Konu Başlığı: Velâ Hakkı En Yakınındır Gönderen: Hadice üzerinde 13 Haziran 2011, 19:27:20 33. Velâ Hakkı En Yakınındır 3026. “Bize Yezid b. Hârûn haber verip (dedi ki), bize Eş'as, eş-Şa'bi'den, (O da) Hz. Ömer, Hz. Ali ve Zeyd'den (naklen)”, ( Eş'as) demiş ki, O'nun Abdullah'ı da zikrettiğini sanıyorum), rivayet ettiler ki, onlar; "Velâ hakkı en yakınındır" dediler.[231] Onlar "En yakın" ile baba veya ana yönünden "en yakın" olanı kastediyorlardı.[232] 3027.”Bize Yezid rivayet edip (dedi ki), bize Eş'as, İbn Şîrîn'den, (O da) Abdullah b. Utbe'den (naklen) rivayet ettiler ki,” O şöyle dedi: Kendisi Fukeyhe bint Sem'an'm durumu hakkında Hz. Ömer'e yazmıştı ki, o ölmüş ve geriye ana-baba bir erkek kardeşiyle baba-bir erkek kardeşini bırakmış. Hz. Ömer de kendisine; "Şüphesiz velâ hakkı en yakınındır" şeklinde cevap yazmıştı.[233] 3028. “Bize Ahmed b. Abdillah rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Şihâb, eş-Şeybani'den, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivayet etti ki,” Hz. Ali ile Zeyd; "Velâ hakkı en yakınındır" demişler, Abdullah ile Şureyh ise; "Mirasçılarındır" demişler.[234] Açıklama Mevlâsı (âzâd edeni) ölen bir azadlının velâ'sı, doğrudan doğruya mevlâmn "binefsihi asabe "sinden, (yani ölenin doğum yönünden yakını olup da miras payı belirli olmayan erkek akrabasından) olan kimselerin en yakınına geçer. Âlimlerin cumhuru bu görüştedir. İbrahim Nehai ve Şureyh ise, velâ'nın da diğer miras malları gibi mirasçılara geçeceği içtihadında bulunmuşlardır. Yukarıdaki haberde Abdullah b. Mes'ûd'un (Radıyallahu Anh) da bu görüşte olduğu görülmektedir. Ancak Abdullah'ın, bu meselede âlimlerin cumhuru ile aynı görüşte olduğu meşhurdur.[235] Bu iki farklı içtihad, miras taksiminde farklı sonuçlar doğurmaktadır.[236] 3029. “Bize Muhammed b. Uyeyne, Ali b. Mushir'den, (O) Eş'as'tan, (O da) eş-Şa'bi'den (naklen) rivayet etti ki,” O şöyle dedi: Hz. Ömer, Abdullah, Hz. Ah ve Zeyd velâ'yı en yakın olana hükmettiler.[237] 3030. “Bize Ebû Nuaym rivayet edip (dedi ki), bize Şerîk, Eş'as'tan, (O da) İbn Sîrîn'den (naklen) rivayet etti ki,” O şöyle dedi: Fukeyhe bint Sem'an vefat etmiş ve geriye baba-bir erkek kardeşinin oğlu ile ana-baba bir erkek kardeşinin oğullarını bırakmış da, Hz. Ömer (ona) baba-bir erkek kardeşinin oğlunu mirasçı kılmış [238] 3031. “Bize Muhammed b. İsa rivayet edip (dedi ki), bize Abdusselam b. Harb, el-A'meş'ten, (O) İbrahim'den, (O da) Hz. Ömer, Hz. Ali ve Zeyd'den (naklen) rivayet etti ki,” Onlar; "Velâ hakkı en yakınındır" dediler.[239] 3032. “Bize Muhammed b. İsa rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Avâne, Muğire'den, (O da) İbrahim'den (naklen) rivayet etti ki;” O, babalarının âzâd etmiş olduğu bir azadlıya mirasçı olan, sonra biri ölüp geriye bir çocuk bırakan iki kardeş hakkında şöyle dedi: “Hz. Ali, Zeyd ve Abdullah -Allah onlardan razı olsun!-, "velâ hakkı en yakınındır" derlerdi.”[240] 3033. “Bize Muhammed b. İsa rivayet edip (dedi ki), bize Hammâd b. Zeyd rivayet edip şöyle dedi: Ben Matar el-Verrâk'ı şöyle derken işittim:” Hz. Ömer ile Hz. Ali; "Velâ hakkı en yakınındır" dediler.[241] 3034. “Bize Muhammed b. İsa, Ravh'tan, (O) İbn Cureyc'den, (O) Atâ'dan, (ayrıca yine Ravh'tan), (O) İbn Cureyc'den, (O) İbn Tâvûs'tan, (O da) babasından (naklen) haber verdi ki,” Onlar (yani Atâ' ile Tâvûs); "Velâ hakkı en yakınındır" dediler.[242] 3035. “Bize Ubeydullah b. Musa, İsrail'den, (O) Mansur'dan, (O da) İbrahim'den (naklen) haber verdi ki;” O, "Velâ hakkı en yakınındır" dedi.[243] [231] İbn Ebi Şeybe, 11/403-404; Sünenu Saîd, 1/93; Musannaf, 9/34; Beyhaki, 10/303. Bkz. 3031.-3033. ve 3149. haberler. [232] Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/226 [233] Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/226 [234] Sünenu Saîd, 1/92., Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/226 [235] Bkz. 3029. ve 3032. haberler. [236] Bkz. Istılahat-ı Fıkhıyye, 4/66., Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/227 [237] Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/227 [238] Bkz. 3027. haber. Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/227-228 [239] İbn Ebi Şeybe, 11/404; Sünenu Saîd, 1/92; Musannaf, 9/30; Beyhaki, 10/303 Bkz 3026 haber. Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/228 [240] Beyhaki, 10/303. Benzeri bir meselenin iki farklı içtihada göre çözümü için bkz Istılahat-ı Fıkhıyye, 4/66., Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/228 [241] Bkz. 3026. haber. Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/229 [242] Tâvâs'un haberi için bkz. İbn Ebi Şeybe, 11/405., Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/229 [243] Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/225-229 |