๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Suat Yıldırım Meali => Konuyu başlatan: Ekvan üzerinde 12 Ocak 2011, 11:39:11



Konu Başlığı: 110 – Nasr Suresi
Gönderen: Ekvan üzerinde 12 Ocak 2011, 11:39:11
110 – NASR SÛRESİ

Medine’de nâzil olan sûre 3 âyettir. Zafer mânasına gelen Nasr sûresi, adını ilk âyetinden almaktadır. Hz. Peygamberin tebliğinin gayesine ulaştığını, dolayısıyla dünyadaki görevinin tamamlanıp Yüce Dosta (refik-i a’lâya) dönme zamanı geldiğini beyan buyurur.

Fetih yani zaferden maksat Mekke’nin fethi olup hicri 8. yılın ramazan ayında gerçekleşmiştir. 10. yılın rebiülevvel ayında da Efendimiz âhirete irtihal etmişlerdir. İbn Abbas (r.a) çocuk sayılacak yaşta olmasına rağmen, Hz. Ömer (r.a) onu istişare meclisine çağırır, ashabın büyükleri bunu tuhaf bulurlardı. Bir gün mecliste: “Nasr sûresi hakkında ne dersiniz?” diye sordu. Çeşitli cevaplar verildi. Sonra İbn Abbas’a sordu. “Resulullahın vazifesinin tamamlanıp ecelinin yaklaştığı bildiriliyor” dedi. Hz. Ömer cevabını takdir edip: “Hâla bu gencin toplantımıza katılmasına itiraz eden var mı?” dedi.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

1 – Allah’ın yardım ve zaferi geldiği zaman,

2 –
Ve insanların kafile kafile Allah’ın dinine girdiklerini gördüğün zaman,

3– Rabbine hamd ile tesbih et ve O’ndan af dile.

Çünkü O tevvabdır, tövbeleri çok kabul eder.

Yüce Allah, Peygamberimizi günahtan korumuştur. Onun istiğfar etmesi, insanlara istiğfar etmenin ne kadar gerekli olduğunu ders vermesi, ümmetinin günahları için Allah’tan af dilemesi ve devamlı manevî terakkî halinde olması itibarıyla, son durumuna göre bir önceki makamını eksik bulması ve nadiren daha evlâ olanı terk etmesi yönlerinden olmuştur.

 


Konu Başlığı: Ynt: 110 – Nasr Suresi
Gönderen: Ekvan üzerinde 19 Şubat 2013, 04:15:59


     Çünkü O tevvabdır, tövbeleri çok kabul eder.

Yüce ALLAH, Peygamberimizi günahtan korumuştur. Onun istiğfar etmesi, insanlara istiğfar etmenin ne kadar gerekli olduğunu ders vermesi, ümmetinin günahları için ALLAH’tan af dilemesi ve devamlı manevî terakkî halinde olması itibarıyla, son durumuna göre bir önceki makamını eksik bulması ve nadiren daha evlâ olanı terk etmesi yönlerinden olmuştur.


     Bize 3 farklı yönden örnek olan bu tevbeye,ne kadar da muhtacız..