๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 07 Ocak 2012, 04:32:55



Konu Başlığı: Ayakkabıyla Namaz Kılmak
Gönderen: Zehibe üzerinde 07 Ocak 2012, 04:32:55
88. Ayakkabıyla Namaz Kılmak

 

648. ...Abdullah b. es-Sâib'den; demiştir ki: "Ben (Mekke'nin) fethi günü Peygamber (s.a.)'i ayakkabılarını (çıkararak) sol tarafına koymuş olduğu halde namaz kılarken gördüm"[356] 

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerif namaz kılan bir kimsenin sol tarafında bir kimse bulunmadığı zaman o tarafına ayakkabılar ını koymasında bir sakınca bulunmadığını ifâde etmektedir. Ancak 654 no'lu hadis-i şerifte geleceği üzere sol tarafta bir kişi bulunacak olursa, o zaman, o kim­seyi rahatsız edeceği için ayakkabıyı sol tarafa koymak da caiz değildir. Çünkü hem mü'mine eziyet vermenin haram oluşu bakımından, hem de mü'minin nefsi için istemediği bir işi mü'min kardeşi için de istememekle mükellef oluşu bakımından sakıncalıdır. Sağ tarafa koymaya ise, zâten izin yoktur. Bu ba­kımdan sol tarafı ayakkabı koymaya müsait olmayan bir kimse ayakkabıla­rını sağına zaten koyamayacağı için sadece ayaklarının arasına koyabilir. Fakat ayakkabıların temiz olması hâlinde sağa veya sola koymakta herhangi bir sakınca yoktur.[357]

 

Bazı Hükümler
 

1. Kişinin sağ tarafını pisliklerden koruması, namazın edeblerındendır.

2. Kişinin sol tarafında kimsenin bulunmaması hâlinde ayakkabılarını sol tarafa koyması ela namazın edeblerindendir.

3. Camilerde ayakkabılar, ayakkabılıklara konulmalıdır.[358]

 

649. ...Abdullah b. es-Sâib'den; demiştir ki: "Peygamber (s.a.) Mekke'de bize sabah namazı kıldırdı. (Bu namazda fatihamdan sonra) Mü'minûn Sûresini okumağa başladı. Mûsâ ile Harun'un, yahut tsâ ile Musa'nın zikirleri geçen yere gelince burada râvi İbn Abbâd şübhe etmiştir yahutta (şüphe edenin o olup olmadığında) ihtilâf edilmiştir. Hazret-i Peygamberi öksürük tuttu da hemen (okumayı) keserek rü­kû etti. Abdullah b. es-Sâib de bu namazda bulunuyordu."[359]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerif aslında bir Önceki hadîs-i şerifin devamı ve tamamlayıcısıdır. Bu bakımdan Ahmed b. Hanbel Müsned'inde her iki hadisi birleştirerek rivayet etmiştir. Bilindiği gibi bir önceki ha­diste Resul-i Ekrem (s.a.)'in Feth günü Ka'be'nin önünde namaz kıldığı ve ayakkabılarım çıkararak sol tarafına koyduğu ifâde edilirken burada da na­maz esnasında öksürük tuttuğu için okumayı keserek rukû'a vardığı ifade edilmektedir.

Hadiste Mûsâ (a.s.) ile Hârûn (a.s.)'in zikrinden maksad, "Daha sonra Musa'yı ve biraderi Harun'u bunca mucizelerimizle ve apaçık hüccetlerimizle Finıvn'e ve onun ileri gelenlerine gönderdik de (iman etmeyi bir türlü) kibirlerine yediremediler. Onlar miitekebbir ve müstebid adamlardı."[360]

âyet-i kerimesidir. MÛsâ ile İsa'nın zikrinden maksad da şu âyet-i Kerime­dir: "Biz Meryem'in oğlunu da anasını da (kudretimizle) bir âyet (ibret) kıl­dık."[361] Hattâbî'ye göre Resûl-i Ekremi namazda öksürük tutmasına sebeb, âyet-i kerimeyi okurken hikmet ve marifet hazinesi olan kalbinin cûş-ü huruşa gelerek kendini tutamayıp ağlaması olmuştur. Artık daha fazla oku­maya kendisinde güç bulamadığını anlayınca da derhal rükû'a varmıştır.[362]

Ancak hadisteki tereddütten dolayı Resül-i Ekrem'in ağlamasına ve ken­disini Öksürük tutmasına sebeb olan âyet-i kerimenin hangisi olduğunda ih­tilâf edilmiştir. Bu hadisin râvîlerinden tbn Cü reye'in, "Burada rftvi İbn Abbâd şüphe etmiştir. Yahutta sübhe edenin o olup olmadığında ihtilaf edilmiştir" şeklindeki ifâdesinden anlaşılıyor ki, Resûl-i Ekrem'in bu iki âyet­ten hangisini okuduğu hususundaki tereddüt tbn Abbâd'a ait olabileceği gi­bi, îbn Abbâd'ın şeyhleri olan Ebü Seleme'ye, Abdullah b. el-Müseyyeb'e veya Abdullah b. Amre'ye de ait olabilir.[363]

 

Bazı Hükümler
 

1. Sabah namazında uzun sûreler okumak müstehabdır.

2. imamın kendisini âciz bırakacak herhangi bir sıkıntıdan dolayı oku­makta olduğu sûreyi keserek rükû'a varması caizdir.

3. Sûrenin bir kısmını okuyup da bir kısmını bırakmak bir ihtiyaca mebni ise, bütün âlimlerce kerâhetsiz olarak caizdir, ihtiyaç olmaksızın kesmek İmam Malik'in meşhur olan görüşüne göre mekruh ise de ulemânın çoğunluğuna göre mekruh değildir. Ancak surenin tümünü okumak daha faziletlidir. Sû­renin tümü okunmamakla daha faziletli olan bir amel terk edilmiş olur.[364]

 

650. ...Ebû Said el-Hudrî (r.a.)'den; demiştir ki:

Resûlullah (s.a.) ashabına namaz kıldırırken ayakkabılarım çı­karıverdi ve sol tarafına koydu. Bunu gören cemaat de ayakkabılarını çıkardılar. Resûlullah (s.a.) namazı bitirince:

"Ayakkabılarınızı niçin çıkardınız?” diye sordu, (Onlar da:)

Senin çıkardığım gördük de (onun için) çıkardık, dediler. Bu­nun üzerine Resûlullah (s.a.);

"Bana Cebrail gelip papuçlanmda pislik olduğunu haber ver­di." dedi (ve sözlerine devam ederek:)

"Sizden bir kimse mescide geldiği zaman, baksın, ayakkabıla­rında pislik varsa silsin ve onlarla namaz kılsın" buyurdu.[365]

 

Açıklama
 

Hadis-i şerif, üzerinde pislik bulunan ayakkabılarla, ancak toprakla sürtülerek veya suyla yıkanarak temizlendikten sonra namaz kılınabileceğini ifâde etmektedir.

"Temizlesin ve onlarla namaz kılsın" cümlesi emir değil, ruhsattır. Bu bakımdan fıkıh âlimleri, "ayağında böyle bir ayakkabı bulunan kimse onu yıkadıktan veya toprakla sildikten sonra isterse namazını bu ayakkabıyla kılar, isterse onu çıkarır, yalın ayak kılar" demişlerdir.

Nitekim ileride gelecek olan 653 no'lu hadis-i şerifte Resûl-i Ekrem'in bazan ayakkabıyla bazan da ayakkabısız olarak yalın ayak namaz kıldığı be­yân edilmektedir.

İbn Ebî Şeybe'nin Abdurrahman b. Ebî Leylâ'dan rivayet ettiği şu hadis-i şerifde bu gerçeği dile getirmektedir:"Resûlullah(s.a.) ayağında ayakkabı ol­duğu halde namaz kıldırıyordu. Arkasında bulunan cemaat de ayakkabıla­rı \ la namaza durdular. Bir ara Peygamber (s.a.) ayakkabılarını çıkarınca onlar da çıkardılar. Nihayet Nebî (s.a.) namazı bitirince; "İsteyen namazını ayak­kabıyla kılar, ayakkabısını çıkararak yalın ayak namaz kılmak isteyen de ayak­kabılarını çıkarır, öyle namaz kılar" buyurdu."

Netice olarak şunu söylemek mümkündür: Ayakkabısına pislik bulaşan kimse şu iki işten birini yapmakta serbesttir. Ya o ayakkabıyı usûlüne göre temizledikten sonra o ayakkabıyla namazını kılar ve yahutta ayakkabı­yı çıkararak yalın ayak namazını kılar.[366]

 

Bazı Hükümler
 

1. Namaz kılmakta olan bir kimse ayakkabısında namaza mani bir pislik bulunduğunun farkına varmasıyla namazı bozulmaz. Nitekim Hanbelîler'in,meşhur olan görüşlerine göre de kişi namaz esnasında ayakkabısında namaza mâni bir pisliğin bu­lunduğunu anlar anlamaz hemen o ayakkabıyı amel-i kalîl ile çıkarıp atarsa, namazı bozulmaz. Fakat o ayakkabıyı hemen o anda çıkarmasa veya amel-i kesir ile çıkarırsa namazı bozulur.

İmam Şafiî'nin eski mezhebi de böyle idi. Fakat Şafiî'nin daha sonraki benimsediği görüşe göre ise, namaz esnasında ayakkabısında veya elbisesin­de namaza manî bir pisliğin bulunduğunu anlar-anlamaz namazı bozulur. Fakat bu pislikten haberi olmazsa namazı sahilidir, tmam Ahmed ve Ebû Hanife'nin görüşü de Şafiî'nin bu ikinci görüşü gibidir.

Mâlikî mezhebine göre ise, eğer bu pislik ayakkabının üstünde idiyse namaz mutlaka bozulur. Fakat ayakkabının altında bulunur ve sahibi de pis­liğin farkına vanr varmaz ayakkabıyı hemen çıkarır atarsa, namazı bozulmaz.

2. Ayakkabı yere sürtmekle temizlenir.

3. Ayakkabılar temiz olursa ayakkabıyla namaz kıhnabilir.

4. Amel-i kalîl namazı bozmaz. (651 no'lu hadisin izahına da bakıl­malıdır.)

 

651. ...Bekr İbn Abdillah Peygamber (s.a.)'den (bir önceki) ha­disi nakletmiştir. Ancak (râvî Ebân bir önceki hadiste geçen) yerine ifadesini nakletmiş ve kelime sinin geçtiği her iki yerde de kelimesini rivayet etmiştir.[367]

 

Açıklama
 

Bir evvelki hadis-i şerifte kelimesi iki kere geç-mistir. Şafîîler bunların birincisine hakiki manada pislik, ikin­cisine de insan tabiatının iğrendiği örfî pislik mânâsı vermişler. "Yere sürterek temizlenmesi emredilen ikinci pislik örfî pisliktir, yoksa birinci mânâdaki pislik değildir. Zira birinci mânâdaki pislik yere sürtmekle temizlenmez" de­mişlerdir. Hanefîlere ve onların görüşünde olanlara göre ise "kazer" keli­mesinin bu iki mânâya da ihtimali vardır. Şayet hadisteki birinci kelimesinin hakiki pislik anlamında kullanıldığı düşünülürse, o zaman na­maza manî olmayacak kadar az, -diğer bir tabirle-affedilecek kadar az bir pislik olduğu kabul edilir. Eğer tükrük gibi örfî mânâdaki pislik anlamında kullanıldığı düşünülürse, zaten namaza mâni değildir.

Ancak, konumuz olan bu hadis-i şerifte geçen "habes" kelimesi ise, ha­kiki pislik anlamına gelir. Bu bakımdan Hanefîler, enson görüşüne göre tmam Şafiî, halef ve selef uleması bu pisliğin namazda affedilen az miktarda pislik olduğunu kabul ederler. Çünkü namaza engel teşkil edecek kadar çok olan pisliğin namazdan önce ve usûlüne göre temizlenmesinin şart olduğunda it­tifak vardır.[368]

 

652. ...Şeddâd b. Evs babasından (Evs'ten); demiştir ki: Resülullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Yahudilere muhalefet ediniz. Çünkü onlar ayakkabılanyla ve mestleriyle namaz kılmıyorlar (siz kı­lınız)!”[369]

 

Açıklama
 

Yahudiler "Ey Mûsâ, şübhesiz benim ben senin Rabbin, Haydi pabuçlarını çıkar. Çünkü sen mukaddes vadide "Tuva" dasın"[370] emrine uyarak ibâdetlerini yaparken ayakkabılarını çıkarırlardı. Ayakkabı ile ibâdet etmek onlarca makbul değildi.

Müslümanlar ise, bu hadis-i şerifte namazlarını ayakkabı ile kılarak Ya­hudilere muhalefet etmekle emrolunmuştur. Ancak buradaki emir farziyet değil, mubahlık ifâde eder. Nitekim bir Önceki hadisin açıklanmasında, tercemesini sunduğumuz îbn Ebî Şeybe'nin Abdurrahman b. Ebi Leylâ'dan naklettiği "isteyen namazını ayakkabıyla kılar, yalınayak namaz kılmak isteyen de ayakkabılarını çıkarır öyle kılar"[371] mealindeki hadis-i şerif de burada­ki emrin mubahhk ifâde ettiğine delâlet eder.

Hatta bazı âlimler, "Ey Adem oğullan, her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin"[372] âyetine bakarak ayakkabılı kılınan namazın daha fazi­letli olduğu hükmüne varmışlardır.[373] 653 numara ile terceme edeceğimiz hadis de buna delâlet eder.

ed-Dürru'I-Muhtâr’da bu mevzuda şöyle denilmektedir; "Ayakkabı ile namaz kılmak çıplak namaz kılmaktan daha faziletlidir." İbn Âbidîn de ona yazdığı haşiyesi Reddu'l-Muhtâr'da şöyle diyor; "temiz mest ve ayakkabı­larla namaz kılmak, Yahudilere muhalefet için çıplak ayakla namaz kılmak­tan daha faziletlidir." Tatarbâniye'de ise, şöyle denilmektedir; "Ayakkabılar temiz bile olsa, mescidi kirletmek tehlikesi varsa, çıplak ayakla namaz kıl­mak daha faziletlidir. Mescid-i Nebevi, Resûl-i Ekrem'in sağlığında kum­larla kaplı idi. Zamanımızda içine halılar serilmiştir."

Umdetü'l-Müftf isimli eserde de şöyle deniliyor; "Mescide ayakkabı İle girmek edebe uymaz."

Bütün bu fetvaları Bezlü'l-Mechûd isimli eserinde nakleden merhum es-Sehârenfûrî, bu mevzudaki kendi görüşlerini de şöyle ifâde ediyor; "Günü­müzde ayakkabılarla ibâdet eden Hıristiyanlara bakarak namazın çıplak ayakla kılınması gerektiği kanaatindeyim."[374]

Bütün bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, tslâmiyette ayakkabı ile de, çıp­lak ayakla da namaz-kılmak caizdir. Ancak bazı hallerde biri diğerine tercih edilebilir. (653 no'lu hadis-i şerifin şerhindeki izahata müracaat edilebilir.)[375]

 

653. ...Amr b. Şuayb'in babasından rivayet ettiğine göre dedesi (şöyle) demiştir: "Ben peygamber (s.a.)'i ayakkabılı da ayakkabısız da namaz kılarken gördüm."[376]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerif gerek ayakkabılı, gerekse ayakkabısız olarak namaz kılmanın caiz olduğunu ifâde etmektedir. Aynı zamanda namazı ayakkabı ile kılmayı ifâde eden bir önceki hadis-i şerifteki emrin hükmünü farz olmaktan çıkarıp mübahlık ifade ettiğini bildiren de bu hadis-i şeriftir. Çünkü emr kayıtsız ve şartsız olduğu zaman, farziyet ifâ­de eder. Ancak onun farziyyet için olmadığını ortaya koyan diğer bir delil bulunursa, o zaman o emr farziyet ifâde etmekten çıkmış olur.

îşte bu hadis-i şerif Resûl-i Ekrem'in bazan ayakkabılarla bazan da ayak­kabısız  olarak namaz kıldıklarını ifâde ederek ayakkabı ile namaz kılmanın caiz olduğunu, farz olmadığını açıklamıştır. Bir önceki hadiste de açıkladı­ğımız gibi bazı fıkıh âlimlerinin ayakkabı ile kılınan namazın daha faziletli olduğuna dair hükümlerinin delili ise, A'raf Sûresinin 31. âyetidir.

Kadı Iyaz, bu mevzuda şunları söylemektedir; "Eğer ayakkabıda pislik ol madiği biliniyorsa,o ayakkabı ile namaz kılmakta herhangi bir sakınca yok­tur.”

"Fakat üzerinde, pislik olduğunda bütün ulemânın birleştiği cinsten bir pislik bulunan ayakkabı, su ile iyice temizlenmedikçe o ayakkabı ile namaz kılınamaz.

"Ulemânın pis olup olmadığında kesinlikle görüş birliğine varmadığı hafif necaset cinsinden bir pislik bulaşan aVakkâbının toprağa sürtülerek te­mizlenip temizlenmeyeceği hususunda biz Mâlikîlere göre iki görüş vardır, Evzaî ve Sevrî'ye göre böyle hayvan tersi gibi hafif necaset cinsinden pislik bulaşan ayakkabı toprağa sürtünce kesinlikle temizlenir.

"Hanefilere göre, ayakkabıya bulaşan idrar ise, veya yaş pislik ise, yıkanmadıkça ayakkabı temizlenmiş olmaz ve o ayakkabıyla namaz kılınmaz.

"Şâfiîlere göre, ağır pisliği ancak su temizleyebilir. Bu mevzuda îmam Şafiî şöyle demiştir; "Pisliğinde ihtilâf edilen hafif pisliğin toprağa sürtmekle temizlenip temizlenmeyeceği hususu bize göre ihtilaflıdır."

Netice: Bu hususta iki noktayı belirtmekte fayda mülahaza edilir:

1. Hz. Peygamberin yaşadığı bölge ile içinde bulunduğumuz bölgenin özelliğidir. Bilindiği gibi Medine-i Münevvere ve Arab yarımadasında böl­genin sıcak ve kumluk olması, yolların kuru ve çoğu kez temiz olduğu gerçe­ğinden hareket edersek ayakkabıların temiz olup olmaması konusunda hüküm vermek kolaydır. Peygamber aleyhisselâm zamanında bugünkü tarzda tu­valetlerin olmaması, kum üzerine ihtiyaç giderilmesi, sıçrama tehlikesinin bulunmaması,kısa zamanda sıcağın harareti, pisliği izale etmesi, oradaki temizliği kolaylaştırmaktadır.

Zamanımızda, hayvancılığın çoğalması, pisliklerin sokaklarda belirme­si, yüznumaralara ayakkabı ile girilmesi yanında bunların pisliğini giderecek kum ve toz teması da olmaması ayakkabı ile namaz kılma hükmünü kaldırmaktadır. Çünkü hüküm ayakkabıların temiz olması halinde ayakka­bı ile namaz kılınabileceğidir.

2. Namazın sıhhatinin şartlarından biri de necâcetten taharet olduğuna göre, ayakkabılarda buna mâni bir necasetin bulunmamasıdır ki, yukarıda zikredilmiştir. Biz burada cenaze namazında kılınan namaz üzerinde dura­cağız ki, günümüzde buna dikkat edilmemektedir. Namazın, cenazesi ve farzı yoktur. Namaz namazdır. Camide kılınan namaz ile cenaze namazı arasın­da fark yoktur. Günümüzde ise, camide kılınan namaza dikkat edilirken, cenaze namazına dikkat edilmemektedir. Ayağındaki ayakkabılarla beş va­kit namazdan birini kılamayacaksa aynı ayakkabı ile cenaze namazını da kı­lamaz. Ancak, ayakkabıların altı pis üstü temiz olacak olursa, ayakkabısını çıkararak ayakkabılarının üstüne basarak namaz kılabilir. Aksi halde yerin temiz olması halinde yere basılmalı veya temiz bir şey üzerinde namaza dur­malıdır.[377]

[356] Nesâî, kıble 25; Ibn Mâce, ikâme 205.

  Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/7.

[357] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/7.

[358] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/8.

[359] Buhârî, ezan 106; Müslim salât 163; Nesâî, iftitâh 76; İbn Mâce, ikâme 5; Ahmed b.Hanbel, III, 411.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/8.

[360] el-Mü'minûn (23), 45.

[361] el-Mü'minun (23), 50.

[362] el-Menhel, V, 39-40.

[363] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/8-9.

[364]   el-Menhel, V, 40.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/9.

[365] Ahmed b. Hanbel, III, 92; el-Hâkim, el-Müstedrek, I, 260.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/9-10.

[366] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/10-11.

[367] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/11.

[368] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/11-12.

[369] el-Hâkim, el-Müstedrek, I, 260.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/12.

[370] Taha(20), 11-12.

[371] bk. el-Menhel, V, 41.

[372] el-A'râf (7), 31.

[373] Tefsîru'l-Kurtûbî, XI, 174.

[374] Bezta'l-mechAd, IV, 320.

[375] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/12-13.

[376] İbn Mace, ikâme 66; Nesaî, sehv 100; Ahmed b. Hanbcl, H, 174, 178,' 179, 190, 206, 215, 248.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/13.

[377] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/14-15.



Konu Başlığı: Ynt: Ayakkabıyla Namaz Kılmak
Gönderen: Sefil üzerinde 21 Eylül 2015, 01:34:36
Esselamu aleykum ; İnşaallah bu amellerle hükmeder ve bu paylaşım doğrultusunda hareket edenlerden oluruz.

Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ayakkabıyla Namaz Kılmak
Gönderen: Ceren üzerinde 26 Eylül 2015, 23:22:23
Aleykümselam.Namaz kıldığın yerin de,namaz kıldığın kıyafetlerin de temiz olması lazımdır.Ayakkabı temiz ise namaz kılınabilir.Ama eğer ayakkabı pis ise ayakkabı çıkartılmalı,aksi takdirde namaz caiz olmaz.Rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim....


Konu Başlığı: Ynt: Ayakkabıyla Namaz Kılmak
Gönderen: Pelinay üzerinde 27 Eylül 2015, 09:13:51
Ve aleykumusselam ve rahmetillah.ayakkabi temiz oldugu takdirde namaz kilinabilecegini de ogrenmis olduk.Rabbim edepten yokaun eylemesin bizleri insallah.Allah razj olsun


Konu Başlığı: Ynt: Ayakkabıyla Namaz Kılmak
Gönderen: İkraNuR üzerinde 27 Eylül 2015, 14:36:07
ve aleykümüsselam ve rahmetullah.
ayakkabıyla namaz kılınabileceğini ilk kez öğrendim. Allah (c.c.) razı olsun. Rabbim inşAllah kıldığımız namazları kabul eder.