadan ön­ce olması gerektiğini söyleyen bir ilim adamı da görülmemiştir. Bu ba­kımdan bu hadis-i şerifte üfurmenin okumadan Önce olduğundan bahse­dilmesi râvilerden birine ait bir yanlışlıktan kaynaklanmış olsa gerektir." Tîbî'ye göre ise "hadis-i şerifte ifade edilen sıra doğrudur. Esasen ri­vayeti doğru olan bir raviye hiçbir sebep yokken itiraz etmek doğru değil­dir. Binaenaleyh Hz. Peygamber ellerine önce üfürmüş sonra da okumuş­tur. Belki de bunu sihirbazlara muhalefet etmek için yapmıştır. Çünkü si­hirbazlar kendilerine gövo. önce bir çok put ismi ve kelimeler okurlar, son­ra üfürürler."[309]

Hz. Peygamberin, sözü geçen sureleri okurken ellerini bitiştirmeleri, namazdan sonra yapılan dualarda da ellerin bitiştirileceği anlamına gel­mez. Çünkü, bunların yerleri ayrıdır. Bunun içindir ki Kütüb-i Sitte sahip­lerinin hiçbiri mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifi namaz bölümünde ya da namazdan sonra yapılacak dua bablannda zikretmemişlerdir.

Kur'ân'ın faziletleri ve tıb gibi bölümlerde zikretmişlerdir. Çünkü sö­zü geçen âlimlere göre Hz. Peygamberin bu uygulaması, Kur'an-ı Kerim­de bulunan bazı âyet ve surelerin vücuda şifâ verdiğine delâlet eder. Na­mazdan sonra hangi duanın ve nasıl yapılacağına delâlet etmez.[310]

 

5057... Hz. İrbâd b. Sâriye'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) uyumadan önce el-Musebbihat (denilen sureleri) okur ve:

"Bu su­relerin içerisinde bir âyet vardır ki bin âyetten daha faziletlidir" bu­yururdu.[311]

 

Açıklama
 

"el-Müsebbihât" ismi verilen sureler, Kur'ân-ı  Kerimde "Sübhane" "Sebbeha" ve "Yusebbihu" kelimeleriyle başlayan surelerdir ki; bunlardan birincisi, İsrâ, ikincisi Ha-did, Üçüncüsü Haşr, dördüncüsü Saff, beşincisi Cum'a, altıncısı Teğabün, yedincisi A'lâ suresi olmak üzere yedi sureden meydana gelmişlerdir.

Bu mevzuda Aliyyü'I-Kâri (ra.) şöyle diyor: "Bazılarına göre bu âyet­ten murad Haşr suresinin sonunda bulunan "Lev enzelnâ hâzel Kur'âne alâ cebelin.,." diye başlayan âyet-i kerimelerdir. Bu âyetin diğer âyetler arasındaki yerini ism-i a'zamin diğer esmaü'l-hüsna arasındaki yeri gibidir. Hafız İbn Kesir'e göre metinde faziletinden bahsedilen âyet-i ke­rimeden maksat "-Huve'I evvelü ve'l âhirü vezzahirü vel bâtın ve nü­ve bilkülli şey'in alîm" âyet-i kerimesidir. Fakat en doğrusu şudur ki; söz konusu edilen âyet sadece bir âyetten ibaret değildir. Bu âyetten maksat sözü geçen surelerin herbirindeki sübhane, sebbaha, yüssebbihü kelime­leriyle başlayan yedi âyettir."[312]

 

5058... Hz. İbn Ömer'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) yatağına yattığı zaman şöyle dua edermiş:

"Bana yeten (ve halka muhtaç etmeyen, verdiği ev bark ile) beni ba­rındıran, yediren ve içiren, bana iyilik edip iyiliğini arttıran, bana (nimetlerini) veren ve bollaştıran Allah'a hamdolsun. Allah'a her hâl(im)de hamdolsun, herşeyin besleyip büyütücüsü ve gerçek sahibi ve herşeyîn ma'bûdu olan Allah'ım! (Cehennem) âteş(in)den sana sı­ğınırım."[313]

 

Açıklama
 

Metinde geçen "her hâl(im)de Allah'a hamd olsun» mealindeki duada bolluk ve darlık, refah ve sıkıntı hallerinin hepsi için Allah'a hamd manası bulunmakla beraber, aynı zamanda cehennemlik olan küfür ehlinin halinden Allah'a sığınmak manası da bulunmaktadır.

Çünkü müslümanm başına gelen sıkıntılar, onun ya bir günahını örter, ya da Allah yanındaki derecesini arttırır. Bu bakımdan şuurlu bir müslü-man her halinin kendisi için bir nimet olduğunu bilir ve her haline şükür eder. Kâfir ise böyle değildir. O daima isyan ve zarar içerisindedir. Müs­lüman bunun da şuurunda olduğu için kendisine iman nimetini ihsan eden Allah'a her halinden dolayı hamd ederken, aynı zamanda kâfirlerin hâli­ne düşmekten de Allah'a sığınır.[314]

 

5059... Hz. Ebu Hüreyre'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Kim bir yatağa yatar da orada Allah'ı zikretmezse (bu durum) kendisi için kıyamet gününde bîr hasret ve nedamet olur.

Kim de bir mecliste oturur da orada aziz ve celil olan Allah'ı zik­retmezse (bu durum) kıyamet gününde kendisi için hasret ve nedamet olur."[315]

 

Açıklama
 

Tiretün: Noksanlık, demektir. Noksanlık ise hasret ve nedâmet getirir. Bu bakımdan biz "tire" ke­limesini hasret ve nedamet diye tercüme ettik.

İmam Gazalî (r.a.)'nin açıklamasına göre, Allah'ı zikretmeden uyu­mak hayatın atalete uğraması demektir. Bu itibarla, uyku ölüme çok ben­zer. Bazan da insanların uykuda iken öldükleri görülmüştür. Kul hangi hal üzere olursa, o hal üzere diriltileceğinden, abdestli ve Allah'ı zikrederek uyumaya çaba göstermek icab eder. Kul bu halde uykuya varacak olursa ruhuyla Arşa yükselir ve uyanıncaya kadar namaz kılmış sayılır. Eğer kul bu halde iken ölecek olursa namaz kılar halde diriîtilecektir."[316]

[286] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/308.

[287] Al-i İmran (3), 190-191.

[288] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/308.

[289] Buharî, vudü75, de'va. 7,9 tevhid 34, Müslim, zikr 56-57;Tirmizi, deavat 16, 32, 116; İbn Mâce, dua 15; Darimî, istizan 5 i; Ahmed b. Hanbel, IV, 285,290, 292, 296, 299, 300, 302.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/308-309.

[290] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/309-310.

[291] A. Davudoğlu, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, XI, 48-49.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/310.

[292] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/310-311.

[293] Müslim, zikr 56-57.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/311.

[294] Buhârî, Dea'vât 7, 16; îbn Mâce, dua İ6; Tirmizî, dea'vat, 28; Darimî, istizan 53; Ahmed b. Hanbel, IV, 294, 302, V, 154, 385, 387, 397, 399, 407.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/311.

[295] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/311.

[296] Buhârî, tevhid 13, dea'vât 12 Tirmizî, dea'val, 20; İbn Mâce, dua 15; Darimî, istizan 51; Ahmed b. Hanbel, II, 246, 283, 295, 422, 432.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/312.

[297] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/312.

[298] Müslim, zikr 60; Tirmizî, dua 19; 67; İbn Mâce, dua 15; Ahmed b. Hanbel. 11-281, 404, 536.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/313.

[299] A. Davudoğlu, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, XI, 53.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/313.

[300] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/314.

[301] Müslim, zikr 65; Tirmizî daavat 16;Ahmed b. Hanbel, II, 17,111, 153, 167,253.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/314.

[302] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/314-315.

[303] Aliyyü'I Karî, Miftahü'l-Mefatih, III, 97.

[304] Tur (52) 21.

[305] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/315-316.

[306] Tirmizî, Daavât 22.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/316.

[307] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/316.

[308] Buhârî, tıbb fedailü'l-Kur'an 14, Tıbb 39; Da'vât 11; Tirmizî Dua 21; İbn Mâce, dua 15: Ahmed b.Hanbel.Vl-l 16, 154.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/316-317.

[309] Aynî, Umdetü'l Kari, XX,35; Şerkavi, Fethü'l Mübdî, IV.120.

[310] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/317.

[311] Tirmizî, sevâbü'l Kur'an.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/317-318.

[312] Aliyyü'I Kârı, Mirkatü'I-Mefâtih, II, 598.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/318.

[313] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/318-319.

[314] Aliyyü'l Kâri, a.g.e., 111,110.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/319.

[315] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/319-320.

[316] el Münâvî. Feyzü'l-Kadir, VI, 70.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/320.