๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sufilerin Hadis Anlayışı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 13 Ekim 2011, 23:48:26



Konu Başlığı: Hadistir Diyenler
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 13 Ekim 2011, 23:48:26
a. Hadistir Diyenler


Bursevî bazı yerlerde merfû, bazı yerlerde de mevkuf olarak naklettiği bu hadis için;

Cumhur indinde haber-i Nebi olmak üzere meşhurdur [1569] demiştir.

Bursevî'nİn "Cumhur" ifadesinden muhaddîsleri kastettiği hatıra gele­bilir. Fakat öyle değildir. Zira biraz sonra detaylı bir şekilde üzerinde duraca­ğımız "Men arafe nefseh" hadisi, hadisçiler arasında hadis olarak kabuî edilmemiştir. Durum böyle olduğuna göre Bursevî'nİn cumhur İfadesinden muhaddisleri kastetmediğini söyleyebiliriz. Onun bu terimden kastettiği ta­savvuf erbabı mutasavvıflardır. Bu tespit sön derece önemlidir ve Bursevî-nin bütün eserleri mütalaa edilirken bu hususa dikkat edilmelidir. Nitekim Bursevî, bir başka yerde bunun "Bazı utemâ-İ kibar tarafından hadis olmak üzere tasrih edildiğini [1570] belirtmiştir. Bursevî'nİn bazı büyük âlimler diyerek isim vermeden atıfta bulunduğu bu âlimlerin başında Ibn Arabi gelmektedir. Bursevî'nİn hemen hemen bütün eserlerinde ondan etkilendiği, kitaplarından nakiller yaptığı şüphesizdir. Nitekim "Men arafe nefseh" ha­disi, el-Fütûhâtu'l-Mekkiyye'nin pek çok yerinde hadis olarak zikredilmiş­tir. [1571] Bu hadisle ilgili olarak İbnü'1-öars şöyle demiştir:

"Tasavvuf kitapları bu hadisle doludur. İbn Arabî ve daha başkaları bu ibareyi hadis olarak kaydetmişlerdir. Süyûtt'nin el-Câmiu's-sa§îr adlı eserini şerheden şeyhimiz Hıcazfnin bize anlattığına göre İbn Arabî hadis hafızların­dan sayılan bir zattır. Bazıları da İbn Arabi'nin; "Bu hadis, rivayet yoluyla sahih olmasa da, bize göre keşfen sahihtir" dediğini nakletmişler dir. [1572]

Bursevî, yukarıda "Men arafe nefseh" ibaresinin cumhura göre "Ha­ber-i Nebi" olduğunu söylemiş, bir başka yerde ise hadis üzerindeki mevcut İhtilafları göz önünde bulundurmuş olmalı ki hadisi Hz. Ali'ye nispet etmiş ve niçin ona nispet edildiğinin gerekçesini şöyle açıklamıştır:

"Bu makûle kelimât-ı irfaniyye Hz. Ali'ye nispet olunmak Sultan-ı Kevneynin tercümanı olmak hasebiyledir. Hadis olmadığıjûrette Fahr-ı Ale­me nispetinin vechi budur ki, bu mazmun hakikaLe Fahr-ı Âlemden sâdır olma­mıştır. Lakin, "Vârisi ekmelin lafzına i'tinâ hadistir" demişlerdir. Hadistir dedikleri mazmununa binâen ve selb ettikleri lafz-ı Ali'ye göredir.  [1573]

Bursevî'nİn bu kadar açık ve net ifadeleri, bize sûfiyyenin hadis ilimleri­ne bakış açıları ve hadis anlayışları konusunda bazı ipuçları vermektedir. On­ların bu kadar geniş kapsamlı bir hadis anlayış sahalarının olması, muhad-dİslerle temelde bir görüş ayrılığına sebep olmuştur. Biz bu sözlerin detaylı bir şekilde izahını Bursevf nin hadis tespit ölçüleri kısmında ele aldığımızdan bu­rada üzerinde fazla durmak istemiyor, sadece bunun sûfilere göre hadis ol­duğunu söylemekle yetiniyoruz. [1574]


[1569] Ferah, 1,37; bk. Temam vr. 207b; Tuhfe-i Umeriyye, s. 17; Rûh, III, 78; Hayâtu'l-bâl, vr. 68b.

[1570] Ferah, II, 223.

[1571] Fütuhat, 1, 483, 591, III, 44, 50, 73, 458, IV, 455.

[1572] Aclûnî, II, 343.

[1573] Ferah, 1,23.

[1574] Birinci bölümün sonundaki "Kelâm-ı Kibar Olan Sözler" başlıklı konuya bakınız.