๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 14 Nisan 2012, 16:06:38



Konu Başlığı: Din Kardeşliği
Gönderen: Zehibe üzerinde 14 Nisan 2012, 16:06:38
Din Kardeşliği [404]

 

4893... Salim'in, babası (İbn Ömer) den (rivayet ettiğine göre) Pey­gamber (s.a.)'in buyurmuştur:

"Müslüman, müslümanın (din) kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikeye atmaz. Kim din kardeşinin bir ihtiyacının karşılanması için çalışır çabalarsa, Allah da onun ihtiyacını karşılar. Her kim (dünya­da) bir müslümanın bir sıkıntısını giderirse bu sebeple Allah ondan kıyamet gününün sıkıntısından birini giderir. Her kim (dünyada) bir müslümanın kusurunu gizlerse Allah da kıyamet gününde onu(n kusurunu) gizler."[405]

 
Açıklama

 

Müslümanların kardeşliği İslamiyet itibariyledir. Aralarında ittifak ve mutabakat bulunan iki şeye Arapçada kardeş denilir.

Müslüman tabiri: Hür, köle, baliğ ve mümeyyiz olan her ferde şamil­dir. Binaenaleyh müsllimanlıkta, kölelerle sahipleri de kardeştirler.

Metinde geçen: "...ona zulmetmez," cümlesi emir manasındadır ve te'kid kabilindedir. Binaenaleyh müslümanın müslümana zulmetmesi ha­ramdır.

İbn Battal "Mazluma yardım etmek farz-ı kifâyedir; Sultana ise farz-ı ayndır" demiştir. İbnu't-Tîn; "Müslümanın müslümana zulmetmekten ka­çınması farz, onu tehlikeye atmaktan kaçınması ise müstehabdır." demiş­se de Aynî bunların hükümlerinin yerine göre değişebileceğini söylemiş­tir.

Müslümanın suçunu örtbas etmek kendisine gizlice tenbih ve nasihatta bulunmaya mani değildir. Bu hüküm aşikâre suç işlemeyenler hakkında­dır. Zamanımızda olduğu gibi her suçu pervasızca gözler önünde yapanlar bundan hariçtir. Bunlara "fâsik" denilir ki gıybetleri mubahtır. Rasûlullah (s.a.) bu hususta:

"Fâciri alem bilip dururken anmaktan çekmiyorsunuz. Onu ken­disinde bulunan şeylerle anın ki, insanlar onu tanısınlar" buyurmuş­tur.[406]

Kurbe: Gam, keder manasına gelir. Bir kimsenin gam ve kederini sı­kıntısını gidermek malla, canla veya mevki ile olabilir. Nevevî diyor ki: "Burada mendup olan örtbas etme emri, günahlarını açıktan işlemeyip gizleyen kimseler hakkındadır. Eziyet ve şerrinden korkulmazsa kendisi­ni uluemre şikayet etmek müsteh'ab olur. Çünkü onun suçunu örtbas et­mek ona daha ziyade eza cefaya, hürmetler çiğnemeye ve daha başka suç­ları işlemeye cesaret kazandırır. Bütün bunlar olmuş bitmiş bir suçu Ört­bas etmek hakkındadır. Henüz yapılmakta olan bir suçu gören bir kimse­ye ona itiraz etmesi ve elinden geliyorsa men etmesi vacibtir. Te'hiri he­lal değildir. Men etmekten acizse meseleyi -bir mefsedet terettüb etmeye­ceğinden emin olmak şartiyle- uluemre şikayet etmesi lazımdır. Ravilerin, şahidlerin, sadaka, vakıf ve yetim mallarına nezaret eden emin kimselerin ve emsalinin cerh edilmelerine gelince; gerektiği zaman bunları cerh'et­mek vacibdir. Ehliyetlerine dokunan bir halleri görülürse onu Örtbas et­mek helal değildir. Bu hal haram olan gıybetten değil, vacib olan nasihattan maduttur. Ulema bu hususta ittifak etmiştir."[407]

[404] Concordance'da bu bab'a numara verilmemiştir.

[405] Buharı, mezâlim. 3, ikrah 7; Müslim, birr58, zikr 38; Tirmizî, Hudud 3, birr 19, Kur'an 10;İbn Mace, mukaddime 17; Ahmed b. Hanbel, II, 91,252, 296. 500, 514, IV. 104.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/104.

[406] el-Müttakî, Kenzü'l-Unmâl, III, 870.

[407] A. Davudoğlu, Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, X, 530-531.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/104-105.