๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Sözler => Konuyu başlatan: Zehibe üzerinde 31 Mart 2011, 20:04:15



Konu Başlığı: Otuzüçüncü Söz
Gönderen: Zehibe üzerinde 31 Mart 2011, 20:04:15
OTUZ ÜÇÜNCÜ SÖZ

Otuz Üç Penceredir.

(http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/a-sozler/ayetler/besmele.gif)

6(http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/a-sozler/ayetler/a33001.gif)

Bir cihette Otuz Üçüncü Mektup ve bir cihette Otuz Üçüncü Söz

SUAL: Şu iki âyet-i câmianın ifade ettiği vücub ve vahdaniyet-i İlâhiye ve evsaf ve şuûnât-ı Rabbâniyeye, âlem-i asgar ve ekber olan insan ve kâinatın veçh-i delâletlerini, mücmel ve kısa bir surette beyanlarını isteriz. Çünkü münkirler pek ileri gittiler." Ne vakte kadar (http://www.darulkitap.com/oku/kulliyatlar/risale/turkish/nurlar-tr/a-sozler/ayetler/a33002.gif) deyip elimizi kaldıracağız?' diyorlar.

Elcevap: Yazılan bütün otuz üç adet Sözler, o âyetin denizinden ve ifaza ettiği hakikat bahrinden otuz üç katredir. Onlara baksanız, cevabınızı alabilirsiniz. Şimdilik, yalnız o denizden bir katrenin reşehâtına işaret nev'inden şöyle deriz ki:

Meselâ, nasıl ki bir zât-ı muciznümâ, büyük bir saray yapmak istese, evvelâ temellerini, esaslarını, muntazaman, hikmetle vaz eder ve ilerideki neticelerine ve gayelerine muvafık bir tarzda tertip eder. Sonra menzillere, kısımlara maharetle tefrik ve tafsil ediyor. Sonra o menzilleri tanzim ve tertip ediyor. Sonra nukuşlarla tezyin ediyor. Sonra elektrik lâmbalarıyla tenvir ediyor. Sonra, o muhteşem ve müzeyyen sarayda maharetini, ihsânâtını tecdit etmek için, herbir tabakada yeni yeni icadlar, tebdiller, tahviller yapıyor. Sonra, herbir menzilde kendi makamına merbut bir telefon raptedip bir pencere açarak, herbirinden onun makamı görünür.

Aynen öyle de, ve lillâhi'l-meselü'l-a'lâ, Sâni-i Zülcelâl, Hâkim-i Hakîm, Adl-i Hakem gibi bin bir esmâ-i kudsiye ile müsemmâ Fâtır-ı Bîmisal, şu âlem-i ekber olan kâinat sarayının ve hilkat şeceresinin icadını irade etti. Altı günde, o sarayın, o şecerenin esâsâtını desâtir-i hikmet ve kavânin-i ilm-i ezelîsi ile vaz etti. Sonra ulvî ve süflî tabakata ve dallara ayırıp, kaza ve kader desâtiriyle tafsil ve tasvir etti. Sonra, her mahlûkatın her taifesini ve her tabakasını, sun' ve inâyet düsturuyla tanzim etti. Sonra, herşeyi herbir âlemi, ona lâyık bir tarzda, meselâ semâyı yıldızlarla, zemini çiçeklerle tezyin ettiği gibi, süslendirip tezyin etti. Sonra, o kavânin-i külliye ve desâtir-i umumiye meydanlarında esmâlarını tecellî ettirip tenvir etti. Sonra, bu kanun-u küllînin tazyikinden feryad eden fertlere, Rahmânü'r-Rahîm isimlerini hususî bir surette imdada yetiştirdi. Demek, o küllî ve umumî desâtiri içinde hususî ihsânâtı, hususî imdatları, hususî cilveleri var ki, herşey, her vakit, her hâceti için Ondan istimdat eder, Ona bakabilir.

Sonra, her menzilden, her tabakadan, her âlemden, her taifeden, her fertten, herşeyden kendini gösterecek, yani vücudunu ve vahdetini bildirecek pencereler açmış. Her kalb içinde bir telefon bırakmış. Şimdi, şu hadsiz percerelerden, elbette haddimizin fevkinde olarak bahse girişemeyeceğiz. Onları ilm-i muhit-i İlâhîye havale edip, yalnız âyât-ı Kur'âniyenin lemeâtı olan Otuz Üç Pencereyi, Otuz Üçüncü Sözün Otuz Üçüncü Mektubunun, namazdan sonraki tesbihatın otuz üç aded-i mübarekine muvafık olmak için Otuz Üç Pencereye icmâlî ve muhtasar bir surette işaret edip, izahını sair Sözlere havale ederiz.



6 "Onlara, gerek içinde yaşadıkları âlemin her tarafında, gerekse kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz-tâ ki Kur'ân'ın hak olduğu onlara iyice açıklanmış olsun. Rabbinin herşeye şahit olması yetmez mi?" Fussılet Sûresi, 41:53


Konu Başlığı: Ynt: Otuzüçüncü Söz
Gönderen: Ceren üzerinde 11 Nisan 2015, 01:35:38
Aleykümselam.Rabbim razı olsun paylaşımdan Reyyan abla.Rabbim risale-i nuru okuyup,anlamayı nasip etsin bizlere inşallah..