๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sufilerin Hadis Anlayışı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 12 Ekim 2011, 23:23:22



Konu Başlığı: Hadis Nakletme Metodu
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 12 Ekim 2011, 23:23:22
2. Hadis Nakletme Metodu


Resûlullah (s.a.)'e isnad olunan hadislerin rivayetinde ana ilke bu ha­dislerin senedleriyle birlikte nakledilmesidir. İslâm'ın ilk devirlerinden itibaren isnad sisteminin kullanıldığı, hadisle ilgili eser yazan müellifler tarafından bu ilmî disiplinin devam ettirildiği tarihi bir gerçektir. Zira bu sistemde hadisleri nakleden ravileri tetkik İmkanı mevcuttur. Dileyen bu ravilerin biyografilerini rical kitaplarından okuma ve araştırma imkanına sahiptir. Ne var ki isnad-ların sayfaları kabartması ve zaman kaybına yol açması gibi gerekçelerle, daha sonraki dönemlerde bu uygulamanın yer yer terkediidiği görülmüştür. İbnü's-Seken (Ö.353/964) ile başlayan bu uygulama Beğavî (0.516/1122) ile daha da yaygınlaşmıştır.[1626] Nitekim Beğavî, senedlerini hazfederek meydana getirdiği Mesâbîhu's-sünne adlı eserinin mukaddimesinde hadis İmamlarının nakline İtimat ederek ve uzatmamak maksadıyla hadislerin isnadlarmı tama­men terkettiğini belirtmiştir. [1627]

Senedlerin terki konusunda Beğavî'deki bu anlayış Bursevî'de de ken­dini göstermektedir. Hadis ilimleriyle uğraşan bir muhaddisin uzatmamak gayesiyle terkettiği senedleri, bir mutasavvıfın hiç zikretmemesi gayet normal karşılanmalıdır. Bursevî'nin hadisleri nakilde nasıi bir yol takip ettiğini tespit açısından eserlerinde kullandığı bazı lafızları şöylece sıralayabiliriz:

Eşâra Resûlullah (s.a.) bikavlih: Resûlullah (s.a.) şu sözüyle işaret et­ti, [1628] fi'1-haber: haberde denilmiştir ki, [1629] fi'1-hadîs: hadiste Duyurulmuştur ki, [1630] kale Aleyhisselam: Aleyhisselam buyurdu ki, kâle'n-Nebiyyü aley-hi's-seîâm: Nebi (a.s.) buyurdu, [1631] kale Resûlullah (s.a.): Resûlullah (s.a.) buyurdu ki, kekavlihİ aleyhisselam: Aleyhisselam'in şu sözünde olduğu gi­bi, [1632] kemâ kale Aleyhisselam: Aleyhisseîam'ın buyurduğu gibi,[1633] kemâ kâle'n-Nebiyyü aleyhi's-selâm: Nebi (a.s.)'ın buyurduğu gibi, [1634] kavluhû Aleyhisselam: Aleyhisseîam'ın şu sözü, [1635] likavlihi Aleyhisselam: Aleyhİsselam-ın şu sözünden dolayı, [1636] ruviye ennehû Aleyhisselam kale: rivayet olundu­ğuna göre Aleyhisselam Efendimiz şöyle buyurdu, [1637] süile'n-Nebiyyü aley­hisselam: Nebi (a.s.)'a soruldu ki, [1638] verade: vârid oldu ki. [1639]

Türkçe eserlerinde İse, uHadiste gelür ki, haberde gelür ki, hadiste varid olmuşdur ki, eserde gelür, şer'de gelür ki" şeklinde İfadeler kullanılır.[1640] Çok az olarak sahabi ismi verir, hadisin hangi sahabiden rivayet edildiğini belir­tir.[1641] Genellikle kaynak İsmi vermemekle birlikte ara sıra hangi eserden ha­disi aldığına işaret etmekle yetinir.

Bursevî, hemen hemen bütün eserlerinde doğrudan hadis metinlerini nakletmeyi esas almış, maksadının sened değil, metin olduğunu hissettirmiş, son derece müsamahakâr davrandığı hadislerin sıhhatinde Önceki müelliflere tâbi olmayı ana prensip edinmiştir.


[1626] Kettânî, s. 85. bk. Serrâc, s. 81-83.

[1627] Beğavî, Mesâbîh, I 109.

[1628] flûh, I, 8, 11,14,23.

[1629] Rûh,l,6,9,3l,

[1630] Rûh, 1,3, 9, 13,30,50,56.

[1631] Ruh, 1,21,24,34,35,49,63.

[1632] Rûh,l2l.

[1633] Rûh, I,23, 33,50.

[1634]Rûh, 1,3,10,44.

[1635] Rûh, I, 7,26,31,38.

[1636] Rûh, \,25,36.

[1637] Rûh, I, 25.

[1638] Rûh, I, 6.

[1639]Şerh-i Pend, s. 71.

[1640] Rûbul-Mesnevî, I, 53,136,151,161,199, 226, 290, 374, 377, 463, 487; II, 41, 77,194, 264. 315; Tuhfe-i Halîllyye, s. 12, 24; Tuhfe-i Umeriyye, s. 17.

[1641] Rûh, I, 5, 26, 29, 32, 38, 421.