๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sufilerin Hadis Anlayışı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Ekim 2011, 20:35:03



Konu Başlığı: Hadisin Mevzu Ve Asılsız Olduğunu Savunanlar
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 15 Ekim 2011, 20:35:03
a. Hadisin Mevzu Ve Asılsız Olduğunu Savunanlar


Bu hadisi, İbn Hibbân (Ö.354/965) ez-Zuafâ'da, Deylemî (6.558/1163) el-Firdevs bime'sûri'i-hıtab adlı eserinde, [1308] Râfi b. Ebî Râfi'in babasından merfû olarak tahric etmişlerdir. İbn Hibbân, Abdullah b. Ömer b. Ganem el-İfrikî'nin hal tercemesinde onun bu hadisi Malik-Nafi-İbn Ömer vasıtasıyla merfû hadis şeklinde rivayet ettiğini, fakat hadisin mevzu olduğunu belirt­miştir. [1309] Sehavî (ö.902/1496), bu hadisin mevzu oluşunun el-İfrikî'den kay­naklanmadığını, zira onun "celilü'1-kadr" değerli sika bir ravi olduğunu, bun­da kimsenin şüphesinin bulunmadığını İfade etmiş, üstadı İbn Hacer (ö.852/144)'in hadisin kesin uydurma olduğunu söylediğini, ondan önce ise Takıyyüddîn İbn Teymiyye (ö.728/1328)'nin şöyle dediğini nakletmektedir: "Bu söz, Nebi (s.a.)'in hadislerinden değildir. Bazı âlimler bunu, "Cemaati arasındaki şeyh, kavmi içindeki peygamber gibidir. Halk, onun ilmiyle bilgi­lenir, edebiyle edeplenir" tarzındaki bir lafızla kitaplarına kaydetmişlerdir. Ama bütün bunların hepsi asılsızdır. [1310]

Süyûtî (ö.911/1505) el-Câmiu's-sağîr adlı eserinde hadisin iki farklı ri­vayetini kaydetmiş, bunlardan ilki olan "eş-Şeyhu fî ehlihi ke'n-nebiyyi fi

ütnmetihi" hadisinde bu hadisi Halîli'nin Meşihat'ında, İbnu'n-Neccâr'ın da Târih'inde Ebû Râfi'den tahriç ettiklerini belirtmekle yetinmiş, hadisin sıhhati konusunda herhangi bir remiz koymamıştır. [1311] Hadisin kaynakları üzerinde bir değerlendirme yapan sarih Münâvî (ö. 1031/1622), Halilî ve İbnu'n-Neccâr'ın her ikisinin de bu hadisi Ahmed b. Yakub el-Kuraşî el-Cürcanî el-Emevî tankıyla, Abdü'l-meiİk el-Kanâtırî'den tahriç ettiklerini söylemiş, Mtzânu'l-i'tİdâl'da, el-Kanâtıri'nin aslı olmayan "eş-Şeyhu fî ehlihi ke'n-nebiyyi fi ümmetih" hadisini rivayet ettiğini, kantar kantar yalan söyledi­ğinden dolayı kendisine "Kanâtırî" denildiğini belirtmiş, ayrıca Lisânu'l-mîzan'da söz konusu hadisin Sahr el-Hâcib adlı bir şahıs tarafından uydu­rulmuş olduğunun zikredildiğini söylemiştir. [1312] el-Câmiu's-sağîr'de kaydedi­len ikinci rivayet İse, "eş-Şeyhu fî beytihi ke'n-nebiyyi fi kavmihi: Evi içinde şeyh, kavmi arasındaki peygamber gibidir" şeklindedir.[1313] Suyutî, hadisin İbn Hibbân (ö.354/965) tarafından ez-Zuafâ'da, Şirazî'nin de el-Elkab'da İbn Ömer'den rivayet ettiklerine işaret ederek, hadisin zayıf oldu­ğunu göstermek amacıyla "dat" harfi koymuş, fakat Münâvî (ö.1031/1622), senedte yer alan İbn Ğanâim adlı şahsın Malik'ten işitmediği hadisleri naklet­tiğini, dolayısıyla muhaddislerin bu hadisi kabul etmediklerini söylemiştir.[1314] Özetlemek gerekirse İbn Hibbân (Ö.354/965), İbn Teymiyye (Ö.728/1328), Zerkeşî (Ö.794/1391), İbn Hacer (Ö.852/1448), Sehâvî, (ö.902/1496) ve Şevkânî (Ö.1250/1834), hadisin mevzu olduğunu savunan hadisçiler gru­bunda yer almışlardır. [1315]


[1308] Deylemî, nr. 3666. Firdevs'te hadis, "eş-şeyhu fi ehlihi ke'n-nebiyyi fi ümmetih: Ailesi içine şeyh, ümmeti içindeki peygamber gibidir" şeklindedir.

[1309] Sehâvî, s. 257.

[1310] Sehâvî, s. 257; Aclûnî, II, 22.

[1311] Münâvî, IV, 185

[1312] Münâvî, IV, 185.

[1313] Münâvî, IV, 185.

[1314] Münâvî, IV, 186. Münâvî, İbn Teymiyye, İbn Hacer ve Sehâvî gibi hadisçilerin İsmini yermektedir.

[1315]İbnü'l-Cevzî, 1,183; Zerkeşî, s. 190; Sehâvî, s. 257; İbn Arrâk, 1,208; Münâvî, IV 185-186- Karî s. 115; Adûnî, fi, 22; Şevkânî, s. 286.