๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 04 Aralık 2011, 14:36:45



Konu Başlığı: Bâin Talâkla Boşanan Kadının Nafakası
Gönderen: Zehibe üzerinde 04 Aralık 2011, 14:36:45
37-39. Bâin Talâkla Boşanan Kadının Nafakası

 

2284. ...Fâtıma bint Kays'dan rivayet edildiğine göre Ebû Amr b. Hafs, Fâtıma'yı gıyaben bâin talâkla boşamış da O'na (nafaka olarak) vekîli ile (bir mikdar) arpa göndermiş. Fâtıma da buna öf­kelenmiş. (Ebû Amr'ın vekîli de Fâtıma'ya);

Vallâhî senin bizde bir hakkın yoktur cevâbını vermiş. Bunun üzerine Fâtıma Rasûlullah (s.a.)'e gelerek bu meseleyi ona anlatmış Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem de) O'na;

"Senin onda nafaka hakkın yoktur." buyurmuş ve iddetini Ümmü Şerîk'in evinde geçirmesini emretmiş. Sonra;

"Ümmü Şerik ashabımın daima ziyaretine gittikleri bir kadın­dır. Sen İbn Ümmü Mektûm'un evinde iddet bekle, çünkü o âmâ bir adamdır. (Yanında) çarşafını çıkarabilirsin! (Nikâh için) helâl olduğun zaman bana bildir!" buyurmuşlardır.

(Daha sonra Fâtıma şunları) söyledi; Helâl olduğum vakit ken­dilerine, Muâviye b. Süfyân ile Ebû Cehm'in £eni istediklerini söy­ledim. Rasûlullah (s.a.);

"Ebû Cehm'e gelince O, sopasını boynundan indirmez. Muâvye ise, yoksuldur hiç malı yoktur. Sen Üsâme b. Zeyd'le evlen" buyurdular. (Daha sonra Fâtıma şunları söyledi); Ben buna razı ol­madım. Sonra (Rasûl-i Ekrem bana tekrar); "Üsâme b. Zeyd'le ev­len!" dedi. Bunun üzerine ben de onunla evlendim. Allah onda hayır yarattı. Ben de ona gıpta ettim.[539]

 

Açıklama
 

Fâtıma'yı kocası daha önce iki defa boşamıştı.Bu defa da üçüncü ve sonuncu talâk hakkını kullanarak boşamıştı. Hz. Fâtıma'nın kocası bu son talâkla üç talâk hakkını kullandığı ve karısını üç talâkla boşamış olduğu için bâzı rivayetlerde onun Hz. Fâtı-ma'yı üç talâkla boşadığı ifâde edilmektedir. İmâm Nevevî bu rivayetlerin arasını şöyle birleştiriyor: "Rivayetlerin bazısında Hz. Fâtıma'nın üç ta­lâkla, bazılarında talâk-ı bâinle boşandığı bildirildiği gibi, bir rivayete üç talâkın sonuncusu ile, başka bir rivayette de kalan bir talâk ile boşandığı ifâde olunmaktadır. Hatta mutlak olarak "boşadı" şeklinde dahî rivayet vardır. Bu rivayetlerin arası şöyle bulunmuştur: Kocası Hz. Fâtıma'yı da­ha önce iki defa boşamıştır. Son defa boşamakla talâk adedi üç olmuştur. İşte üç talâkla boşadığmı söyleyenlerle "bir talâk", "üç talâkın sonuncusu" gibi ta'birler kullananların ve keza mutlak olarak "boşadı" diyenlerin maksadları budur. "Talâk-ı bâinle boşadı" ifâdesinden de aynı mana kastedil­miştir. Çünkü üç defa boşamak talâk-ı bâindir."[540] Mevzûmuzu teşkil eden Ebû Davud hadisinde Ebû Amr'ın karısı Hz. Fâtıma'yı gıyaben boşadığı ifâde edilirken Tahâvî'nin bir rivayetinde de savaşta boşadığı ifâde ediliyor.[541] Bu iki rivayetin arasını şu şekilde birleştirmek mümkündür: Aslında Hz. Ebû Amr, Hz. Fâtımayı'yı Medine'de Hz. Fâtıma'nın yanında iken boşamıştır. Fakat bunu halktan gizli tutmuştur. Nihayet Hz. Ali'yle birlikte sefere çıkmıştır. Karısına vekiller gönderip de nafaka mevzuunda araların­da anlaşmazlık çıkınca Hz. Ebû Amr'ın karısını gıyabında boşadığı zanne­dilmiştir. Ayrıca Hz. Ebû Amr'ın iki defa sefere çıkmadan önce, bir defa da Hz. Ali ile Yemen'e sefere çıktıktan sonra gıyaben boşamış olması da mümkündür. Nitekim 2290 numaralı hadîs-i şerîf de bu ihtimâli kuv­vetlendirmektedir. Hz. Ebû Amr'ın iki vekîli vardı. Ayyaş b. Ebî Rabia ve el-Haris b. Hişâm, Müslim'in rivayet ettiği bir hadîste Hz. Ebû Amr'ın karısına vekîl olarak Ayyaş b. Ebî Rabia'yı gönderdiği ifâde edilirken[542] Müslim'in diğer bir rivayetinde ikisini birden gönderdiği rivayet edilmiş­tir.[543] Metinde geçen vekîl kelimesi her ne kadar müfred ise de muzâf ol­duğu için her iki vekîle de şâmildir.

Rasûl-i Ekrem'in Hz, Fâtıma'ya, hayzli dönemini Ümmü Şerîk'in evin­de geçirmesini emrettikten sonra, "Ümmü Şerik ashabımın daima ziyare­tine gittikleri bir kadındır. Sen İbn Ümmü Mektûm'un yanında iddet bek­le!" diye emir buyurmasını imâm Nevevî şöyle açılıyor: "Ümmü Şerik bir rivayette Kureyş'ten, diğer bir rivayete göre Ensârdan salâh ve takvası ile meşhur bir kadındı. İsmi Guzeyye yahud Güzeyle bint Dâvud'dur. Bâzı ulemâya göre Peygamber (s.a.)'e kendini hibe eden kadın budur. Rasûlullah (s.a.) ashabının bu kadını anneleri gibi hürmet göstererek sık sık ziya­ret ettiklerini, bu sebeple onun evinin iddet beklemeye müsâid olmadığını, çünkü iddet bekleyen bir kadının yabancı erkeklere görünmesinin ve onla­rı görmesinin iddetin ruhuna aykırı oduğunu düşünerek sonradan bu tav­siyesinden vazgeçmiş ve Fâtıma'ya Abdullah b. Ümmü Mektûm'un evinde iddet beklemesini emir buyurmuştur. Çünkü Abdullah b. Ümmü Mektûm âmâ idi. Kendisini göremeyeceği gibi ,evine de fazla giden gelen yoktu. Bu sebeple erkeklerden tesettür meşakkati de yoktu.

Bazıları, Peygamber (s.a.)'m Hz. Fâtıma'ya iddetini beklemek için îbn Ümmü Mektûm'un evine göndermesini delîl getirerek "kadın ecnebi erkeğe bakabilir, fakat erkek bakamaz" demişlerse de bu söz doğru değil­dir. Sahîh olan kavle göre kadının da yabancı bir erkeğe bakması haram­dır. Ekser-i sahabe ile cumhuru ulemânın görüşü budur. Çünkü Allah teâ-la hazretleri erkekler için "Mü'minlere söyle, gözlerine sahib olsunlar"[544] buyurduğu gibi kadınlar hakkında da "inanan hanımlara da söyle onlar da gözlerine sahib olsunlar..."[545] buyurmuştur. Bir de, fitne erkekle ka­dın arasında müşterektir. Erkekten geleceğinden ne kadar endişe edilirse, kadından gelmesinden de o kadar korkulur. Nitekim Ebû Dâvud ile Tirmizfnin rivayet ettikleri bir hadiste beyân olunduğuna göre Ümmü Sele­me ile Meymüne (r.an'ha) Peygamber (s.a.)'ın yanında bulundukları bir sırada İbn Ümmü Mektûm yanlarına gelmiş de Peygamber (s.a.);

"Bunun yanında örtünün!" buyurmuş. Kadınlar;

O âmâdır, görmez demişler, fakat Rasûlullah (s.a.) kendilerine;

"Siz de mi âmâsınız, onu görmüyor musunuz?" mukabelesinde bu­lunmuştur. Tirmizî bu hadisin hasen olduğunu söylemiştir. Fâtıma binti Kays hadisinde onun İbn Ümm-i Mektûm'a bakabileceğine dâir söz yok­tur. O yalnız Fâtıma (r.anha)nın başkalarının kendisini görmesinden emîn olacağım bildirmektedir. Kendisi erkeklere bakmamakla me'murdur.

Ebû Cehm'in sopasını koynundan indirmemesi iki şekilde te'vîl edilmiştir: Birinci te'vîle göre bu cümlenin manası "çok sefer eder." demek­tir. İkinci te'vîie göre maksat kadınları çok döğmesidir. Bu te'vîl daha sahîh görülmüştür. Çünkü hadîsin bir rivayetinde Ebû Cehm'in kadınları çok dövdüğü bildirilmiştir. Bu, Ebû Cehm Encâbiyye hadîsinde[546] ismi ge­çen Ebû Cehm b. Huzeyfetü'l-Kurâşî'dir. Teyemmüm bahsinde ve namaz kılanın önünden geçme babında bir de Ebû'l-Cüheym'den bahsedilmekte­dir ki o başka bir zâttır.[547]

 

Bazı Hükümler
 

1. Gıyaben kadın boşamak caizdir.

2. Alıp-verme muamelelerinde vekil tayın etmek caizdir.

3. Kendisinden fetva istenen bir kimsenin fetva isteyen yabancı bir kadının sesini işitmesi caizdir.

4. Bir fitne tehlikesi bulunmamak ve halvet olmamak şartıyla, yaban­cı erkeklerin salîha bir kadını ziyaret etmeleri caizdir.

5. Talâk-ı bâinle boşanmış olan bir kadının iddetini malının, canının ve namusunun emîn olduğu bir yerde geçirmesi caizdir.

6. Bir kimsenin diğer bir kimsenin kusurunu dile getirip ondan kur­tulmak için tavsiye istemesi caizdir.

7. Bir kimseye dinî veya dünyevî menfaatlerine erişmesi için yol gös­termek müstehabdır. Yol gösterecek kimse eğer ilim, irfan ve fazilet sa­hiplerinden ise karşısındaki hoşlanmasa bile ona nasihatta bulunması caizdir.

8. Fazilet sahibi kimselerin nasihatlerini kabul etmek gerekir çünkü sonunda hayır vardır.

9. Rasûl-i Ekrem'e uymak ve takvaya sarılmak insanın derecesini yük­seltir.

10. Bâin talâkla boşanan bir kadını  ta'riz  yolu ile kocaya istemek caizdir.

11. Konuşurken mecazlı sözler kullanmak caizdir.

12. Bain talâkla boşanan bir kadına kocasının nafaka te'mîn etmesi gerekmez. Bu mevzûyu 2290 numaralı hadîs şerhinde inşallah etraflıca ele alacağız.[548]

 

2285. ...Ebû Seleme b. Abdirrahman'dan rivayet edildiğine gö­re, Fâtıma bint Kays, ona Ebû Hafs b. el~Muğire'nin kendisim üç talakla boşadığını söyledi. (Hadîsin bundan sonraki kısmında Yah­ya b. Ebî Kesir bu mevzuda Ebû Seleme vasıtasıyla Fâtıma bint Kays'dan bir önceki) hadîsi nakletmiştir ve rivayetin sonunda şu cüm­leler de vardır: Halid b. Velid'le benî Manzum'dan bir kişi, Pey­gamber sallallâhû aleyhi ve selleme geldiler ve;

Ey Allah'ın peygamberi Ebu Hafs b. el-Muğîre karısını üç ta­lakla boşadı ve ona az bir nafaka bıraktı dediler.

Rasûl-i Ekrem de;

"Ona nafaka yoktur" buyurdu. Daha sonra Yahya b. Ebî Ke­sir hadîsin kalan kısmını sonuna kadar nakletti. Bir önceki Mâlik hadîsi bu hadîsten daha tamdır.[549]

 

Açıklama
 

Bu hadîs-i  şerîf,  Müslim'in Sahîh'inde şu  manaya gelen lafızlarla rivayet edilmiştir:   "Ebu  Hafs b.  Muğire el-Mahzûmî kendisim üç talâkla boşamış sonra Yemen'e gitmiş. Aile efra­dı Fâtıma'ya;

Senin bizde nafaka hakkın yoktur, demişler. Bunun üzerine Halîd b. Velîd birkaç kişi ile kalkarak Meymûne'nin evinde bulunan Rasûlullah (s.a.)'e gelmişler ve;

Gerçekten Ebû Hafs, karısını üç talâkla boşamıştır. Acaba bu kadı­na nafaka var mıdır? diye sormuşlar. Rasûlullah (s.a.);

“Ona nafaka yoktur ama iddet vardır." buyurmuş. Fâtıma'ya da;

"Nefsin hakkında benden önce bir iş yapma!" diye haber göndermiş ve Ümmü Şerîk'in evine taşınmasını emir buyurmuş. Sonra tekrar haber göndererek:

"Ümmü Şerîk'e ilk muhacirler ziyarete gelirler, sen, âmâ İbn Ümmi Meklûm'un yanına git! Çünkü başörtünü attığın vakit seni görmez." bu­yurmuşlar. Bunun üzerine Fâtıma onun yanına gitmiş. İddeti geçince Ra­sûlullah (s.a.) kendisini Üsâme b. Zeyd b. Hârise'ye nikâh etmiş. Mevzûmuzu teşkil eden Ebû Davud hadîsinde, "az bir nakafa" diye nitelendiri­len ve Ebû Hafs tarafından Hz. Fâtıma'ya gönderilen nafakanın mikdârı Müslim'in bir rivayetinde "Beş ölçek kuru hurma ile beş ölçek arpa" diye ifâde ediliyor.[550]

 

2286. ...Fâtıma bint Kays'dan rivayet edildiğine göre, Ebû Amr b. Hafs kendisini üç talâkla boşamış. Bu hadîsi (Yahya ve Ebû Sele­me zinciriyle Fâtıma'dan) nakleden (Ebû Amr el-Evzâî) hadîsin bun­dan sonraki kısmında (2284 numaralı hadîsle 2285 numaralı) Halid b. Velîd'in haberini rivayet etti. Ebû Amr el-Evzâî dedi ki; Peygam­ber (s.a.), "Ona nafaka da yoktur, ev de yoktur" buyurdu. Daha sonra (Ebû Amr el-Evzâî bu mevzu ile ilgili bir hadîs daha rivayet etti ki bu hadîste) şu cümleler vardır: Rasûlullah (s.a.) Fâtıma'ya "Nefsin hakkında benden önce (bana sormadan) bir karar verme" diye haber gönderdi.[551]

 

Açıklama
 

Bu hadîs-i şerîfte, bir önceki hadisten fazla olarak, “onun  için mesken yoktur" cümlesi ile "Nefsin hakkında ben-

den önce bir iş yapma" cümlesi bulunmaktadır. Bu ikinci cümleye istina­den ulemâ, bâin talâkla boşanan bir kadını sarahaten değil tariz yoluyla istemenin caiz olduğunu söylemişlerdir. Nitekim Alan teâlâ Hazretleri "Böyle iddelini bekleyen kadınlara evlenmek istediğinizi üstü kapalı biçimde bil­dirmenizden yahut içinizde tutmanızdan dolayı size bir günah yoktur."[552] buyurmuştur.[553]

 

2287. ...Fâtıma bint Kays'dan; demiştir ki: "Ben, Mahzûm oğul­larından bir adamla evli idim. Beni üç bain talâkla boşadı." Râvî (Muhammed b. Amr, hadîsin bundan sonraki kısmında Ebû Seleme vasıtasıyla Fâtıma'dan, 2284 numaralı) Mâlik hadîsinin bir benzeri­ni nakletmiştir. (Muhammed b. Amr) Bu hadiste (Hz. Peygamber'-in Hz. Fâtıma'ya); "Beni geçip de kendi kendine bir iş yapma" buyurduğunu da rivayet etmiştir.

Ebû Dâvud dedi ki: Bu hadîsi (Ebû Seleme b. Abdurrahman'ın doğrudan doğruya Fâtıma bint Kays'dan rivayet ettiği gibi) aynı şe­kilde eş-Şa'bî ile el-Behiyy doğrudan doğruya, Ata, Abdurrahman b. Asım vasıtasıyla; Ebu Bekr b. EbVl-Cehm, doğrudan doğruya (almak kaydıyla) hepsi de Fâtıma'dan "Onu kocası kesin olarak boşadı" diye rivayet ettiler.[554]

 

Açıklama
 

Musannif Ebû Davud'un bu hadîs-i şerifin sonuna bu ta'liki jmve etmekten maksadl) bu hadîsle 2284, 2285, 2286

ve 2288 numaralı hadîslerin çeşitli rivayetlerle teyîd edildiklerini, binaena­leyh bu hadislerin sahîh olduklarını ifâde etmektedir. Hadîste ismi geçen râvüerden; Atâ b. Ebî Rehâh hâriç, pehsi de bu hadîsi bizzat Fâtıma'dan rivayet ettiler "kocası onu üç talâkla boşadı" tabirini kullandılar. Bu ha­disle ilgili fıkhı açıklama 1284-1286 numaralı hadis-i şeriflerin şerhinde geç­miştir.[555]

 

2288. ...Fâtıma bint Kays'dan rivayet olunduğuna göre, kocası onu üç talâkla boşamış da Rasûl-i Ekrem ona iddet süresi içinde nafaka ve mesken hakkı tanımamıştır.[556]

 

Açıklama
 

Bu hadîs-i şerif,  "üç talâkla boşanan bir kadına nafa-ka ve mesken  verilmez"  diyen  İbn  Abbâs,  Hasan el-Basrî, Atâ ve Şa'bî (r.a.)'nin delilidir. İmâm Ahmed'in de bu görüşte ol­duğu rivayet edilmiştir. Hz. Ömer b. el-Hattâb ile Ömer b. Abdilazîz, Iraklılar, Hanefî ulemâsı, bir rivayette İmâm es-Sevri ve diğer birçok ule­mâya göre ise üç talâkla boşanan bir kadına iddet süresi içinde nafaka ve mesken temîn etmek, kocası üzerine vâcibdir. Delilleri ise, "Onlara doğuruncaya kadar nafaka verin... Onları kendi oturduğunuz yerde iskân edin."[557] âyet-i kerimesidir. îmâm Mâlik ile İmâm Şafiî, Hz. Aişe ve fukahayı seb'aya göre ise, "üç talâkla boşanan bir kadına yalnız nafaka verilir, mesken verilmez." Delilleri ise "Boşanan kadınlara meta* vardır."[558]

âyet-i kerimesidir. 2290 numaralı hadîsin şerhinde bu mevzûyu daha ay­rıntılı olarak inşallah tekrar ele alacağız.[559]

 

2289. ...Fâtıma bint Kays'dan rivayet edildiğine göre, kendisi Ebû Hafs b. el-Muğıre ile evli idi ve kocası Ebû Hafs b. el-Muğire onu üç talâkın sonuncusu ile boşadı. Fatıma hadîsin bundan sonra­ki kısmında, kocasından boşandıktan sonra, iddet beklerken Rasû-lullah'a varıp, evinden dışarı çıkması hakkında fetva istediğini Rasûl-i Ekrem'in de O'na, "âmâ olan îbn Ümm-i Mektûm'un evine taşın­masını tavsiye ettiğini" ifâde etmiştir. Fakat Mervân b. el-Hakem üç talâkla boşanmış bir kadının evinden çıkması hakkındaki Fâtı-ma'nın bu sözünü kabul etmekten çekinmiştir.

Urve dedi ki; Aişe, Fâtıma bint Kays'ın bu sözünü reddetti.

Ebû Dâvud dedi ki; Bu hadîsi Ukayl b. Hâlid'in İbn Şihâb ez-Zührî'den rivayet ettiği gibi yine aynı şekilde Salih b. Keysân ile İbn Cüreyc ve Şuayb b. Ebî Hamza da bu hadîsi İbn Şihâb ez-Zührî'den rivayet etmişlerdir.

Ebû Dâvud dedi ki: Şuayb b. Ebî Havza'nın babası Ebû Ham-za'nın adı Dînârdır ve Ebû Hamza Ziyâd'ın azâdlı kölesidir.[560]

 

Açıklama
 

Rivayetlerin bazısında Hz. Fâtıma'nın üç talâkla, bazılarındâ da talâk-ı bâinle boşandığı bildirildiği gibi, ba­zı rivayetlerde üç talâkın sonuncusu, bir rivayette de, "kalan bir talâkı ile boşadı" denilmektedir. Hatta bâzı rivayetlerde mutlak olarak "boşadı" tâbiri geçmektedir. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, Hz. Fâtıma'yı kocası ayrı ayrı zamanlarda üç defa boşamıştır. Mevzûmuzu teşkil eden hâdis-i şerîfte üçüncü boşama söz konusu edilmektedir. Hz. Fâtıma'nın iddet bek­lerken kocasının evini terketmek istemesinin sebebi bir hadîs-i şerifte şöyle ifâde ediliyor: "Fâtıma; "Ya Rasûlallah, kocam beni üç defa boşadı; zor­la yanıma girer diye korkuyorum" dedi. Bunun üzerine Peygamber (s.a.) emir buyurdu, o da oradan taşındı.[561] Musannif Ebû Dâvud, hadîsin so­nuna ilâve ettiği ta'lıkta bu hadîsin buradaki senetle rivayetinden başka birisi Salih b. Keysan, diğeri İbn Cüreyc, diğer biri de Şuayb b. Ebî Ham­za olmak üzere üç ayrı râvî tarafından daha rivayet edildiğini ifâde ederek bu hadîsin başka hadîslerle takviye edildiğini vurgulamak istiyor. Bu râvilerden İbn Keysan'ın rivayet ettiği muallak hadîsi muttasıl olarak Müs­lim;[562] İbn Cüreyc'in muallakım muttasıl olarak Ahmed b. Hanbel ile Dârekutnî[563]; Şuayb b. Ebî Hamzâ'nın muallâkını da yine muttasıl olarak Nesâî[564] rivayet etmişlerdir. Mevzûmuzu teşkil eden bu Ebû Dâvud hadî­sinin delîl olma niteliği taşımadığını idiâ eden ulemâya göre bu hadîs dört cihetten tenkîd edilmiştir:

1. Bunun râvîsi kadındır ve bu râvinin Rasûlullah'ın, kendisine hadîs­te ifâde edildiği şekilde fetva verdiğine dâir iki şahidi yoktur. Bu yüzden Hz. Ömer onun bu hadîsini kabul etmemiştir.[565]

2. Bu rivayet Kur'an-ı Kerim'in zahirine aykırıdır. Nitekim Hz. Ömer de bu hadîsi Hz. Fâtıma'dan işitince; "Aynı sözü Rasülullah (s.a.)den duyan iki kişiyi şâhid olarak getirirsen ne âlâ, yoksa, biz bir kadının sözü üzerine Allah'ın kitabını terk etmeyiz. Çünkü Allah teâlâ "Apaçık bîr kötülük yapmadıkları müddetçe onları evlerinden çıkarmayın."[566] buyu­ruyor." diyerek, Hz. Fâtıma'nın bu sözünü reddetmiştir.[567]

3. Onun evinden çıkması mesken hakkı olmadığı için değil, kocasının aile fertlerine dili ile eziyet verdiği içindir.

4. Hz. Fâtıma'nın bu rivayeti 2291 numaralı Hz. Ömer hadîsine ay­kırıdır.

Hz. Fâtıma'nın rivayet ettiği bu hadîsi delîl kabul eden ulemâ ise bu tenkîdlere şöyle cevâp vermişlerdir:

1. "Râvînin kadın olması hadîsin sıhhatine zarar vermez. Çünkü nice sünnetler kadınların rivayeti ile sabit olmuştur. Nitekim bu husus siyer kitapları ile sahâbe-i kirâm'ın hayatlarını okuyanların malûmudur."

2. "Hz. Fâtıma'nın bu rivayetinin Kur'an-ı Kerîm'e aykırı olduğu İddiası da doğru değildir. Çünkü hadîs-i şerîf, âyet-i kerimeyi tahsis etmiş­tir. Hernekadar ahad tarikiyle sabit olan bir hadîsin kur'anı tahsis edip edemeyeceği ihtilaflı ise de biz tahsîs edebileceği görüşündeyiz."

3. "Hz. Fâtima'nm evinden çıkış sebebini, kocasının aile fertlerine diliyle eziyet yermesine bağlamak doğru değildir. Çünkü hadîs-i şerifte buna delâlet eden bir söz yoktur."

4. "Fâtıma hadîsinin 2291 numaralı Hz. Ömer hadîsine aykırı olduğu iddiasına gelince, Hz. Ömer'in yaptığı ziyâdeliği yani "Allahımızm kitabı­nı ve Peygamberimizin sünnetini" ibaresini İmâm Ahmed inkâr etmiş ve yemîn ederek, "Hani kitabull-ah.da üç defa boşanan kadına nafaka ve mesken vermenin vâcib olduğu nerede?" diyerek sözü geçen ziyâdenin Hz. Ömer'den   sahîh   rivayetle   gelmediğini   söylemiştir.   Bunu   Dârekutnî nakleder.[568]

 

2290. ...Ubeydullah'dan; demiştir ki: Mervân b. Hakem, Hz. Fâtıma'ya Hz. Kabisâ'yı gönderip vaktiyle kocasıyla arasında geçen hadiseyi sormuş, Hz. Fâtıma şöyle anlatmış "Kendisi Ebû Hafs'la evli iken Peygamber (s.a.) Ali b. EbîTâhVi Yemen'(inibir|bölgesin)e (vali olarak) göndermiş. Kocası da onunla beraber (Yemen yol­culuğuna) çıkmış ve (Yemen'de bulunduğu sırada) Hz. Fâtıma'ya, kendisini bakî kalan üçüncü talâkla boşadığı haberini göndermiş, Ayyaş b. Ebî Rabiâ ile Haris b. Hişâm'a da Fâtıma'ya nafaka ver­melerini emretmiş. Onlar da bu emri alınca;

Vallahi hâmile olmadıkça Fâtıma için nafaka yoktur, demiş­ler. Bunun üzerine (Fâtıma) Peygamber (s.a.)'e müracaat etmiş. Rasûl-i Ekrem de ona;

"Hâmile olmadıkça sana nafaka yoktur", cevâbını vermiş. Bu­nun üzerine Hz. Fâtıma (iddet süresi içinde kocasının evinden başka bir yere) taşınmak için Hz. Peygamber'den izin istemiş. Hz. Pey­gamber ona izin verince Hz. Fâtıma;

Ey Allah'ın Rasûlü, nereye taşınayım? diye sormuş. Rasûl-i Ekrem de;

"İbn Ümm-i Mektûm'un yanına!" diye cevâp vermiş. -İbn Ümm-i Mektûm âmâ imiş- (bu sebeple) Onun yanında örtüsünü omu-zundan indirebilirmiş,. ve örtüsüz haliyle İbn Ümm-i Mektûm onu göremezmiş. Fâtıma iddeti bitinceye kadar orada kalmış. (İddeti bi­tince) onu Peygamber (s.a.) Üsâme'ye nikahlamış.

(Hz. Fâtıma'dan bunları dinleyen) Kabisâ dönüp Mervân'a bun­ları nakletmiş. Mervân da;

Biz bu hadîsi bir kadından başka hiçbir kimseden işitmedik. Biz insanları üzerinde bulduğumuz, kuvvetli ve sahîh hükümle amel edeceğiz, demiş. Bu söz kendisine ulaşınca Fâtıma;

Sizinle benim aramda Allah'ın kitabı vardır. Zira Yüce Allah Kur'an-ı kerîmesinde "Ey Peygamber, Kadınları boşadığımz zaman iddetleri içinde âdetten temiz oldukları sırada boşayın..."[569] buyur­muştur demiş ve bu âyet-i kerîmeyi "Bilmezsin belki Allah, bundan sonra yeni bir iş ortaya çıkarır" âyetine kadar okumuş ve;

Üç talâktan sonra ne gibi bir iş olabilir? demiş.

Ebû Dâvud dedi ki: Bu hadîsi (Ma'mer'in rivayet ettiği gibi) Yunus'da ez-Zuhrî'edn rivayet etti. Zübeydî de, (2290 numaralı) Ma'-mer hadîsi ile aynı manâda olan Vbeydullah hadisini ve (2289 nu­maralı) Ukayl hadîsi ile aynı manada olan Ebu Seleme hadisini, ez-Zuhrî'den rivayet etti.

Ebû Dâvud dedi ki; Muhammed b. îshâk da bu hadîsi, ZührV-den; "Gerçekten Kâbisa bu haberi Zühri'ye anlattı." şeklinde ve Vbeydullah b. Abdillah'ın, f(Kâbisa Mervân'ın yanına döndü de bunu ona haber verdi" diyerek rivayet ettiği haberin manâsına uygun ola­rak rivayet etti.[570]

 

Açıklama
 

Bu hadîs-i şerîfi Musannif Ebû Dâvud altı senedle mut-taşıl olarak, sekiz senedle de muâlak olarak rivayet et­miştir. Bu rivayetlerin hepsi de sahîhdir. Ayrıca bu hadîsi Müslim'de çe­şitli senedlerle rivayet ederken Hanefî ulemâsından et-Tahâvî onaltı sened­le rivayet etmiştir. Bu rivayetlerin hepsi de sahîhtir.[571]

 

Bazı Hükümler
 

1. Üç talâkla boşanmış olan bir kadına, kocası nafaka ve mesken te mın etmekle mükellef de­ğildir. İbn Abbâs ile Hasan el-Basrî, Amr b. Dînâr, İkrime, eş-Şa'bî, İmâm Ahmed, İshâk, bir rivayete göre Zâhiriyye ulemâsı ve tüm hadîs ulemâsı bu görüştedirler. İmâm Mâlik ile el-Evzâî, el-Leys b. Sa'd ve Şafiî'ye göre ise, kocasından üç talâkla boşanan bir kadın, hâmile değilse, kocası ona nafaka ve mesken te'mîn etmekle mükellef değildir. Fakat kadın hâmile ise, kocası, ona çocuğunu dünyaya getirinceye kadar nafakasını te'mîn etmekle mükelleftir. Delilleri ise, "Onları kendi oturduğunuz yerde iskân edin."[572] âyet-i kerîmesidir. Bu görüşte olan ulemâya göre Hz. Peygamber'in, Hz. Fâtıma'ya kocasının evinden İbn Ümm-i Mektûm'un evine taşınmaya izin vermesi onun mesken hakkını ibtâl etmek anlamına gel­mez. Bu sadece Hz. Fâtıma'nın kendi kalacağı yeri kendinin seçmesinden ibarettir. Hz. Fâtıma'nın kocasının evinden çıkıp iddet süresi içinde başka bir yerde kalmayı ihtiyar etmesinin sebebi hakkında ise muhtelif rivayetler vardır. Hz. Âişe'ye- göre bunun sebebi, Hz. Fâtıma'nın, kocasının evini çok ıssız bulduğu için orada kalmaktan korkmasıdır. Delilleri ise 2292 numaralı hadîstir. Hz. Sa'd b. Müseyyeb'e göre ise, bu tebdîH mekânın sebebi Hz. Fâtıma'nın diliyle kocasının ev halkını incitmesidir. Nitekim "Onları evlerinden çıkarmayın. Kendileride çıkmasınlar. Ancak apaçık bir edepsizlik yaparlarsa başka..."[573] âyet-i kerimesinden de anlaşılan budur.

En-Nehâî ile Sevrî ve Hanefî ulemâsına göre ise, kocasından üç talâk­la boşanan bir kadına iddet süresi içinde kocası nafaka ve mesken te'mîn etmekle mükelleftir. Bu durumda olan bir kadına kocasının nafaka te'mîn etmesi gerektiğine dâir delilleri "Onlara doğuruncaya kadar nafaka ve­rin."[574] âyet-i kerîmesidir. Bu mevzuda kadının hâmile olması ile olma­ması arasında bir fark yoktur. Bu görüşte olan ulemânın, sözü geçen ka­dına mesken te'mîn etmesi gerektiğine dâir delilleri ise, "onları kendi otur­duğunuz yerde iskân edin"[575] âyet-i kerîmesidir.

Hz. Ömer ile ibn Mesud (r.a.)'da bu görüştedirler. Hz. Peygamber'in üç talâkla boşanmış olan Hz. Fâtıma'ya, nafaka ve mesken hakkı tanıma­dığını ifâde, eden ve mevzûmuzu teşkîl eden Ebû Dâvud hadîsini delîl ola­rak kabul etmeyen kimseler ise, bu hadîsin pek çok sahâbi tarafından red­dedildiğini ileri sürerler ve iddialarını isbat için şu hadîsleri gösterirler;

Fatıma bint Kays dedi ki: "Rasûlullah zamanında kocam beni üç ta­lâkla boşadı ve bunun üzerine Rasûl-i Ekrem; "Sana nafaka ve mesken yoktur" buyurdu deyince, Hz. Ömer bu rivayete itimâd edemedi ve onu kabuî etmedi." [576]

Ebû îshâk dedi ki; Esved b. Yezid'le Ulu Câmi'de oturuyorduk. Şâ'bî de yanımızda idi. Derken Şa'bî, Fâtıma bint Kays hadîsini ve Rasûlul­lah (s.a.)'in ona mesken ve nafaka vermediğini rivayet etti. Bundan sonra Esved bir avuç çakıl taşı alarak onun üzerine attı ve şunları söyledi;

Yazık sana! Böyle birşeyi rivayet ediyorsun! Ömer, "biz Allah'ın kitabını ve Peygamberimiz (s.a.)'in sünnetini belleyip bellemediğini bilme­diğimiz bir kadının sözü ile terk etmeyiz; Ona mesken de vardır, nafaka da. Allah azze ve celle "Onları evlerinden çıkarmayın. Kendileri de çık­masınlar. Meğer ki aşikâr bir kötülük işlemiş olsunlar"[577] buyurmuştur, dedi. İbn Abbâs (r.a.)'ya göre kadının aşikâr olan kötülüğünden maksat, ağzının bozuk olması ve diliyle etrafını incitmesidir. Bu tefsire göre Hz. Fâtıma'nın kocasının evinden başka bir yere taşınmasının sebebi nafaka ve mesken olmadığından değil, diliyle kocasının ev halkını incitmesinden-dir. Nitekim 2294 ve 2296 numaralı hadîs-i şeriflerde bu görüşü doğrula­maktadır.

2. Kocasından üç talâkla boşanmış olan bir kadın iddetini dilediği yerde geçirebilir. Hz. İbn Abbâs ile Câbir, Atâ, Tavus ve İkrime bu gö­rüştedirler, imâm Mâlik'e göre kocası ölen bir kadın iddet süresi içerisin­de gündüzün dışarı çıkar ve geceleyin el-ayağın çekilip ortalığın sükûnute erdiği yatsı vaktine kadar dışarıda kalabilir, ondan sonra evine döner, el-Leys ile İmâm Şafiî ve İmâm Ahmed (r.a.) bu görüştedirler. İmâm Ebû Hanife'ye göre ise, kocası Ölen bir kadın iddet beklerken gündüzün evin­den dışarı çıkabilirse de geceleyin dışarı çıkamaz, geceyi kendi evinde ge­çirmek mecburiyetindedir. Kocasından üç talâkla boşanmış olan bir kadın ise, iddet süresi içinde gündüz ve gece dışarı çıkamaz. Hanefî imamların­dan Muhammed b. el-Hasan'a göre ise, kocası ölen, kadm da, kocasından üç talâkla boşanmış olan kadın da iddet süresi içinde gündüzün ve gecele­yin asla dışarı çıkamaz. îbn Mesud, Âişe, Said b. el-Müseyyeb, Süleyman b. Yesâr (r.a.) gibi ulemâ iddet bekleyen bir kadının kocasının kendisini boşamış olduğu evde geçirmesi gerektiğini söylemişler, iddet süresi içinde o evden bir başka yere çıkmasını asla caiz görmemişlerdir. Bu hadîsin sıhhati ile ilgili münakaşaları bir önceki hadîsin şerhinde nakletmiş oldu­ğumuzdan burada tekrara lüzum görmüyoruz.[578]

[539] Müslim, talâk 37-54; Nesâî, nikâh 22, talâk  15; Muvatta, talâk 67; Dârimî, nikâh 7; Ahmed b. Hanbel V!, 412; Tirmizi, talâk 5; İbn Mâce, talâk 10.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/50-52.

[540] Nevevî, Şerhu Müslim, X, 95.

[541] et-tahavî, Şerh meâni'1-âsâr, II, 38.

[542] Müslim, talâk 48.

[543] Müslim, talâk 41.

[544] en-Nûr (24), 30.

[545] en-Nûr (24), 31.

[546] Buhârî, libâs 19; Ibn Mâce, libas 1.

[547] Davudoğlu, A., Sahîh-i Müslim Tercüme ve Şerhi, VII, 483.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/52-54.

[548] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/54.

[549] Müslim, talâk 38; Ahmed b. Hanbel, VI, 413.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/55.

[550] Müslim, talâk 48.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/55-56.

[551] el-Bakârâ (2), 235.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/56.

[552] Tahavî, Şerhu meâni'1-âsâr, II, 37.

[553] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/57.

[554] Müslim, talâk 39; Ahmed b. Hanbel, VI, 413.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/57-58.

[555] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/58.

[556] Müslim, talâk 44, İbn Mâce, talâk 10.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/58.

[557] et-Talak (66), 6.

[558] el-Bakara (2), 241.

[559] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/58-59.

[560] Müslim, talâk 40; Nesâî, talâk 70.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/59-60.

[561] Müslim, talâk 53; Nesâî, talâk 70; İbn Mâce, talâk 9.

[562] Müslim, talâk 40.

[563] Ahmed b. Hanbel IV, 416.

[564] Nesâî, talâk 70.

[565] bk. 2291 no'Iu hadis.

[566] et-Talâk (65), 1.

[567] Nesâî, talâk 70.

[568] Davudoglu, A., Selâmet Yolları, III, 426-427.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/60-61.

[569] et-Talâk (65),  1.

[570] Buhârî, talâk 41; Müslim, talâk 40, 41; Ahmed b. Hanbel, VI, 415; Beyhakî, es-Sünenu'l-kübrâ, VII, 472.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/62-64.

[571] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/64.

[572] et-Talâk (65), 6.

[573] et-Talâk (65), 1.

[574] et-Talâk (65), 6.

[575] et-Talâk (65), 6.

[576] bk. Tirmizî, talâk 5.

[577] et-Talâk (65), 1; Ayrıca bk. Müslim, talâk 46.

[578] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 9/64-66.