๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 06 Aralık 2011, 22:49:38



Konu Başlığı: Elbette Sözüyle Yapılan Boşama Hakkında
Gönderen: Zehibe üzerinde 06 Aralık 2011, 22:49:38
13-14. Elbette (Sözüyle Yapılan Boşama) Hakkında

 

2206. ...Nâfı b. Uceyr b. Abdi Yezid b. Rükâne'den rivayet olunduğuna göre Rükâne b. Abdi Yezid hanımını "elbette" (sözünü kullanarak kesin bir şekilde) boşadıktan sonra, bunu Peygamber (s.a.)'e bildirmiş ve;

Vallahi bir (talak)dan fazlasına niyyet etmedim, demiş. Ra-sûlullah (s.a.) de;

"Sen bir (talak)dan fazlasına niyyet etmediğine dâir Allarda yemin (mi ediyorsun?)" buyurmuş. Rükâne de "Vallahi bir (talak)dan fazlasına niyyet etmedim" cevabını verince, Rasûlullah (s.a.) Rükâne'ye karısını geri göndermiş. Bir süre sonra Rükâne onu Ömer (r.a.) zamanında ikinci (defa) Osman (r.a.) zamanında da üçüncü (defa) boşadı.[184]

Ebû Dâvûd dedi ki; Bu hadisin baş tarafı İbrahim 'in rivayeti son tarafı da İbnu's-Serh'in rivayetidir.[185]

 

Açıklama
 

Musannif Ebû Davud'un beyanına göre bu hadisin baş tarafını yani, "Rükâne onu Ömer zamanında ikinci defa boşadı" cümlesine kadar olan kısmını İbrahim b. Halid, bu cümleden itibaren sonuna kadar olan kısmını da İbnu's-Serh rivayet etmiştir.

Bu hadisi ayrıca imam Şafiî ile Dârekutnî ve Hâkim de rivayet etmiş­ler ve Hâkim hadisin bu rivayetinin sahih olduğunu söylemiştir. Çünkü gerçekten de İmam Şafiî bu hadisi kendi ehl-i beytinden sağlam bir şekilde alıp yine sağlam bir şekilde rivayet etmiştir. Fakat imam Buhârî bu hadi­sin muzdarip olduğunu ifade etmiştir. İbn Abdilber de hadis ulemasının bu hadisi zayıf kabul ettiklerini söylemiştir.[186]

"elbette" kelimesi kökünden ikinci babdan gelen ve kesinlik ifade eden bir kelimedir. Türkçede de bu kelime "elbette" şeklin­de ve cümleye kesinlik kazandırmak için kullanılır.[187]

 

Bazı Hükümler
 

1. Bir kimse "elbette" kelimesini kullanarak karısını kesin bir şekilde boşar da bu sözle karı­sını sadece bir talakla boşamak istediğini, iddia ederse kendisine yemin teklif edilir. Eğer yemin edecek olursa, bu iddiası kabul edilerek karısını bir talakla boşamış olduğu kabul edilir. Talakla ilgili bütün meseleler de erkeğin menfaati söz konusu olduğu zaman bu yola başvurularak ona ye­min teklif edilir.

2. Erkeğin karısına hitaben sarfettiği sözlerin zahiri kendisini yalanla­madıkça yemin etmesi halinde talakla ilgili her iddiası kabul edilir. Bir talaktan fazlası kasd edilmemiş olmak şartıyla "elbette" kelimesiyle veri­len talak bir ric'î talak sayılır. Hattâbî'nin beyânına göre imam Ahmed bu mevzuda "Bu şekilde verilen talakın üç talak olacağından endişeliyim. Fakat üç talak olacağını söylemeye de cesaret edemiyorum" demiştir.

3. İmam Şafiî'ye göre, elbette kelimesi kullanılarak verilen talakla sadece bir ric'î talak vâki olur. Eğer koca bu şekilde verdiği talakla iki veya üç talaka niyyet edecek olursa, niyyet ettiği sayıda talak vâki olur.

İmam Ebu Hanife (r.a.)'e göre ise, bu şekilde elbette kelimesi kulla­nılarak ve bir veya iki talaka niyyet edilerek verilen talakla bir bâin talak vâki olur. Fakat bu şekilde verilen talakla üç talaka niyyet edilmişse üç talak vâki olur. îmam Malik'e göre mutlak surette üç talak vâki olur.

4. Bir ağızda verilen üç talakla üç talak vâki olur. Çünkü Rasûl-i Ekrem Efendimiz Rükâne'den karısını bir talakla boşadığına dair yemin istedikten sonra onun bu talakını bir talak kabul etmiştir. Eğer Hz. Rükâ-ne karısını bir talakla boşadığına dair yemin etmeyip de karısını üç talak niyyetiyle boşamış olduğu ortaya çıksaydı, Hz. Peygamber onun bu tala­kını üç talak sayacaktı.

5. Bir kimsenin, hâkimin yemin teklifinden önce ettiği yemin mahke­mece muteber değildir.[188]

 

2207. ...Şu (önceki) hadisi bizzat Rükâne İbn Abdi Yezid de Peygamber (s.a.)'den rivayet etmiştir.[189]

 

Açıklama
 

Bu hadisle bir önceki hadis arasındaki fark şudur: Bu hadis-i şerifte olayı bizzat hadiseyi yaşamış olan Rükâne anlattığı halde önceki hadis-i şerifte hâdiseyi anlatan Nâfi b. Uceyr'di. Binaenaleyh iki hadis arasında başka bir fark olmadığından bir önceki hadisle ilgili açıklama aynen bu hadis için de geçerlidir.[190]

 

2208. ...Abdullah b. Ali b. Yezid b. Rükâne'nin büyük dedesi (Rükâne)'den rivayet ettiğine göre, Rükâne hanımım kesin bir şekil­de boşadıktan sonra Rasûlullah (s.a.)'a gelmiş. Bunun üzerine (Rasûl-i Ekrem de ona);

"(Bu sözünle) Neyi kasdettin" demiş. (O da);

Bir (talak) diye cevap vermiş. (Hz. Peygamber de);

"Allah'a yemin olsun mu? demiş. O da;

Allah'a yemin olsun, karşılığını vermiş. (Rasûl-i Ekrem de)

"O (talak) senin niyyetine göre" (vaki olur) buyurmuş.[191]

Ebû Dâvûd dedi ki: Bu hadis (Ebu) Rükâne'nin hanımını üç (ta­lakla) boşadığını ifâde eden[192] îbn Cüreyc hadisinden daha sağlam­dır. Çünkü (bu hadisi Rükâne'den nakleden) râviler (Rükâne'nin kendi) ev halkındandırlar ve bu olayı başkalarından daha iyi bilirler. İbn Cü­reyc ise, bunu Ebu Râfi'in oğullarından biri vasıtasıyla İkrime'den (O’da) İbn Abbas'tan rivayet etmiştir.[193]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerifle 2206 numaralı Nâfi b. Uceyr hadisi, yine aynı mevzuyla ilgili olan 2196 numaralı İbn Cüreyc hadisinden daha sağlamdırlar. Bilindiği gibi bu hadis-i şerifle 2206 numaralı Nâfi b. Uceyr hadisinde Hz. Rükâne'nin hanımım elbette sözü­nü kullanarak bir defa boşadığı ifade edilirken 2196 numaralı İbn Cüreyc hadisinde Ebu Rükâne'nin hanımını üç talakla boşadığı ifade edilmekte­dir. Musannif Ebü Davud'a göre mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifle 2206 numaralı hadis, râvileri Hz. Rükâne'nin torunları olduğu için râvileri arasında "Ebu Râfi'in oğullarından biri" diye bahsedilen kimliği meçhul bir ravi bulunan 2196 numaralı İbn Cüreyc hadisinden daha sahihtir. An­cak Musannif Ebû Davud'un bu hadisin 2196 numaralı hadisinden daha sağlam olduğunu söylemesi, onun bu hadisin sahih olduğuna inandığı mâ­nâsına gelmez. Bu söz mevzumuzu teşkil eden bu zayıf hadisin 2196 numaralı hadis kadar zayıf olmadığını ifade eder.

Bu hadisi Hâkim de rivayet etmiş ve bu hadisi destekleyen mutâbi' bir hadis bulunduğunu ve bu hadisin ayrıca Beyhakî ve Dârekutnî tarafın­dan da tahrîc edildiğini ifâde etmiştir.[194] Hafız İbn Hacer de bu hadisle ilgili görüşlerini şöyle dile getirmiştir:

"Bu hadisin, Hz. Rükâne'nin Rasûl-i Ekrem'e kadar ulaştırdığı müs-ned bir hadis mi, yoksa Hz. Rükâne'nin rivayet ettiği mürsel bir hadis mi olduğu mevzuunda ulema arasında ihtilâf vardır. Ebû Dâvud ile tbn Hıbbân ve Hâkim bu hadisin muzdarîb olduğunu söylüyor, tbn Abdilberr de et-Temhid isimli eserinde hadis ulemasının bu hadisi zayıf saydıklarını ifade ediyor. el-Münzirî de bu hadisin senedinde hadis ulemasından pek çoğunun zayıf kabul ettiği ez-Zübeyr b. Said'in bulunduğuna dikkatleri çekerek hadisin zayıf olduğunu imâ etmek istiyor"[195]

 

Bazı Hükümler
 

1. “sen elbette boşsun" di­liyerek karısını boşayan bir kimse eğer sadece bir talaka niyyet etmişse hanımı bir talakla boş düşmüş olur. Eğer daha fazla talaka niyyet etmişse, Hanefi ulemasıyla imam Şafiî, Ata ve es-Sevrî'ye göre niyyet ettiği sayıda talak vâki olur. Eğer birden fazla talaka niyyet etmemişse îmam Şafiî'ye göre bir ric'î talak vâki olur. Said b. Cübeyr'in de bu görüşte olduğu rivayet olunmuştur. Hanefi ulemasına göre ise bu durumda bain talak vaki olur. Rabia ve Mâlik (r.a.)'ya göre ise, "elbette kesinlikle" kelimesi kullanılarak verilen talakla da kocasıyla gerdeğe gir­miş bir kadın için üç talak vaki olur. Delilleri ise Aişe (r.anha)'dan rivayet olunan şu hadis-i şeriftir. "Aişe (r.anha)dan (rivayet olunmuştur:) dedi ki "Rifa'a el-Kurazi'nin karısı Peygamberimiz (s.a.)'e geldi Ebu Bekr (r.a.)'de Rasûlullah (s.a.)'in yanında bulunuyordu ve şöyle dedi:

Ya Rasûlallah, ben Rifa'a el-Kurazi'nin nikahında idim. Fakat Ri­fa'a beni "elbette sen boşsun" diyerek kesin bir şekilde boşadı. Ben de Abdurrahman b. ez-Zübeyr ile evlendim. Fakat ya Rasûlallah Abdurrah-man'ın erliği, şu elbise saçağı gibi (gevşek)dir, dedi ve örtüsünden bir sa­çak alarak gösterdi. Hâlid b. Said kapıda idi. Rasûlullah (s.a.) onun içeri girmesini izin vermemişti. Halid:

Ey Ebu Bekr, bu kadın Rasûlullah (s.a.)'ın huzurunda neler söylü­yor? dedi. Rasûlullah (s.a.)'de:

"Sen tekrar Rifa'a'ya dönmek istiyorsun ama ikinci kocanın balca-ğızından, o da senin balcağizından (atmadıkça olmaz", buyurdu.[196]

Malikî ulemasından el-Bâcî'nin beyânına göre, Rifaa el-kurazî karısı­nı elbette sözünü kullanarak boşadığı için Rasûl-i Ekrem'in bu talakı hiç yoruma tabi tutmadan Rifa'a'nin bir daha bu kadına dönmesinin müm­kün olmadığını ifâde buyurması, bu şekilde verilen talakların üç talak sa­yılması gerektiğine delalet eder. Nitekim "elbette" sözü de bir şeyi kes­mek anlamına gelir. Binaenaleyh bu kelimeyi kullanarak talak veren bir kimsenin nikahla ilgisi kesilmiş olur. Bir başka tabirle zifafa girdiği bir kadını elbette sözünü kullanarak boşayan bir kimse onu üç talakla boşamış olur.

Zifafa girmediği hanımını "elbette" sözünü kullanarak boşayan bir kimse ister üç talaka niyyet etsin, isterse hiç bir talaka niyyet etmesin, onu üç talakla boşamış olur. Bu meselede ulema ittifak etmişlerdir. Fa­kat bu hanımını sadece bir talak niyyetiyle boşayan kimsenin talakı hak­kında iki rivayet vardır:

1. Üç talak vaki olur. Sahnûn ile îbn Habib bu görüştedirler.

2. Bir talak vaki olur. İmam Malik de bu görüştedir.[197]

Bu mevzuda imam Tirmizî de şunları söylüyor: "Elbette sözü kullanı­larak verilen talak hususunda ulema ihtilaf etmişlerdir. Ömer b. Hattab'-dan bu {alakı bir talak olarak kabul ettiği rivayet edildi. Hz. Ali'den onu üç talak olarak kabul ettiği rivayet olunuyor. Bazı ilim adamları da, "bu meselede kişinin kendi niyyetine bakılır, bire niyet etmişse bir, üçe niyyet etmişse üçtür. Ancak iki talaka niyyet etmişse yalnız bir talak vâki olur" diyorlar. Sevrî'nin ve Küfe ulemasının kavli budur. Mâlik b. Enes "Elbette" hakkında şöyle diyor; "şayet kadınla yatmışsa elbette ile boşama üç talak­tır”. Şafiî bire niyyet etmişse birdir ve ricat (dönme) hakkına sahiptir, ikiye niyyet etmişse iki, üçe niyyet etmişse üçtür" diyor.[198]

[184] Tirmizî, talak 2; İbn Mâce, talak 19.

[185] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/410-411.

[186] Dârekutnî, Sünen, IV, 33; Hâkim, el-Müstedrek, II, 199; Dârekutnî, Sünen, IV, 33.

[187] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/411.

[188] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/411-412.

[189] Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 342.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/412.

[190] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/412.

[191] Tirmizî, talak 2; ibn Mâce, talak 19.

[192] bk. 2196 no'lu hadis.

[193] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/412-413.

[194] Hakîm, el-Müstedrek, II, 199.

[195] Tekmiletu'l-Menhel, IV, 157.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/413-414.

[196] Nesâî, talak  10.

[197] el-Münteka Şerhü'l-Muvatta Ii'l-Bâci, IV, 6-7.

[198] Tirmizî, talak 2.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 8/414-415.