๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 25 Nisan 2012, 14:53:05



Konu Başlığı: Âmilin Elinden Hataen Bir Kaza Çıkarsa
Gönderen: Zehibe üzerinde 25 Nisan 2012, 14:53:05
13. Âmil'in Elinden Hataen Bir Kaza Çıkarsa (Birini Yaralarsa) Ne Gerekir?


 

4534... Âişe radıyallâhu anhâdan; şöyle demiştir:

Rasûlullah (s.a.v) Ebû Celim b. Huzeyfe'yi zekât toplayıcı olarak gön­derdi. (Gittiği yerde) bir adam, malının zekâtı konusunda onunla tartıştı. Ebû Cehm, adama vurup başını yardı. (Yaralının velîleri) Rasûlullah'a gelip:

"Kısas isteriz yâ Rasûlallah!" dediler.

Rasûlullah (s.a.v):

"Size şu kadar mal var (kısastan vazgeçin)" dedi. Razı olmadılar. Rasûlullah tekrar; (artırarak); "Size şu kadar mal" buyurdu, yine razı olma­dılar. Hz. Peygamber (s.a.v) (üçüncü defa ve artırarak): "Size şu kadar mal var, (kısastan vazgeçin)" buyurdu. Bu sefer razı oldular.

Hz. Peygamber (s.a.v):

"Öğleden sonra halka hitâbed^p, razı olduğunuzu haber verece­ğim" buyurdu.

Onlar da:

"Evet" dediler.

Rasûlullah (s.a.v) halka hitabederek şöyle dedi:

“Leysliler (Leys kabilesinden olan davacılar) bana, kısas istemeye geldiler. Ben de onlara şu kadar mal (en son teklif edip de onların razı oldukları malı söyledi) teklif ettim, razı oldular, (halka duyurmak için) razı oldunuz mu?" buyurdu.

"Hayır" dediler.

Muhacirler, üzerlerine atılmak istediler, Rasûlullah vazgeçmelerini emretti. Onlar da bıraktılar. Rasûlullah sonra davacıları çağırıp, malı ar­tırdı ve: "Razı oldunuz mu?" dedi. "Evet" dediler.

Rasûlullah (s.a.v):

"Ben halka hitâbedip sizin razı olduğunuzu haber vereceğim" buyurdu.

"Evet" dediler.[103]

 
Açıklama

 

İbn Mâce: "Muhammed b. Yahya'dan, bu hadisi  sadece Ma'mer rivayet etti. Ondan başka birinin ri­vayet ettiğini bilmiyorum" der.

Hadis-i Şerif, İslâmın adalet anlayışına, insanların haklarını aramakta ne kadar itinalı olduğunu görmeye en güzel delildir. Aradan on beş asır geçmesine rağmen hâlâ o seviyeye eremediği halde İslâmı ve müslüman-ları tezyif ve tahkire yeltenen despotların kulakları çınlasın.

Hadis-i Şerifin mânâsı izaha ihtiyaç duyurmayacak kadar açık. Ancak ihtiva ettiği hükümlere işaret edilmesi gerekir. Şimdi kısaca bu hükümle­ri görelim.[104]

 
Bazı  Hükümler

 

1- İdareci veya devlet memuru, vazifesi esnasında bile olsa birisine karşı cinayet işler­se kısas gerekir. Onların mevkî kendileri için bir ayrıcalık sağlamaz.

2- Yaralanan birisini kısastan vazgeçirmek için diyetten daha fazla mal vermek caizdir.

3- Zekât verilecek miktar konusunda, mal sahibinin beyânı esastır. Ze­kât memurunun mal sahibini dövmesi, zorlaması caiz değildir.

4- Hâkimin, beyyine olmadan kendi bilgisine dayanarak hüküm ver­mesi caiz değildir. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.v) daha önce davacıları be­lirli bir mala razı ettiği halde, bilâhere onların dönmeleri üzerine eski bil­gisi üzerine onları ilzam etmemiş, halkın huzurunda, malı artırarak tekrar rızalarını ikrar ettirmiştir.

Hz. Ebûbekir ve Hz. Ömer dönemlerinde işledikleri suçlardan dolayı zekât memurlarına kısas uygulamışlardır. İmâm Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve İshâk b. Râheveyh de aynı görüştedirler.

5- Bir memurun vazifesi esnasındaki bir suçundan dolayı sabit olan mâli ceza, devlet tarafından ödenir.[105]
[103] Nesâî, kasâme 25; İbn Mace, diyât 10; Ahmed, VI, 233.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/269-270.

[104] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/270.

[105] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/270-271.