๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 28 Aralık 2011, 17:24:45



Konu Başlığı: Çok Yağmurlu Günde Cuma
Gönderen: Zehibe üzerinde 28 Aralık 2011, 17:24:45
206-207. Çok Yağmurlu Günde Cuma

 

1057. ...Ebu'l-MelnYin, babasından rivayet ettiğine göre; Huneyn Savaşı yağmurlu bir (cuma) günü(nde cereyan etmiş) idi. Peygamber (s.a.) müezzinine:

"Namaz, olduğunuz yerdedir" diye (ilân etmesini) emretti.[52]

 

Açıklama
 

Huneyn, Mekke ile Tâif arasındaki bir vadinin adıdır.Zülmecâz panayırı burada kurulurdu. Müslümanlar Mekke'yi fethettikten sonra kendilerine karşı 20.000 kişilik bir ordu hazırlayan Hevâzîn ve Sakîf kabileleri ile Huneyn vadisinde karşılaştılar. Bu savaş, H.8/M. 630 tarihinde vukubuldu. Düşmanın kurduğu bir pusuya düşen İslâm or­dusu ilk anda bozguna uğrar gibi oldu. Asker içindeki yeni müslüman olan­ların bazılarından ve müşriklerden bu duruma sevinenler oldu. Fakat Hz. Peygamber ve etrafındaki bazı vefakâr müslümanlann gayretiyle kısa zamanda müslümanların durumu düzeldi, kaçanlar geri döndü, mağlubiyetten sonra zafer müslümanlann oldu. Savaş sonunda müslümanlar 4 şehid, kâfirler 70 ölü verdiler. Bu savaşta, müslümanlar, daha önce benzerini görmedikleri de­recede büyük bir ganimet elde ettiler. Bu ganimet miktar olarak 22 bin deve, 40 bin koyun, 4 bin okka gümüş, 6 bin esirden ibaretti. Ganimetin bu kadar çok olmasına, düşmanın mallarım kadınlarını ve çocuklarım savaş meyda­nına getirmesi sebeb olmuştur.

Hadiste beyân edildiğine göre, işte bu savaşın olduğu günde Hz. Pey­gamber, müslümanlann namazlarını evlerinde kılmalarım emretmiştir. Bu­radaki "ev"den maksat "çadırlaradır. Çünkü "evler" manasını verdiğimiz "rihâl" kelimesi taştan olan evler için kullanıldığı gibi deriden, yün­den, kıldan veya başka şeylerden yapılan çadırlar için de kullanılır. Bu keli­me bundan sonraki bablarda da sık sık gelecek ve duruma göre bazan "hâne" bazan "çadır" bazan da "bulunduğunuz yer" diye terceme edilecektir.

Hadis, "çok yağmurlu günde cuma" başlığı altında yer almıştır. Hal­buki bu hadiste Huneyn gününün cuma günü olduğuna da;r bir kayıt yok­tur. Ancak aşağıda gelecek olan rivayetler, sozkonusu günün cuma günü olduğunu ifade etmektedir. İşte bu yüzden bu hadis, bahis konusu babta ge­tirilmiştir.

Hadis-i şerif şehir dışında cumanın farz olduğunu söyleyenlere delil gi­bi görünmektedir. Çünkü eğer buralarda cuma farz olmasa idi, Hz. Peygam­ber namazın çadırlarda olduğunu ilân ettirmezdi. Ancak bu hadisenin cuma günü olması cuma namazı için olmasını gerektirmez. Adı geçen namazın cu­ma yerine kılınan öğle veya ikindi namazı olması da mümkündür. O halde hadis, kırda cuma namazının farz olmasına delil sayılamaz.[53]

 

1058. ...Ebû Melîh'den; "Bu günün cuma günü olduğu" rivayet edilmiştir.[54]

 

Açıklama
 

Bu eser, mevkuftur. Musannifin eseri buraya almaktan maksadı, yukarıdaki haberde mevzu-bahs edilen günün, cuma günü olduğuna işaret etmektir.[55]

 

1059. ...Ebû Melîh, babasından; onun cuma günü Hudeybiye'de Hz. Peygamber'le beraber olduğunu, yağmura tutulduklarını ancak ayakkabılarının altının bile ıslanmadığını ve Resûlullah'm onlara na­mazlarını evlerinde kılmalarım emrettiğini rivayet etti.[56]

 

Açıklama
 

Hudeybiye hâdisesi H. 6 senede vuku bulmuştur. Hudeybiye Mekke'ye bir, Medine'ye 9 merhale uzaklıktadır. Hz. Pey­gamber ashabıyla birlikte Kabe'yi ziyaret için yola çıkmış, fakat müşriklerin karşı çıkması sebebiyle Hudeybiye demlen bir köyde yapılan bir anlaşma se­bebiyle geri dönmüştür.

Hadisteki "ayakkabılarının altı ıslanmadı” ifâdesi yağmurun azlığın­dan kinayedir. Bu haberde Hudeybiye'de cuma günü yağan az bir yağmur sebebiyle Hz. Peygamber cemaate namazlarını çadırlarında kılmalarını em­retmiştir. Bundan önceki rivayetlerde ise söz konusu hâdisenin Huneyn gü­nünde olduğu belirtilmişti. Buna göre hâdisenin iki ayrı yerde de tekrarlandığı anlaşılmaktadır.

Ebû Davud'un bu ve bundan önceki hadisleri "çok yağmurlu günlerde cuma" başlığı altında zikretmesi, müellifin yağmurlu günlerde cuma nama­zına gitmenin şart olmadığı fikrinde olduğunu gösterir. Ancak bu hadisler­den müellifin anladığı hükmü çıkarmak mümkün değildir. Çünkü Hz. Peygamberin evlerde kılınmasını emrettiği namazın cuma namazı olduğuna dair hiçbir işaret mevcut değildir. Çünkü hâdisenin cuma günü olması cuma namazı için olmasını gerektirmez. Sabah veya ikindi namazları için olması da mümkündür. Üstelik her iki rivayette de hâdisenin sahrada olduğu göze çarpmaktadır. Ne Hz. Peygamber'in ne de sahâbîlerin kırda olduklarında cuma namazı kılmak için toplandıkları sabit değildir. O halde bu hadisler delil alınarak "yağmurlu günlerde cumaya gitmemek caizdir" denemez.[57]

[52] Beyhakî, es-Sünenu'l-kübrâ, III, 186.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/143.

[53] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/143-144.

[54] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/144.

[55] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/144.

[56] Ibn Mâce, ikame 35.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/144-145.

[57] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 4/145.