๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 11 Mayıs 2012, 05:44:43



Konu Başlığı: İhramlı İken Ölen Bir Kimseye Nasıl Bir İşlem Yapılır?
Gönderen: Zehibe üzerinde 11 Mayıs 2012, 05:44:43
78-80. İhramlı İken Ölen Bir Kimseye Nasıl Bir İşlem Yapılır?


 

3238... İbn Abbas'dan; dedi ki: Peygamber (s.a)'e, hayvanının yere çarpmasıyla ihramlı iken boynu kırılıp ölen bir adam getirdiler. Bunun üzerine (Rasûlullah) şöyle buyurdu:

“Onu (omuzunda ve eteğinde bulunan) iki elbisesi içerisinde ke­fenleyiniz, su ve sidrle yıkayınız. (Sakın) başını örtmeyiniz. Çünkü Al­lah, kıyamet gününde onıHebbeyk duası okuduğu halde diriltecektir."

Ebû Dâvûd dedi ki: Ben Ahmed b. HanbeVi (şöyle) derken işit­tim: "Bu hadiste beş sünnet vardır: (Birincisi): "Onu iki elbisesi içeri­sinde kefenleyiniz. " Yani ölünün iki elbisesi içerisinde iken kefenlenmesi. (İkincisi): "Onu su ve sidrle yıkayınız-" Yani (suyla) her yıka­yışta mutlaka sidrle (deyıkanması). (Üçüncüsü): "Başını örtmeyiniz". (Dördüncüsü): "Ona koku yaklaştırmayınız. " (Beşincisi de): Kefenin (ölünün geride bıraktığı) malların tümünden (yapılacak harcamayla temin edilir) olmasıdır. "[669]

 
Açıklama

 

İhramlı iken vefat eden bir kimse, beline sardığı izar denilen eteklikle omuzuna aldığı rida denilen peştemali içerisinde kab­re konur. Kefen için bu iki elbise yeterlidir, başka bir kefene ihtiyaç yoktur. Çünkü esasen ihram hali ölmekle sona ermediğinden, ihramlı olarak ölen bir kimsenin ihramlıhğı devam eder. Dolayısıyla üzerine izar ve ridanın dı­şında kefen ismiyle de olsa başka bir elbise giyemez, başı örtülemez. Çünkü şehidler kıyamet gününde, şehİd edildiği andaki halleriyle Allah'ın huzuru­na gelecekleri gibi ihramlı iken vefat eden bir kimse de Allah'ın huzuruna ihramlı olarak ve telbiye okuyarak gelecektir.

Hadisin zahirinden anlaşılan manâ budur.

İmam Şafiî ile İmam Ahmed ve İshak (r.a), bu hadis-i şerifin zahirine dayanarak, ihramlı iken ölen bir kimsenin sadece izar ve rida ile kefenlene-ceğini, başka bir kefene lüzum olmadığını söylemişlerdir. Hz. Osman, Hz. Ali, İbn Abbas, Atâ, Sevrî ve İshak da bu görüştedirler.

İmam Ebû Hanîfe ile İmam Mâlik, Tâvûs ve Evzaî'ye göre ise, ihramlı kimse ölünce ihramhlık hali sona erdiğinden aynen diğer cenazeler gibi ke­fenlenir, başı örtülür, üzerine güzel kokular sürülebilir. Hz. Âişe ile İbn Ömer'in de bu görüşte oldukları rivayet edilmiştir. Hatta İbn Ömer (r.a), oğlu Vakıd, ihramh iken ölünce onu diğer cenazeler gibi kefenlemiş, başım ve yüzünü de kefenle örtmüş ve: "Ey Vakıd, eğer biz ihramh olmasaydık seni hannût denilen güzel kokuyla kokulardık." demiştir.[670]

Abdürrezzak'm Musannef inde hasen bir senedle rivayet edildiğine gö­re; "ihramh iken ölen bir kimsenin başı örtülür mü?" diye Atâ'ya sorulmuş, Ata, "İbn Ömer örttü, başkaları ise örtmedi" diye cevap vermiştir.

Âlimlerden Tâvûs ile Hasan Basrî de ihramh iken vefat eden bir kimse­nin kefenlenirken başının örtüleceği görüşündedirler. Zahirî âlimlerinden İbn Hazm, Hz. Âişe'den rivayet edilen: "Kişi öldüğü zaman ihramdan çıkmış olur." mealindeki sahih bir hadisin mevcut olduğunu; binaenaleyh, ihramın da namaz ve oruç gibi bir ibadet olduğu cihetle ölümle sona ermesi gerekti­ğini ve dolayısıyla ihramh iken ölen bir kimsenin başının kapatılacağını ve cesedinin güzel kokularla kokulanacağını, söylemiştir.

Bu görüşte olan âlimlere göre; ihramhyken ölen bir kimsenin ihramıyla birlikte, başı kapatılmadan kabre konacağını ifade eden hadisin hükmü sa­dece adı geçen şahsa aittir. Başkaları için geçerli değildir. Zira hadisteki: "Çün­kü Allah kıyamet gününde onu lebbeyk duası okur olduğu halde diriltecektir." cümlesi bunu ifade etmektedir. Bu zatın haccı kabul edildiği için Hz. Peygamber onun hakkında özel bir muamele yapmıştır. Daha sonra ihrama giren kişilerin haclarının Allah katında kabul edilip edilmediğini biz bileme­yeceğimiz için bu muameleyi onlar için yapamayız.

Diğer taraftan; "İnsan ölünce sadakay-ı cariye, kendisinden faydalanı­lan ilim ve kendisi için dua eden hayırlı bir evlattan başka, bütün amelleri kesilir."[671] mealindeki hadis-i şerifin hükmü gereğince, ihramh iken ölen kimsenin ihramhhk halinin ölümle sona ermesi ve bu hususta diğer insanlar­dan bir farkı kalmaması icabeder. Ayrıca, eğer ihramh iken ölen bir kimse­nin ihramhhk hali ölümüyle sona ermeseydi, Hz. Peygamber sözü geçen kim­senin cenazesinin sidrle yıkanmasını emretmezdi. Çünkü ihramh bir kimse­nin sidrle yıkanması caiz değildir.

Menhel yazan ise; mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifin hükmünün ge­nel olduğunu söylemiş ve bu görüşünü isbat için şu delilleri ileri sürmüştür:

Hadis-i şeriflerde asıl olan, hükümlerinin özel olmayıp genel oluşudur. Binaenaleyh ihramlıyken ölen her insan kıyamet gününde telbiye okuyarak haşredilecektir.

Nitekim, "İhramh iken öleni ihram olarak giydiği iki parça ihram içinde su ve sidrle yıkayınız. Onu (ihram olarak giydiği) iki'parça elbisesi ile ke­fenleyiniz. Ona koku sürmeyiniz. Başını da örtmeyiniz. Çünkü o kıyamet gününde ihramlı olarak haşr edilecektir."[672] mealindeki hadis-i şerif de bu­nu ifade etmektedir. Hadisin bir şahıs hakkında varid olması hükmünün umu­miliğine mani değildir.

Aksini iddia edenlerin iddialarını isbat için, "İnsan ölünce üç şey hariç bütün amelleri kesilir..." hadis-i şerifini delil göstermeleri de isabetli bir tu­tum değildir. Çünkü cenazeyi kefenlemek ölünün amellerinden değil, dirile­rin amelîerindendir.

Hele bunların, "Eğer ölen kimsenin ihramlı hali ölümüyle sona erme­seydi haccının da tamamlanması gerekirdi" demeleri son derece yersizdir. Çünkü bu hadis genel kaidelere aykırı olarak gelmiştir. Bu gibi durumlarda asıl olan hadisin hükmüne itibar etmek ve ona sarılmaktır.[673]

 
Bazı Hükümler

 

1. îhramlı bir kimsenin su ve sidrle yıkanması caizdır. imam Şam ile Ata, Ibnu'l-Munzır, Mucahıd ve Tâvûs bu görüştedirler.İmam Ebû Hanîfe ile İmam Mâlik ve diğer bazı fı­kıh âlimleri bunun mekruh olduğunu söylemişlerdir.

2. Kefen masrafı ölünün geriye bıraktığı malların tümünden karşılanır. Bir başka ifadeyle, kefen masrafları karşılanmadan ölünün mirası üzerinde hiçbir tasarrufa gidilemez. Hatta borçları dahi ödenemez.

3. İhramlı iken ölenin kefeni, üzerinde bulunan iki parça peştemalden ibarettir.

4. Kefen sayısının tek olması şart değildir. Sadece efdaldir.

5. İhramlı iken ölen kimsenin ihramlı hali hükmen bakidir.

6. îhramlı iken ölen bir kimse için dikişli kumaşlardan kefen biçilemez ve erkek ise başı örtülemez.

7. îhramlı iken ölmenin fazileti çok büyüktür.[674]

 

3239... (Şu bir önceki hadisin) bir benzen, (bir de Hammâd b. Zeyd, Amr b. Dînâr ile Eyyûb es-Sahtiyanî, Saîd b. Cübeyr, vasıta­sıyla yine) İbn Abbas'dan (rivayet olunmuştur. Bu hadisi Hammâd şöyle) rivayet etti: "Onu (yani ihramhyken ölen kimseyi) iki (parça) elbise ile kefenleyiniz."

Ebû Dâvûd dedi ki: Eyyûb (es-Sahtiyanî ise bu hadisi, onu ihram olarak giydiği) "İki (parçadan oluşan) elbisesiyle kefenleyiniz" şek­linde; Amr (b. Dînâr ise), "İki (parçadan oluşan) elbise ile (kefenleyi­niz)" şeklinde rivayet etti. İbn Ubeyd (ise bu hadisi), Eyyûb 'un da "İki (parça) elbise ile (kefenleyiniz)" diye rivayet etti (ğini); Amr' (in ise, onu ihram olarak giydiği) "İki (parça) elbisesiyle (kefenleyiniz)" diye rivayet ettiğini söyledi. Sadece Süleyman (b. Harb bu hadise şu cüm­leyi) eklemiştir: "Onu hannût denilen kokuyla kokulamayınız."[675]

 
Açıklama

 

Musannif Ebû Davud'a bir önceki hadisi, Süleyman b. Harb ile Muhammed b. Ubeyd rivayet etmişlerdir. Ancak bunla­rın rivayetleri lafız yönünden bir önceki hadisin aynısı değildir. Sadece ma­nâ yönünden bir önceki hadise benzemektedir.

Sözü geçen iki ravinin ikisi de bir defa aynen bir önceki hadisin ravileri-nin yaptıkları gibi bu hadisi Hammâd, Amr b. Dînâr, Saîd b. Cübeyr kana­lıyla İbn Abbas'tan; bir defa da Hammâd, Eyyûb es-Sahtiyanî, Saîd b. Cü­beyr kanalıyla yine İbn Abbas (r.a)'dan rivayet etmişlerdir.

Ancak şurası var ki, Süleyman b. Harb'in Eyyub'tan gelen rivayeti: "İhramlı iken öleni ihram olarak giydiği iki kat elbisesiyle kefenleyiniz." manâ­sını ifade ederken; Amr b. Dinar'dan gelen rivayeti, "îhramlıyı iki kat ol­mak şartıyla herhangi bir elbiseyle kefenleyiniz" manâsını ifade etmektedir. Çünkü Eyyub'dan gelen rivayetteki "sevbeyn" kelimesi ihramlıya muzaf ola­rak "sevbeyhi- onun iki kat elbisesi" şeklinde zikredilirken, Amr b. Dî-nâr'dan gelen rivayette bu kelime izafetsiz ve nekre olarak "sevbeyn = 'iki kat elbise" şeklinde zikredilmiştir.

Bu hadisi Ebû Davud'a rivayet eden ikinci ravi Muhammed b. Ubeyd'in rivayetine gelince; bunun naklettiği hadiste Süleyman b. Harb'in rivayeti­nin tersine olarak Eyyûb kanalıyla gelen rivayette "sevbeyn" kelimesi iza­fetsiz ve nekre olarak zikredilirken Amr b. Dînâr kanalıyla gelen rivayette ise bu kelime ihramlıya muzaf olarak "sevbeyhi" şeklinde zikredilmiştir.

Bu hadisin sadece Süleyman b. Harb.'den gelen rivayetinde, "Sakın ölünrn kefenini "hannût" denilen güzel kokuyla kokularnayımz" anlamında bir cümle bulunmaktadır. Fakat bu cümle bu hadisin başka yollardan gelen rivayetlerinde yoktur.

Bir önceki hadisin şerhinde de açıkladığımız gibi, Hanefî âlimlerine gö­re ihramh iken ölenin hükmü ile ihramsız iken ölenin hükmü arasında bir fark yoktur. Bu mevzuda İbn Âbidin (r.a) şöyle diyor: "İhramh ihramsız gibidir. Yani başı örtülür, kefenleri kokulanır. Şâfü (r.a) buna muha­liftir."[676]

 

3240... (Bir önceki, ihramh iken öleni) iki kat elbise içerisinde (ke­fenleyiniz mealindeki) Süleyman (b. Harb hadisinin) manasını (Mu­sannif Ebû Davud'a) bir de Müsedded rivayet etmiştir. (Müsedded'e bu hadisi) Hammâd; Eyyûb (es-Sahtiyanî)'den, (Eyyûb) Saîd b. Cü-beyr'den, (Saîd b. Cübeyr de) İbn Abbas'tan (rivayet etmiştir).

Müsedded'in Hammâd'dan naklettiği bu hadiste "sevbeyn = iki kat elbise" kelimesi, bir önceki hadiste geçen Muhammed b, Ubeyd'in, Eyyub es-Sahtiyanî'den yaptığı rivayete uygun ola­rak nekre olarak zikredilmiştir. Bilindiği gibi, "sevbeyn" kelimesinin bu şe­kilde nekre olarak zikredilmesiyle ihramlıya muzaf olarak "sevbeyhi" şek­linde zikredilmesi arasında önemli fark vardır. Bu kelimeyi nekre olarak zik­reden rivayete itibar edildiği takdirde, ihramh olarak ölen kimsenin herhan­gi bir iki kat elbise ile kefenlenebileceği hükmü ortaya çıkar. Fakat bu keli­menin ihramhya muzaf olarak zikredildiği rivayete itibar edildiği takdirde; ihramh iken ölen bir kimsenin sadece ihram olarak giydiği iki kat peştemal ile kefenlenebileceği, bunun yerini hiçbir elbisenin veya kumaşın tutamaya­cağı hükmü ortaya çıkar. Biz fıkıh âlimlerinin, ihramh iken ölen bir kimse­nin nasıl kefenleneceği konusundaki görüşlerini 3238 numaralı hadisin şer­hinde açıkladığımızdan burada tekrara lüzum görmüyoruz.[677]

 

3241... îbn Abbas'dan; dedi ki: İhramlı bir adamı devesi yere atıp boynunu kırarak öldürmüştü. Onu Rasûluliah (s.a)'a getirdiler. Bunun üzerine (Rasûlullah şöyle) buyurdu;

"Onu yıkayınız ve başım örtmeden ve kentlisini güzel koku ile kokulmadan kefenleyiniz. Çünkü o (kıyamet gününde)telbiye geti­rirken diriltilecektir."[678]

 
Açıklama

 

Bu hadisle ilgili açıklama 3238 numaralı hadisin şerhinde geçtiğinden burada tekrara lüzum görmüyoruz.[679]

 


[669] Buharî, sayd 20, 21, cenâiz 19-21; Müslim, hacc 93, 94, 96, 98, 100; Tirmizî, hac 103; Nesâî, cenâîz 41, hac 47, 97-99, 101; İbn Mâce, menâsik 89; Dârimî, menâsik 35; Ah­med b. Hanbel, I, 215, 221, 286, 328, 333, 346.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/157-158.

[670] Muvatta, hac 13.

[671] Bk. Müslim, vasıyye, 14; Tirmizî, ahkâm 36; Nesâî, vesâya 7; Ahmed b. Hanbel, 372.

[672] Nesâî, cenâiz 41.

[673] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/158-160.

[674] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/160.

[675] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/160-161.

[676] Bk. Davudoğlu, A, İbn Âbidin Tercemesi ve Şerhi, III, 424.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/161-162.

[677] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/162.

[678] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/162-163.

[679] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 12/163.