๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 08 Şubat 2012, 21:46:16



Konu Başlığı: İhramlının Çekirge Avlaması
Gönderen: Zehibe üzerinde 08 Şubat 2012, 21:46:16
41. İhramlının Çekirge Avlaması
 


1853. ...Ebû Hureyre'den rivayet edildiğine göre, Peygamber (s.a.):

"Çekirge deniz avı (türün)dendir." buyurmuştur.[161]

 

Açıklama
 

Çekirge'nin avı deniz hayvanlarının avı türünden kabul edilmiştir. Bu  bakımdan  hükümleri arasında fark görmemiş olan alimler vardır. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.) "Gerçekten çe­kirge denizdeki balığın denizde saçtığı bir yaratıktır"[162] buyurmuştur. Atâ b. Yesâr'dan rivayet olunduğuna göre, Kâbü'l-Ahbâr bir kafile ile birlikte Medine'ye müteveccihen yola çıkmışır. Yolda bir av etine rastladılar. Ka'b yanındakilere bu avın yenilebileceğine dâir fetva verdi. Medine'ye vardık­ları zaman bunu Hz. Ömer'e haber verdiler. O da;

Size bu fetvayı kim verdi? diye sordu. Onlar "Ka'b" diye cevap ver­diler. Bunun üzerine Hz. Ömer;

Ben Ka'b'ı memleketinize dönünceye kadar size başkan tayin ediyo­rum, dedi. Sonra Mekke'ye müteveccihen yola çıktılar. Yolda karşılarına bir çekirge sürüsü çıktı. Ka'b onlara bu çekirgeleri tutup yemelerini söyle­di. Sonra tekrar Hz. Ömer'in yanına geldikleri zaman, bunu da haber ver­diler. Hz. Ömer Ka'b'a;

Bu fetvayı neye dayanarak verdin? diye sordu. Yani Hz. Ömer ihramlı oldukları halde çekirge yemelerinin delilini sordu. Ka'b da; -Çünkü o deniz avmdandır, diye cevap verdi. Hz. Ömer'de: -Çekirgenin deniz avından olduğunu ne biliyorsun? diye sordu. Ka'b: -Ey mü'minlerin emîri! Allah'a yemin olsun ki, çekirge senede iki kere aksıran balığın saçtığı bir yaratıktır, diye cevap verdi.[163]

Aliyyu'1-Kârî de bu hadis ile ilgili olarak şu açıklamayı yapar: "İlim adamları derki: Bu hadiste Hz. Peygamber'in çekirgeyi deniz avı türün­den kabul etmesi, ölüsünün yenmesinin helal kılınması açısından araların­daki benzerlik dolayısıyladır.[164]

 

Bazı Hükümler
 

1. İhramlı  bir  kimsenin  avlayıp yemesinin caiz olması ve kesilmeden yenmesinin caiz olması ba­kımından çekirge deniz av hayvanlarına benzer.

2. İhramlı bir kimsenin çekirgeyi avlayıp yemesinden dolayı o ihramlıya  herhangi bir ceza gerekmez. Urve b. ez-Zübeyr, Ebû Said el-Hu.drî (r.a.) bu görüştedirler.

Hz. Ömer, Osman, İbn Abbas, İmam Mâlik, Hanefî uleması, İmam Şafiî ve İmam Ahmed (r.a.)'e göre ise, çekirge kara avlarındandır. Binae­naleyh çekirgeyi avlayan veya öldüren bir ihramhya ceza lâzım gelir. Nite­kim Abdullah b. Ebî Ammâr'ın rivayet ettiği biri hadîse göre, Ka'b b. Ahbâr'ın ihramlı iken unutarak öldürdüğü iki çekirge karşılığında Hz. Ömer ceza olarak iki dirhem takdir etmiştir.[165]

Bu haber de gösteriyor ki, Hz. Ömer ihramlı iken iki çekirge öldüren Ka'b'a, ceza olarak iki dirhem sadaka takdir etmiştir ve bunun üzerine Hz. Ka'b, "ihramımın çekirge avlamasında herhangi bir sakınca yok­tur,"[166] görüşünden dönmüştür.

Ayrıca el-Kasım b. Muhammed'in rivâyet'ine göre; birgün Hz. Abbâs'm yanında idim bir adam ona ihramlı iken öldürmüş olduğu çekirge­nin hükmünü sordu İbn Abbâs da, "bir avuç buğdaydır", diye cevap vermiş.[167]

Çekirgenin kara hayvanlarından olduğunu, binaenaleyh ihramlı iken çekirge avlayan veya öldüren bir kimseye ceza lazım geldiğini savunan ulemâya göre konumuzu teşkil eden Ebû Dâvûd hadisi zayıftır ve delil olma niteliğinden uzaktır.[168]

 

1854. ...Ebû Hüreyre (r.a.)'den; demiştir ki: Biz bir çekirge sü­rüsüne rastlamıştık. İçimizden birisi ihramlı olduğu halde kamçıyla (çekirgelere) vuruyordu. Kendisine bunun uygun (bir hareket) olma­dığı söylendi. Bu olay Peygamber (s.a.)'e haber verildi de Peygam­ber (s.a.):

"O ancak deniz av(lar)ındandir" buyurdu.[169]

Ebû Dâvûd dedi ki: Ebu'l-Mühezzim zayıftır, (bu ve önceki) her iki hadis de hatalıdır.[170]

 

Açıklama
 

"Çekirge deniz av(Iar)ındandır" sözüyle onun deniz avı  hükmünde olduğu,  yani ihramlının çekirge avlayıp  ye-

mesinde hiçbir sakınca olmadığı kast edilmiştir. Bilindiği gibi Allah Teâlâ Kur'an-ı Kerîm'inde; "Deniz avı ve onu yemek size de yolculara da ge­çimlik olarak helâl kılınmıştır."[171] buyurarak ihramlı veya ihramsız her­kesin deniz hayvanlarını avlamasında bir sakınca olmadığını beyan buyur­muştur.

Fakat çekirgenin deniz hayvanları hükmünde olduğunu ifâde eden bu hadis zayıftır, delil olma niteliğinden uzaktır. Nitekim Ebû Dâvûd da ha­disin sonuna ilâve ettiği talikte bu hadisle birlikte bir önceki hadisin de zayıf olduğunu ifâde etmiştir. Çünkü yine musannifin açıkladığı gibi bu hadisin senedinde "Ebu'l-Mühezzim" vardır. Bir önceki hadisin senedin­de ise, "Meymûn b. Câbân" vardır. Nevevî'nin beyânına göre konumuzu teşkil eden hadisin zayıf olduğunda bütün ilim adamları ittifak etmişlerdir.

Bu hadis hakkında Tirmizî de şunları söylüyor: "Bu hadis garibdir. Bunu yalnız Ebu'l-Mühezzim'in Ebû Hüreyre'den rivayetinden bilmekte­yiz. Ebu'l-Mühezzim'in adı Yezid b. Süfyân'dır. Şu'be onun aleyhinde konuşmuştur. İlim adamlarından bazıları, ihramlının çekirgeyi avlayıp ye­mesine ruhsat vermişler. Kimi de çekirgeyi avlar veya yerse sadaka verme­si lâzım geldiği görüşündedirler."[172]

 

1855. ...Ka'b (r.a.)'den; demiştir ki: -Çekirge deniz av(lar)ındandır.[173]

 

Açıklama
 

Ka'bu'l-Ahbâr önceleri çekirgenin deniz hayvanlarından olduğu, binaenaleyh ihramh bir kimsenin çekirge avla­yıp yemesinde veya öldürmesinde bir sakınca bulunmadığı kanaatinde iken 1853 numaralı hadis-i şerifin şerhinde de açıklandığı, gibi kendisi ihramh iken öldürdüğü iki çekirgeden dolayı Hz. Ömer'in kendisinden sadaka olarak iki dirhem vermesi gerektiğini söylemesi üzerine bu fikrinden vazgeçmiştir. Ulemânın büyük çoğunluğuna göre ihramlı iken çekirge avlayan kim­seye ceza lâzım gelir. Ancak bu cezanın miktarı konusunda da ulemâ ihti­lâf etmişlerdir. İmam Mâlik'e ve Hanefî ulemâsına göre, ihramh iken çe­kirge öldüren bir kimsenin vermesi gereken sadakanın miktarı ile ilgili ola­rak belli bir ölçü yoktur. Binaenaleyh bu kimse dilediği kadar sadaka ver­mekte muhayyerdir. Delilleri ise, 1853 numaralı hadisin şerhinde geçen İbn Abbas'ın bu cezayı onun için "bir avuç buğday" olarak takdir ettiği­ne dâir hadistir. İmam Şafiî ve Ahmed'e göre ise, bu cezanın miktarı çe­kirgenin kıymeti kadardır. Bir fakire birer müdd veya bir fıtır sadakası kadar buğday verilir. Yahutta her bir fakire verilecek mezkûr miktarlar karşılığında birer gün oruç tutulur. Bu görüş imam Mâlik'den de rivayet olunmuştur.[174]             
[161] Beyhakî, es-Siinenıı'1-kübrâ, V, 207.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/189.

[162] İbn Mâce, sayd 9.

[163] Zürkânî Şerhü'l-Muvatta, III, 91.

[164] Avnu'l-Ma'bûd, V, 307.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/189-190.

[165] Beyhakî, es-Sünenii'1-kübrâ, V, 206.

[166] bk. 1855. no'Iu hadis.

[167] Beyhakî es-Sünenü'1-kübrâ, V, 206.

[168] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/190.

[169] Tirmizî hac-27.

[170] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/190-191.

[171] el-Mâide, (5) 96.

[172] Mübârek-fûrî, Tuhfetü'l-ahvezî, 111, 586.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/191.

[173] bk. Beyhakİ, es-Sünenü'1-kübrâ, V, 207.

      Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/192.

[174] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 7/192.