๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 03 Mayıs 2012, 20:52:28



Konu Başlığı: Allaha Rasûlüne Ve Ulül Emre İtaat Etmek
Gönderen: Zehibe üzerinde 03 Mayıs 2012, 20:52:28
87. (Allah'a, Rasûlüne Ve Ulü'l-Emre) İtaat Etmek


 

2624. ...Ibn Cüreyc dedi ki: "Ey inananlar, Allah'a itaat edin. Rasûle ve sizden olan (halifelere, hakimlere, âlimlere, hak ve adalet üzere olan) emir sahibine itaat edin..."[535] (âyet-i kerimesi) Abdul­lah b. Kays b. Adiyy (hakkında indi) Peygamber (s.a.) onu bir seriyye de gönder(miş)di. Bana bunu Ya'la, Said b . Cübeyr'den O da îbn Abbas'dan naklen haber verdi.[536]

 
Açıklama

 

Ulu'l-emr: Buyruk sahibi sözü geçerli olan kişi demektir. Bunun devlet başkanı, vâlîler ve daha genel anlamıyla yöneticiler olduğu âyetin siyakından anlaşılmaktadır. Fakat Ibn Ab-bas'a dayanan bir görüşe göre buyruk sahipleri din bilginleridir. "Onlara emniyet ve korku haberi geldiği zaman, onu hemen yaytverirler. Halbuki bunu, Rasûle ve aralarındaki emir sahiplerine götürselerdi, içlerinden işin içyüzünü araştırıp çıkaranlar onun ne olduğunu bilirlerdi”[537] mealindeki âyet-i kerimeden alimlerin de ululemr olduğu anlaşılmaktadır. Fahr-i Râ-zi'ye göre buyruk sahiplerinin hail ve akd denilen ittifakları bütün ümmeti temsil ederek kitap ve sünnetten başka başlıbaşına bir delil teşkil eden ehl-i icma olması gerekir. Ulemâya, ümeraya, hukemaya itaat ise, Allah'a, rasûlüne ve hal ve akd sahiplerine itaattan kaynaklanan ve ona bağlı olan bir itaattir.[538] İbn Kesir de ulema olsun, ümera olsun bütün buyruk sa­hiplerinin ululemr olduğunu söylüyor. Hanefi ulemasından Aynı âyet-i ke­rimede geçen "ulu'l-emr = emir sahipleri" hakkındaki görüşleri onbir mad­dede özetlemiştir:

1. Âmirlerdir. Ibn Abbas (r.a.) ile Ebu Hüreyre, İbn Zeyd ve Süddî bu- görüştedirler.

2. Hz. Ebû Bekr ile Ömer (r.a.) dir. Hz. İkrime bu görüştedir.

3. Tüm sahabedir. Mücâhid (r.a.)'in görüşü budur.

4. Dört halifedir. Sa'lebi, Ebu Bekr el-Varrak'ın bu görüşte olduğunu söylemiştir.

5. Ata (r.a.) e göre ise, âyet-i kerîmede geçen ulu'l-emr sözüyle kas-dedilen Muhacirler ile Ensardır.

6. Sahabe ve tabiûndur

7. İbn Keysan bu kelimeyle kasdedilen halkı idare eden akıllı kimse­lerdir.

8. İlim adamları ile fıkıh ulemasıdır. Cabir b. Abdillah ile Hasan el-Basri ve Ebu'l-Aliyye (r.a.) bu görüştedirler.

9. Seriyye kumandanlarıdır. Meymun b. Mehran, Mukâtil ve Kelbi bu görüştedirler.

10. Mücâhid'e göre Ulu'l-emr tüm ilim adamları ve Kur'an alimleridir. İmam Mâlik de bu görüşü tercih etmiştir.

11. Liyakatlerinden dolayı bir iş başına getirilmiş olan herkes Ulu'l-emr'dir.[539] Buhari şârihi, Aynî de bu görüşler içerisinde son görüşü tercih ederek "Sahih olan da budur" demiş ve Buhârî'nin de bu görüşte olduğu­nu ifade etmiştir. Ancak Allah'a veRasûlüne itaat mutlak olmakla bera­ber, ulu'1-emre itaat mutlak değildir. Bazı kayıt ve şartlara tabidir. Bu mânâyı ifade için Cenab-ı Hak, Allah'a ve Rasûlüne itaati ayrı ayrı zikret­tiği halde ulu'l-emr için ayrıca  “ = itaat ediniz” buyurmamış, ulu'1-emre itaati, Rasûlüne atfen bağlı olarak zikretmiştir. Bu atıf şundan dolayıdır. Eğer Ulu'1-Emr sizden ise, yâni müslümansa, iktisâdi, sosyal ve toplum hayatının her noktasında Allahm emirlerine göre hüküm veri­yor, Rasûlullah'ın sünnetine bağlı kalıyorsa, idare ediş şekli Allah'ın Ahkâmı ve Rasûlullahın hayat tarzıyla çatışmıyorsa itaat ediniz. Bunun aksi ise Tâğûtlar ve saptırıcı ve idarecilere yaranmak için yağ çeken âlimlerdir ki onlarda idareci ve âlimdirler. Eğer idarecinin vasfı Tâğut ve bu tür alim kavramına uygunsa onlarada isyan etmek bir mü'min üzerine farzdır.

Burada şâyân-ı dikkat olan kayıtlardan birisi de mü'minlere hitaben  kaydıdır ki mânâsı vazıhtır. Mü'minlerden olmayan ulu'1-emre itaat dînen vâcib kılınmamıştır.[540]

Yine Aynî'nin açıklamasına göre, Davûdî bu âyetin Abdullah b. Hu-zafe hakkında indiğini ifâde ederek Abdullah b. Abbas (r.a.) dan gelen rivayeti reddetmiş ve bu rivayetin Hz. Abbas'dan rivayet eden râvilerden biri tarafından yanlışlıkla tahrif edilerek değiştirilmiş olabileceğini savun­muştur. Davûdî'nin bu mevzudaki görüşü şudur: Abdullah b. Huzafe'nin başından geçen bu mevzu ile ilgili olayda[541] Rasûl-i ekrem askerlerin ona isyan etmesini hoş karşılamamıştır. Binaenaleyh bu ayetin Abdullah b. Huzafe hakkında indiğini iddia etmek, âyeti indirilmiş gayesine zıt bir yönde tefsir etmek olur.[542] ancak Davûdi'ye şöyle cevap verilmiştir: "Abdullah b. Huzâfe kıssasından murad,

"Eğer bir şeyde münakaşa ederseniz onu Allah'a ve Rasûle ar/ediverin" âyetidir. Hz. Abdullah'ın seriyyesine gereken de bu idi. Kendimizi ateşe atalım mı atmayalım mı diye münaza'a ederken meseleyi Allah ve Rasûlü­ne irca edeceklerdi. Onlar bunu yapmadılar, âyet onun için inmiştir."[543] Bu mevzuda İbn Kesir de şunları söylüyor: "Allah (c.c)'a itaatten murad, Kur'an-i Kerim'in hükümlerine uymak; peygambere itaatten murad, sün­nete riâyet etmek; ulu'l-emr'e itaattan murad, Allah'ın emirleri doğrultu­sundaki emirlerine uymaktır"[544] Rasûl-i Ekrem (s.a.)'in;"Her kim Ulu-lemr'e (halifeye) itaatten bîr el kadar ayrılırsa, kıyamet gününde Allah (c.c.)'a fiili hususunda lehinde hiç bir hücceti olmayarak kavuşacaktır. Her kim de boynunda (halifeye) bey'atı olmayarak ölürse cahiliyye ölümü ile ölür”[545] buyurduğu sabittir. İmam Ebu Muîn en-Nesefî, "Üzerimizde İslam devlet başkanı olan imam (ululemr'i) görmeden bir günün geçmesi caiz değildir. İmam devlet başkanı olan halifedir.

İmametin hak olduğunu kabul etmeyen kimse kafir olur." demiştir.[546]

 

2625. ...Ali (r.a.) den rivayet olunduğuna göre, Rasûlullah (s.a.) bir ordu göndermiş ve başına da bir adamı kumandan tayin edip, onlara kumandanı dinlemelerini ve ona itaat etmelerini emretmişti. Bir süre sonra kumandan bir ateş yaktı ve askerlere ateşe girmelerini emretti. Bunun üzerine bazı askerler, "biz sadece ateşten kaçtık" dediler. Diğer bir kısmı da ateşe girmek istediler. Bu haber peygam­ber (s.a.)e erişince; "Eğer onlar ateşe girselerdi ebediyyen ateşte kalacaklardı.' dedi ve "Allah'a isyan hususunda (kula) itaat yoktur (kula) itaat ancak dine uygun olan işlerdedir" buyurdu.[547]

 
Açıklama

 

Bu hadis-i şerif yetkili kişilerin emirlerini yerine getirmek için Allah'ın ve Rasûlünün emirlerini çiğnemenin Allah'a ve Rasûlüne isyan sayılacağını, âmirin, Allah'ın ve Rasûlünün emirlerine aykırı olarak verdiği emirlerin, bu emri yerine getiren memuru sorumluluktan kurtaramayacağını ve içinde mâsiyet bulunan taat ve ibâdetin mak­bul olamayacağını ifade etmektedir.

Metinde geçen "Eğer onlar ateşe girselerdi ebediyyen o ateşte kalacaklardı” cümlesindeki "ateş” ten maksat cehennem ateşi değil, ku­mandanın yakmış olduğu ateştir. Hafız îbn Hacer bu ateşten maksadın kumandanın yaktığı ateş mi yoksa cehennem ateşi mi olduğu meselesinde bazı ihtimaller üzerinde durduktan sonra bu ateşten maksadın, kumandan tarafından yakılan ateş olduğunun kanaatine varmıştır. Buna göre cümle­nin mânâsı şöyledir: "Eğer onlar bu ateşe girselerdi zannettikleri gibi za­rarsız olarak kurtulamayacaklardı. Bilakis orada yanıp gideceklerdi." Yine aynı cümlede geçen ebediyyen kelimesi de "sonsuza kadar** anlamında kullanılmayıp "uzun süre” anlamında kullanılmıştır. Nitekim "ebed" ke­limesi "Amma onlar, ellerinin (yapıp) öne sürdüğü (işler) yüzünden ölümü asla temenni etmezler...”[548] meâlindeki âyet-i kerimede de aynı şekilde "uzun süre" anlamında kullanılmıştır.

Binaenaleyh bu cümle ile, "Eğer bu askerler kumandanın emrine ita­at etmeyi vâcib zannederek ve ateşin kendilerine zarar vermeyeceğine ina­narak ateşe girselerdi kendilerine böylesine yakından ilgilendiren hayatî bir meselenin asılını öğrenmek için gereken çabayı göstermediklerinden ve neticede intihar gibi bir yasağı çiğnediklerinden dolayı günahkâr ola­caklar ve içine girdikleri ateşte yanıp gitmeye müstehak olacaklardı" de­nilmek istenmiştir.

Bazılarının rivayetine göre bu emri veren kumandan çok şakacı bir kimseymiş, bu emriyle onlara şaka yapmak istemiş. Müslim'in rivayetine göre ise, askerler onu kızdırdıkları için böyle yapmış. Doğru olan da bu ikinci rivayettir.[549]

 

2626. ...Abdullah b. Amr'den rivayet edildiğine göre, Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Kendisine (Allah'a ve Rasûlüne) isyan emredilmedikçe hoşlan­dığı ve hoşlanmadığı bir işte (âmiri) dinlemek ve (ona) itaat etmek müs-liiman bir kimseye vaciptir. Fakat kendisine (Allah'a veya Rasûlüne) isyan emredilirse o zaman (hiç bir amiri) dinlemek de yoktur, itaat da yoktur.”[550]

 
Açıklama

 

2624 numaraİ1 nadism şerhinde açıkladığımız, "Ulu'l-emr" denilen yetkili kimselere itaat etmek, sözlerini dinlemek, emir­lerine uymak her müslümana farzdır. Ancak bu farziyyet, sözü geçen yetki­lilerin emirlerinin Allah'ın ve Rasûlünün emirlerine uygun olmasıyla kayıtlı­dır. Binaenaleyh, dine uygun emirlerine uymak her müslüman üzerine farzdır. Allah'a isyan ve günah sayılan emirlerine uymak ise haramdır. Kadı Iyaz bu hususta İslam uleması arasında ittifak bulunduğunu ifâde etmektedir.[551] Hariciler bu hadisi delil göstererek zâlim devlet reisine başkaldırmanın farz olduğunu söylemişlerse de Cumhur-ı ulemâya göre iman ettikten sonra küf­re dönmedikçe yahut namazları kılmayı terketmedikçe ona başkaldırmak vâcib değildir.[552] Mevzumuzu teşkil eden bu hadis itaati emreden tüm hadisleri ka­yıtlamakta ve hadislerdeki yetkililerin emirlerine itaat edilmesiyle ilgili ifâ­delerin sadece, Allah'ın ve Rasûlünün emrine uygun emirlerle ilgili olduğunu açıklamaktadır. Allah'ın ve Rasûlünün emirleri ise kapsayıcıdır. Geneldir. Hayatın girdi çıktısı, fert, aile, toplum yapısı ve idari oluşum bu kapsayıcılığın içindedir.[553]

 

2627. ...Ukbe b. Mâlik'den; dedi ki: Peygamber (s.a.) bir seriyye göndermişti. Ben de askerlerden birine bir kılıç verdim. (Bu kim­se seferden) dönünce bana: Rasûlullah (s.a.)in bizi kınadığını görür­sen (şaşma) dedi. (Gerçekten Hz. Peygamber de onlara hitaben şöy­le) buyurdu:

"Benim (askerin başında kumandan olarak) gönderdiğim adam, emrimi yerine getirmeyince emrimi yerine getirecek birisini onun ye­rine geçirmekten âciz mi kaldınız?"[554]

 
Açıklama

 

Bir önceki hadisin şerhinde açıkladığımız gibi bu hadis-i şerifte, Allah'ın  ve Rasûlünün   emirlerine   uymayan yöneticiye itaat etmek gerekmediğini,onların yerine Allah'ın ve Rasûlünün emirlerine uygun emirler veren ve iş yapan kişilerin geçirilmesini sağlamak için gereken çabayı sarfetmek lâzım geldiğini, bu gibi kişileri yerlerinden uzaklaştırmaya gücü yettiği halde bu görevi yapmaktan kaçınan kimsele­rin bu hareketinden Hz. Peygamberin memnun olmayacağını ifade etmek­tedir. Yine bu hadis, idare edilenin seçme yetkisini, idareciyi azl edip, yerine başka bir idare eden getirme yetkisini belirlemiştir. Müslüman top­luluklar Allah ve Rasûlünün emirlerine bağlı olan ve bu emirleri uygula­yan idarecileri seçmek ve gidişatın bu minval üzere olmasını sağlamakla mükelleftirler.[555][536] Buhâri, tefsir, suret'un-Nisâ, II; Müslim, imâre 31; Nesâi, bey'at 28.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/145.

[537] en-Nisâ (4), 83.

[538] bk. Yazır M. Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, II, 1377.

[539] bk. Aynî, Umdetu'1-kâri, c. XVIII, 176.

[540] Yazır M. Hamdi, Hak Dini Kur'an Dili, II,  1374-1375.

[541] bk. 2625 no'lu hadis.

[542] bk. Ayni, Umdetu'l-Kâri, XVIII,  177.

[543] Davudoğlu Ahmed, Sahih-i Müslim Tercümesi ve Şerhi, VIII, 708.

[544] bk. İbn Kesir, Tefsirü'l-Kur'an'il-azîm, (Beyrut, 1969 Darul Marife), 518.

[545] Müslim, imâre 58.

[546] İmam Ebu'1-Muin en-Nesefî, "Bahru'l-Kelam fi akaidi ebli'l-îslam" (Konya 1977) s. 179.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/145-148.

[547] Buhari, ahkâm 4; Ahbarü'1-ahad 1; Meğâzî 59; Müslim, İmâre 39, 40; Nesâi, Beyât 34; Ahmed b. Hanbel, I, 82, 94, 164.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/148.

[548] el-Cum'a (62), 7.

[549] bk. Hafız Şemsüddin Ibnü'l-Kayyim, Avnü'l-mâ'bûdun Hafiyesi VII, 279-280.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/148-149.

[550] Buhârî, ahkâm 4; cihâd 108; Tirmizi, cihâd 29; Nesâi bey'at 34; tbn Mâce, cihâd 40; Ahmed b. Hanbel, II, 17, 142.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/149-150.

[551] BK. Aynî Umdetii'l-kâri XIV, 221.

[552] bk. a.g.e.

[553] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/150.

[554] Ahmed b. Hanbel, III, 110.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/150-151.

[555] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 10/151.


Konu Başlığı: Ynt: Allaha Rasûlüne Ve Ulül Emre İtaat Etmek
Gönderen: Rüveyha üzerinde 25 Ağustos 2015, 20:31:31
Esselamu aleykum ve rahmetullah..Rasule itaat ,Rahmana itaattir..Emir altında bulunduğumuz kişilere Allaha ve rasulüne itaatsizliği emrediyorsa,amire itaat yoktur.İnşallah bizler de bu konuda hassas oluruz.Rabbim razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Allaha Rasûlüne Ve Ulül Emre İtaat Etmek
Gönderen: Ceren üzerinde 26 Eylül 2015, 23:05:54
Aleykümselam.Rabbimin emir ve yasaklarına uyan,tarzlarını yerine getiren,peygamber efendimizin sünnetini yerine getiren itaat eden kullardan olalım inşallah...


Konu Başlığı: Ynt: Allaha Rasûlüne Ve Ulül Emre İtaat Etmek
Gönderen: Pelinay üzerinde 27 Eylül 2015, 09:18:20
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.amin ecmain insallah..soz sahibi kimseler ve onlara itaat etme durumlarimiz ayrintili bir sekilde aciklanmia.insallah bu hususa dikkat edenlerden oluruz.
Allah razi oslun


Konu Başlığı: Ynt: Allaha Rasûlüne Ve Ulül Emre İtaat Etmek
Gönderen: İkraNuR üzerinde 27 Eylül 2015, 14:33:35
ve aleykümüsselam ve rahmetullah.
Süneni Ebu Davud hakkındada birkaç bilg öğrenmiş oldum. Allah (c.c.) sizlerden razı olsun.