Konu Başlığı: 7.Remiz 2. sayfa Gönderen: Esila üzerinde 04 Şubat 2011, 13:33:18 tefekkürnâme ve tevhide dair yüksek bir mârifetname” namında olan Yirmi Dokuzuncu Arabî Lem’aya dahi işaret eder. İkinci fıkrasıyla İsm-i Âzam ve Sekîne denilen esmâ-i sitte-i meşhurenin hakikatlerini gayet âlî bir tarzda beyan ve ispat eden ve Yirmi Dokuzuncu Lem’ayı takip eyleyen Otuzuncu Lem’a namında altı nükte-i esmâ risalesine وَبِاَسْمَاۤئِكَ الْحُسْنٰى اَجِرْنِى مِنَ الشَّتَتْ cümlesiyle işaret ettiğinden, sonra akabinde risale-i esmâyı tâkip eden Otuz Birinci Lem’anın Birinci Şuâı olarak otuz üç âyet-i Kur’âniyenin Risale-i Nur’a işârâtını kaydedip hesab-ı cifrî münasebetiyle baştan başa ilm-i huruf risalesi gibi görünen ve bir mu’cize-i Kur’âniye hükmünde bulunan risaleye حُرُوفٌ لِبَهْرَامٍ عَلَتْ وَتَشَامَخَتْ kelimesiyle işaret edip, der’akap وَاسْمُ عَصَا مُوسىَ بِهِ الظُّلْمَتُ انْجَلَتْ 1 kelâmıyla dahi risale-i hurufiyeyi takip eden ve el-Âyetü’l-Kübrâ’dan ve başka Resâil-i Nuriyeden terekküp eden ve Asâ-yı Mûsâ namını alan ve Asâ-yı Mûsâ gibi, dalâletin ve şirkin sihirlerini iptal eden Risale-i Nur’un şimdilik en son ve âhir risalesine Âsâ-yı Mûsâ nâmını vererek işaretle beraber mânevî karanlıkları dağıtacağını müjde ediyor. Evet, وَبِاْلاٰيَتِ الْكُبْرَى kelimesiyle Yedinci Şuâya işareti kuvvetli karinelerle ispat edildiği gibi, aynı kelime, diğer bir mânâ ile elhak Risale-i Nur’un Âyetü’l-Kübrâsı hükmünde ve ekser risalelerin ruhlarını cem eden ve Arabî bulunan Yirmi Dokuzuncu Lem’aya bu kelâm “müstetbeâtü’t-terâkib” kaidesiyle ona bakıyor, efradına dahil ediyor. Öyle ise; Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) dahi bu fıkradan ona bakıp işaret eder diyebiliriz. Dipnot-1 Asâ-yı Mûsa ismi ki, mânevî karanlıklar onunla dağılır. Arabî: Arapça Hazret-i İmam-ı Ali: [bk. bilgiler – Ali (r.a.)] Resâil-i Nuriye: Nur Risaleleri Sekîne: içerisinde on dokuz harfli on dokuz âyet bulunan çok mühim, sükûnet ve emniyet veren bir duadır akabinde: devamında beyan eden: açıklayan, izah eden dalâlet: hak yoldan ayrılma, sapkınlık der’akap: derhal, hemen efrad: fertler, bireyler ekser: çoğunluk el-Âyetü’l-Kübrâ: en büyük âyet, delil elhak: doğru, gerçek esmâ-i sitte-i meşhure: Cenâb-ı Hakkın meşhur altı ismi; Ferd, Hayy, Kayyûm, Hakem, Âdl, Kuddüs fıkra: bölüm, kısım hakikat: asıl, esas, gerçek hesab-ı cifrî: cifir hesabı ilm-i huruf: harflerin sırlarını ve hikmetlerini konu edinen ilim dalı işârât: işaretler, belirtiler kaide: düstur, prensip karine: delil, ipucu kelâm: cümle, ifade lem’a: parıltı mu’cize-i Kur’âniye: Kur’ân mu’cizesi mârifetnâme: Allah’ı bilmeye dair yazı, eser münasebet: bağlantı, ilişki müstetbeâtü’t-terâkib: işaret, telmih, remiz gibi asıl sözün etrafında bulunan birbirine bağlı ikinci derecedeki mânâlar nam: ad nükte-i esmâ risalesi: Allah’ın altı isminde bulunan bazı ince mânâları anlatan risale; Otuzuncu Lem’a risale: mektup; Risale-i Nur’da yer alan bölümlerden her birisi risale-i esmâ: Allah’ın altı isminde bulunan bazı ince mânâları anlatan risale; Otuzuncu Lem’a risale-i hurufiye: harf ilminin anlatıldığı risale; Birinci Şua tefekkürnâme: Allah’ı tanımayı sonuç verecek şekilde varlıklar üzerinde düşünmeye sevk eden eser, yazı terekküp eden: birleşen, bir araya gelen tevhid: birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma Âyetü’l-Kübrâ: en büyük delil; Şuâlar’da yer alan Yedinci Şuâ âhir: son âlî: yüce, yüksek âyet-i Kur’âniye: Kur’an’ın âyeti İsm-i Âzam: Cenâb-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı şirk: Allah’a ortak koşma şuâ: parıltı, ışık |