๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sufilerin Hadis Anlayışı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Ekim 2011, 22:14:28



Konu Başlığı: Hadis
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 17 Ekim 2011, 22:14:28
I. Hadis

Hadis kelimesi sözlükte "yeni" mânasına gelir. Kelime, Kur'an-ı Ke-rim'de "Haydi onun gibi bir söz getirsinler [391] âyetinde ise "söz" ve "haber" anlamında kullanılmıştır. Muhaddislere göre hadîsin terim mânası, Hz. Pey-gamber'e izafe edilen her türlü söz, fiil ve takrirlerdir. Hatta sahabe ve ondan sonraki nesil olan tabiûnun söz ve fiillerine de mevkuf ve maktu kayıtlarıyla da olsa hadis denilmektedir. [392] Hadis ilmi, rivayet ve dirayet olmak üzere iki kısma ayrılır. Rivayetü'I-hadis, Hz. Peygamber'in söz, fiil ve takrirlerinin naklinden ibarettir. Dirayetü'l-hadis ilmi İse, hadislerin sened ve metinleri­nin kabul ve ret açısından incelenmesi demektir. [393] Hadis usûlü olarak da adlandırılan dirayetü'l-hadis İlmi, tamamen ıstılahlardan meydana gelmektedir. Aslında hadis ilmi ifadesinden daha çok, hadis ilimleri ifadesini kullan­mak daha doğrudur. Zira bu ilim çok değişik branşlara ayrılmaktadır. Hâzimî (ö.584/1188) hadis ilim dallarının yüze ulaştığını, [394] her ilim dalının başlı ba­şına müstakil bir saha olduğunu, bir insanın ömrünün tamamını harcasa da bu ilmin nihayetine ulaşamayacağını belirtmektedir.[395] İbnu's-Salâh (0.643/ 1245), hadis ilimlerini altmışbeş olarak saymış, fakat bunun kesin bir rakam olmadığını, zira bazı şubelerin sayılamayacak kadar çeşitli dallara ayrılabile­ceğini söylemiş, [396] Süyûtî (ö.911/1505) ise bu rakamı 93'e çıkarmıştır. [397] Ha­dis tarihi içinde bu kavramların ilgili ilim dalı mütehassısları arasında yer yer ciddi ihtilaflara yol açtığı bilinen bir gerçektir. Mevcut ilim dalındaki bu görüş ayrılıkları tabii olmasına ve İlmî bir değer taşımasına rağmen, bu usûl kaide­lerine fazla itibar göstermeyen, kendi ölçülerine göre daha değişik alternatif­ler ileri sürenler de olmuştur. Daha çok tasavvuf ehlinde görülen böyle bir anlayış şekli zamanla bu iki ilim arasındaki münâkaşaları körüklemiştir. Bun­da mutasavvıfların Hz. Peygamber'in hadislerinde ve bu hadislerin sübûtun-da muhaddislerin gösterdikleri hassasiyet kadar ilmî bir titizlik göstermemiş olmaları büyük ölçüde rol oynamıştır. İşte bu ihtilaflardan biri hadisin yapı­sıyla İlgilidir.

[391] Tûr{52),34.

[392]İbn Hacer, Nuhbetü'l-fiker (trc. Talat Koçyİğit, Hadis Istılahları Hakkında Nuhbetü'l-fiker Şerhi), s. 22; Süyûtî, Tedrîb, I, 42; Ahmed Naim, Tecrîd-i Sarih, I, 6; Subhi Salih, Ulûmu'l-hadis, (trc. M. Yaşar Kandemir, Hadis İlimleri ve Hadis Istılahları), s. 1-2; Aydınlı, Abdullah, Hadis Istılahları Sözlüğü, s. 63.

[393] Süyûtî, I, 40; Ahmed Naim, I, 5.

[394] Hâzimî, Ebû Bekr Zeynüddin Muhammed b. Ebî Osman el-Hemedânî eş-Şûfiî, Kitabü'l-i'fibar fi'n-nâsih ve'1-mensûh mine'I-ahbâr adh kitabın müellifi olan hadis âlimidir. Kettânî, s. 80.

[395]Şüyûtî, I, 53. İbnu's-Salâh, UlÛmu'i-hadto, s. 7-11.

[396]İbnu's-Salâh, s. 11; Süyûtî, [, 53.

[397]Süyûtî, I, 53.