> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Suat Yıldırım Meali > 44 – Duhan Suresi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 44 – Duhan Suresi  (Okunma Sayısı 936 defa)
11 Şubat 2011, 13:05:18
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 11 Şubat 2011, 13:05:18 »



44 – DUHÂN SÛRESİ


Mekke döneminin sonuna doğru nâzil olan sûrelerden olup 59 âyettir. 10. âyetinde geçip “duman, gaz” mânasına gelen “duhan” kelimesi, bu sûreye isim olmuştur. Baş tarafında, müşriklerin başına gelecek bazı felaketlerden bahsedilir. Daha sonra da Hz. Mûsâ (a.s.)’ın Firavun’a hak dini tebliğ etmesi, neticede Firavun’un boğulup onun ülkesinin bir kısmına İsrailoğullarının vâris olması, dünya hayatının gayesiz olmayıp, hayatın âhiretteki büyük hüküm gününe doğru ilerlediği, müminler ile kâfirlerin âkıbetleri bildirilir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1 – Hâ, Mîm.

2 – Açık olan ve gerçeği açıklayan bu kitaba yemin ederim ki;

3 – Biz onu kutlu bir gecede indirdik. Çünkü Biz haktan yüzçevirenleri uyarırız. [97,1; 2,185]

Müfessirlerin çoğuna göre bu kutlu gece kadir gecesidir. Bazıları ise berat gecesi olduğunu söylerler.

4-6 – O, öyle bir gecedir ki her hikmetli iş, tarafımızdan bir emir ile, o zaman yazılıp belirlenir.

Rabbinden bir rahmet olarak hep elçiler göndermekteyiz. Muhakkak ki O, her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.

Emrin hakîm şu iki mânaya gelir:  1. Hikmetli, hiçbir yanlışı olmayan iş. 2. Kesinleşmiş, önlenmesi mümkün olmayan iş.

7-8 – Yakin, kesin bilgi ve itmi’nan peşinde iseniz, bilin ki O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki varlıkların Rabbidir.

O’ndan başka tanrı yoktur. Hayatı veren ve hayatı alıp öldüren de O’dur. Sizin ve daha önce gelmiş geçmiş atalarınızın da Rabbidir.

9 – Fakat onlar şüphe içindedirler. Din gerçekleriyle alay edip eğlenirler.

Allah’ı inkâr edenler ve müşrikler, fikirlerinde mutaassıp olsalar da, zaman zaman kuşkulanırlar. Zira bu mükemmel kâinatın yaratıcısız olması imkânsızdır. Bu düşünce onların inançsızlığını, hiç değilse şüpheli hale getirir. Fakat dünyaya çok bağlı olduklarından, şüphelerini ileri götürüp imanda karar kılmaktan ekseriya mahrum kalırlar.

10-11 – O halde sen göğün, bütün insanları saracak olan aşikâr bir duman çıkaracağı günü gözle. Bu, gayet acı bir azaptır.

12 – İşte o zaman insanlar: “Ey ulu Rabbimiz, bizden bu azabı kaldır, çünkü artık iman ediyoruz.” derler. [6,27; 14,44]

Buradaki “duman” iki türlü tefsir edilmiştir:

a- Kureyş Hz. Peygambere isyanda ileri gidince o, Yusuf (a.s.)’ın yedi kıtlık yılı gibi kıtlığa mâruz kalmaları için beddua etti. Kıtlık oldu. Öyle ki köpek leşlerini bile yediler. Peygamberimize gelip, bunun kaldırılması için duasını istirham ettiler. Bu kıtlık sırasında, açlığın etkisiyle, onlar yer gök arasını duman halinde görüyorlardı. b- Kıyamet alametlerinden olarak doğu-batı arasını kaplayacak duman


13-14 – Onlar nerede, iman nerede! Onlar ibret alan, hisse kapan insanlar değil.

Böyle olmadıkları için, gerçekleri apaçık anlatan Peygamber geldiği halde ona sırtlarını döndüler de: “Bu, başkaları tarafından bir şeyler belletilmiş divanenin biri!” dediler.

Müşriklerin iddialarından biri de şu idi: “Muhammed aslında saf bir insan. Fakat perde arkasında birileri var kendisine öğretiyorlar, o da gelip bize anlatıyor.” Bellidir ki bu tutarsız bir iddiadır. Çünkü böyle bir özel öğretim olsaydı onun en yakınında olup devamlı temasta bulunduğu Hz. Hatice, Hz. Ebû Bekir, Hz. Ali, Hz. Zeyd  (r.anhüm) gibi zatlara bu hal gizli kalmazdı. Eğer öyle olsaydı, bunların bağlılıkları sarsılmaz mıydı? Oysa bu zatlar, Hz. Peygamber (a.s.)’a en sadık olanlardı.

15 – Azabı üzerinizden biraz kaldıracağız, fakat siz yine eski halinize döneceksiniz. [6,28; 23,75; 10,98; 7,88-89]

12 âyetin açıklamasında bildirildiği üzere Hz. Peygamber’den dua rica etmeleri üzerine o da dua etti. Cenab-ı Allah kıtlığı kaldırdıktan sonra, şükür yerine tekrar inkârlarına döndüler.

16 – Ama o müthiş satvetle kendilerini çarptıracağımız gün, onlardan tam intikam alırız. [89,21-24; 34,51-54]

17-18 – Biz onlardan önce Firavun’un halkını da imtihan ettik, onlara da pek değerli bir resul gelip demişti ki: “Ey Allah’ın kulları, benim hakkımı verin, yani tebliğimi dinleyin; çünkü ben size gönderilen güvenilir bir elçiyim.

19-21 – Sakın Allah’a baş kaldırmayın, zira ben size apaçık bir delil getiriyorum.

Beni taşlayıp öldürmenizden, benim de sizin de Rabbiniz olan Allah’a sığınıyorum.

Bana inanmıyorsanız, bari beni kendi halime bırakın (bana kötülük etmeyin).” [40,6]

22 – Onlar kabul etmeyince Rabbine şöyle yalvardı: “Ya Rabbî, onlar suçlu bir güruh! (Onları sana havale ettim, Sen onların hakkından gel.)”

23-24 – Yüce Allah buyurdu: “Mümin kullarımla geceleyin çıkıp git! Muhakkak ki sizi takip edeceklerdir. Denizi yarıp maiyetini geçirdikten sonra, onu olduğu gibi açık bırak. Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.

Başka âyetlerde bildirildiği üzere, Hz. Mûsâ (a.s.) asasını denize vurarak, deniz sularının yarılmasını sağlamış, kavmi rahatça karşıya geçmiş, onları takip eden Firavun, ordusu ile beraber denizde boğulmuştu.

25-27 – Geride neler bırakmadılar neler!... Ne bağlar, bahçeler, ne pınarlar, ne çiftlikler... Ne güzel güzel konaklar, ne makamlar, içinde zevk-u safa sürdükleri ne nimetler!... [26,59; 7,137]

28-29 – İşte böyle oldu! Sonra bütün bunları, başka bir topluma miras bıraktık. Merhamete lâyık olma haklarını kaybettiklerinden, perişan hallerine gök de ağlamadı, yer de! Artık onlara yeni bir mühlet de verilmedi. [26,59; 7,137]

Hasan el-Basrî (r.a.) mirasçı toplumun İsrailoğulları olduğunu söyler. Katâde ise der ki: “Bunlar, Firavun hanedanlarından sonraki toplumlardır. Zira İsrailoğullarının tekrar Mısır’a döndüklerine dair bilgi yoktur.”

30-31 – Böylece, İsrailoğullarını gerçekten zelil eden, aşağılayan o işkenceden, Firavun’un işkencesinden kurtardık. Doğrusu, bu adam, haddini aşan, büyüklük taslayan zorbanın teki idi.

Burada Mekke müşriklerine şöyle bir tehdit sezdirilmektedir: “Mısır’ın ihtişamlı hükümdarını bir kağıt parçası gibi büzüp bir tarafa atan Allah, sizi de perişan edebilir.”

32 – Mûsâ’ya bağlı olanları da, durumlarını bilerek, o devirdeki bütün insanlara üstün kıldık.

33 – Onlara, açık ve zahir nimetleri ortaya koyan nice mûcizevî haller verdik.

34-36 – (Mekke müşrikleri ise), derler ki: “Biz bir kere öldük mü iş biter, artık dirilmemiz mümkün değil. Ama siz dirilme iddianızda tutarlı iseniz, daha önce gelip geçmiş atalarımızı diriltin de görelim!”

Burada “İlk ölüm” var diye, daha başka ölümlerin geleceği düşünülmemelidir. Mesela: “Falancanın ilk çocuğu dünyaya geldi” denildiğinde, o kişinin bir çocuğu daha dünyaya geleceği değil, sadece o şahsın daha önce çocuğu olmayıp ilk çocuğunun dünyaya geldiği anlaşılır.

37 – Onlar mı daha güçlü kuvvetli, yoksa Tübba’ halkı ve onlardan önceki toplumlar mı? Belli ki onlar daha güçlü idiler. Ama ağır suçlar işlediklerinden imha ettik onları!

Kayser, Kisra, Firavun sırasıyla: Roma, İran, Mısır hükümdarlarının lakapları olduğu gibi Yemen (Himyer) hükümdarlarına da Tübba’ denirdi. M. Ö. 115 - M. S. 300 arasında Sebe ülkesinde hükümran olmuşlardır.

38 – Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları eğlenmek için yaratmadık!

39 – Evet, onları hak ve hikmetle, ciddî maksat ve gayelerle yarattık, ama onların çoğu bunu anlamazlar.

40 – Muhakkak ki bütün hesapların görüleceği o karar günü, hepsinin buluşacağı gündür.

41-42 – O gün dost dosta fayda veremez.

Allah’ın merhametine mazhar olanlar dışında, kimseye yardım da edilmez. O, gerçekten azîzdir, rahîmdir (üstün kudret sahibidir, merhamet ve ihsanı boldur). [23,101; 70,10-11]

43-44 – Muhakkak ki zakkum ağacı, günahkârların yiyeceğidir.

45-46 – Kaynar su nasıl fokurdarsa, o da erimiş maden gibi karınlarında fokurdar.

47-50 – Allah Zebanîlere: “Tutun onu da,” buyurur, “cehennemin ta ortasına sürükleyin.

Sonra da başının üstünden kaynar su dökün!”

ve deyin ki: “Tat bakalım!

Hani üstündün, kudretliydin, asildin!”

İşte hakkında şüphe ve mücadele ettiğiniz o gerçek budur. [52,13-15]<...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 44 – Duhan Suresi
« Posted on: 16 Nisan 2024, 18:19:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 44 – Duhan Suresi rüya tabiri,44 – Duhan Suresi mekke canlı, 44 – Duhan Suresi kabe canlı yayın, 44 – Duhan Suresi Üç boyutlu kuran oku 44 – Duhan Suresi kuran ı kerim, 44 – Duhan Suresi peygamber kıssaları,44 – Duhan Suresi ilitam ders soruları, 44 – Duhan Suresiönlisans arapça,
Logged
15 Mayıs 2018, 13:05:08
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 15 Mayıs 2018, 13:05:08 »

Esselamu aleykum. Rabbim bizleri kur ani kerimi okuyan anlayan ve onun rehberliğinde yaşayıp rahmete erişen kullardan eylesin inşallah. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes