๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 20 Ocak 2012, 20:03:18



Konu Başlığı: Cessasenin Haberi
Gönderen: Zehibe üzerinde 20 Ocak 2012, 20:03:18
15. Cessase'nin Haberi[97]

 

4325... Fatıma binti Kays (r.anha) şöyle demiştir: Bir gece Rasûlullah (s.a) yatsı namazını geciktirdi sonra çıkıp şöyle dedi:

"Beni, Temimu'd - Dari'nin adalardan, birindeki bir adamdan verdiği haber geciktirdi. (Temim dedi ki)Ben saçlarını yerde sürüyen (uzun saç-h) bir kadınla karşılaştım.

Sen kimsin? dedi (m)

Ben Cessase'yim, şu köşke git, dedi. Oraya gittim, bir de ne göreyim. Saçlarını sürüyen (uzun saçlı) bukağılara bağlı, yerle gök arasında sıçra­yan bir adam!

Sen kimsin? dedim

Ben Deccal'im, ümmîlerin peygamberi çıktı mı? dedi.

Evet, dedim.

Ona itaat mı ettiler, isyan mı? dedi

İtaat ettiler, dedim.

Bu onlar için hayırlıdır, dedi.[98]

 

Açıklama
 

Haberde anlatılan hadiseyi Temimu'd-Dari haber vermiş, Hz. Peygamber de reddetmemiştir. Böyle olunca, hadis Hz. Peygamberin verdiği haber hükmünü almış olur.

Bu haberde Temimu'd-Dari'nin karşılaştığı Cessase bir kadındır. Bun­dan sonra gelecek olan hadiste ise Cessase'nin bir Dabbe (hayvan) oldu­ğu görülmektedir. Bu çelişki üç şekilde izale edilmektedi:

1- Dabbe, yeryüzünde yürüyen canlı demektir. Kelimenin taşıdığı bu genel manaya göre  kadına da dabbe demek mümkündür. O zaman iki varlık da aynı olur.

2- Deccal'in iki tane cessasesi vardır. Birisi hayvan birisi de kadındır.

Temimu'd-Darî her iki Cessase ile de karşılaşmıştır.

3- Cessase bir şeytandır, değişik kılıklara girebilir. Temimu'd-Dari onunla bir seferinde kadın kılığında iken, bir seferinde de hayvan kılığın­da iken karşılaşmıştır.

Haberde zincirlerle bağlı olan Deccal'in "Ümmilerin peygamberi çıktı mı?" diye sorduğu bildirilmektedir. Ümrnî; okuma yazma bilmeyen de­mektir. Araplar o zaman genelde okuma yazma bilmedikleri için, Bz. .Peygamber (s.a)'e "Ümmilerin peygamberi"' denilmiştir.

Hadisten, Deccarin daha Hz. Peygamber devrinde yaraniınış olduğu ve insan içine çıkacağı günü beklediği anlaşılmaktadır.

Bu hadisin isnadın da Osman b. Abdurrahman el-Kureşî vardır. Onu sıka kabul edenler olduğu gibi hakkmda tenkitli ifadeler kullananlar da ol­muştur, îbn Hıbban el-Büstî; "Bence onun rivayeti ile ihticac caiz değil­dir" demiştir.

Bu hadisi Müslim, değişik tanklarla tahric etmiştir. Onun tahriclerinde Osman b. Abdurrahman yoktur.[99]

 

4326... Falıma b. Kays (r.anha) şöyle demiştir: Rasululîah'ın müezzi­ninin "Namaz toplayıcıdır" diye seslendiğini duydum ve çıktım. Rasû-lullah (s.a) ile birlikte.namazı kıldım. Rasûluliah (s.a) namazını bitirince gülümseyerek minbere oturdu. "Herkes yerinde kalsın" dedi. Sonra:

“Sizi niçin topladım biliyormusunuz?" dedi.

Allah ve Rasulü daha iyi bilir, dediler.

Şöyle buyurdu:

Ben sizi bir korku ve rağbet (bir şeyden korkutmak veya hoşlana­cağınız bir şey söylemek) için toplam adım, şu haber için topladım:

Temimu'd-Dari bristiyan bir adamdı (Bize) gcîip bi'at etti ve müs-lüman oldu. Bana, Deccal konusunda size anlattığım şeylere uyan şeylerden bahsetti. Anlattığına göre; o, Lahm ve Cüzam kabilelerin­den otuz kişi ile birlikte bir deniz gemisine (büyük bir gemiye) binmiş. Dalga onlarla denizde bir ay oynamış ve güneşin battığı yerdeki bir adaya yanaşmışlar. Geminin kayıklarına binip adaya girmişler. On­ları çok kıllı bir hayvan karşılamış.

Vah sana! sen kimsin? demişler,

Ben Cessfâse'yim, şu manastırdaki adama gidin, çünkü o sizin ha­berinize müştakdır, demiş.

Temim dedi ki: Bize adamın adını söyleyince onun şeytan olmasın­dan korktuk ve koşarak gittik. Manastıra girince bir de ne görelim, o zamana kadar hiç görmediğimiz iri cüsseli, elleri boynuna sıkı sıkıya bağlanmış bir adam.." Ravi hadisi zikretti;[100]

Deccal onlara; Beysan hurmalığını, Zûar pınarını ve Ümtrrî nebiyi sor­du (sonra) "Şüphesiz ben Mesih Deccal'im, benim çıkmama yakında izin verilecektir" dedi.

Rasûlullah (s.a) şöyle buyurdu;

"O Deccal Şam denizinden - veya Yemen denizinden, - hayır ak­sine doğu tarafından evet doğu tarafından çıkacaktır." dedi. Rasûlul­lah (bunu söylerken) doğu tarafına işaret etti.

Fatıma binti Kays: "Bunu Rasûlullah'tan ezberledim" dedi.

Ravi hadisi şevketti.[101]

 

Açıklama
 

Metinlerde farkedildiği gibi hadisin Ebu Davud'daki kısmı muhtasardır. Sahih-i Müslim'de tamamı vardır. Sahih-i Müslim'de olup da burada olmayan kısımlara mefhum ola­rak işaret etmek istiyoruz. Müslim'in rivayetinin başında, Fatıma binti Kays, kocası Mugire, bir savaşta yaralanıp ölünce Fatıma'nın dul kaldığı­nı, Rasululullah'ın kendisini Usame b. Zeyd ile nikahlamak istediğini iddetini doldurmak üzere İbn Ümmü Mektub'un evine gönderdiğini, iddeti bitince müezzinin "namaz toplayıcıdır" sözünü duyup camiye gittiğini an­latmıştır.

Sahih-i Müslim'deki rivyette Ebu Davud'un rivayetinin orta kısmında­ki "hadisi şevketti" bölümü tafsilatlıca anlatılmıştır. O kısımda anlatıldı­ğına göre manastırdaki adam;

Siz benim haberimi almışsımzdır. Şimdi siz bana haber verin siz kim­siniz? demiş, onlar da denizde başlarından geçeni; Cessase ile karşılaşma­larını, onun söylediklerini anlatmışlar. Deccal gelenlere Zuğar pınarından önce Taberiye gölünü sormuştur. Müslim'in rivayetindeki bu bölümler aynen şöyledir: Deccal:

Bana Beysan hurmalığından haber verin?

Onun nesinden haber almak istiyorsun?

Onun hurmasını soruyorum, ürün veriyor mu?

Evet

Haberiniz olsun! O yakında ürün vermez hale gelecektir. Bana Tabe­riye gölünden haber verin?

Nesinden haber almak istiyorsun?

içinde su var mı?

Suyu çok

Haberiniz olsun. Onun suyu çekilmek üzeredir. Bana Züğar pınarın­dan haber verin.

Onun nesini sororsun?

Pınarda su var mı? Sahipleri onun suyuyla ekin yetiştiriyorlar mı?

Evet onun suyu çok ve sahipleri onun suyuyla ekin yetiştiriyorlar.

Bana ümmilerin peygamberinden haber verin, o ne yaptı?

Mekke'den çıktı, Yesrib'e (Medine'ye) yerleşti.

Araplar onunla savaştılar mı? Evet

Onlarla ne yaptı?

Kendisine, Rasûlullah'm peşinden gelen Araplarla galip geldiğini ve Arapların ona itaat ettiklerini söyledik.

Bu oldu mu? dedi

Evet oldu, dedik.

Dikkat edin bu onlar için ona itaat etmelerinden daha hayırlıdır. Ben size kendimden bahsedeyim; ben Mesih (ud- Deccal)'im, bana yakında çıkış izni verilecektir. Çıkıp yeryüzünde dolaşacağım. Kırk günde Mekke ve Taybe'den başka, ayak basmadığım yer kalmayacaktır. Bunların ikisi bana haram kılındı. Ne zaman bunlardan birine girmek istesem elinde kı­nından çekilmiş bir kılıç bulunan bir melek karşıma çıkacak ve bana en­gel olacak. Oradaki her yol üzerinde orayı koruyacak melekler var" dedi.

Fatıma dedi ki: Rasûlullah (s.a) bastonu ile minbere vurarak: "İşte taybe budur işte Taybe budur" dedi. O Medine'yi kastediyordu.

Daha sonra Rasûlullah: "Bunu size söylemiş miydim?" diye sordu. Cemaat "evet" karşılığını verdi.

Hadisin devamında Rasûlullah (s.a)'ı Temîm'in, Deccal, Mekke ve Medine konusunda söylediklerinin kendi söylediklerine uymasının hoşu­na gittiğini söyledi.[102]

 

4327... Fatıma binti Kays (r.anha) şöyle dedi. Nebi (s.a) öğle namazım kıldı sonra minbere çıktı. Halbuki o daha önce minbere sadece Cuma günü çıkardı...

Ravi Amir sonra bu (bir önceki hadisteki) kıssayı aıılatn.

Ebû Davûd derki:

îbn Sadran Basralıdir. İbn Mısver ile birlikte denizde batü. ondan baş­ka hiç kimse kurtulamadı.[103]

 

Açıklama
 

Bu rivayetle Fatıma binti Kays Rasuiullah'ın kendilerine Cessase kıssasını öğleden sonra anlattığını söylemektedir. Haibuki önceki rivayette, yatsıdan sonra anlattığını söyle­miştir. Halbuki önceki rivayette, yatsıdan sonra anlattığı ifade edilmekle idi. Bu, görünüşte bir çelişkidir.

Bezlü'l-Mechud müellifi bu konu ile ilgiii olarak şöyle demektedir: "Bu iki rivayet arasında çelişki yoktur. Çünkü Temim, hadiseyi Rasûlul-lah'a akşamdan sonra anlatmış bu yüzden yatsı geçmiştir. Yatsıdan sonra Rasûlullah oradaki cemaate anlatmıştır. Ertesi gün öğleden sonra da yat­sıda olmayanlara anlatmıştır."[104]

 

4328... Ebu Seleme b. Abdurrahman’ın, rivayetine göre Cabir (r.a.) demiştir  ki:

Rasûlulİah (s.a) bir gün minber üzerinde şunları söyledi: "Bazı insan­lar denizde giderlerken yiyecekleri bitti. Karşılarına bir ada çıktı. Ekmek aramak üzere[105] adaya çıktılar. Onları Cessase karşıladı."

(Velid b. Abdullah der ki:)

EbuSeleme'ye; Cessase nedir? dedim.

Bedeninin kıllarını ve saçlarını sürüyen (saçı ve vücudunun kılları uzun) bir kadın dedi. (Ravi sözüne devamla şöyle dedi:) Cesase: "Şu köşkte (biri var....)" dedi. Hadisi zikretti köşkteki (Deccal) Beysan hur­malığını ve Zuğar pınarını sordu.

Ravi Ebu Seleme:

"O MesiIurcl Deccal'dir" dedi.

Velid b. Abdullah şöyle dedi: "Ebu SeJeme'nin oğlu bana bu hadiste bir şey var ama onu hatırımda tutamadım" dedi. Ebu Seleme şöyle dedi: "Cabir onun (Deccal'in) İbn Sayyad [106] olduğuna yemin etti."

Ben kendisine:

Ama o öldü, dedim;

Ölmüş de olsa o, dedi,

O müslüman oldu, dedim.

Müslüman olsa da dedi,

O Medine'ye girdi, dedim.

Medine'ye girmiş olsa bile, dedi.[107]

 

Açıklama
 

Bu rivayette Cessase'nin kadın olduğuna işaret edilmektedir. Halbuki daha önceki bazı rivayetler­de onun hayvan olduğu söylenmişti. Bu tezatın izalesi yoluna önce geçen hadislerin izahı esnasında temas edilmiştir. Yine bu hadiste Deccal'in bu­lunduğu yerin bir köşk olduğu bildirilmektedir. Oysa bundan önceki riva­yette onun bir manastırda bulunduğu söylenmişti.

Bu rivayette, Cabir (r.a), hadisede anılan Deccal'in İbn Sayyad oldu­ğunu söylemiş, hem de sözünü yemin ederek te'yid etmiştir. Ebu Seleme ise, İbn Sayyad'm öldüğü, Müslüman olduğu ve Medine'ye girdiği gibi DeccaT ie bulunmaması gereken özellikler taşıdığını söylemiş ama Cabir "Öyle de olsa İbn Sayyad, Deccal'dir" demiştir. Çünkü Rasûlullah (s.a) Deccal'i Hz. İsa'nın öldüreceğini, onun kafir olarak öleceğini, Mekke ve Medine'ye giremeyeceğini haber vermiştir. Oysa İbn Sayyad'm yaşayış ve ölümü bu özelliklere zıt olmuştur.

Suyutî, Mirkatü's- Sıîud adındaki eserinde Deccal'in Medine'ye gire­memesini, oradan çıktıktan sonra bir daha girememe şeklinde yorumlamış ve bu üç maddeden birisindeki çelişkiyi izale cihetine gitmiştir. Ancak Hafız İmamiiddin İbn Kesir'in şu açıklaması daha yerindedir.: "Bazı sahabeler, İbn Sayyad'in ahir zamanda çıkacak olan Deccali ekber (büyük Deccal) olduğunu zannediyorlardı. Fakat doğrusu o, Fatıma binti kays hadisinde haber verilen küçük Deccaî'dir."

Beyhaki'de Fatıma binti kays haberi hakkında şunları söylemektedir:

"Büyük Deccaî, İbn Sayyad değildir. İbn Sayyad Hz. Peygamber (s.a)'in çıkacaklarını haber verdiği yalancı Deccallerde'n birisidir. Onla­rın da çoğu çıkmıştır. İbn Sayyad'ın Deccal olduğunu söyleyenler Temim kıssasını duymamış olsalar gerek..."

Bu nakilleri 4333 ve 4334 numarada gelecek olan hadisler te'yid et­mektedir. Çünkü o hadislerde otuz tane yalancı Deccalin çıkacağı bildiril­mektedir. Bundan anlaşıldığına göre otuz tane Deccal çıkacak ama ahir zamanda çıkıp Hz. İsa tarafından öldürülecek olan Deccal büyük Deccal olacaktır. Hz. Peygamber (s.a)'in sağlığında yaşayan İbn Sayyad da kü­çük Deccallerden birisidir. Kendisinde görülen bazı olağanüstü hallerden ve Rasulullah'm onun hakkındaki sözlerinden dolayı bazı sahabiler onu büyük Deccal sanmışlardır.[108]

[97] Cessase: Haber toplayan demektir- Nevevi'nin dediğine göre bu yaratık Deccal'e haber topladığı için bu adı almıştır.

[98] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/468-469.

[99] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/469-470.

[100] Ravi hadisi uzun uzadıya anlatmış, ancak Ebu Davud ihtisar diniştir. Hadîsin tamamı Sahih-i Müslim'de mevcuttur, bu fazlalığa açıklama bölümünde işaret edilecektir.

[101] Müslim, fiten 119.

Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/470-472.

[102] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/472-473.

[103] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/473-474.

[104] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/474.

[105] Bazı nüshalarda, haber istemek üzere" şeklindedir.

[106] Bazı nüshalarda '"İbn Said"lir. Aşağıda gelecek oları haberde de İbn Said'fir. Biz izahla metne bakarak İbn Sayyad dedik.

[107] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/474-475.

[108] Sünen-i  Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 14/475-476.