๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 03 Aralık 2011, 22:09:03



Konu Başlığı: Ayakta Küçük Abdest Bozmak
Gönderen: Zehibe üzerinde 03 Aralık 2011, 22:09:03
12. Ayakta Küçük Abdest Bozmak

 

23....Huzeyfe[112]    (r.a.)’dan; şöyle demiştir:

"Hz. Peygamber bir kavmin çöplüğüne geldi, ayakta küçük ab-dest bozdu ve su istedi. (O su ile abdest aldı. Sıra ayaklarına gelince) mestlerinin üzerine mesh yaptı." [113]

Ebü Dâvûd der ki: Müsedded'in bildirdiğine göre Huzeyfe (r.a.) demiştir ki ben, Hz. Peygamberin abdest bozarken yalnız kalmak is­teyeceğini düşünerek oradan uzaklaşmak istediğimde, Resulüllah be­ni çağırdı. Ben de hemen arkasında (Resulüllah'a sütre olması için) durdum."[114]

 

Açıklama

 

Peygamber Efendimizin ayakta abdest bozuşunun sebebi üzerinde aimler ihtüâf etmişlerdir

İmam Şafiî hazretlerine göre bunun sebebi şudur: Arablar bel ağrısın­dan dolayı ayakta bevl ederlerdi. Belki de Cenab-ı Fahr-i Kâinât'da böyle bir ağrı vardı (onun için ayakta abdest bozmuştu.)

Bu konuda şöyle diyenler de vardır: Çöplük, necaset mahalli olduğu için oturmaya müsait değildi. Bundan dolayı Resul-i Ekrem, devamlı otura­rak küçük abdest bozması âdet-i seniyyeleri olduğu halde böyle ayakta bevl etti. Fakat sidiğin sıçramayacağı yerlerde ayakta bevl etmenin caiz olduğu­nu göstermek için böyle hareket etmiş olması ihtimâli daha da kuvvetlidir.

el-Askalânî'nin Fethu'l-Bâri’de beyân ettiğine göre Ebû Avâne ve İbn Şahin Hz. Âişe'den gelen şu hadislerle ayakta bevl etmenin neshedildiğine hükmetmişlerdir:

"Resul-i Ekrem (s.a.) Kur'an kendisine nazil olalidan beri, hiç ayakta bevletmemiştir."[115]

"Kim size Resul-i Ekrem ayakta bevletti derse, inanmayın,- o ancak otu­rarak bevlederdi."[116]

Fakat gerçekte bu hadisin neshedildiği kanaati yanlıştır. Çünkü Hz. Âişe, Resûlullah'ın sadece evdeki halini bilir. Halbuki sahâbinin büyüklerinden Hz. Huzeyfe'nin şehâdetine göre Allah Resulü Medine'de bir çöplükte ayakta küçük abdest bozmuştur. Keza Hz. Ali Hz. Ömer ve Hz. Zeyd b. Sâbit'in de ayakta bevl ettikleri sabittir. Bütün bu durumlar ayakta bevletmenin mek­ruh olduğunu fakat sidik çisintisinden emin olunduğu zaman kerâhetsiz ola­rak caiz olduğunu gösterir. Hanefî ve Şafiî fakihlerinin görüşü de budur.[117]

Nitekim Resul-i Ekrem'den bu hususta herhangi bir yasaklama duyul­mamıştır.

Tirmizî'nin Cami'inde beyanına göre âlimlerden bir kısmı ayakta bevletmeye izin vermişlerdir. Bu hususta nehy, haram ifade etmeyipibaha ifâde eder. Dârîmi Sünen'inde ayakta bevletmenin mejtruh olduğunu bilmediğini söylemektedir.

Nevevî, "Alimler, Hz. Aişe hadisine istinaden, "ayakta bevletmek mekruhtur" demişlerse de, bu kerametten muradın kerâhet-i tenzihiyye ol­duğuna, bir özürden dolayı ayakta bevletmekte ise, herhangi bir sakınca bu­lunmadığına hükmetmişlerdir" der.

İbn Mes'ûd, Şa'bî ve İbrahim b. Sa'd ayakta bevl etmeyi kerih görür­ler, ayakta bevl edenin şahitliğini kabul etmezlerdi. İbn Munzir: "Ayakta bevl etmek her ne kadar mübahsa da oturarak bevl etmek bana daha hoş geliyor" derdi.

İmam Mâlik, tenha bir yerde ayakta bevl etmekte bir sakınca görme­miş "aksi takdirde mekruhtur" demiştir.

Sonuç olarak ayakta bevletmek, Hanbelî mezhebinde mubah, Malikî-lere göre sıçrama ihtimali yoksa caiz, aksi takdirde mekruhtur. Âlimlerin çoğu "özürsüz olarak ayakta bevletmek mekruhtur, ancak buradaki kerahet ten­zihi kerahettir” demişlerdir. Nevevî'nin ve Bezlü'l-mechûd yazarının açık­lamalarına göre Hanefîlerin görüşü de budur.[118]

 

Bazı Hükümler

 

1. Yukarıda zikredilen meşru sebebler bulunduğu zaman ayakta bevletmek câizdir.

2. Seferde olduğu gibi hazarda da mesh câizdir. Çünkü bu çöplük Me­dine'de idi.

3. Lüzumunda başkalarından yardım istenebilir.

4. Küçük abdest bozan bir kimseye yakın olmak câizdir.

5. Küçük abdest bozarken tesettüre yani edeb yerlerini gizleyip kimsenin görmemesini temine riâyet etmek gerekir.[119]

[112] Huzeyfe: Huzeyfe b. el-Yemânî el-Absî: Künyesi Ebû Abdullah'dir. Babasıyla Medine-i Münevvere'ye gelmiş ve muhacir mi, yoksa ensardan mı olmak istediği hususunda serbest bırakılmış, o da ensardan sayılmasını tercih etmiştir. Gerek kendisi gerek pederi Uhud ga­zasına iştirak eden ashab-i güzindendir. Hz. Peygamber münafıkları yalnız bu zata bildir­miş ve kendisini bu hususta sırdaş edinmişti.

Hz. Ömer halifeliği zamanında memurları arasında münafık olup olmadığını Hz. Hu­zeyfe'ye sormuş, "var" cevabım almıştı. Fakat bütün ısrarlarına rağmen bunların kim ol­duklarım söylememişti. Hz. Huzeyfe îran fütuhatına hazır bulunmuş, Nusaybin valiliği­ne tayin olunmuştu. Son derece kanatkâr ve emin idi. Medine'ye avdetinde Hz. Ömer ken­disini hiç değişmemiş, fakir kıyafetiyle görünce boynuna sarılmış ve

"Sen benim kardeşimsin, ben de senin" demişti. Hz. Huzeyfe'den 100 hadis rivayet etmişlerdir. Yine bunlardan 17'sini sadece Müslim, sekizini de sadece Btthârî rivayet et­miştir. (Geniş bilgi İçin bkz. İbn Sa'd, TabaUt VI, 15; VII, 317; Buhârî, et-TarihıTI-kebir, III, 95; İbn Ebî Hatim, d-Cerh ve'Ma'dB, IH, 256; Ebû Nuaym, HÜyetu'l-evUya, 1,270-283; Ibnu'1-Esir, Üsdu'l-gfibe, 1,468; Zehebî, A'lâmu'niubdfl, II, 361-369; İbn Hacer, eMsftbe, II, 223; TehzîbıTt-Tehzîb. II, 219-220; lbnu'1-tmad, Şezerfitu'z-zetieb, I, 32, 44.).

[113] Buhârî vudû' 66; Müslim, tahâre 22, Tirmizî tahâre 9, Nesâî, tahâre 5, tbn Mâce,tahâre

13, Dârîmî, vudü' 9, Ahmed b. Hanbel, IV, 283, 294, 402.

[114] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 49-50.

[115] Ahmed b. Hanbel VI, 136, 213.

[116] İbn Mâce, tahâre   14; Tirmizî, tahâre 8; Nesâî,tahâre 24.

[117] A. Davudoglu, İbn Âbldin Tercümesi, I, 592-593.

[118] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/50-51.

[119] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 1/ 51.