๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 01 Şubat 2012, 02:54:30



Konu Başlığı: Had Vurulduktan Sonra İçki İçmeye Devam Eden
Gönderen: Zehibe üzerinde 01 Şubat 2012, 02:54:30
36. (Had Vurulduktan Sonra) İçki İçmeye Devam Edene Ait Hükümler

 

4482... Muaviye b. Ebi Stifyan (r.a) demiştir ki:

Rasûluîlah (s.a): "İçki içtikleri zaman onlara dayak atınız. Sonra yine içerlerse dövünüz, sonra tekrar içerlerse, yine dövünüz, sonra yine içerlerse öldürünüz."[329] buyurdu.[330]

 

4483... Nafi, İbn Ömer radıyallahümâ vasıtasıyla Rasûluîlah (s.a) 'dan bu (önceki) hadisi manası ile rivayet etmiştir. Ravi (bu rivayette) şöyle demiştir:

Zannediyorum, (şeyhim) beşincisinde: "Eğer (yine) içerse onu öldü­rünüz" buyurdu.

Ebu Dayud der ki:

"Ebu Gutayfın hadisinde de; "beşincisinde" şeklindedir."[331]

 

4484... Ebu Hureyre (r.a)'den, Rasûlullah (s.a) 'in şöyle buyurduğu ri­vayet edilmiştir:

"(Bir kimse) sarhoş olduğu zaman ona dayak atınız, sonra (yine) sarhoş olursa (yine) dayak atınız, sonra sarhoş olursa yine dövünüz, dördüncü defa tekrarlarsa onu öldürünüz."[332]

Ebu Davud şöyle demiştir:

"Ömer b. Ehi Seleme nin babasından, onun da Ebu hureyre (r.a) va­sıtasıyla Rasûlullah (s.a) 'den rivayet ettiği hadis te aynıdır. (Bu rivayet­te) Rasûlullah söyle buyurmuştur: "Şarap içtiği zaman ona dayak atınız.

Dördüncü kez tekrarlarsa öldürünüz"

Yine Ebu Davud şöyle der:

Süheyl'in Ebu Salih'ten onun da Ebu Hureyre vasıtasıyla Rasûlullah i s.a)'den rivayeti aynı şekilde şöyledir:

"Dördüncü defa içerlerse onları öldürünüz-" ibn Ebi Num'un ibn Ömer vasıtasıyla Rasûlullah'tan, Abdullah b, Amr'ın Rasûlullah (s.a) den ve Şeıid'in Rasûlullah'tan rivayet ettikleri hadisler de aynıdır.

el-Cedelî (Abd b. Abdi'nin Muaviye vasıtasıyla Rasûlullah (s.a) 'den rivayet ettiği hadiste ise Efendimiz:

"Üçüncü veya dördüncüde tekrarlarsa onu öldürünüz" buyurdu.[333]

 

4485... Kabîsa b. Ziieyb (r.a)Mcn rivayet edildi ki: Rasûlullah (s.a):

"Bir kimse şarap İçerse ona dayak atınız, tekrarlarsa yine dayak atınız. Yine tekrarlarsa üçüncüsünde veya dördüncüsünde onu öldü­rünüz" buyurdu.

Rasûlullah'a içki içmiş olan bir adam getirildi, ona dayak attı, sonra (yine) getirildi, yine dayak attı. Sonra (tekrar) getirildi, (tekrar) dayak at­tı. Sonra (tekrar) getirildi, yine dayak attı öldürmedi, (bu) bir ruhsattı.

Süfyan şöyle dedi:

"Zühri bu hadisi, yanında Mahsur b. el-Mu'temir ve Muhavvel b. Raşid varken rivayet etti ve onlara: "Bu hadis ile Iraklıların elçileri olunuz'1 dedi.

Ehu Dantel şöyle demiştir: Bu hadisi Şenel b. Süveyd, Şiirahbil b. Evs, Abdullah b. Amr, Abdullah b. Ömer, Ebu Gutayf el Kindi ve Ebıt Seleme b. Ahdurrahman, Ebu Hureyre (r.a)'den rivayet etmişlerdir.[334]

 

Açıklama
 

Bu hadislerin isnadlan tenkide tabi tutulmamıştır. Yani isnadlan sağlamdır. Ancak son hadisin saha­be ravisi Kabîsa b.Züeyb'in Mekke fethi yılında dünyaya geldiği, dolayı­sıyla Raşûlullah'dan hadis rivayet edecek bir yaşta olmadığını söyleyen­ler olmuştur. Öbür taraftan bu zatın hicret yılında dünyaya geldiği, bina­enaleyh Rasûlullah vefat ettiği zaman on yaşında olduğu için. ondan ha­dis rivayet etmesinin tabii olduğunu söyleyenler de vardır.

Yukarıda geçen hadislerden ilk üçü bir kimsenin içki içmeyi tekrarla­ması halinde ilk üç seferde dayak atılacağını, dördüncü veya beşinci kez içmesi halinde öldürüleceğini ifade etmektedirler. Dördüncü hadiste ise (4485) Hz. Peygamber (s.a)'in öldürmeyi kaldırdığı yani kendisine içki içtiği için dördüncü kez getirilen şahsı öldürmediği bildirilmektedir.

Zahirilere göre İçki içmeye devam eden kişi dördüncü kerresinden son­ra öldürülür. Bunlar yukarıda geçen hadislere istinad etmektedirler. Şafii alimlerinden Celaleddin es-Suyutî de bu görüşü benimsemiş ve bu hük­mün mensuh olduğunu söyleyenlere itiraz etmiştir.

Cumhuru ulemâya göre ise içki içmekte ısrar eden kişinin dördüncü kerreden sonra öldürüleceğini bildiren hadisler mensuhtur. Hz. Peygam­ber (s.a)in kendisine dördüncü kez içki içtiği için getirilen şahsı öldürme­diğini bildiren hadis öbürlerini neshetmişiir. Bazı alimlere göre ise bu, iç­kiyi helal görenler için veya Rasûkıilah'ın maksadı tehdiddir, ya da öldü­rülme siyaseten tazir cezasıdır. Şimdi bu görüşleri serdeden bazı alimle­rin dediklerini nakledelim:

Tirmizi, Kitabu'l-Ilcl'inde şöyle diyor:

"insanlar onun (öldürmenin) terkedildiğinde, yani, mensuh olduğu üzerinde icma etmişlerdir. Yahut da bu öldürme şiddetli dövme ile tevil edilir."

Münziri'nin nakline göre Tirmizi, Buhari'nin bu hükmün ilk dönemle­re ait olup bilahare neshedildiğini söylediğini ifade etmiştir.

Yine Münziri. İmam Şafii'den şu sözleri nakletmektedir:

"Kati (öldürme) bu ve başka hadislerle neshedilmiştir."

Tıybî: "Ravinin (Kabisa b. Züeyb'in): "onu öldürmedi" sözü, RasûlulIah'ın; "onu öldürünüz" sözünün şiddetli dayaktan mecaz olduğuna delil­dir" der.

Hattabi de şöyle der:

"Bazan emir. cezayı vaad (ceza ile tehdit) şeklinde olur. Onunla bir fi­ilin vukuu kastedilmez. Onunla ancak bir işten sakındırmak kastedilir. Rasûlullah (ş.a)'in şu sözleri buna örnektir: "Bir kimse kölesini öldü­rürse biz de onu öldürürüz. Kölesinin bir organım kesenin biz de or­ganını keseriz." Halbuki tüm alimlerin görüşüne göre, kölesini öldüren kişi öldürülmez.

Beşinci kez içmesi halinde öldürmenin vacip olup, sonradan neshedil-miş olması da muhtemeldir. Çünkü içki içen kişinin öldürülmeyeceği ko­nusunda ümmet icma etmiştir. Kabîsa b. Züeyb'ten, buna delâlet eden sözler zikredilmiştir."

Bu istikametteki sözlere İbn Kayyım'ın Zadü'l-Meâd'deki şu sözleri ile son verelim:

"Alimlerden bir grup dördüncü defa içmesi halinde öldürülmesi emri­nin icma ile terkedildiğini söylemişlerdir. Bu, Tirmizi ve başka alimlerin sözüdür. O hükmün Abdullah Hammar'ın hadisi ile neshedilmiş olduğu­nu söyleyenler de vardır. Rasûîullah (s.a); "dördüncüsünde öldürülür" de­memiştir. Onu (öldürmeyi) niçin terkettin? diyenlere Ahmed b. Hanbel Osman'ın, "bir müslümanın kanı ancak üç şeyden birisi için helal olur" hadisinden dolayı cevabını vermiştir.

Bunların hepsi tenkide açıktır. Öldürmenin hilafında icma olduğu iddi­ası geçersizdir. Çünkü icma yoktur. Abdullah b. Ömer onu (içki içeni) dördüncüde bana getirin öldüreyim, demiştir. Bu bazı Selef ulemanın gö­rüşüdür. Abdullah Hammar'ın hadisi ile neshedildiği iddiası da ancak onun sonradan varid olduğunun ve dördüncü kerreden sonra getirildiğinin sübutu ile sözkonusudur. (Bu da sabit değildir). "Bîr müslümanın kanı ancak üç şeyden biri ile helal olur," hadisi ile neshedildiği görüşü de ye­rinde değildir. Çünkü o hadis âmdır, beşinci kez içki içeni öldürmeyi ifa­de eden hadis ise hastır.

Delilin gereği olarak söylenecek söz şudur: İçki içeni dördüncüden sonra öldürmeyi ifade eden emir, vücub için değildir. Aksine bu, masla­hat gereği ta'zirdir. İnsanlar içki içmekte aşın giderler, cezalar da onları

engellemeye kafi gelmezse ve İmam öldürmeyi yararlı görürse öldürebi­lir. Bundan dolayı Hz. Ömer (r.a) bir seferinde onu hapseder. Bir seferin­de başım tıraş eder ve seksen değnek vurulurdu. Halbuki Rasülullah (s.a) ve Hz. Ebu Bekir (r.a) kırkar değnek vurmuşlardı. Öyleyse onu dördün­cüsünde öldürmek had değil, maslahat gereği tazirdir."

Muhtelif alimlerden yukarıya naklettiğimiz sözlerden elde ettiğimiz sonuç şudur:

Bir kimse içki içtiği zaman kaç kere içerse içsin öldürülmez. Cezası dayaktır. Dördüncü veya beşinci seferinde öldürüldüğünü bildiren hadis­lerden maksat şunlardan birisi olabilir:

1- Önceleri öldürme vardı, bu, ümmetin icmacı ile terkedildi.

2- Önceleri öldürme hükmü vardı, bilahare bu hüküm neshedildi.

3- Rasûîullah'in maksadı, içki içmekten sakındırmak için tehdid idi. Öldürülmesi emri değildi.

4- Rasûlullah'ın "Onu öldürünüz" emri şiddetli dayaktan kinayedir.

5- Öldürme emri had değil, siyasettir. Devlet başkanı öldürmeyi mas­lahata uygun görürse öldürebilir.

Hanefi ulemasına göre, içki haddinde tedahül caridir. Yani bir kimse müteaddit defalar içki içmiş olsa ve bunlardan dolayı had vurulmamişsa hepsi için sadece bir defa had vurulur. Ama had vurulduktan sonra, tekrar içerse yine had vurulur, Bu hal her içki içişte tekrarlanır. Çünkü ceza fay­da vermemiş dernektir. Onun için tekrar cezalandırılır.[335]

 

4486... Ali b. Ebi Talib (r.a) şöyle demiştir:

Ben, içki içenden başka kendisine had vurduğum (dan ötürü ölen) hiç kimse için fidye vermem. (Çünkü) Rasülullah (s.a) onun (içkinin) hak­kında (belli) bir şey bırakmadı. O had (din miktarı) bizim koyduğumuz bir şeydir.[336]

 

Açıklama
 

Bu hadis mana yönünden hiçbir izaha gerek kalma­lı yacak şekilde açıktır. Hüküm olarak ise iki yönden ele alınmalıdır.

a) Hadisin zahirinden, Rasülullah (s.a) 'in içki haddi konusunda hiçbir belli ceza bırakmadığı anlaşılmaktadır.

Hz. Ali (r.a) başka bir haberde Hz. Peygamberin ve Hz. Ebu Bekir'in içki içenlere kırk, Hz. Ömer'in ise seksen değnek vurduklarını, bunların hepsinin de sünnet olduğunu söylemiştir (bak: Hadis no: 4480). Bu hal iki hadis arasında bir çelişki görünümü vermektedir.

Hafız İbn Hacer iki haber arasında görünüşte olan bu ihtilafın aslında olmadığına işaret eder ve bu çelişkiyi şöyle giderir:

"Hz. Peygamber (s.a), içki içene kırk sopa had vurmuştur. Bu sabittir. Rasulullah'tan bir uygulamanın sabit olmadığı şey kırktan fazlasıdır. Efendimiz, seksen sopa konusunda bir şey söylememiş ve yapmamıştır. Onu biz kendi içti hadi arımızla ihdas ettik."[337]

Görüldüğü gibi, meseleye Askalani'nin bu izahı istikametinde bakılır­sa bu hadisler arasında bir çelişki sözkonusu olmaz.

b) Kendisine had vurulan bir kişi, bu haddin etkisi ile ölürse kendisi için fidye verilmez. İmam Nevevi bu konuda ulemanın ittifak halinde ol­duklarını söyler. Ancak Şafiilere göre Ta'zir cezası uygulanırken suçlu ölürse, hakimin âkilesinin ölenin diyetini ödemesi gerekir. Cumhura göre kimse bir şey ödemez.

Had uygulaması esnasında ölene diyet verilmemesi içki, haddi de da­hil, bütün suçlara şamildir. Hz. Ali (r.a)'nin içki haddini uygularken öle­nin diyetini ödeyeceğine işaret eden sözleri kırk değnekten fazla vurulma­sı haline hamledilmektedir. Yani Hz. Ali; "Rasülullah (s.a), içki içen ki­şiye kırktan fazla değnek-vurmamıştır. Dolayısıyla ben, birisine içki içti­ği için kırk değnekten fazla vurduğum için adam ölürse Rasûlullah'ın vermediği bir cezayı verdiğim için diyetini öderim" demek istemiştir. Ama dediğimiz gibi cumhura göre hangisi olursa olsun had uygulanırken ölen için diyet ödenmez.[338]

 

4487... Abdurrahman b. Ezher (r.a) şöyle demiştir;

"Sanki ben şu anda Rasûlullah (s.a) 'a bakar gibiyim;[339] O, evler ara­sında Halid b. Velid'in evini aramaktaydı. Rasûlullah (s.a) a bu vaziyette iken şarap içmiş olan bir adam getirildi. Efendimiz insanlara:

"Ona dayak atınız" buyurdu, bunun üzerine onlardan kimi ayakka­bılarla, kimi sopa ile kimi de mîteha (hurma dalı) ile vurdu -İbn Vehb: O şey hurma dalıdır, dedi-. Sonra Rasûlullah (s.a) yerden toprak alıp ada­mın yüzüne attı.[340]

 

4488... Abdullah b. Abdurrahman b. el-Ezher babasının şöyle dediğini haber vermiştir:

Rasûlullah (s.a) Huneyn'de iken kendisine şarap içmiş olan birisi geti­rildi. Efendimiz adamın yüzüne toprak serpti. Sonra ashabına (ona vurma­larını) emretti. Sahabeler adama ayakkabıları ile ve ellerinde olan şeyler­le vurdular. Nihayet Rasûlullah onlara "yeter" dedi, onlar da bıraktılar.

Rasûlullah (s.a) vefat etti, sonra Ebu Bekir (r.a) şaraptan dolayı kırk değnek vurdu. Hilafetinin ilk döneminde Hz. Ömer (r.a)'de kırk değnek vurdu. Hilafetinin sonunda ise seksen değnek vurdu. Osman (r.a) her iki haddi de; hem kırk hem de seksen değnek vurdu. Nihayet Muaviye içki K-.ıHHini Sftksftn nhınık temhir otıi haddini seksen olarak tesbit etli.[341]

 

4489... Abdurrahman b. Ezher (r.a) şöyle dedi:

Mekke fethinin ertesi günü Rasûlullah (s.a)'i insanlar arasında dolaşıp Halid b. Velid"in evini sorarken gördüm. O esnada ben bir delikanlı idim. Rasûlullah (s.a)'a içki içmiş olan birisi getirildi. Efendimiz sahabelere (ona dayak atmalarını) emretti. Onlar da ellerinde olan şeylerle vurdular; kimisi kamçı ile kimisi sopa ile kimisi de ayakkabısı ile vurdu. Rasûlul­lah (s.a) de adama toprak serpti.

Ebu Bekir halife olunca, kendisine içki içen birisi getirildi. Ebu Bekir (r.a) sahabelere, Rasûlullah'in içki içene vurduğu haddi sordu. Onu kırk değnek diye zabt (muhafaza) ettiler.

Ebu Bekir de kırk değnek vurdu. Ömer halife olunca Halid b. Velid ken­disine, insanların içki içmeye düşkünlük gösterdiklerini, haddi ve cezayı küçümsediklerini yazıp; "(Sahabeler) Senin yanında - ilk muhacirler Hz. Ömer'in yanında idiler - onlara sor" dedi. Ömer de onlarla istişare etti. Sek­sen değnek vurması için icma eltiler. Ali (r.a) "İnsan içliği zaman iftira eder. Onu iftira (kazf) haddi gibi takdir etmeyi uygun görürüm." dedi.[342] Ebu Davıul şöyle der:

"Ukayl b. Halici bu hadiste Zührî ile Ibm'i 'l-Eiher arasına Abdullah b, Abdurrahman b. Ezhert sokmuştur."[343]

 

Açıklamalar
 

Bu son üç hadis içki haddinin Rasûlullah (s.a) oncjan sonraki raşit halifeler devrin-

de uygulanışını ve Önce kırk iken. Hz, Ömer zamanında nasıl seksen değ­nek olduğunu, konu edinmişlerdir. Aslında bu rivayetlerin yeri bu bab de­ğil, bundan Önceki babdır. Nitekim önceki babıa aynen bu rivayetle rdeki manayı ihtiva eden haberler geçmiştir, (bk. Hadis no: 4479, 4480, 4481) Yalnız burada bir noktaya işaret etmemiz gerekir; 4479 no'lu hadiste Hz. Ömer ashab ile içki haddini istişare ederken, kendisine Abdurrahman b. Avfın seksen değneği tavsiye ettiği belirtilmişken, bu rivayete göre; Hz. Ali (r.a), görüşünün içki haddinin de kazf haddi gibi olması tarzında ol­duğunu ifade etmiştir. Her iki sahabenin de aynı kanaate sahip olmaları hiç de yadırganacak bir husus değildir. Dolayısıyla iki haber arasında bir çelişki sözkonusu değildir.

Bu haberde Hz. Ömer'i içki haddi konusunda ashabla istişare edip ye­ni bir ceza tesbitine sevkeden amilin Halid b. Velid'in bir mektubu oldu­ğunu da görmekteyiz.

Hadislerin hüküm bakımından ihtiva ettiği noktalar yukarıda işaret et­tiğimiz numaralardaki hadislerin izahı esnasında geçmiştir. Burada tekra­ra gerek yoktur.[344]

 

[329] Tirmizi, hudud 15; îbn Mace, hudud 17; Nesai, eşribe 42.

[330] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/191.

[331] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/191.

[332] İbn Mace, hudud 17; Nesai. eşribe 42.

[333] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/192-193.

[334] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/193-194.

[335] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/194-196.

[336] Buhari. hudud 4: Müslim, hudud 39; İbn Mace, hudud 16.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/196.

[337] Bk. 4480 no'Iu hadisin izahı.

[338] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/196-197.

[339] Ravinin maksadı, hadiseyi o anda görüyormuş gibi hatırladığını ifade etmektir.

[340] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/197-198.

[341] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/198-199.

[342] Bu hadis Lü'lüînin rivayetinden değildir. İbıı Dâsc'nin rivayetindendir. İbn Ebİ Hatim: "Bu hadisi babamave Ebu ZürVya sordum, 7ü1"1.;' bunu Abdurrahman b. Ez-her'den işitmedi, dediler.

[343] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/199-200.

[344] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/200.