๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Süneni Ebu Davud => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 08 Nisan 2012, 12:06:30



Konu Başlığı: Ağzı Doldura Doldura Konuşmak
Gönderen: Zehibe üzerinde 08 Nisan 2012, 12:06:30
86. Güzel Konuşmaya Özenerek Ağzı Doldura Doldura Konuşmak


 

5005... Abdullah ibn Amr'den (rivayet olunmuştur) Rasûkıllah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Allah erkekler arasından dilini, ineğin dilini (otlara) doladığı gi­bi (kelimelere) dolay(arak konuş)an edebiyatçıya mığzeder."[122]

 
Açıklama

 

Hadis-i şerifte edebiyat gösterişi yapmak için ağzı­nı doldura doldura, dilini evire çevire konuşan erkekler, dillerini dolaya dolaya ot yiyen ineklere benzetilmiştir.

Hadis-i şerifte sadece böyle edebiyat gösterisi için ağzını doldura dol­dura konuşan erkeklerin yerilmesi ve kadınlardan söz edilmemesi kadın­ların bu şekilde konuşmalarının caiz olduğunu ifâde etmek için değil, bu tür gösteriler daha ziyade erkeklerde görüldüğü içindir.[123] Binaenaleyh ha­dis-i şerifteki bu yerme hem erkekler, hem de kadınlar için geçerlidir.

Edebiyat gösterisi yapmak için hadis-i şerifte tarif edildiği şekilde ko­nuşanların hayvanlar içerisinden sığıra benzetilmesine sebep ise, diğer hayvanlar otları yerken dişleriyle koparıp alırken sığırların dillerine dola­yarak almalarıdır.[124] Bu bakımdan sözkonusu kimselerin durumuna hayvanlanıı içerisinde en çok benzeyen hayvan türü sığırdır.[125]

 

5006... Hz. Ebû Hüreyre'den (rivayet edildiğine göre) Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Kim, insanların gönüllerini cezbetmek için lüzumundan fazla söz öğrenirse Allah kıyamet gününde onun nafilesini de farzını da kabul etmez."[126]

 
Açıklama

 

Sarfü'I-Kelâm: Sözün fazlası, yani maksadı ifâde için gerekli olan sözün dışında ihtiyaç fazlası sözdür. Nitekim Hattâbî de; "Para bozdururken, iki paranın değişimi netice­sinde taraflardan birinde meydana gelen fazlalığa sarf ismi verilir" demiş­tir.[127]

Bu mevzuda Hidaye yazan Burhaneddin Mergınânî de şöyle demiş­tir: "sarf, sözlükte artış anlamına da gelir. İmam Halil böyle demiştir. Bu nedenledir ki nafile ibadete sarf adı verilmiştir."[128]

İbnü'I Esir de "en-Nihâye" isimli eserinde şöyle diyor: "Sarf: Tevbe ve nafile anlamlarına geldiği gibi adi de: Fidye ve fari­za anlamına gelir."

Rasulü Zişan efendimizin ihtiyaçtan fazla sırf insanlar üzerinde te'sir yapabilmek, onların kalplerini cezbedebilmek amacıyla edebiyat öğren­meyi yermesinin sebebi, insanların gönlüne hükmederek onları şahsî emellerine ajet etmek gibi bir bencillik duygusundan kaynaklanmış olma­sı ve sırf bu duygu ve düşüncelerle edebiyat öğrenen kimselerin riya, ya­lan ve yapmacılıktan kurtulmasının mümkün olmamasıdır. Fakat Allah için, hak yolda hakkın muzaffer olması için insanları etkilemek ve onları halka iletmek gayesiyle ihtiyaç fazlası süslü yaldızlı, edebî sözler öğren­mek ise makbuldür ve gözettiği gaye kadar ulvidir.[129]

 

5007... Abdullah İbn Ömer'den demiştir ki: Doğu (tarafın) da iki adam gelip bir konuşma yaptılar. Halk onların (bu konuşmalarını) (çok) beğen­di, bunun üzerine Rasûlullah (s.a.):

"Gerçekten söz(ler) den oluşan sihir (ler) de vardır" buyurdu. Yahutta (şöyle dedi): "Gerçekten bazı sözler sihir (gibi büyüleyici)dir."[130]

 
Açıklama

 

Bezlü'l-Mechud yazarının açıklamasına göre: Metinde konuşmaları beğenilen iki misafirden birisi, ez-Züberkân İbn Ethemdir. Bunlardan Züberkân çok fasih bir dille kendi faziletlerini sayıp dökmüş, Amr de çok edebi bir uslûbla onu kötülemiş, bunun üzerine Züberkân, "Ey Allah'ın Rasulü, aslında bu zatın benim hakkımda bildikleri, hakkımda sarfetmiş olduğu bu sözlerden ibaret değildir. Aslında bu zat benim bir çok iyiliklerimi de bildiği halde sırf hasedinden dolayı onları söylemiyor, sadece kendine göre kötü olan taraflarımı anlatıyor" dedi.

Amr ise ikinci defa söz alarak birinci konuşmasından daha te'sirli bir söz söyledi. Bunun üzerine Resul-i Zişan Efendimiz:

"Gerçekten bazı sözler sihir (gibi büyüleyicidir" buyurdu İhyaü Ulûmi'ddin'de Resulü Zişan efendimizin bu sözü söylemesinin sebebi şöyle anlatılıyor:

Amr ibn Bühtem bir gün arkadaşını övdü. Ertesi gün de onu yerdi, Hz. Peygamber, kendisine bu çelişkili hareketinin sebebini sorunca:

Ey Allah'ın Rasulü, bu adam dün bana iyi davranıp beni memnun et­mişti. Ben de hakkında bildiğim bütün iyilikleri sayıp döktüm. Bugünse beni öfkelendirdi. Ben de onun hakkında bildiğim bütün kötülükleri dile getirdim, dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.): "Gerçekten sihir gibi büyüleyici sözler vardır," buyurdu.

Bir Önceki hadis-i şerifin şerhinde de ifade ettiğimiz gibi böyle parlak ve büyüleyici sözler hakkın ortaya konması uğrunda söylendiği zaman hakkın değeri nisbetinde makbul ve ulvi olmakla beraber batıl davalar uğrunda sarf edildiği zaman da uğrunda kullanıldığı zulüm ve batıl kadar merdûd ve değersizdir. Bunun için insan söylediği sözün nereye varaca­ğını iyice hesabetmeli, batılı veya haksızlığı müdafaadan son derece ka­çınmalıdır. Resulü Zişan efendimiz:

"Ben ancak bir beşerim. Bazılarınızın ifadesi, bazılarınızdan daha inandırıcı olabilir. Bu bakımdan beni kimin lehine, din kardeşi aleyhine bir hüküm verirsem, şüphesiz lehine hüküm verdiğim kimseye ateşten bir parça kesmiş olurum"[131] buyurmakla bu hususa işaret etmiş, özellikle mah­kemelerde böyle yaldızlı konuşma ve savunmaların haksızlığın hakka ga­lebe çalmasında ne derece müessir olduğunu ve sahibini ne denli korkunç akıbetlere sürükleyeceğini çok veciz bir şekilde haber vermiştir. Hz. Pey­gamber bu hadisinde hakkı batıl, batılı da hak gösterebilen sözleri sihire benzetmekle böylesi sözlerle daima batılın hizmetinde olan sihir arasın­daki benzerliği ortaya koymak istemiştir.[132]

 

5008... Ebû Zabye'den demiştir ki: Bir gün bir adam ayakta, bir konuş­ma yapıp sözü uzatmıştı. Bunun üzerine Hz. Amr ibn el-Âs şöyle dedi:

Eğer (bu adam) konuşmasını fazla uzatmayıp yerinde kesse idi kendi­si için daha hayırlı olurdu. (Nitekim) ben Rasûlullah (s.a.)'ı şöyle buyu­rurken işittim: "Ben özlü konuşmayı bilirim -yahutta (bu şüphe raviye-aittir) -özlü konuşmakla emr olundum. Çünkü özlü konuşmak daha hayırlıdır."[133]

 
Açıklama

 

Hadis-i şerif Rasulü Zişan efendimizin özlü ve kısa konuşmayı sevdiğini ve bunu tavsiye ettiğini ifade etmektedir. Gerçekten de bir konuşmanın sürçme ve noksanlıklardan sâlim kalabilmesinin şartlarından biri sözü gerektiği kadar, konuşup, uzat­mamaktır.[134]

Rivayet olunur ki, bir bedevi arap Rasûlullah (s.a.)'in huzurunda ko­nuştu ve sözü uzattı. Bunun üzerine Peygamber efendimiz ona: "Dilin Önünde kaç perde vardır?" buyurunca, bedevi arap:

Dudaklarım ve dişlerim vardır, diye cevap verdi. Efendimiz (s.a.)'e

"Allah Teâlâ böyle uzun konuşmaya dalanları sevmez. Onun için Çenab-ı Allah, ihtiyaç nisbetinde konuşup sözü kısa kesen kimsenin yüzünü ak eylesin."dedi.

Bazı belagat ehli diyor ki:

"Kişinin sözü faziletinin belgesi ve aklının tercümanıdır. Onun için sö­zü yerinde bırak ve azıyla yetin. Sultanını kızdıracak ve kardeşlerini nef­ret ettirecek uzun konuşmalardan sakın. Çünkü sultanını kızdıran ölüme maruz kalır ve kardeşlerini nefret ettiren de hürriyetini yitirir."[135]

[122] Tirmizî, Edeb 72; Ahmed b. Hanbel, II, 165, 187.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/251.

[123] el-Mübârekfûrî, Tuhfetu'l-Ahvezî, VIII, 146.

[124] Azimâbadî, Avnü'l Ma'bûd XIII, 348.

[125] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/251-252.

[126] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/252.

[127] Azimâbadî. Abnü'l-Ma'bud, XIII, 348.

[128] Aynî, el-Binaye VI, 687-688.

[129] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/252.

[130] Buharî, tıbb 51, nikâh 48; Müslim, cuma 47; Ebu Davud, edeb 86-87; Tirmizî, Biri 79; Darimî, sahi 199; Muvatta. kelam 7; Ahmed b, Hanbel. I. 269, 273. 303. 309, 313. 323, 332. 397. 454. II, 16, 59, 62, 94.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/252-253.

[131] Bkz. 3583. numaralı hadis-i şerif.

[132] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/253-254.

[133] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/254.

[134] İslamda Dünya ve Din Edebi, (Çeviren: Ali Akın), 446.

[135] İslamda Dünya ve Din Edebi, (Çeviren: Ali Akın),450.

Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 16/254-255.