> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Kuranı Kerim > Suat Yıldırım Meali > 33 - Ahzab Suresi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 33 - Ahzab Suresi  (Okunma Sayısı 1158 defa)
27 Eylül 2011, 23:05:25
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 27 Eylül 2011, 23:05:25 »



33 – AHZÂB SÛRESİ

 

Medine’de hicri 5. yılın sonlarında nâzil olmuştur. 73 âyettir. “Birleşik düşman grupları (Ahzab) veya Hendek savaşı bu sûre-i şerifenin en çok yer ayırdığı bir konu olduğundan, sûre bu isimle adlandırılmıştır. Bu sûre birtakım içtimaî esasları, özellikle Hz. Peygamber (a.s.)’ın örnek aile hayatını vesile ederek bildirir. Tebennî (evlat edinme), zıhar gibi bazı gelenekleri kaldırır. Peygambere karşı müminlerin davranışı, kadınların örtünmeleri, aile hayatı, gerçek müminlerin vasıfları, münafıkların karakteristik davranışları anlatılır. İnsanın büyük emaneti yüklenip, müminlerin buna sadık kaldıkları, münafık ve kâfirlerin ise hıyanet ettikleri bildirilerek sûre sona erdirilir.

Ahzab: Grup, bölük, parti mânasına gelen hizb’in çoğuludur. Hicri 5. yılda Mekke müşrikleri, diğer müşrik kabilelerle güç birliği yaparak Medine şehrini kuşatıp İslâmiyeti imha etmeye teşebbüs etmişlerdi. Neticede umduklarının aksi oldu, perişan olup kaçtılar. Bu tarihten sonra müslümanlara bir taarruz hareketi yapamadılar.

Büyük çoğunluğu h. 5. yılda bu hadiselerin olduğu sıralarda nâzil olan sûre, İslâmiyet aleyhinde, çokça kullanılmak istenen iki silahı söz konusu eder. Birincisi: maddî silahları, ikincisi ise: Hz. Peygamberin aile hayatının temizliğine dokunmaktır. Sûre bu emelde olanların sonlarının hüsran olduğunu bildirmektedir. Onun hayatındaki nezahet ve sadelik, bu itirazlara karşı en kuvvetli cevaptır. Ahzab harbinin vaki olduğu sıralarda İslâm toplumu kuvvet kazanma yoluna girmişti. Refah vesileleri ortaya çıkmıştı. Ezvac-ı tahirat da bu refahtan yararlanmak istediler. Hz. Peygamber yaşadığı sade hayattan ayrılmadığı gibi, ev halkının da bu prensibe sadık kalmalarını istiyordu. O, kendisinin ve ailesinin geçim seviyesinin, yoksul müminlerin hayat standardından yukarıda olmasını hiç uygun bulmadı. Dolayısıyla, dünya refahını tercih edecek eşlerinin kendisiyle yaşamaktan vazgeçmeleri gerekiyordu. Onları bu hususta serbest bıraktı. Onun bütün Arap yarımadasına hükmettiği sırada bile yaşadığı bu sade hayat ve eşlerine karşı olan bu tutumu, onun ruhanî ve manevî faziletlere, Rabbine ve âhiret mutluluğuna nasıl kuvvetle bağlı olduğunun müşahhas delilidir.

Bismillâhirrahmânirrahîm.


1 – Ey Peygamber, Allah’a karşı sorumluluklarını yerine getirmeye devam et, kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Muhakkak ki Allah her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir.

2 – Rabbinden sana vahyolunan buyruklara uy, Allah ne yapıyorsanız onların hepsinden haberdardır.

3 – Yalnız Allah’a dayanıp güven! Koruyucu olarak Allah yeter.

4 – Allah, hiçbir adamın içinde iki kalb yaratmamıştır. Kendilerine zıhar yaptığınız eşlerinizi anneleriniz kılmamıştır. Evlatlıklarınızı da öz oğullarınız kılmamıştır. Bunlar ağızlarınızla söylediğiniz mânasız sözlerden ibarettir. Allah gerçeği söyler ve doğru yola iletir. [58,2; 33,37-40; 4,23]

Bu âyet Cahiliye devrinin iki âdetini kaldırmaktadır. Bunlardan biri zıhar olup Mücadile sûresinde daha geniş şekilde yer alacaktır. Zıhar “sırt, arka” anlamına gelen zahr’dan gelip, kocanın eşine “Senin sırtın, annemin sırtı gibi olsun” diyerek bir nevi boşaması idi. O devirde bu durumdaki kadınla zevciyet ilişkisi kalmaz, bununla beraber kocasının evinden ayrılma hürriyeti de olmadığı için, kadın iyice zor durumda kalırdı. Kaldırılan ikinci âdet tebenni (evlat edinme) kurumu olup, müteakip âyet onu bildirmektedir.

5 – Öyleyse evlatlara babalarını esas alarak isim verin! Böyle yapmak Allah nezdinde daha doğrudur. Eğer babalarını bilmiyorsanız, bu takdirde onları kardeş veya mevlâ olarak kabul edin! Yanılarak isimlerde yaptığınız hatalardan ötürü size vebal yoktur, ama kalplerinizin kasden yaptıklarında vebal vardır. Allah gafurdur, rahîmdir (çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur). [2,286]

Mevla kelimesi birçok anlama gelir. Burada: “köle iken hürriyetine kavuşmuş, âzatlı” mânasınadır.

6 – Peygamberin müminler üzerinde haiz olduğu hak, onların bizzat kendileri hakkında haiz oldukları haktan daha fazladır. (O, bir baba konumunda olduğundan) onun eşleri de müminlerin anneleridir. Akrabalar miras bakımından Allah’ın kitabında, birbirlerine diğer müminlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız müstesna, yani dostunuza vasiyetle bir mal bırakabilirsiniz. Bunlar kitapta yazılıdır. [4,65; 8,72]

7-8 – Bir vakit, Biz peygamberlerden, kuvvetli bir söz almıştık: Senden, Nuh’tan, İbrâhim’den, Mûsâ’dan ve Meryem’in oğlu Îsa’dan.

Evet onlardan pek sağlam söz almıştık ki vakti gelince O, sadıklara sözlerine bağlılıklarını sorsun. Kâfirlere ise gayet acı bir azap hazırladı. [3,81; 42,13; 5,109; 7,6]

Bu söz, elçilik görevini yerine getirmek, dinî tebliğ ve öbür peygamberleri tasdik etmek konusundadır. Allah risaletlerini tebliğ ve ifa etme konusunda sözlerine gösterdikleri bağlılığı, ümmetleri önünde açıklayacaktır.


9 – Ey iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani birleşik ordular üzerinize saldırmıştı da, Biz onlara karşı, bir rüzgar ve sizin göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah yaptığınız her şeyi görüyordu.

Hicretin 5. yılında Kureyş, bütün Arap yarımadasındaki gayr-i müslimleri Medine şehir devletinde yerleşmiş olan müslümanlar aleyhinde harekete geçirerek, aklı sıra, kesin imha işini planlamıştı. Gatafan, Eşca, Mürre, Fezare, Süleym, Sa’d ve Esed kabileleri bu koalisyona girmişti.

Medine’de oturmaları itibariyle Müslümanlarla aynı kaderi paylaştıklarına dair kesin akitleri olan Benî Kurayza Yahudileri de bu kuvvetlerin, müslümanların işlerini bitireceği fikrine kapıldıklarından, bilahere onlar da, hıyanet edip düşman saflarına geçtiler. Böylece birleşik düşman askerleri 12.000’den fazla oldular. Müslümanların sayısı ise 3.000’i geçmiyordu.

Hz. Peygamber Medine çevresine hendek kazdırıp çıkan toprağın arkasına askerlerini mevzilendirdi. Bir ay kadar süren kuşatma sırasında yardım alamayan müslümanlar iyice bunaldılar. Allah Teâlanın gönderdiği soğuk fırtına düşman güçlerinin çadırlarını söktü, ateşlerini söndürdü, karargâhlarını darmadağın etti. Canlarının derdine düşerek dağılıp gittiler. Görünmeyen ordular, müslümanlara itminan veren melaike ordularıdır.

10 – O vakit onlar hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Gözleriniz şaşkınlıktan ötürü kaymış, yüreğiniz ağzınıza gelmişti.

Siz de Allah hakkında türlü türlü zanlar beslemeye başlamıştınız.

11 –
İşte orada müminler çetin bir imtihana tâbi tutulmuş, şiddetle silkelenmiş ve kuvvetli bir şekilde sarsılmışlardı.

12 – Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık (şüphe) olanlar: “Allah ve Resulünün bize zafer vâd etmesi, meğer bizi aldatmak içinmiş!” diyorlardı.

13 – Bir kısmı: “Ey Yesribliler! Burada düşmana karşı koyamazsınız, mevzilerinizi bırakıp evlerinize dönünüz!” diyordu.

Onlardan bir başka bölük: “Evlerimiz korunmasız!” diyerek Peygamberden izin istiyorlardı.

Halbuki gerçekte evleri tehlikeye mâruz değildi, onlar sadece savaştan kaçmak istiyorlardı.

Hicrete kadar Medine’nin ismi Yesrib idi. Daha sonra Medinetu’n-Nebî (Peygamber’in şehri) oldu.


14 –
Demek Medine’nin her tarafından hücum edilseydi ve kendilerinden İslâm’dan dönmeleri istenseydi, hiç tereddüt etmeksizin, bunu derhal yapacaklardı!

15 –
Halbuki daha önce, düşmandan kaçmayacaklarına dair Allah’a yemin ederek, söz vermişlerdi. Allah’a karşı verilen o ahitlerin hesabı elbette sorulacaktır.

16 –
De ki: Eğer ölümden veya öldürülmekten kaçıyorsanız, kaçmak asla size fayda vermez. Faraza başarsanız bile hayatta kalacağınız süre, nihayet çok sınırlıdır. [4,77-78; 62,8]

17 –
De ki: “Allah size bir felaket dilese, sizi Allah’a karşı korumak kimin haddine düşmüş?”

Yahut o size bir rahmet dilese, bunu kim engelleyebilir ki?

Onlar, kendileri için Allah’tan başka ne bir koruyucu, ne de bir yardımcı bulabilirler.

18 – Allah içinizden b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 33 - Ahzab Suresi
« Posted on: 19 Mart 2024, 05:47:08 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 33 - Ahzab Suresi rüya tabiri,33 - Ahzab Suresi mekke canlı, 33 - Ahzab Suresi kabe canlı yayın, 33 - Ahzab Suresi Üç boyutlu kuran oku 33 - Ahzab Suresi kuran ı kerim, 33 - Ahzab Suresi peygamber kıssaları,33 - Ahzab Suresi ilitam ders soruları, 33 - Ahzab Suresiönlisans arapça,
Logged
30 Haziran 2018, 01:52:18
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 30 Haziran 2018, 01:52:18 »

Esselamu aleykum. Rabbim bizleri kur anın rehberliğinde onun emrinde  yaşayan rahmete merhamete erisip cehennem azabindan kurtulan kullardan olalim inşallah. ..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes