Konu Başlığı: Affedici Olmak Gönderen: Zehibe üzerinde 23 Nisan 2012, 15:36:08 4 Affedici Olmak 4785... Âişe (r.anha)'dan demiştir ki: Rasûlullah (s.a.), biri diğerinden daha kolay iki şey arasında muhayyer bırakılırsa, günah olmaması şartıyla, mutlaka onlardan en kolay olanını seçerdi, şayet günah ise insanlar arasında ondan en uzağı olurdu. Rasûlullah (s.a.) kendisi için (kimseden) bir intikam almazdı. Ancak Allah'ın haramlarının çiğnenmesi müstesna; (o zaman bizzat kendisi) o çiğnenen ha-ramlardan dolayı Allah için intikam alırdı.[70] 4786... Aişe (r.anha)'dan demiştir ki: Rasûlullah (s.a.), hayatta ne bir kadın dövmüştür, ne de bir hizmetçi."[71] 4787... Abdullah b. Zübeyr(in) "Sen af yolunu tut..."[72] (âyet-i kerimesi) hakkında (şöyle) dediği rivayet edilmiştir: "(Bu âyet-i kerimede) Allah'ın elçisi insanların huylarından affa sarılmakla emr olunmuştur."[73] Açıklama Mevzurnuzu teşkil eden bu babın hadislerinde, Hz.peygamberin, ümmeti için devamlı kolaylık düşündüğü, müsamaha ve af ile muamelede bulunduğu, kendi şahsıyla ilgili meselelerde asla intikam alma yoluna gitmediği, fakat Allah'ın haramlarının çiğnenmesi söz konusu olunca, bu yasağı çiğnemenin intikamım Allah için mutlaka aldığı ifâde edilmektedir. Her ne kadar Ukbe b. Ebu Muayt ve Abdullah b. Hatal gibi bazı müşriklerden intikam aldığı tarihten sabit ise de, bu intikamların sadece Hz. Peygamberin şahsiyle ilgili oldukları söylenemez. Çünkü sözü geçen kimseler, hayatları boyunca sadece Resulü Zişan efendimize eziyet etmekle kalmamış, aynı zamanda hayatları boyunca her fırsatta Allah'ın haramlarını çiğnemeyi bir adet haline getirmişlerdir. Bazılarına göre, Hz. Peygamberin kendi şahsına karşı yapılan haksızlık ve eziyetlerin intikamını almaması, bu haksızlık ve eziyetlerin küfür sınırlarına varmamasıyla kayıtlıdır. Bir başka ifadeyle şahsına karşı yapılan eziyetler, küfür sınırlarına taşmadıkça, onların intikamını almayı düşünmemiş, fakat küfür sınırlarına taştığı andan itibaren Allah için onun intikamı peşine düşmüştür. (4775) numaralı hadis-i şerifte anlatılan kendi kaftanına, hızla asılarak boynunda iz bırakan bedeviyi affetmesi olayı gibi. Davudi ise Hz. Peygamberin intikam almamasının malî davalarla ilgili olup namus davalarıyla ilgili olmadığını ve namusla ilgili meselelerde intikam almaktan geri durmadığını söylemiştir.[74] Bazı Hükümler 1. Haram veya mekruh olmamak şartıyla, iki şeyin en kolayını seçmek müstehabtır. Kadı Iyaz diyor ki: "İhtimâl Peygamber (s.a.)'in burada muhayyer bırakılması Allah tarafmdandır. Onu iki ceza arasında, yahut kâfirlerle harbet-mek veya onlardan cizye almak hususunda, yahut ümmetinin ibadette mücahede derecesine varıp varmaması hususunda muhayyer bırakılmıştır. O bunların hepsinde kolay olanı seçerdi. Hz. Âişe'nin "günah olmamak şartıyla" sözü, onu kâfirler yahut münafıklar muhayyer bıraktığı zaman düşünülebilir. Muhayyerlik Allah'dan yahut müslümanlardan gelirse ibaredeki istisna munkati olur." 2. Amirlerin, hakimlerin ve diğer söz sahiplerinin şahısları adına intikam almayı terk etmeleri müstehabtır. Kadı Iyaz diyor ki: "Ulema, hâkimin kendi lehine ve keza lehine şehadeti caiz olmayacak kimse lehine, hüküm vermesinin caiz olmadığında ittifak etmişlerdir. 3. Zevce, hizmetçi ve hayvanı terbiye için döğmek mubah ise de döğmemek efdaldir. 4. Bu rivayetler aff-u safha, eziyete tahammüle, haram bir şey işleyene karşı Allah'ın dinine yardımcı olmaya teşvik etmektedirler.[75] Esasen Ali İmran suresinin (134) no'lu âyetinde öfkesini yutanların cennetlik oldukları haber verilirken, onların öfkelerine hakim olma özellikleri yanında aynı zamanda Allah için harcamalarından ve affediciliklerinden de bahsedilmesi, öfkeyi yenmenin tek başına cennetlik olmaya yetmeyeceğine, Cennetlik olabilmek için öfkeyi yenme sıfatının yanında affedicilik ve Allah için harcama sıfatlarının da bulunması gerektiğine delalet eder.[76] Esasen af, hak tealanın en büyük sıfatların dan dır. Eğer böyle olmasa idi, dünyada taş taş üstünde kalmazdı. Her lahza ve her an işlenen günahlarla taştığı halde, dünyanın yıkılmayıp yine var olmaya devam etmesi, Allah'ın affedicilik sıfatının tecellisinden başka bir şey değildir.[77] El-Afuvv: Affedici ismi Allah'ın güzel isimlerinden biridir. Kulun bu isimden alacağı hisse açıktır. Allah'ın bu ahlâkı ile ahlâklanmış olan kimse kendisine zulmedenleri, kötülük yapanları affeder. Hatta onlara iyilik eder.[78] Bu konuyu (4835) numaralı hadisin şerhinde tekrar ele alacağız, inşaallah.[79] [70] Buharı, menâkıb 27. edeb 80. hudud 10: Müslim. Mail 77-7S, Muvatta, hüsnü'1-hulk 6: Ahmed b. Hanbel, VI. 85. 114. 130. 162, 182. 191, 209, 223, 229, 232, 262. 281. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/617. [71] Müslim, fedail 79; İbn Mace, nikah 51; Dârîmî, nikâh 34, Ahmed b. Hanbel, V,32, 206, 229,232,281. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/618. [72] Araf (7), 199. [73] Buharî, tefsir VII-5. Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/618. [74] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/618-619. [75] Ahmed Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi V, 111-112. [76] Hâdimî, Berika, II, 241. [77] Eşref Edip, Asr-ı Saadet Talimat ve Tebligat, VI, 503, Şamil Yayınevi. [78] Yaman Arıkan. Esmau'l-Husna, 237. [79] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınevi: 15/619-620. Konu Başlığı: Ynt: Affedici Olmak Gönderen: Hanife Ls 1 üzerinde 02 Ağustos 2014, 14:29:52 Esselamu aleyküm ve rahmetullahü ve berakatuhü; Af, hak ettiği bir şeyi almayıp sahibine bağışlamak demektir. ALLAHü teâlâ affedicidir ve affedenleri sever...
Bir insan haklıda olsa haksızda olsa bence affedilmeye değer. Haksızı affedenler dünyada ve ahirette saadete kavuşurlar. Ve de böylelikle kimse kimseyle düşman olmaz.. Demek ki, düşmanı dost yapmanın yolu, onu affetmek, ona iyilik ve ihsanda bulunmaktır. Paylaşım için teşekkürler. Mevlam razı gelsin inşALLAH. Konu Başlığı: Ynt: Affedici Olmak Gönderen: Pelinay üzerinde 02 Ağustos 2014, 15:39:13 Ve aleykumusselam ve rahmetullah; Affetmek ,affedic i olmak zordur. Hatta bazen imkansız görünür… Hele kalp kırılmış, haksızlık, hayal kırıklığı ve büyük bir zulme uğramışsak… Böyle durumlarda en kolayıdır darılmak, kin gütmek ve "Seni asla affetmeyeceğim" demek. Oysa affetmeyerek asıl kendimizi cezalandırdığımızın, ruhumuzu ağır yükler taşımaya mahkum ettiğimizin ne kadar farkındayız?
Affetmeyi karşımızdaki kişiye bir ihsan olarak düşünüyoruzçoğu kez., halbuki affetmek en başta kendimize yaptığımız bir iyiliktir.her ne kadar geçmişi değiştirmeyecek olsa da geleceğin önünü açar affetmek Efendimizden öğrendik biz bu güzel ahlakkı..o ki mekkenin fethinde kendine onca işkencelerde bulunan müşriklere "gidin ,hepiniz serbestsiniz" dememiş miydi.... ..her şeye rağmen affetmeli insan,affedici olmayı öğrenmeli,ruhuna yüklediği bu ağır yükleri hafifletmeli.. ve en önemlisi affa mazhar olabilmek için affedici olmalı Rabbim bizleri bu ahlaktan noksan eylemesin inşallah.. |