๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sufilerin Hadis Anlayışı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Ekim 2011, 21:02:20



Konu Başlığı: Mâna Alemindeki Hâdiseler
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Ekim 2011, 21:02:20
D. Mâna Alemindeki Hâdiseler

Bursevî, mâna alemindeki bir takım hâdiselere itibar edileceğini, muta­savvıflar arasında bu gibi muamelelere değer verileceğini, sûfiyyenin hırka giyme ve Hasan Basrî (ö.H0/728)'nin Hz. Ali'den hırka giydiği yolundaki rivayetlere temas ederken gündeme getirmiş, bu konuda menfî tavır takınan muhaddislerin bu tutumlarını eleştirmiştir. Silsile-i Celvetiyye adlı eserinde sûfiyye arasında yaygın olan hırka giyme meselesinde Resûlulah (s.a.)'den bir şey sabit olmadığı, bu hususta varit olan haberlerin bâtıl olduğu gerekçe­siyle ehl-i hadisin bunu kabulde tarîk-İ inad ve taassuba gittiklerini, zira onla­rın arasında sûfilerin lehine çalışanın, onları savunanın çok nadir olduğunu, fukahânm da bu konuda muhaddislere uyduğunu belirtmiştir. [1205]

Sûfiler, hırka giyme âdetinin ilk defa Hz. Ali tarafından Hasan Basri'ye giydirilmesiyle başladığına, ondan sonra meşâyıhm bu tatbikatı esas alarak teberrük maksadıyla hırka giyme ve giydirme işine devam ettiklerine inan­maktadırlar.[1206] Fakat muhaddislerin bir kısmı Hasan Basri'nin Ali'den semâ­mın olmadığını ileri sürmüş, İbn Hacer (ö.852/1448} ve daha başkaları "Hz, Ali'nin Hasan'a hırka giydirdiğini söylemek yalan ve iftiradır. Hadis imamları Hasan'ın, Ali'den hadis işitmediğini söylemiştir. Nerede kaldı ki ona hırka giydirsin" demişlerdir.[1207]

İbn Hacer el-Heytemî (ö.974/1566), bu konuda ulemayı kabul ve red­dedenler olmak üzere İkiye ayırmış, çoğunluğun bunun mümkün olmadığı görüşünde olduklarını, fakat Makdisî (Ö.507/1113), Mizzî (Ö.741/1341) İbn Hacer ve Süyûtî (ö.911/1505) gibi muhaddislerin Hasan Basri (ö.llO /728)'nİn Hz, Ali'den hadis dinlediğini savunarak aksini iddia ettiklerini söy­lemiştir.[1208] Nitekim Tedrîb'deki bilgilere göre Yahya b. Ubeyd adındaki biri Hasan Basri'ye niçin mürsel rivayetlerde bulunduğunu sormuş, o da:

"Görüyorsun biz Haccâc zamanındayız. Resûluliah (s.a.)'den nakletti­ğim bütün hadisler Ali'dendir. Fakat bunları Ali'den aldığımı söyleye­mem [1209] âemişür. [1210]

Hırka meselesini burada uzun uzadıya tartışmaya, karşılıklı delilleri sıra­lamaya gerek yoktur. Bu konuda orta yolu Sühreverdî (Ö.632/1234) göster­miş, selef-i salihînden bir grubun hırka giymediklerini, giyenlerin de sahih bir maksatlarının sünnetten bir asıllarının bulunduğunu, giymeyenlerin görüşle­rinin de makul karşılanması gerektiğini söyledikten sonra;

"Meşâyıhın bütün tasarrufları doğruya ve iyiye hamledilir [1211] demek suretiyle sûfilerin tatbikatlarına meylettiğini ifade etmiştir. Nitekim aynı dü­şünce Bursevî'de de vardır. Bursevî, meşayıhın hırka giyip giydirdiklerini bu­nun Resûluliah (s.a.)'in ruhaniyetinden ve velayet kandilinden istifade eden Şeyhlerin sünneti olduğunu, [1212] Hasan Basri'nin Hz. Ali'den hırka giyip hadis işittiğini reddedenlere karşı;

"Fi'l-hakika Ali, hırkayı Hasan Basri'ye ilbas etti. Gerek sen zahirde tut ue gerek batında. Zira muhaddisler Hasan'm İmam Ali'den semâmı ve onun­la sohbetini inkar etmişlerdir [1213] demekte ve zahiren tespiti pek kabul gör­meyen bu hırka meselesinde sözü yine bâtına getirip şöyle eklemektedir:

"Lâfcin sûfiyyenin nazarı, âîem-i mânadan olan muamelâta dahi şâmil­dir. [1214]

Bu da gösteriyor ki Bursevî, hırka giyme uygulamasını sonuçta ahz-ı batın kapsamında görmekte, bu yolla elde edilen bilgilere ve tatbikatlara itibar etmektedir. Genel bir değerlendirme yapmak gerekirse Bursevî'de Ha­dis Tespit Ölçüleri olarak açtığımız başlık altında onun hadisler konusundaki tutumuna ilişkin şunları söyleyebiliriz:

XVIII. asrın velûd müellifleri arasında yer alan Bursevî, yazdığı eserlerde çok sayıda hadis kullanmıştır. Bu hadislerin sahih olup olmadıkları konusun­da Bursevî'nin bir muhaddis kimliğiyle değil, daha çok bir mutasavvıf sıfatıy­la hareket ettiği görülmektedir. Hadisler üzerinde hadisçilerin geleneğine uy­gun olarak kılı kırk yararcasma bîr anlayışla değil de daha çok müsamahalı ve Önceki nesillere güven duygusuyla hareket etmektedir. Ona göre büyük veli ve âlimlerin eserlerinde bulunan, lafzı sabit olmasa da mânası doğru olan hadisler. İslâm büyüklerinin kelâm-ı kibar kabilinden olan sözleri ile mâna alemindeki hadiselerle ilgili hadisler büyük değer taşımaktadır. Maksada ya­rayan, tasavvufî anlayışı en güzel biçimde anlatan rivayetleri kullanmakta bir sakınca görmemektedir.

Dinin genel çerçevesi açısından bakıldığı zaman naslara ters düşmeyen uygulamalar dinî bakımdan bir vebal getirmese de ilmî açıdan pek çok prob­lemi beraberinde getirmektedir. Hadisler hususunda son derece rahat ve mü­samahalı davranan bir mutasavvıf ile Hz. Peygamber'in orijinal ifadelerine olanca titizliği göstermeye çalışan bir muhaddis arasındaki ihtilaflar bu du­rumda devam edip gidecektir. Halbuki hadisçiler gibi tasavvufçular da aynı titizliği gösterseler, hem ortak bir noktada hadislerin muhafazası gerçekleşmiş, hem de gereksiz münakaşaların önü kesilmiş olacaktır.

Daha çok hadis usûlünün teknik konularına ayırdığımız birinci bölümde Bursevî'nin eserlerinde kullandığı hadislerden epeyce örnekler vermiş bulu­nuyoruz. Fakat bu örnekler daha çok hadislerin tespit noktasında yoğunlaştı­ğından, yorum açısından kayda değer geniş bilgiler verememiştik. Bundan sonra tezin ikinci bölümünde Bursevî'nin çokça kullandığı hadislere ve bu hadislerin yine Bursevî tarafından ulaşabildiğimiz kadanyla yorumlanna yer vereceğiz.


[1205] Silsile, s. 32.

[1206] Hadis-i Erbaîn, s. 166; Rûh, IV, 315.

[1207] Sehâvî, s. 331; Hindî, s. 192; Kan, s. 144; Aclûnî, II, 180. Kan, hırka meselesinin aslının bulun­madığı konusunda muhaddisierin ittifak halinde olduklarını nakletmektedir. Masnû, s. 144.

[1208] Heytemî, Fetâuâ, s. 176. Bu durumda Hasan Basri'nin Hz. Ali'den hadis dinlediği mesele­sinde İbn Hacer el-Askalâni'den menfi ve müspet olmak üzere iki görüşün nakledildiği an­laşılmaktadır.

[1209] Süyûtî, I, 204.

[1210] Hasan Basri'nin hayatı için bk. İbn Sad, VII, 156-178; İbnu'l-lmâd, 1,136-137.

[1211] Sühreverdî, Avârif, s. 81, Sûhreverdî'nİn hırka giyme konusunda işaret ettiği rivayet için bk, Buhârî, libas 22; Ebû Dâvûd, libas, 2.

[1212] Temam, vr 16b, Rûhu'l-beyân'da ise, "Meşâyıh bereket için hırka giymiş ve giydim İşlerdir. Bunu Allah'ın ilhamı ve işareti ile yapmışlardır. Hiç kimsenin bu işin fuzûlî işlerden ve çirkin bidatlardan olduğunu iddia etmesi doğru değildir" denilmiştir. Rûh, IV, 315; bk. Silsile, s. 39.

[1213] Hadis-i Erbaîn, s. 166.

[1214] ag-c, s. 166.