๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sufilerin Hadis Anlayışı => Konuyu başlatan: Vatan Var Olsun ! üzerinde 12 Ekim 2011, 23:32:42



Konu Başlığı: Ashabım Yıldızlar Gibidir Hadisi
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 12 Ekim 2011, 23:32:42
7. Ashabım Yıldızlar Gibidir Hadisi


Daha önce keşfi savunan âlimler içinde Şa'ranî (ö.973/1565)'yi anlatır­ken bu hadise kısaca işaret etmiş, hadisin Şa'ranî tarafından keşfen nakledil­diğini belirtmiştik. [1610] Orada Beyhakî (ö.458/1066)'nin rivayet ettiği bu hadi­si, Deylemî (ö.558/1163)'nin İbn Abbas'a isnad ettiğini, [1611] hadisin en azın­dan zayıf, veya mevkuf olduğunu söylemiştik. Elbâni İse hadisin uydurma olduğunu iddia edenler arasındadır. [1612]

Burada Bursevî'nİn hadisin yorumu konusundaki fikirlerine işaret ede­ceğiz. Bursevî bu hadisle ilgili olarak şöyle demektedir:

"Bu ümmet-i merhume içinde bazı nuranî kimseler vardır ki, halk o-nunla Hakk'a mühtedî olurlar, nücum ile semte mühtedî oldukları gibi. Allah Teâlâ buyurdu: "Onlar yıldızlarla yollarını doğrulturlar," Resûlullah (s.a.) de buyurdu ki: "Ashabı ke'n-nücûmi bieyyihim ıktedeytüm ihtedeytüm: Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidâyete erersiniz. [1613] Yani nücûm ile ihtida-i sûrî uaki olduğu gibi ashab ile dahi ihtida-i ma'neuî vaki olur. Zira ashab (r.a.) ilm-i nebeviyi mustashiblerdir. İlim ise nurdur. Ve kuu-vet-i mütabaatle bilâ vasıta ilm-i ilahiye dahi malik olmuştur...Hilafet merte­besine karîb olanlar hutefâ hükmünde olup kamlarının bu'du fî nefsi'l-emr kurbu münafî olmadığı gibi kurûn-ı müstakbelede dahi nice ricat geldi ki, münasebet-i ma'neviyye ve nice cihet-i camia hasebiyle ashab-ı idaddan kı­lındılar ve edne'lemr tebe-i tabiin dairesinde bulundular. Bu cihetten ihtida ve ihtidaya salih oldular. Eğerçi bazı nüfûs-i mütemerride ve câhile bu mâna­dan ibâ ve imtina eder ve iltihakı inkar ve kabul etmez, velakin cehlinden nâşfdfr. [1614]

Bursevî, Risâle-i kelime-i tevhid adlı eserinde de benzer açıklamalar yaparak şunları söyler:

"Hadiste "Ashabım yıldızlar gibidir" büyütülmüştür. Yani benim asha­bım tariki Hakk'a delil olmakta nücum gibidir. Bu sohbet dahi hilafet gibidir. Sohbet-i kümmeîe şamil olur. Kümmel dahi iktida ettiler. Hakk'a hidâyet etmekte nücum gibidirler. Yani kümmel dahi ism-i hâdî tahtında olmakla onlara iktida eden dahi öyle değildir. Pes bundan malum oldu ki, âlem-i nurdan olan kimse hâdî olur. [1615]

Bu İzahlarda anlaşıdıldığına göre "Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidâyete erersiniz" hadisinde ashabın hidâyet rehberleri oldukları İfade edilmekle birlikte halife mertebesine ulaşmış, insan-ı kamillerin de aynı konumda oldukları belirtilmektedir. Onlar da sahabiler gibi hidâyet kandille­ridir. Onlar sayesinde Hakk'a giden yollar bulunur.

Buraya kadar olan kısımda yani Bursevî'ye göre "Farklı Tespit Yol­lan" başlığı altında yedi hadis üzerinde durmuş bulunuyoruz. Bu hadisler, "Allah, Adem'den önce yüzbin Adem yaratmıştır", "Dünya yedi kattır.", "Ben adil melik zamanında doğdum", "Ben gizli bir hazine idim.", "Nefsini bilen Rabb'ini bilir", Ebrâr'ın sevapları mukarreb olanların günahlarıdır", "Ashabım yıldızlar gibidir" şeklinde keşif yoluyla alındığı İfade edilen hadis­lerdir. "Ebrâr'ın sevapları mukarreb olanların günahlarıdır" anlamındaki Ebû Saîd el-Harrâz (Ö.277/890) tarafından söylenen bu söz ve "Ashabım yıldızlar gibidir" dışındaki diğer ifadeler İbn Arabi'ye dayanmaktadır. Bursevî, keşifle hadis konusunda mevcut malzemeye yeni bir ilavede bulunmamış, yalnız İbn Arabi'nin eserlerinden bunları nakletmekle yetinmiştir. Dolayısıyla keşifle hadîs rivayetinin en önemli kaynağı İbn Arabi'dir. Bununla birlikte burada şu hususu da belirtmekte yarar görmekteyiz. Keşifle nakledildiği ileri sürülen bu ibareler tamamıyla sûfilerin keşif yoluna dayanmamaktadır. Bunlar İçinde "Adem'den önce yüzbin Adem yaratmıştır" hadisi ile "Ben gizli bir hazine idim" hadİs-İ kudsîsi dışındaki hadislerin hadis kaynaklarında zayıf veya mevzu bir isnadı bulunmaktadır. Meselâ, "Dünya yedi kattır" hadisi İbn Abbas'a isnad edilmekte, "Ben adil melik zamanında doğdum" hadisi muhaddislere göre asılsız kabul edilmekte, "Nefsini bilen Rabb'ini bilir" hadi­si Hz. Ali'ye dayandırılarak mevkuf haber olduğu belirtilmektedir. Keşif yo­luyla alındığı Öne sürülen bu hadisler veya bu ibareler üzerinde mevcut kay­naklarda ihtilaflı da olsa bilgiler vardır. Yani bu hadisler tamamen sonradan ortaya çıkmış, orijinal ifadeler değildir. Belki "Ben gizli bir hazine idim" hadi­si için bunun önceki kaynaklarda bulunmadığı söylenebilir. Onun dışındaki diğer hadislerle ilgili önceki dönem eserlerde az veya çok malumat bulun­maktadır. Bursevî bunları yalnız nakletmiş, üzerinde kendi ilmî ve tasavvuf anlayışına dayanarak yorumlar yapmıştır. Bursevî'nin verdiği bu bilgilerin bağlayıcı bir tarafı bulunmamakla birlikte, tasavvuf ekollerinde bu tür işârî bilgilerin rağbet gördüğü, ehîi tarafından bu malzemeden istifade edildiği de göz ardı edilmemelidir. Zaten Hz. Peygamber'in dışında bütün insanların sözleri arasında tercih yapma veya yapmama hakkı söz konusu olduğuna göre burada da aynı durum geçerlidir. Buraya kadar Bursevî'nin eserlerinden seçerek meydana getirdiğimiz hadis şerhi bölümünde bu hadislerin daha çok tasavvufî bir mahiyet arzettiğinî görmüş bulunuyoruz. Dolayısıyla tasavvufî hadis şerhi konusunda Bursevî'nin eserlerinde değişik hadislerin bu hadisle­rin yorumunda zengin sayılabilecek malzemelerin kullanıldığını söyleyebiliriz. Yeri gelmişken tasavvufî hadis şerhinin Önemi, şartları ve özellikleri île Bursevî'nin işarı hadis şerhindeki metod ve tekniğinden bahsetmek istiyoruz.

Bursevî'nin eserlerinden seçtiğimiz normal ve keşif yoluyla tespit edildi­ği belirtilen bazı hadislerin şerhlerinden ve bu şerhler üzerindeki kısa değer­lendirmelerden sonra, şimdi de Bursevî'nin hadis yorumunda nasıl bir yol izlediği, hangi esaslara göre hadisleri şerhettiği ve ne gibi eserlerden istifade ettiği üzerinde durmak istiyoruz.


[1611]İbn Arrâk, I, 419; Karî, Esrar, s. 388; Aclûnî, 1,147; Elbânî, I, 144.

[1612]Sbânî, s. 144-145.

[1613] Nahl(16), 16.

[1614] Kitabü'n-Netice, II, 398-399. Bursevî burada görüşlerini başka hadislerle de destekler, bk. a.g.e., II, 399. Hadis için bk. o.e., I, 409, 456.

[1615] Risâ!-i keüme-İ teuhid, vr. llb.