Melâike bir ümmettir; şeriat-i fıtriye ile memurdur
Şeriat-i İlâhî ikidir. Hem iki sıfattan gelmiş iki insan muhatap, hem de mükellef olmuş. Sıfat-ı iradeden gelen şer'-i tekvînî,
İnsan-ı ekber olan âlemin ahvâlini, hem de harekâtını-ki ihtiyarî değil-tanzim eden şer'dir. O meşiet-i Rabbânî,
Yanlış bir ıstılahla tabiat da denilir. Sıfat-ı kelâmından gelen şeriat ise, âlem-i asgar olan insanın ef'âlini
Ki ihtiyarî olmuş, tanzim eden şer'dir. İki şer' bir yerde bazan eder içtima. Melâike-i İlâhî, bir ümmet-i azîme, bir cünd-ü Sübhânî,
Birinci şer'e olmuş hamele-i mümtesil, amele-i mümessil.
Hem onlardan bir kısmı ibâd-ı müsebbihtir. Bir kısmı da müstağrak, Arşın mukarrebîni.
Madde rikkat peydâ ettikçe hayat şiddet peydâ eder
Hayat asıl, esastır; madde ona tâbidir, hem de onunla kaimdir. Bir hurdebinî huveyn havass-ı hamsesiyle insanın havassını muvazene edersen görürsün: İnsan ondan ne derece büyükse havassı o derece onunkinden aşağı. O huveyne işitir kardeşinin sesini,
Hem de görür rızkını. Ger insan kadar büyüse, havassı hayretfezâ, hayatı şulefeşan, rüyeti de berk-âsâ bir nur-u âsümânî.
İnsan, bir kitle-i mevattan bir zîhayat değildir. Belki de milyarlarla zîhayat hüceyrâtından mürekkep ve zîhayat bir hücre-i insanî.
Maddiyyunluk bir tâun-u mânevîdir
Maddiyyunluk bir tâun-u mânevî; beşere de tutturdu şu müthiş bir sıtmayı.
HAŞİYE 3 Hem de âni çarptırdı bir gazab-ı İlâhî. Telkin, hem de taklit,
Tenkide kabiliyet tevessüü nisbeten, o tâun da ediyor tevessü ve intişar. Telkini fenden almış, medeniyetten taklit.
Hürriyet tenkit vermiş; gururundan dalâlet çıkmış.
Vücutta atâlet yok; işsiz adam, vücutta adem hesabına işler
En bedbaht, sıkıntılı, muztarip işsiz olan adamdır. Zira ki atâlet, vücut içinde adem, hayat içinde mevttir. Sa'y ise, vücudun hayatı, hem hayatın yakzasıdır elbet.
HAŞİYE 3 Eski Harb-i Umumîye işaret eder.[
Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın