๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sünen-i Darimi => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 12 Haziran 2011, 19:11:51



Konu Başlığı: Saibenin Mirası
Gönderen: Hadice üzerinde 12 Haziran 2011, 19:11:51
46. Saibenin Mirası


3121. “Bize Ebû Nııaym ile Abdullah b. Yezid haber verip şöyle dediler: Bize Şu'be, Seleme b. Küheyl'den, (O da) Ebû Amr eş-Şeybani'deıı (naklen) rivayet etti ki; O şöyle dedi: Ab­dullah demişti ki,”

"Sâibe, malını istediği yere kor (verir)."

Abdullah b. Yezid de rivayetinde dedi ki; Şu'be;

"Bunu Seleme'den, benden başka hiç kimse işitmedi" demişti.[355]

3122. “Bize el-Hakem İbnu'l-Mübarek haber verip (dedi ki), bize Hatim b. Verdân, Yunûs'tan, (O da) el-Hasan'dan (naklen) rivayet etti ki,”

O'na şaibenin miras durumu sorulmuş da, O şöyle cevap vermiş:

"Kölelikten her kurtulan, saibedir!"[356]

 

Açıklama
 

"Sâibe", burada kendisini âzâd eden kimse dahil, hiç kimseyle ara­sında hükmi bir akrabalık bağı (velâ) kalmamak üzere kölelikten kurtulan kimse manasına gelmektedir. Bu şekilde olmak üzere hür­riyetine kavuşan kimse, hiçbir yakını olmayan, tamamen yabancı biri gibi olur. Bu durumda bu kimse Öldüğünde mirası kime dü­şecektir? Bu hususta farklı görüşler vardır: Malik'e (Rahmetullahi Aleyh) göre, "sâibe"nin mirası beytü'l-mal'e kalır. Hanefi, Şafii ve Hanbeli âlimlere göre ise, bir köle bu şekilde bir şart koşularak âzâd edilse de, onun "velâ"ı yeni âzâd edenine aittir. Binaenaleyh, onun mirası âzâd edenine kalır. Hasan Basri'nin (Rahmetullahi Aleyh) de bu görüşte olduğu nakledilmektedir.[357] Bunun için yukarıdaki haberi; "her azad-lı, malım, ölmeden önce istediği gibi kullanabilir" şeklinde anlamak mümkündür. Nitekim Beyhaki (Rahmetullahi Aleyh) de Abdullah b. Mes'ûd'un (Radıyallahu Anh) 3121. haberde geçen sözünden, muh­temelen, şaibenin malını hayatta iken istediği yere vermesinin kas­tedildiğini söylemiştir.[358] Zaten "sâibe" kelimesinin; "velâsız olarak malını istediği gibi kullanmak üzere salıverilen köle" manası da var­dır. Hasan Basri'nin (Rahmetullahi Aleyh) sözünü bu şekilde anlamak doğruysa, O bu sözüyle, dikkatleri ölümden önceki fiillere çekmeyi is­temiş olmalıdır.[359]

 

3123. “Bize Yezid b Hârûn haber verip (dedi ki), bize Sü­leyman, Ebû Osman'dan haber verdi ki;” O şöyle demiş: Hz. Ömer;

"Sadaka ile sâibe, (Rıyamet'te işe yarayacakları) günleri için­dir. (Binaenaleyh, sadaka verildikten, köle de sâibe olarak âzâd edil­dikten sonra, bu dünyada artık onlardan yararlanılamaz. Onlardan ele geçecek birşey yine hayır yoluna harcanır)" dedi.[360]

3124. “Bize Ebû Nuaym rivayet edip (dedi ki), bize Zekeriyya, Âmir'den rivayet edip dedi ki, Âmire, sâibe olarak âzâd edilen kölenin velâ'sının kime ait olduğu soruldu da O;

"Onu âzâd edene aittir" cevabını verdi.[361]

3125. “Bize Ebû Hatim el-Basri -ki O, Ravh b. Eslem'dir-, ri­vayet edip (dedi ki), bize Bişr İbnu'l-Mufaddal rivayet edip (dedi ki), bize Abdurrahman b. İshak, babasından, (O da) Abdurrahman b. Amr'dan (naklen) rivayet etti ki;” O şöyle dedi:

Azad edilmiş biri, Hz. Osman zamanında âzâd edeni ("mevlası") ol­madığı bir halde ölmüştü de, (Hz. Osman) emredip malı beytü'l-mal'e konulmuştu.[362]

3126. “Bize Ya'lâ rivayet edip (dedi ki), bize İsmail, Âmir'den, (O da) Mesrûk'tan (naklen) rivayet etti ki;”

O, azadlık mevlâsı olmadığı halde ölen (azadlı) bir adam hakkında şöyle dedi:

"Onun malı vasiyet ettiği yere verilir. Eğer vasiyet etmemişse, beytü'l-mal'e konulur!"[363]

3127. “Bize Ebû Saîd b. Amr, Ebû Bekir b. Ebi Meryem'den, (O da) Damra, Raşid b. Sa'd ve diğerlerinden (naklen) rivayet etti ki;” onlar, sâibe olarak âzâd edilen kimse hakkında şöyle dediler:

"Şüphesiz onun velâ'si, onu âzâd eden kimseye aittir. (Zira âzâd eden), onu sadece kölelikten salıvermiştir, azadlıktan salıvermemiştir! "[364]

3128. “Bize Ebû Bekir b. Ebi Şeybe rivayet edip (dedi ki), bize Ebû Davud, Şu'be'den rivayet etti ki;” O şöyle demiş:

Bana Mansur, İbrahim ile eş-Şa'bi'den haber verdi ki, onlar;

"Saibenin velâ'sının satılması ve hibe edilmesinde hiçbir mahzur yok­tur" demişler.[365]

3129. “Bize Ebû Nuaym rivayet edip (dedi ki), bize el-Mes'ûdi, el-Kasım'dan rivayet etti ki;” O şöyle demiş:

Bir adam bir köleyi sâibe olarak âzâd etmiş ve Abdullah'a gelip;

"Doğrusu ben bir kölemi sâibe olarak âzâd etmiştim. İşte bunlar da onun geriye bı­raktıkları" dedi. (Abdullah da); "Onlar senindir" karşılığını verdi. (Adam);

"Benim onlara ihtiyacım yok" dedi. (O zaman Abdullah) şöyle dedi:

"Öyleyse onları şuraya koy. Çünkü burada (onları ve­rebileceğimiz) çok mirasçı (ihtiyaç sahibi pek çok kimse) vardır!"[366]


 
[355] İbn Ebi Şeybe, 11/369; Beyhaki, 10/302; el-Cami’li-Ahlakı'r-Râvi, 2/141., Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/275

[356] İbn Ebi Şeybe, 11/368-369., Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/276

[357] Fethul-Bâri, 25/169.

[358] Bkz. Beyhaki, 10/302.

[359] Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/276

[360] İbn Ebi Şeybe, 11/368; Musannaf, 9/28,118; Beyhaki, 10/301. Bu sözün manası için bkz. en-Nihaye, İbnu'1-Esir, "SYB" maddesi (2/431). Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/277

[361] İbn Ebi Şeybe, 11/368; Musannaf,9/26., Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/277

[362] Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/277-278

[363] Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/278

[364] Sünenu Saîd, 1/84., Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/278

[365] İbn Ebi Şeybe, 6/124; 11/421., Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/279

[366] İbn Ebi Şeybe, 11/367-368; Sünenu Saîd, 1/83; Musannaf, 9/25., Ebu Muhammed Abdullah b. Abdirrahman ed-Darimi es-Semerkandi (Abdullah Aydınlı), Sünen-i Darimi Tercüme Ve Şerhi, Madve Yayınları, Madve Ofset, İstanbul, 1996: 6/275-279