๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 09 Aralık 2011, 21:53:16



Konu Başlığı: Erkeklerin Halûk Kullanması
Gönderen: Zehibe üzerinde 09 Aralık 2011, 21:53:16
8. Erkeklerin Halûk Kullanması[37]

 

Halûk: Za'ferân ve bazı başka maddelerin karıştırılmasından meydana gelen bir parfümdür. Turuncuya çalan renktedir. Aslında kadınların kul­landıkları bir parfüm çeşididir. Bu konudaki hadislerde anılan parfüm türü­nün erkekler tarafından kullanılmasının hükmü konu edilmektedir.

Hadislerin bir kısmı erkeklerin halûk kullanmalarının caiz oluşuna, ba­zıları ise yasak oluşuna delâlet etmektedir. Yasak oluşuna sebep bu par­fümün kadınlara mahsus oluşudur:

Avnü'l Ma'bûd'daki ifâdeye göre; Mecma'da yasaklığa delâlet eden hadislerin, cevaza delâlet edenleri nesli ettiği bildirilmekledir.[38]

 

4176... Ammar b. Yâsir (r.aVın şöyle dediği rivayet edilmiştir.

Bir gece ellerim yarık bir halde aileme geldim. (Ellerime) za'ferân sür­düler. Ertesi gün Rasûlullah (s.a)'e gelip selâm verdim. Selâmıma karşı­lık vermedi, "merhaba"'demedi. "Git şunu yıka" buyurdu. Gittim, onu yıkadım sonra geri geldim. Elimde zaTerândan az bir leke kalmıştı. Se­lâm verdim, Selâmıma yine karşılık vermedi. “Merhaba" demedi. (Tek­rar) "Git şunu yıka" buyurdu.

Gittim ve onu yıkadım. Sonra Hz. Peygamber (s.a.)’e gelip selâm ver­dim. Bu sefer selamımı aldı, "Merhaba" dedi ve şöyle buyurdu. "Şüp­hesiz melekler kâfirin cenazesinde, Za'ferân sürünenin ve cünübün yanında hayırla bulunmazlar"

Râvî; "(Rasûlullah) cünüp için uyumak, yemek veya içmek istediği za­man abdest almasına ruhsat verdi." dedi.[39]

 

Açıklama
 

Za'ferân, safran bitkisi demektir. Hadisten anlaşıldığına göre, râvî Ammar b. Yâsir'in elleri çatlamış, ailesi de tedavi maksadıyla elindeki çatlaklara safran sürmüşler. Hz. Am­mar, o vaziyette Rasûlullah'a gelmiş, ama Efendimiz, Ammar'daki safran kokusunu beğenmemiş, selâmını almamış ve yıkamasını emretmiş daha sonra da meleklerin, kâfirlerin cenazesinde rahmet ve hayır anarak bulun­mayacaklarını safran süren ve cünübün yanında da bulunmayacaklarını haber vermiştir.

Avnü'l-Ma'bûd'da, meleklerin cünübün yanında bulunmamaları., on­ların içerisinde cünüp bulunan eve girmemeleri olarak izah edilmiştir.

Bu hadis sadece Ebû Davûd'da vardır.

İbn Reslân ise bu sözden anlaşılacak ilk mânânın, meleklerin, safran sürünen veya cünüp olanın cenazesinde bulunmamaları olduğunu, ama onların diri olmaları, haline de ihtimâli bulunduğunu söyler. Nitekim ha­disin devamındaki, "cünüp uyumak, yemek veya içmek istediği zaman abdest almasına ruhsat verdi." Cümlesi de buna delâlet etmektedir. 4178 ve 4180 numaralarda gelecek olan hadislerde, üzerinde durduğumuz ha­diste işaret edilenlerin İbn Reslân'ın ihtimal olarak gördüğü, dirilerin ol­duğunu göstermektedir.

Hadisin alimler tarafından üzerinde en çok durulan bölümü meleklerin cünübe yaklaşmamaları konusu olmuştur. Bu mesele üzerinde alimler çe­şitli görüşler beyan etmişlerdir. Bunlardan bir iki tanesine yukarıda işaret etmiştik. Avnü'l - Ma'bûd'da belirtildiğine göre meleklerin kendisine yaklaşmadıkları cünüb kişi hakkında şu ihtimâller söz konusudur.

1. Buradaki cünübten maksat, zinadan dolayı cünüp olandır.

2. Cünüp olduktan sonra ahdest almayandır.

3. Cünüplükten yıkanmakta gevşeklik gösteren, ancak Cuma'dan Cu­ma'ya yıkanandır.

Hattabî'nin ifâdesine göre maksat, ya cünüp olduktan sonra abdest alma­yan veya yıkanmamayı adet haline getirendir.

Bu ihtimallerden hangisini ele alısak alalım, hâdis-i şerif, cünüp olan bi­risinin hemen yıkanmasını teşvik etmekte, yıkanmayı geciktirmenin melek­lerin kendisinden uzak kalmalarına sebep olacağı belirtilmektedir.

Hadisin bu babda sevk ediliş sebebi, safran sürünmenin erkeklere caiz olmayışının ifade edilmesidir. Caiz olmayanın, bu maddenin elbiseye sürül­mesinin mi bedene sürülmesinin mi, yoksa her ikisine sürülmesinin mi ol­duğu konusunda alimlerimiz ihtilâf etmişlerdir. Bu ihtilâfları ve alimlerimi­zin görüşlerini babın son hadisini izah ederken ortaya koyacağız. Burada şu kadarına işaret edelim; halûk veya za'ferân sürünmek erkekler için caiz gö­rülmemektedir. Buna sebep, anılan parfümlerin kadınlara mahsus oluşudur.

Bu hadisle ilgili olarak tekrar dikkat çekmek istediğimiz bir konu da, kendisine gusletmek icâbeden kişinin, yemek içmek, veya uyumak istedi­ği zaman bir abdest almasının yeterli görüldüğüdür.[40]

 

4177... Bize Nasr b. Ali haber verdi. Bize Muhammed b. Bekir haber verdi. Bize İbn Cüreyc haber verdi. Bana Ömer b. Atfı bin Ebî'l - Huvâr haber verdi. O, Yahya b. Yâmer'den işitmiş, Yahya; bir adamdan, o da Ammar b. Yâsir'den haber verdi. Ömer, Yahya b. Yârher'in bu zatın is­mini söylediğini, ama kendisinin onu unuttuğunu zannetti. Ammar "Ben haluk sürünmüştüm" diye başladı ve Önceki (hadisteki) hadiseyi anlattı.

Önceki hadis bir çok yönden daha tamdır. Onda gusul zikredilmiştir.[41]

(İbn Cureyc) der ki: Ömer'e "Onlar (Ammar ve ailesi) ihramlı mıydı­lar?" dedim. "Hayır, onlar mukimdiler" dedi.[42]

 

4178... Rabi b. Enes, dedelerinden, Ebû Musa'yı şöyle derken işittik­lerini nakletmiştir. Rasûlullah (s.a):

"Allah (cc) bedeninde halûkdan bir eser olan adamın namazını ka­bul etmez" buyurdu.[43]

Ebu Davud, Rabı'nin dedeleri: Zeyd ve Ziyûd'dır." der.[44]

 

Açıklama
 

İbnü'l Münzîr hadîsin isnadı ile ilgili olarak şunlan söylemektedir; "Hadisin isnadında Ebû Cafer, Râzi, İsa b. Abdullah b. Mâhân var. Ali b. El-Medînî, Ahmed b. Hanbel ve Yahya b. Ma'în'in bu şahıs hakkında söyledikleri sözler birbirini tut­mamaktadır, îbnü'l - Medînî onun için bir seferinde "sîka" bir seferinde "karıştırıyor" demiştir. İmam Ahmed bir seferinde "Kuvvetli değil" der­ken başka bir seferinde "hadis-i salih" der. Yahya b. Maîn de bir defa, "sika", başka bir defa ise, "hadisi yazılır, ama hata eder" demiştir. Ebû Zur'a er-Razi; "çok yanılır." Fellâs da "hıfzı kötü" demişlerdir."

İbnü'l Münzir'in bu naklettikleri, ravîlerden Ebû Cafer Er-Razî nın tenkide maruz birisi olduğunu ifade etmektedir.

Hadisin zahiri: halûk sürünerek namaz kılan kişinin namazının makbul olmadığını ifâde etmektedir. Ancak maksat hadisin zahiri değildir. Seyyid

Cemaleddîn hadisten maksadın, halûk sürünen kişi kadına benzediği için kâmil namazın sevabını kaçıracağı olduğunu söyler. İbn Melek de ha­disin, halûk sürünmeyi men etmek için tehdit olarak varid olduğunu belir­tir.                                                                                         

Aliyyü'I-Kâri ise" bedeninde halûkdan bir eser olarT sözünün  yasak olan, çoğunu kullanmaktır" diyenlere red olduğunu söylemekledir.[45]

 

4179... Enes (r.a) demiştir ki:

"Resûlullah (s.a), erkekleri zaferan sürünmekten nehyetti."

Müsedded; ismail'den "Erkeğin zâferan kullanmasını" diye rivayet et­ti.[46]

 

Açıklama
 

Hadisin Müslim'deki bir rivayetinde Zaferân sürünmenin nehyedildiği mutlak bir şekilde ifadelendirilmiş, erkek veya erkekler kelimesi yer almamıştır. Ancak ravilerden Kuteybe, Hammad'dan "yani erkekler için" şeklindeki tefsire işaret et­miştir. Müslînıin ikinci rivayeti ise aynen Müsedded'in, İsmail'den yaptı­ğı rivayet gibidir.

Bu hadiste Hz. Peygamber (s.a)'in erkekleri zaferân sürünmekten nehyettiği ifade edilmektedir. Avnü'l-Ma'bûd'da nehyin genel olduğu, hem elbiseye, hem de bedene şâmil bulunduğu bildirilmektedir. Bezlü'l - Mec-hûd sahibi ise nehyi, zaferânla boyanmış elbise giymeye hamletmiştir.

İbn Tın ve İbn Battâl'da nehyin bedene mahsus olup kerahete hamle­dileceğim söylemişlerdir.[47]

 

4180... Ammar b. Yasîr (r.a)'den Rasûlullah (s.a)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:

"Üç gurup varki, onlara (rahmet) melekler yaklaşmaz. Bunlar; kâfirlerin ölüsü, halûk sürünen kişi ve abdest alması hali müstesna cünüp olandır."[48]

 

Açıklama
 

Münzirî tabiim Râvî olan Hasen'in, Ammar'dan hadis işitmediğini, dolayısıyla hadisin munkatî ol­duğunu söyler.

Hadis insanlara rahmet ve bereketle inen meleklerin bu üç gruba yaklaşmayacaklarını beyan buyurmaktadır. Yazıcı melekler bu sınıfa dahil değildirler. Çünkü onlar mükelleflerden hiç bir zaman ayrılmazlar.

Meleklerin yaklaşmadığı kişiler, kâfir olarak ölenin cesedi, üzerine ha­lûk sürmüş kişi ve cünüptür. Buradaki cünüpten inaksal, su bulunduğu ve hiç bir mazereti olmadığı halde yıkanmayı geciktirendir. Hadis-Î şerifte cünübün yıkanmasa bile abdest alması, hükümden istisna edilmiştir. Çünkü abdest hadesi hafifletir.[49]

 

4181... Velid b. Ukbe'den, şöyle dediği rivayet edilmiştir.

Rasûlullah (sa.) Mekke'yi fethedince, Mekke'liler çocuklarım ona ge­tirmeye başladılar. Rasûlullah (s.a)'da onlar için bereketle dua ediyor ve başlarını sıvazlıyordu. Kendisine bende gciirildim. Bana halûk sürülmüş­tü. Rasûlullah (s.a) halûktan dolayı bana dokunmadı.[50]

 

Açıklama
 

Münzirî bu hadisin isnadının muzdarip olduğunu söyler.Yine Munzirî'nin ifadesine göre tarihçiler­den, Velid b. Ukbe'nın Mekke Fethi gününde çocuk olduğu rivayetinin doğru olmadğı nakledilmiştir. Çünkü, Hz. Peygamber (s.a)'in onu, Ben-i Mustalık Kabilesi'ne âmil olarak gönderdiği ve hanımının kendisini, Efendimiz'e şikâyet ettiği rivayet edilmiştir. Yine onun Bedir esirlerinin fidye ile kurtarılması esnasında geldiği rivayet edilmiştir.

Mekke fethi günü çocuk olan birisinin Ben-i Mustalık'a âmil olarak gitmesi, yada Bedir savaşı esirlerinin kurtarılmasında bulunması mümkün olmaz.

Yine Zübeyir ve daha başkalarının rivayetlerine göre. Ukbe'nin oğul­lan İmara ve Velîd (hadisin râvîsi) kız kardeşleri, Külsiim'ü hicretten vaz­geçirmek için yola çıktılar. Onun hicreti Peygamber Efendimiz'le Mekke-li'ler arasında sulh olduğu zamanda vuku bulmuştur. Mekke Fethi günün­de çocuk olup başına halûk sürülen birisinin böyle bir şey yapabilmesi mümkün değildir.

Görüldüğü gibi hadisin sıhhati oldukça şaibelidir. Sahîh olduğu kabul edilirse, Hz. Peygamber'in çocuktaki halûk kokusunu tasvip etmediği or­taya çıkıyor.

Avnü'l - Ma'bûd bunu, halûk sürünmenin erkek çocuklarına da caiz olmadığına işaret kabul etmiştir. Bezlü'I - Mechûd'da ise Hz. Peygam­ber'in Velid'in babasını okşamama sebebi şu ihtimallere bağlanmıştır.

1. Halûk daha yeni sürülmüştür. Eline bulaşmasını istemediği içindir.

2. Çocuğun anne babasına ikaz için böyle yapmıştır.

Bezlü'l-Mechud sahibi bunun, erkeklerin kendileri için haram olan şeyleri erkek çocuklarına da kııllanamıyacaklarına delil olduğunu söyler.

Hanefî fıkıh kitaplarından ed -Dürrü'l-Muhlar'da "Erkek çocuğa ipek giydirmek ve altın takmak mekruhtur. Çünkü giyilmesi ve içilmesi haram olan şeyi giydirmek ve içirmek de haramdır." denilmektedir.

İmam Şafî'ye göre ise büyükler, küçükleri giydirme hususunda sorum­lu değillerdir.[51]

 

4182... Enes b. Malik (r.a)'den; şöyle dediği rivayet edilmiştir;

Bir adam üzerinde (za'ferân) sarılığı (nın) izi olduğu halde Rasûlullah (s.a)'in yanına girdi. Rasûlllah Efendimiz, yüzünde hoşlanmadığı bir şey bulunan bir adama çok az yönünü dönerdi. Adam çıkınca "keşke ona şu­nu (boyayı) yıkamayı emretseydiniz." buyurdu.[52]

 

Açıklama
 

İsnâddaki Selm el-Alevî hakkında hayli konuşulmuştur. Bunların özeti şudur:

İbn Maîn'den onun zayıf olduğu rivayet edilmiştir. Buharı, " Şube onun zayıf olduğunu söylemiştir" der. Şube: "Salim El-Alevî hilali her­kesten iki gün önce görürdü hadisi münkerdir. Sîka Râvîlere muvafık ol­duğunda bile hadisi delil olmazdı., yalnız kaldığında ne olur?" der.Ebû Davûd:

"Bu yıldızlara bakan Alevî değildir. Adiy b. Ertabe'nin yanında hilali gördüğüne şahitlik etti ama Adiy onun şahitliğini kâfî görmedi. Sünen'de Onun bir tek hadisi var" demiştir.

Sâci : "Onda bir zayıflık var" demiştir. İbn Şâhîn ise onu sîka râvîler arasında zikretmiştir. Yahya b. Maîn'ı, Şûbe'nin dedikleri nakledilmiş o da: "Onda beis yok görüşü keskindi, hilâli herkesten evvel görürdü. Bir seferinde de hilâli tekbaşma gördü, başka birisi görmemişti. Tek olduğu içinde Adiy şahitliğini kabul etmedi" demiştir.

îbn Adiy de onun hakkında şunları söylemektedir. "El - Alevi, Ali b. Ebi Talib'in evlâdından değildir. Ancak Basra'da Ali evlâdından bir grup vardı. Bu şahıs da o gruba nisbet edildi."

Görüldüğü gibi Selm el-Alevî'nin lehinde konuşanlar olmakla birlikte, aleyhinde epey lâf edilmiştir. Onun için hadisini kabulde temkinli olmak gerekir.

Bu bab'da geçen hadislerin tümünde erkeklerin za'ferân sürünmeleri­nin caiz olmadığı görülmektedir. Gerçi Buhâri ve Müslim'de, Abdurrah-man b. Avf'ın üzerinde za'ferân'ın eseri olduğu halde, Hz. Peygamber'in yanma geldiği ve Efendimiz'in kendisini nehyetmediğini bildiren bir ha­dis vardır. Ama za'ferân'ın erkek için caiz olmadığına delâlet eden hadis­ler karşısında istidlale elverişli bulunmamıştır. Alimler bu hadisi karşı mânâdaki hadislerle uyuşturmak için birçok görüş beyân etmişlerdir. Bunlardan birisi; Abdurrahman (r.a)'ın üzerindeki za'ferân eserinin yeni evlendiği hanımından bulaşmış olmasıdır.

Müctehid imamlardan erkeklerin za'ferân ve halûk sürünmelerinin ca­iz olduğu tarzında bir nakil göremedik, ancak imamlar, tartışılan za'ferân sürünmenin, elbisede mi, vücutta mı yoksa her ikisinde mi olduğunda ih­tilaf etmişlerdir.

İmam Ebû Hanîfe, İmam Şafiî ve tabiilerine göre erkeklerin hem be­denlerinde hem de elbiselerinde za'ferân kullanmaları haramdır. Bu bab-da geçen hadislerin mutlak oluşu bu görüşe delildir.

Malikîler'e göre ise haram olan, za'ferânın bedende kullanılmasıdır. Elbisede değil. Bunların delili de 4178 numarada geçen "Allah bedenin­de halûktan eser bulunan bir adamın namazını kabul etmez" mânâsındaki hadistir. Çünkü bu hadisin mevhumu tehdidin bedenin dışındaki kısımlara şâmil olmayışına delâlet etmektedir.[53]

 

Bazı Hükümler
 

1. Erkeklerin hafûk ve za'ferân gibi kadınlara mahsus kokuları kullanmaları caiz de­ğildir.

2. Melekler kâfirin cenazesine, üzerine za'ferân sürünene ve cünüp olana rahmetle yaklaşmazlar.

3. Cünübün abdest aldıktan sonra uyuması, yemesi ve içmesi caizdir.

4. Erkeklerin za'ferân sürünmelerinin caiz olmayışı ihramlı olmaya mahsus değildir.

5. Elbisesinde halûk eseri olan kişinin namazının sevabı lam değildir.

6. Erkeklerin za'ferân sürünmeleri caiz olmadığı gibi küçük çocuklara sürmeleri de caiz değildir.

7. Kişi dinen meşru olmayan bir davranışta bulunanı görünce ondan yüz çevirmelidir.[54]

[37] Bazı nüshalarda, "Erkesin haluk kullanması" şeklindedir.

[38] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/248.

[39] Diğer bazı nüshalarda “Ravî dedi" ibaresi yoklu. Bu hadisi sadece Ebû Davud rivayet etmiştir.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/248-249.

[40] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/249-250.

[41] Münzirinin nüshasında "gusl” kelimesi zikredilmiştir.

[42] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/250-251.

[43] Ahmed b. Hanbel IV 403.

[44] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/251.

[45] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/251.

[46] Buhari, Libas, 33; Müslim, Libas. 77 Tirmizi. Edeb 51: Nesaî. Zinet 73.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/252.

[47] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/252.

[48] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/252.

[49] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/253.

[50] Ahmed b. Hanbel IV, 173.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/253.

[51] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/253-254.

[52] Ahmed b. Hanbel III, 154.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/254.

[53] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/254-256.

[54] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/256.