๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 26 Aralık 2011, 19:35:29



Konu Başlığı: Cumadan Sonra Kılınan Namaz
Gönderen: Zehibe üzerinde 26 Aralık 2011, 19:35:29
236-238. Cumadan Sonra Kılınan Namaz

 

1127. ...Nâfi'den rivayet edildiğine göre:

İbn Ömer (r.a.) cuma günü (namazdan sonra, cumayı kıldığı) ye­rinde iki rekat namaz kılan bir adam görüp ona mani oldu ve:

Cumayı dört rekât mı kılıyorsun? dedi. (Nâfi şöyle der):

Abdullah (b. Ömer) cuma günü evinde iki rekat namaz kılar ve "Resûlullah (s.a.) böyle yaptı" derdi.[277]

 

1128. ...Nâfi'den; demiştir ki:

İbn Ömer (r.anhümâ) cumadan önce namazı uzatır, cumadan sonra ise, evinde iki rekat kılar ve Resûlullah (s.a.)'in de böyle yaptı­ğını söylerdi.[278]

 

Açıklama
 

Yukarıdaki iki rivayet de îbn Ömer'den Nâfi vasıtasıyla nakledilmiştir. Müellif, birincisini Muhammed b. Ubeyd ve Süleyman b. Dâvud'dan almış, onlar da, Hammâd b. Zeyd aracılığı ile Eyyûb'dan; Eyyûb ise Nâfi'den rivayet etmiştir. İkincisi ise, müellife Müsed-ded, İsmail, Eyyûb ve Nâfi senediyle intikal etmiştir.

Birinci rivayette görüldüğü gibi İbn Ömer cuma namazı kılındıktan sonra aynı yerinde namaz kılan birini görüp yaptığının doğru olmadığını hatırlat­mış ve adamı olduğu yerden uzaklaştırmıştır. îbn Ömer'in bu hareketi farz kılınan yerde nafile kılmanın mekruh olduğunu bildiren hadislere istinaden olmuştur. Maksadı adamın namaz kılmasına mani olmak değildir. Çünkü Nâfi'nin her iki rivayette de haber verdiği gibi, kendisi de cuma namazından sonra, fakat evinde iki rekat namaz kılar ve fahr-i kâinat'ın öyle yaptığını haber verirdi.

İkinci rivayette birincisinden farklı olarak İbn Ömer'in cumadan evvel uzunca namaz kıldığı bildirilmiş ve Hz. Peygamber'in âdetinin de bu oldu­ğu vurgulanmıştır. İbnu'l-Münzir, İbn Ömer'in cumadan evvel on iki rekat namaz kıldığını rivayet etmiştir. Bu sahabeyi celîlin cumadan evvel namaz kılması, cumanın farzından önce sünnetinin de olduğunu söyleyenlerin de­lilleri arasında sayılmaktadır.

îslâm âlimleri cuma namazından önce sünnet olup olmadığı konusun­da ihtilâf etmişlerdir.

Bazı âlimler cumanın farzından önce cumaya ait bir sünnetin olmadığı­nı söylemişler.İbnu'l-Kayyım'm bildirdiğine göre, meşhur görüşünde Ahmed b. Hanbel ve bazı Şâfiilerin mezhebi bu yöndedir.

İbnu'l-Kayyım Zadü'l-Meâd'de şöyle der:

"Bilal ezanı bitirince, Hz. Peygamber derhal hutbeye başlardı. Hiç kimse kesinlikle iki rekat namaz kılmazdı. Ezan da tekti. Bu gösteriyor ki, cuma da bayram gibidir. Onun sünneti yoktur. Ulemânın esah olan görüşü bu­dur. Sünnet de buna delildir. Çünkü Efendimiz evinden çıkar çıkmaz doğru minbere gider, oraya çıkınca da Bilâl ezana başlardı. Ezam bitirince ResÛ­lullah hiç ara vermeden hutbeye başlardı. Gözün gördüğü bu. Peki ashab sünneti ne zaman kılıyorlardı? Cumadan önce sünnet olmadığına dair söylediğimiz, aynı zamanda Mâlik'in, meşhur rivayette Ahmed b. Hanbel'in ve Şafiîlerin bir kısmının görüşüdür.”

Şevkânî ise, İbn Ömer hadisinin cuma namazından evvel namaz kılma­nın meşru olduğuna delil olduğunu söylemiş, namazı meşru saymamak için bir nehyin bulunması gerektiğini, zeval vakti ile ilgili nehyin dışında da bir nehyin vârid olmadığını hatırlatmıştır. Netice olarak, cumadan önce namaz kılmanın rağbet edilecek bir davranış olacağına dikkati çekmiştir.

Nevevî'nin üstadı Ebû Şâme de "el-Bâis alâ inkâri'l-bid'a ve'1-havâdis" adındaki kitabında cuma günü iki ezan arasında iki veya dört rekat namaz kılmanın caiz, mubah olduğunu,namaz olması yönünden kınanamayacağını ama bunu sünnet telakki etmenin ayıplanacağını söyleyerek "Cuma müsta­kil bir namazdır, ondan evvel sünnet yoktur" demiştir.

Bu görüşte olanlar, İbn Ömer'den gelen rivayet için "O camiye erken gelir, içeride boş oturmamak için nafile namaz kılarak vaktini değerlendirirdi" derler. Cumadan evvel sünnet bulunduğuna daha açık ifâdelerle işaret eden hadisleri ise, değişik yönlerden tenkide tabi tutarlar.

Hanefî ve ŞâfiHere göre, cumadan evvel dört rekat sünnet kılınır. Bun­lar, üzerinde durduğumuz İbn Ömer hadisine ilâveten şu aşağıdaki rivayet­leri de kendilerine delil alırlar:

Abdullah b. Muğaffel'den merfu olarak rivayet edilmiştir: "Her iki ezan arasında namaz vardır"[279] İbn Abbâs (r.anhumâ) haber verdi ki: "Resûlullah (s.a.) cumadan önce dört rekat namaz kılar, onların arasını bir şeyle (selâmla) ayırmazdı"[280]

"Abdullah b. Mes'ud cumadan evvel dört, sonra da dört rekat namaz kılardı"[281]

Ubeyde'den rivayet edildi: "Resûlullah (s.a.) cumadan önce dört ve cu­madan sonra yine dört rekat namaz kılardı" (Taberânî).

Bu görüş sahibleri, cumayı öğle namazına kıyas ederek cumadan önce dört rekat sünnet olacağını isbat cihetine giderler.

İmam Buharı, cuma namazından sonra kılman namazları topladığı baş­lığa “ = Cumadan Önce ve sonra kılınan namaz" adını vermiştir. Sarih Aynî, hadisler içerisinde cumadan ön­ceki namaza delâlet eden hiç bir hadis olmadığı halde Buhârî'nin bu şekilde başlık atmasının sebebini özet olarak şu şekilde izah eder:

1. Sanki Buhârî bu isimle hadisin Ebü Dâvûd ve İbn Hibbân'daki fark­lı rivayetlerine işaret etmek istemiştir. (Bu rivayet, üzerinde durduğumuz hadistir).

2. Müellif bununla öğle ile cuma arasındaki eşitliğe işaret etmek istemiş olabilir.

3. Cumadan sonra kılınan namaz hakkında vârid olan haberler açıktır. Bu başlıkta önceki kılman namaza dikkat çekmek istemiştir.

Cumanın farzından sonra kılınacak namazın rek'at adedi bakımından birbirinden farklı rivayetler vârid olmuştur. Bu rivayetleri farklılığı aynı za­manda değişik görüşlerin çıkmasına sebeb olmuştur.

Aynî bu ihtilâfları şöyle özetler:

Üzerinde durduğumuz İbn Ömer hadisi, Buhârî'nin Mâlik ve Nâfi kanalıyla İbn Ömer'den yaptığı nakil, Ebû Dâvûd ve Müslim'in aynı babta yi­ne İbn Ömer'den yaptıkları rivayetler, cuma namazından sonra kılınan namazın iki rekat olduğunu bildirmektedir. Bu iki rekatin camide değil de evde kılınması gerekir. Hz. Ömer İmrân b. Husaynj Nehaî ve Mâlik'in gö­rüşleri bu merkezdedir.

Ali, İbn Ömer[282], Ebû Mûsâ, Atâ, Sevrî ve Ebû Yûsuf'a göre cuma­dan sonra altı rekat sünnet kılınır. Ancak bu zevattan Ebû Yûsuf bu altı re­katin önce dört, sonra iki sırasıyle kılınacağı görüşündedir. Hz. Ömer'den rivayet edilen "Bir namazdan sonra aynısı yoktur" tarzındaki habere daya­nır. Diğerlerine göre ise, Önce iki, sonra dört rekat kılınarak altıya tamam­lanır. Bunların delili Ebû İshâk'ın Atâ'dan rivayet ettiği şu haberdir: "îbn Ömer'le birlikte cuma namazı kıldım, selâmı verince kalkıp iki rekat nafile kıldı. Sonra kalkıp dört rekat daha kıldı ve ayrıldı."

İmam Şafiî "Cumadan sonra ne kadar çok nafile kılınırsa bence o ka­dar iyidir” demiştir. Fakat Şafiî mezhebinde cumanın son sünneti dört re­kattır.

İbn Mes'ud, Alkame, Nehaî, İshâk ve Ebû Hanife'ye göre de cumanın son sünneti dört rekattir. Bunların delili Ebû Hüreyre'den rivayet edilen şu hadis olmuştur: ''Si/den cumadan sonra namaz kılan dört rekat kılsın.”[283]

Görüldüğü gibi bütün haberler cumadan sonra namaz kılmanın meşru ve mesnûn oluşunda müttefiktir. Ancak kılınacak namazın rekat âdedinde ihtilâf edilmiştir. Bu ihtilâflar, iki, dört ve-alti olmak üzere üç rakam ve gö­rüş etrafında toplanmaktadır.[284]

 

Zuhr-ı Âhir'in Hükmü
 

O halde bugün bizim kıldığımız ve "Zuhr-ı âhır" dediğimiz namazın kaynağı ve mesnedi nedir? Çünkü görüldüğü gibi bu namazın sünnette delili yoktur. Hatta çok eski kaynaklarımızda bu namazın adına bile rastlanma­maktadır.

Hayreddin Karaman, Diyanet Dergisindeki bir makalesinde bu konu­yu ele almış, kılınması taraftan olanlarla karşı görüş sahiblerini ve her iki görüşün delillerini ortaya koymuştur.[285] Şimdi biz önce bu makaleden özetle her iki görüşün taraftar ve delillerini verecek sonra da İbn Âbidin'in aynı konudaki yazdıklarım aktaracağız.

Zuhr-ı âhir bilindiği gibi cumanın son sünneti dediğimiz dört rekat sün­netten sonra kılınan dört rekatlık bir namazdır. Kılınmasına taraftar olanla­ra göre, bunun kendisine has özel bir niyeti vardır. Şu şekilde niyet edilir: "Vaktine yetişip henüz edâ edemediğim - ya da henüz üzerimden düşmeyen-son farzı kılmaya niyet ettim."

Bu namazın kılınmasına sebeb, cumanın sıhhati için şart koşulan esasların tahakkuk etmemesi korkusudur. Zira bu durumda kılman cu­ma sahih olmayacağı için mükellef, borçlu kalacaktır. Bu borçtan kurtulabilmek için şayet cuma sahih değilse, o günün öğle namazı yerine kâ­im olmak üzere bir namaz kılınmaya başlanmıştır. Zuhr-ı Âhir kılmanın ca­iz olup olmadığı âlimler arasında ihtilaflıdır.

îbn Nüceym, Alâeddin el-Haskefî ve Cemaleddin el-Kasımî gibi âlim­ler, şüphenin ibâdeti ifsad edeceği görüşünden hareket ederek zühr-i âhir kıl­manın mekruh olduğunu söylemişlerdir. Bunlara göre cuma gibi mübarek bir namazı edâ edenlerin "bu namaz belki şöyle bir ihtilâfdan dolayı sahih olmamıştır" şüphesiyle zühr-ı âhir kılmaları cumayı ifsâd eder. Ayrıca bu, câhil halkın cuma farz değil, öğlen farzdır gibi bir yanlış anlayışa kapılması­na sebep olabilir.

Şevkânî, Avnü'l-Ma'bûd sahibi Azimâbâdî, yukarıda adım zikrettiği­miz Cemaleddin Kâsımî gibi bazı âlimler de bid'at olma noktasından hare­ket ederek Zühr-ı âhir kılmayı men'etmişler ve caiz görmemişlerdir. Bunların delillerinin özeti şudur: "Bâtıl olduğunu bile bile cuma namazı kılmak ha­ramdır. Cumanın sahih olduğuna marnlıyorsa, öğle namazını kılmaya ihti­yaç yoktur. Böyle bir namaz sahabe, tâbiûn ve müctehid imamlar devrinde kılınmamıştır. Dinde olmayan bir ibâdeti adet haline getirip dine sokmak bid'attir, günahtır. Bunu yapan da günahkâr olur."

Kılınması Taraftarı Olanlar: Bu görüşte olanların hareket noktası he­men hemen aynıdır. Bu bir şehir veya kasabada birden fazla camide kılınan cuma namazının sahih olup olmaması ihtimalidir.

İmam Şafiî'ye göre iki veya daha fazla yerde kılınan cuma namazların­dan sadece İlk defa kılanların cuması sahihtir. Sonra kılanlarınki olmamış­tır. Dolayısıyla sonra kılanların öğleyi yeniden kılmaları farzdır. Cumayı hangisinin önce kıldığı belli değilse, hepsinin öğleyi tekrar kılmaları gerekir.

Daha sonra gelen Şafiî fakihleri, imam Şafiî'den nakledilen bu hükmün, ihtiyaç olmadığı halde birden fazla camide cuma kılmakla ilgili olduğunu söylemişler, şehir veya kasaba halkını caminin almaması halinde birden faz­la camide cuma kılmanın sahih olacağı kanaatine varmışlardır. Buna göre cumadan sonra öğle kılmanın farziyeti düşmüş olur. Ancak bu alimlere gö­re öğle kılmak müstehabtır.

Hanbelî mezhebinin bu konudaki görüşü de Şâfiîlerden farklı değildir.

Hanefîlerden, Zuhr-ı âhiri caiz görenleri İbn Âbidin, el-Makdisî'nin "Nûru'ş-Şem'a fî zuhr-i'I-cum'a" adındaki risalesine dayanarak nakletmiştir.

İbn Âbidin önce bir şehirde birden fazla camide cumanın kılınmasının caiz olduğu görüşünün râcih olduğunu, dolayısıyla zuhr-ı âhir kılmanın uy­gun olmayacağını söyleyen Bahr'm ibaresini nakletmiş, daha sonra buna karşı çıkarak "aksine zuhr-ı âhiri kılmak sorumluluktan kurtulma yönünden ihti­yattır. Çünkü her ne kadar birden fazla camide cumanın sahih olduğu râcîh ve delil yönünden daha kuvvetli ise de, kuvvetli bir şüpheyi içine almakta­dır. Zira Ebû Hanife'den bunun hilafı (bir şehirde birden fazla camide cu­manın sahih olmadığı görüşü) rivayet edilmiş, Tahâvî, Timürtâşî, Sahibü'l-Muhtar da bunu tercih etmiştir.Hattâbî buna daha zahir der,Şafi-î'nin mezhebi, Mâlik'in meşhur, Ahmed b. Hanbel'in iki kavlinden biri de budur. Makdisî, "Nuruş-Şem'a fi Zuhri'I-Cum'a" adındaki risalesinde böy­lece naklettikten sonra Şâfiîlerden Sübkî'nin, "bu ulemânın çoğunluğunun görüşüdür. Hiçbir sahâbi ve tabiinden cumanın teaddüdünün caiz olduğu mahfuz değildir" dediğini nakleder. İbn Âbidin sözünün devamında Bedâ-yi'de birden fazla camide namazın sahih olmayışı görüşünün Zahirü'rrivâye olarak takdim edildiğini, şerhü'l-Münyede'de Cevamiü'l-Fikh'dan naklen bu­nun imamdan nakledilen rivayetlerin esahhı olduğunun belirtildiğini söyler. İbn âbidin, fetvanın bu vecihle olduğuna işaret edildiğini Râzi'nin tekmile-si'nde de biz "bunu alırız" denildiğini söyler.

Bunları zikrettikten sonra İbn âbidin şöyle devam eder:

"O halde mezhepte mutemed olan görüş, birkaç camide kılman nama­zın sahih olmayışıdır. Bunun için Münye şerhinde "evlâ olan ihtiyat tarafı­dır. Çünkü teaddüdün caiz olup olmayışmdaki ihtilâf kuvvetlidir. Zaruretten dolayı zuhr-ı âhirin caiz oluşuna fetva vermek, takvada ihtiyatın meşru olu­şuna manî değildir" denilmektedir.

Ben derim ki, eğer birden fazla camide cumanın caiz olmadığı görüşü zayıf bile olsa, ihtilâftan korunmak daha evlâdır. Bu kadar imamın ihtilâfı halinde durumun nasıl olacağını sen düşün. Müttefekün aleyh olan bir ha­diste şüphelerden korunmanın dinini ve ırzını temizlediği bildirilmektedir. Bunun için bazı âlimler ömründe hiç namaz geçirmeyen bir kimsenin ihtiya­ten tüm namazlarını kaza etmesinin mekruh olmadığını söylemişlerdir. Çünkü bu ihtiyata sarılmaktan ibarettir.

Kmye'de eğer namazında müctehidlerin ihtilâfı varsa kaza daha güzel­dir deniliyor. Yukarda geçen ihtilâflar bizim için yeterlidir.

Makdisi Muhît'ten naklen "Şehir olup olmadığında şüphe edilen yerde oturanların, cumadan sonra ihtiyaten öğle niyetiyle dört rekat namaz kıl­maları gerekir. Şayet cuma sahih olmamışsa bu namaz onun yerine geçer. Böylece mükellefler farz borcundan kurtulmuş olurlar. Bu ibarenin bir ben­zeri Kfifi'de de mevcuttur. Kmye'de de bildirildiğine göre Merv ahalisi iki camide cuma kılmak mecburiyetinde kalınca imamları onlara cumadan son­ra ihtiyaten dört rekat kılmalarını vacib olmak üzere emretmişlerdir" der.

Hidâye sarihlerinin çoğu da aynı şeyi nakletmişlerdir. Zâhiriyye de Bu­hara ulemâsının da bu görüşte olduğu ifâde edilmiştir.

Makdisî Feth'den naklen şöyle demektedir: "Bulunduğu yerin şehir olup olmadığında tereddüt ederse veya birden fazla yerde cuma kılmmışsa, kişi­nin vaktine ulaşıp da henüz edâ edemediğim son öğleyi kılmaya niyet ettim, şeklinde de bir niyetle dört rekat namaz kılması gerekir."

îbn Âbidin başka bazı nakilleri de yaptıktan sonra kendi görüşünün de ifadesi olarak sonucu şu sözleri ile toplar:

"Bilcümle cumadan sonra bu dört rekatin kılınması gerekir."

Zuhr-ı âhirin cevazı kabul edildiği takdirde hükmünün ne olduğunda da ihtilâf edilmiştir.

İbnü'ş-Şıhne dedesinden naklen mücerred vehm halinde onun mendub, cumanın sıhhati konusunda şüphe olduğu takdirde ise vacib olduğunu söy­ler. Bu görüş İbnu'I-Hümâm'dan da nakledilmiştir.[286]

 

Bazı Hükümler
 

Cuma günü cuma namazından önce ve sonra sünnet kılmak meşrudur. Bu sünnetlerin kaç rekat olduğu ve nerede kılınmasının efdal olduğu konulan ihtilaflıdır. Bu ihtilâflara me­tin içerisinde temas edilmiştir.[287]

 

1129. ...Amr b. Atâ b. Ebi'l-Huvâr'dan rivayet edildiğine göre; Nâfi b. Cubeyr kendisini es-Sâib b. Yezid b. Uht-i Nemir'e gönderip Muâviye'nin namaz konusunda onda gördüğü birşeyi sordurmuş, es-Sâib de şu cevabı vermiştir:

Muaviye ile birlikte imam odasında cuma namazı kıldım. Se­lâm verince olduğum yerde kalkıp (nafile) namaz kıldım. Muaviye (evi­ne) girince bana haber gönderdi ve şöyle dedi:

Bu yaptığını bir daha tekrarlama. Cumayı kıldığın zaman ko­nuşmadıkça veya (camiden) çıkmadıkça ona bir namaz ulama. Çün­kü Resûlullah (a.s.) böyle yani konuşmadıkça ya da (mescidden) çıkmadıkça bir namaza başka bir namazın eklenmemesini emretti.[288]

 

Açıklama
 

Hadis-i şerifin Müslim'deki rivayetinde: “ - selâm verince” cümleciğinin yerinde " = imam selam  verince" cümleciği  yer almıştır.Ayrıca Ebû  Dâvûd'daki " = ResûluHah böyle emretti" cümlesi de Müslim'de “ResûluHah bize böyle emretti" şeklindedir.

“Maksure", caminin içerisinde sultanların namaz kılması için yapılan küçük odacıklardır. Bugün o odacıklar daha çok "imam odası" adiyle imamların sünnet kılmaları veya soyunup giyinmeleri için kullanılmaktadır. Bu odacığı ilk defa Haricîlerin suikast teşebbüsleri üzerine Hz. Muâviye ihdas etmiştir.

Kadı İyâz, bu odalara müteahhirûndan bazılarının cevaz verdiğini kay­dederek bunun safların arasını ayırmaya ve imamın, arkasındaki cemaat ta­rafından görülmesine mani olduğu için hata olduğunu söyler.

Bu odalarda kılınan namazın hükmü ulemâ arasında ihtilaflıdır.

Hasen, Kasım, Salim ve diğer bazı âlimler buralardaki namazın kerâhetsiz caiz olduğunu söylerler.

İbn Ömer, Şa'bî, Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve İshâk'a göre ise, buralar­da namaz kılmak mekruhtur. Hatta İbn Ömer, namaza ikâmet edildiğinde maksurede olursa dışarıya çıkarmış.

Kadı İyaz "Bu odacıklara girmek için herkese izin verilmişse oralarda cuma namazı kıhnabilir, aksi halde kılınamaz. Çünkü cami hükmünden çıkmış olur" demiştir.

Hadis-i şerif, farz namazdan sonra aynı yerde ve hiç konuşmadan nafi­le kılmamın uygun olmadığını bildirmektedir. Çünkü bu hareket camiye son­radan gelenlere farzın kılınmakta olduğu intibaını verebilir.

İmam Nevevî bu konu ile ilgili olarak şöyle der:

"Bu hadis revâtib sünnetlerin veya başkalarının farz kılınan yerden başka yerde kılınmasının müstehab olduğunu söyleyen âlimlerimize delildir. En iyisi nafile için mescidden çıkıp eve gitmektir. Bu mümkün olmazsa, secde yerle­rini artırmak ve farzı nafilelerden ayırmak için cami içerisinde yer değiştir­mek gerekir. Hadisteki "konuşmadıkça" ifâdesi farz ile nafilenin arasının konuşmakla ayrılabileceğine delildir. Ancak, yer değiştirmek daha efdaldir."

Nevevî'nin söyledikleri, aynı zamanda Şâfiîlerin görüşüne ışık tutmak­tadır. Hanefîlerin mezhebi de bundan pek farklı değildir. Bu mezhebin ön­de gelen fıkıh kitablarından Bedaiü's-sanâî'de şöyle deniliyor:

"Muhammed'den şöyle dediği rivayet edildi: Cemaatin safları bozma­ları ve dağılmaları müstehabtır."

Ebû Hüreyre'den merfuan rivayet edilen "Biriniz namazı bitirince öne veya geriye gitmekten aciz mi?"[289] hadisi de farzdan ayrılınca yer değiştir­menin müstehab oluşunun delillerindendir.[290]

 

Bazı Hükümler
 

1. Cuma namazından sonra nafile kılmak sünnettir.Bu konu bir önceki hadisin açıklamasında etraflıca izah edilmiştir.

2. Ulü'l-Emrin gerekli gördüğü hallerde, cami içinde küçük odacıklar yaptırması caizdir.

3. Nafile namazlarının farz kılınan yerlerde kılınması doğru değildir. Yer değiştirmek müstelıabtır.

4. Farz namaz ile nafilelerin arası konuşmakla da ayrılabilir.[291]

 

1130. ...Atâ'dan rivayet edildiğine göre; İbn Ömer Mekke'de ol­duğu zaman, cumayı kılınca biraz ilerleyip iki rekat, sonra yine ilerle­yip dört rekat daha kılardı. Medine'de olduğunda ise, cumayı kılar sonra evine döner ve (evinde) iki rekat namaz kılardı. Mescitte (birşey) kılmazdı.Kendisine (bu farklılığın sebebi) soruldu; "Resûlullah (s.a.) böyle yapardı" cevabım verdi.[292]

 

Açıklama
 

İbn Ömer, hem Mekke, hem de Medine'deki hareketine mesned olarak Resûlullah'ın tatbikatını göstermiştir. Peygamber’in Mekke'de cuma kılması Mekke Fethi esnasında olmuştur. Çünkü Hic­retten önce henüz cuma farz değildi. Efendimizin Mekke'de evi olmadığı için cumadan sonraki sünnetleri mescidde kılmıştır. Bu, aynı zamanda mescidde nafile kılmanın caiz olduğuna da delildir.

Hz. Peygamber'in Medine'de iki rekat kılmasının da bunun caiz oldu­ğunu göstermek hikmetine mebni olması mümkündür.

Bu rivayet cumadan sonra kılınan sünnet namazın altı rekat olduğunu söyleyenlere delildir. İki hadis önce açıklandığı üzere, bu Hanefîlerden Ebû Yûsuf'un görüşüdür. Ancak cumadan sonraki dört rekatın sünnet oluşu mezhep içerisinde ihtilafsız olduğu için önce dört rekat kılınır.[293]

 

1131. ...Ebû Hureyre (r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu:

İbnü's-Sabbâh'ın rivayetine göre, "Cumadan sonra namaz kıla­cak olan kimse dört rekat kılsın."

îbn Yûnus'un rivâyetihe göre ise Efendimizin beyânı şu şekildedir: "- Cumayı kıldığınızda arkasından dört rekat de (nafile) kılınız." Süheyl şöyle dedi: Babam bana; "yavrum, eğer camide iki rekat kılar sonra da eve gidersen, iki rekat (de orada) kıl" dedi.[294]

 

Açıklama
 

Müellif bu hadisi iki ayrı hocasından duymuştur.Bunlar İbnu’s Sabbâh ve İbn Yûnus'dur. Bu zatların rivayetleri bi­ri birlerinden farklı olduğu için Ebû Dâvûd her iki rivayeti râvilerine de işa­ret ederek, ayrı ayrı nakletmiş, fakat bunu tek hadisin içerisinde birleştirmiştir. Müslim bu rivayetleri ayrı ayrı iki hadis halinde zikretmiştir. Tirmizî'-nin rivayeti İbnü's-Sabbah'ın ifâdelerine; İbn Mâce, Nesâî ve Beyhakî'nin rivayetleri de İbn Yûnus'unkine uygun olarak sevk edilmiştir.

Bu hadis-i şerif cumanın son sünnetinin dört rekât olduğunu söyleyen­lerin delilidir. Ebû Hanife, Muhammed ve bir kavlinde Şafiî'nin görüşü budur.

Nevevî, hadisin Müslim'deki rivâyetindeki; " = siz­den kim namaz kılacaksa..." tarzındaki ifâdenin bu namazın vâcib değil, sünnet olduğuna delâlet ettiğini söyler. Nevevî hadis-i şerifte "dört rekat" denmesi onun faziletine işaret ettiğini; Resûlullah'ın bazı zamanlarda iki re­kat kılmasını da bunun cevazına işaret kabul eder. İmam Ahmed'e göre de bu namazın en azı iki, en fazlası altı rekattır.

Süheyl'in, rivayetin sonuna eklediği ta'lîk, cumadan sonraki dört reka­tı ihmal etmemeyi teşvik mahiyetindedir. Babası Süheyl'e, sanki, "şayet acele bir işinden dolayı camide dört rekat kılamazsan, iki rekat kıl, iki rekat de eve varınca kılarsın'* demiş olmaktadır.

Müslim'in rivâyetindeki şu ifadeler bunu gösterir:

Süheyl şunları söyledi: "Eğer sen bir şey dolayısıyla acele edersen mescidde iki re­kat (eve) döndüğünde de iki rekat kıl."[295]

 

Bazı Hükümler
 

1. Cuma namazından sonra dört rekat namaz kılmak meşrudur.

2. Bu namaz farz veya vâcib değil, sünnettir.

3. Bu dört rekatı camide kılamayan kimse evinde ikmal etmelidir.[296]

 

1132. ...İbnÖmer(r.a.)'den; demiştir ki: Resûlullah (s.a.) cuma­dan sonra evinde iki rekat namaz kılardı.[297]

Ebû Dâvûd dedi ki: Abdullah b. Dinar tbn Ömer'den aynen bu­nun gibi rivayet etti.[298]

 

Açıklama
 

Tirmizî  bu hadis için hasen-sahih demiştir.Hadisin Müslim ve Tirmizî'deki   rivayetlerinde “ = Evinde" kaydı mevcut değildir.

İbn Ömer'in bu rivayetinden Hz. Peygamberin cumadan sonra sadece iki rekat namaz kıldığı ve bunu da evine tahsis ettiği anlaşılıyor. Nevevî bu konuda şunları söylüyor:

"Resül-i Ekrem (s.a.) namazın en az iki rekat olduğunu bildirmek için bazı vakitlerde böyle kılmıştır. Hz. Peygamber'in çokça dört rekat kıldığı besbelli bir şeydir.Çünkü bize dört rekat emretmiş ve bunu teşvik etmiştir."

Irakî ise, Nevevî'nin bu mütalaasına karşı çıkmış, Hz. Peygamber'in çok­ça dört rekat kıldığının, belli olması bir yana büyük ihtimalle bile sabit ol­madığını söylemiş ve İbn Ömer'in Mekke'de camide altı, Medine'de de evinde iki rekât kılıp "Resûlullah böyle yapardı" demesini şahit tutmuştur.

Netice olarak diyebiliriz ki, Ümmetine dört rekat kılmasını emretmiş ve bunun evde olmasını şart koşmamıştır. Kendisi ise, bazı hallerde evinde iki rekat kılmıştır. Efendimizin bu hareketi, ümmete dört rekat kılmalarını em­retmesine manî değildir.

Zürkânî, Hz. Peygamber'in evinde iki rekat kılmasının hikmeti olarak fbn Battâl'ın şöyle dediğini nakletmiştir:

"Cuma, öğleden bedel olup iki rekat kılınınca Efendimiz bu nafilenin öğlenin kısaltılmış olduğunun zannedilmesi korkusu ile evinde kılmıştır."[299]

 

1133. ...Atâ'dan rivayet edildiğine göre:

İbn Ömer'i cumadan sonra namaz kılarken görmüş. İbn Ömer, cumayı kıldığı yerden birazcık ayrılır iki rekat namaz kılar, sonra bun­dan biraz fazla yürür ve dört rekat daha kılarmış.

(İbn Cüreyc dedi ki:) Atâ'ya;

İbn Ömer böyle yaparken kaç defa gördün? diye sordum. "Defalarca" karşılığını verdi.[300]

Ebû Dâvûd şöyle der: Bu hadisi Abdulmelik b. Ebî Süleyman da rivayet etmiş, fakat tamamlamamıştır.[301]

 

Açıklama
 

İbn Ömer'den hikâye üslubuyla terceme ettiğimiz eserin bir bölümü Medine'de haddi zatında İbn Ömer'in sözleri olarak vârid olmuştur. Fakat Türkçe ifâdeye uygun oîması için terceme hikâye üslubuyla yapılmıştır.

Bu haber, İbn Ömer'in cumadan sonra önce iki, sonra dört rekat na­maz kıldığını göstermektedir. Bu, cumadan sonraki sünnetin en azı iki, en çoğu dört rekat diyen Hanbelîlerin mezhebine esas olmuştur. Ama daha çok sünnetin altı rekât olduğunu söyleyenlere delildir.

Şâfiîler bu namazın en az iki, en fazla dört rekat olduğunu söylerler. Hanefîlere göre, dört rekât tek selâmla edâ edilir.

Bu babın hadisleri, cumadan sonra kılınan sünnetin iki, dört veya altı rekat oluşuna delâlet yönünden ihtilâf arz etmektedir. Herbirini takviye eden mütalealar, yeri geldikçe ortaya konmuştur. Yine bu babdaki hadisler, adı geçen sünnetlerin evde de camide de kılınabileceğini göstermektedir. Fakat çoğunluğu bu namazın evde kılınmasının daha efdal olduğunu göstermekte­dir. Nafile namazları evde kılmaya teşvik eden başka rivayetler de gözönünde bulundurulunca cumadan sonra kılman nafilelerin de evde kılanmasmın daha efdal olacağı ortaya çıkmaktadır.

Cuma namazı ile ilgili hadisler burada sona ermiştir. Bundan sonra bay­ram namazına ait olan hadis-i şerifler gelecektir.[302]

[277] Kütüb-i Sitte müelliflerinden sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/243.

[278] Müslim, cuma 71, 72; Nesâî, imame, 64, cuma 43, 44; Tİrmizf, cuma 24, ibn Mâce, ikâme 95; Dârimî, salât 144, 146, 207; Ahmed b. Hanbel, II, II, 35, 75, 77.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/243-244.

[279]  Buhârî, ezan 14, 16; Müslim, musafirin, 304.

[280]  ibn Mace, ikâme 94. Bu hadis oldukça zayıftır. Senedi zayıflarla doludur. Meselâ Atiy-ye'nın zayıf olduğunda ittifak vardır. Haccâc Mudelhs Mubeşşir b. Ubeyd, yalancı, Ba-kiyye (İbnu'l-Velid) mudellistir. Bu hadis için Hulâsa'da Nevevî de "Bâtıldır. Onda şu dört zayıf râvî bir araya gelmiştir" der.

[281]  Tırmızî, cum'a 24.

[282] îbn Ömer'den iki türlü rivayet "gelmiştir. Bunlardan birine göre iki rekat diğerine göre altı rekattır.

[283] bk. 1131 numaralı hadis.

[284] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/244-246.

[285] bk. Diyanet Dergisi XII. sayı: 4.

[286] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/247-249.

[287] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/249.

[288] Müslim, cuma 73

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/250.

[289] bk. 1006 no'lu hadis.

[290] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/250-251.

[291] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/251-252.

[292] Beyhakî, cs-Sunenu l-kubrâ, III, 240.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/252.

[293] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/252-253.

[294] Müslim, cuma 69; Tirmizî, cuma 24; îbn Mâce, ikâme 95; Ahmed b. Hanbel, 249, 252.

      Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/253.

[295] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/253-254.

[296] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/254.

[297] Müslim, cuma 71, 72; Tirmİzî, cuma 24; Nesâî, cuma 43 - 44; tbn Mâce, ikâme 95.

[298] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/254.

[299] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/255.

[300] Beyhakî, es-Sunenu'1-kubrâ, III, 241.

[301] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/255-256.

[302] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/256.



Konu Başlığı: Ynt: Cumadan Sonra Kılınan Namaz
Gönderen: Pelinay üzerinde 19 Mart 2016, 12:05:33
Cuma namazi bahsi cok guzel aciklanmis.Allah rai olsun paylasim icin


Konu Başlığı: Ynt: Cumadan Sonra Kılınan Namaz
Gönderen: Ceren üzerinde 12 Ekim 2016, 21:00:22
Aleykumselam.Rabbim bizleri cuma namazini kilan ve ardindan peygamber efendimizin sunnetine tabi kalip ardindan nafile namazini kilan kullardan olalim inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Cumadan Sonra Kılınan Namaz
Gönderen: Ruhane üzerinde 13 Ekim 2016, 02:15:20
Efendimiz bol bol nafile ıbar tlerde bulunmuştur..Bizlere de rehberlik yapmıştır..Mevlam yolunda hayirli bir şekilde yurumemizi nasip.eylsin  .Amin..


Konu Başlığı: Ynt: Cumadan Sonra Kılınan Namaz
Gönderen: Sevgi. üzerinde 13 Ekim 2016, 06:13:26
Esselâmü Aleyküm Ve Rahmetüllah. Peygamberimiz ( S.A.V ) bizlere her yönüyle güzel örnektir. Oyüzden bizlerde Peygamberimiz'in yolundan hakkıyla gidenlerden olalım inşaAllah. Amin


Konu Başlığı: Ynt: Cumadan Sonra Kılınan Namaz
Gönderen: Mehmed. üzerinde 13 Ekim 2016, 07:14:49
Ve aleykümüsselam   . Rabbim Peygamberimiz gibi yaşayanlardan eylesin bizleri. Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Cumadan Sonra Kılınan Namaz
Gönderen: Mehmed. üzerinde 13 Ekim 2016, 07:15:01
Ve aleykümüsselam   . Rabbim Peygamberimiz gibi yaşayanlardan eylesin bizleri. Rabbim paylaşım için razı olsun