> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Söyleşi > Doç. Dr. Okan Yeşilot
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Doç. Dr. Okan Yeşilot  (Okunma Sayısı 1088 defa)
19 Temmuz 2012, 13:19:38
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 19 Temmuz 2012, 13:19:38 »



Doç. Dr. Okan Yeşilot: Kırım Türkiye’ye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor
İbrahim BARAN • 76. Sayı / SÖYLEŞİ


Tarih birçok sürgüne ve katliama şahit oldu. Çoğu zaman savaşların neticesi olarak ortaya çıkan insanlık dışı bu olaylara son örnek de 1991-1995 yılları arasında Bosna Hersek’te gerçekleşen Sırp katliamıydı. Boşnakların maruz kaldığı zulmün bir benzerini ise bundan 67 yıl önce Kırım Türkleri yaşadı. II. Dünya Savaşı’nın ardından Rus vahşetinin kurbanı olan Kırım Türkleri katliamın etkilerini ne zihinlerinden ne de sosyal hayatlarından henüz atabilmiş değiller. Kırım Türkleri’ne yapılan katliamın tarihini, neticelerini ve Kırım’ın bugününü Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü Kafkas Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Okan Yeşilot’la değerlendirdik…

II. Dünya Savaşı birincisi kadar olmasa da birçok insan için yıkımın ve katliamların savaşı oldu. Kırım Türkleri de II. Dünya savaşının ardından ciddi sıkıntılar çektiler ve sürgüne gönderildiler. Kırımlıları sürgüne götüren sebepler nelerdi?
II. Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği topraklarına da giren Alman orduları, Ekim 1941’de Kırım’a girmişlerdi. Savaş öncesinde, hem Almanların hem de Rusların Kırım’a dair çeşitli planları bulunuyordu. Dönemin Sovyet lideri Stalin’in, 1941 sonbaharında bütün Kırım Türklerini Kazakistan bozkırlarına sürmeyi tasarladığı naklediliyor. Diğer taraftan, Almanlar da Kırım’ın kendi topraklarına dâhil edilmesi, bölgenin Alman subayları için bir tatil beldesi haline getirilmesi veya İtalyanlarla ihtilaflı oldukları Güney Tirol Almanları’nın buraya yerleştirilmesi düşüncesini taşıyorlardı. Bu düşüncelerini gerçekleştirmek için ise, Kırım’da yaşayan Ruslar, Ukraynalılar, Kırım Türkleri dâhil herkesin sürgün edilmesi gerektiğine inanıyorlardı.

O dönemde SSCB topraklarında ne kadar Kırım Türkü yaşıyordu?
1939 yılında yapılan Sovyetler Birliği nüfus sayımı verilerine göre Kırım’da 1.123.806 kişi yaşıyordu. Bu sayının 557.449’unu Ruslar, 218.492’sini Kırım Türkleri ve 153.478’ini Ukraynalılar oluşturuyordu.

SSCB, Kırım Türklerini niçin sürgüne mecbur etti?
İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlara yardım ettikleri gerekçesiyle vatanlarından topluca sürülen topluluklar arasında sıra Kırım’da yaşayan halklara gelmişti. Kırım’ın Alman işgalinden kurtarılmasından sonra, Sovyet hükümeti tarafından süratli bir şekilde bölgenin Slav olmayan unsurlardan temizlenmesine başlandı. İlk olarak Kırım Türklerinin sürgünü gerçekleşti. Sovyet devletinin izlediği bu sürgün politikası sonucunda, II. Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında ülkede toplam 3.332.580 kişinin, yaşadığı topraklardan çıkartılarak Sovyetler Birliği’nin diğer bölgelerine yerleştirildiği ve 1948-49 yıllarında bu sayının ölüm, sürgünlükten serbest bırakılma gibi sebeplerle 2.275.900 kişiye indiği belirtiliyor.

SÜRGÜNE GÖNDERİLENLERİN YARISI HAYATINI KAYBETTİ

Sürgün hadisesi Kırım Türklerini zorlu bir sürece soktu. Peki, sürgün nasıl gerçekleşti?

Kırım Türklerinin sürgünü 18 Mayıs 1944’te saat 03.00 civarında başladı. Son derece organize ve zamana karşı oldukça titiz bir şekilde yapılan operasyonlar, “potansiyel tehlikeli” olarak nitelendirilen kişilerin tutuklanmasıyla başladı. Yetişkin erkeklerin büyük çoğunluğu Sovyet ordusuna alındığı için, geride kalanların büyük çoğunluğunu kadınlar, çocuklar ve yaşlılar meydana getiriyordu. Sovyet askerleri gecenin bir vakti, daha önceden tespit olunan Kırım Türklerinin evlerine zorla girerek insanları uykularından kaldırmış ve 15 dakika içinde bulundukları yerlerin meydanında toplanmalarını söylemişlerdi. Kırım Türklerinin yanlarına, kararnamede belirtilenin aksine sadece taşıyabilecekleri eşyalarını almalarına izin verilmiş, birçok yerde buna dahi müsaade edilmemişti. Sürgünü gerçekleştiren askerler sadece verilen emirleri yerine getirmemişler, aynı zamanda çaresiz halka karşı insanlık dışı hareketler de sergilemişlerdi. Askerlerin taşkınlıkları o derece artmıştı ki, yaşlı kadınları, acıdan çılgına dönenleri kaçmaları için serbest bırakmışlar, sonra da arkalarından kurşun yağdırmışlardı. Sürgüne gönderilenler arasında Kızıl Ordu mensubu Kırım Türk askerlerinin bulunduğu da belirtiliyor. Kırım Türkleri nakliye araçları ile istasyonlara taşınmış ve burada kendilerini bekleyen vagonlara tıka basa doldurulmuşlardı. Sürgün operasyonunun yolda geçen safhası, Kırım Türkleri açısından unutulması güç hadiselerin cereyan ettiği bir tablo ortaya koyuyor. Tıka basa vagonlara doldurulan halk, günlerce aç-susuz ve en temel ihtiyaçlarını gideremeden, sonunun ne olacağını bilmediği bir seyahate çıkmıştı. Yol boyunca birçok insan hastalanmış, özellikle yaşlılar ve çocuklar açlığa, susuzluğa, vagonların havasızlığına dayanamayarak hayatını kaybetmişlerdi. Ölenler durulan ilk yerde vagonlardan indirilmiş ve defnedilmelerine müsaade edilmeden yol kenarlarına bırakılmıştı. Bu şekilde yol boyunca 7889 Kırım Türkü’nün öldüğü belirtiliyor.

Sürgün olayı Kırım halkını nasıl etkiledi?
Kırım Türklerini sürgüne götüren ilk katarlar 29 Mayıs’ta Özbekistan’a geldi. Özbek yetkililer, daha önceden belirlenen Taşkent, Arıs ve Kagan gibi istasyonlarda onları karşıladılar. Sürgünün ardından toplam 151.529 Kırım Türkü bu bölgelerde çoğunlukla fabrika ve işletmelerin bulunduğu köy ve kasabalara yerleştirildiler. Kırım Türkleri buralarda uzun bir müddet son derece ağır şartlar altında yaşadılar. Günlerce, haftalarca at ahırlarında, kuru toprak üzerinde, hatta kazdıkları çukurlarda yaşamaya çalışarak hayatta kalma mücadelesi verdiler. Son derece çetin olduğu görülen bu hayat şartları, Kırım Türkleri arasında oldukça ciddi boyutlara varan can kayıplarına neden olmuştu. Sürgünden yıllar sonra bizzat Kırım Türkleri tarafından yapılan nüfus sayımı sonucunda ortaya çıkan tablo, yol boyunca ve yerleşim yerlerine vardıktan sonra geçen birkaç yıl içinde açlık ve hastalıktan ölen Kırım Türklerinin mevcudunu gözler önüne seriyor. Buna göre, sürgüne gönderilenler arasında bulunan 112.700 çocuktan 60.034’ü, 93.200 kadından 40.085’i, 32.600 erkekten 12.061’i hayatını kaybetmiştir. Bu, sürülen bütün halkın yüzde 46.2’si, diğer bir ifade ile halkın neredeyse yarısı.

SOVYET HÜKÜMETİ CİDDİ BİR ADIM ATMADI

Sürgünün ardından SSCB ya da onun mirasçısı ülkeler tarafından Kırım Türklerine yapılanları telafi etmek adına herhangi bir çalışma yapıldı mı?

Örneğin, 1965’te Kırım Tatarlarının tatillerini Kırım’da geçirmelerine izin verildi. Yine 5 Eylül 1967’de yayınlanan bir kararname ile de Kırım Tatarlarına haksızlık yapıldığı kabul edildi. Sovyet Hükümeti, Kırım Tatarlarına karşı haksızlık yapılarak suç işlendiğini ancak 1987 yılında, Kırım Tatarlarının Kızıl Meydanda bütün dünyayı şaşkına çeviren kitlesel gösterileri neticesinde açıkça kabul etti. Daha sonra ise Kırım Tatarlarının Kırım’a dönmesine razı olundu ve Kırım Tatar probleminin çözümü için bir devlet komitesi kuruldu. Ancak bu komiteler ve dolayısıyla Sovyet hükümeti, Kırım Tatar meselesinin çözümü için ciddi bir adım atmadı.

Dünyada sürgünden muzdarip başka halklar anlattıklarınızın çok daha azını yaşamış olmalarına rağmen ciddi bir kamuoyu faaliyetiyle konuyu sürekli gündemde tutmaya çalışıyorlar. Kırım Türkleri bu konuda neler yaptı bugüne kadar?
18 Mayıs 1944’te vatanlarından sürülen Kırım Tatarları için olumlu sayılabilecek gelişmeler, Hruşçev ile başladı. Bu dönemde yayınlanan 28 Nisan 1956 tarihli kararname ile içinde Kırım Tatarlarının da bulunduğu bazı etnik gruplar, sürgünlükten azat edildi. Yine bu dönemde Stalin tarafından sürgüne gönderilen pek çok topluluk vatana dönüş hakkını elde etti. Ancak Kırım Tatarlarının bu haklardan mahrum edilmesi, vatana dönüş için mücadele sürecini başlattı. Bu amaçla, Taşkent’te bir “Teşebbüs Grubu” meydana getirildi. Grubun ilk faaliyetleri arasında, vatana dönüş için müracaat mektupları yazmak bulunuyordu. Bu faaliyetlerin bir sonucu olarak, vatana dönüş mücadelesinde olumlu bir gelişme, Ağustos Kırım Tatar Milli Hareketi Teşebbüs Grupları 5. Genel Kongresi’nde Taşkent’de 2 Mayıs 1989 yılında Kırım Tatar Milli Hareketi Teşkilatı’nın kurulması gösterilebilir. Bu teşkilat, 1989 yılı güzünden itibaren çadır şehirler kurarak Kırım’a göçü hızlandırdı. 26 Haziran 1991 tarihinde Akmescit'te II. Kırım Tatar Millî Kurultayı'nın I. Toplantısı'nda alınan kararla kurulan Kırım Tatar Millî Meclisi, Kırım'da yaşayan Kırım Tatarları'nın en yüksek temsil ve yürütme organı. O dönemde başkanlığa seçilen Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu, halen bu görevini sürdürüyor. Neticede, 1944 yılından beri Kırım Türklerinin vatana dönüş uğruna verdiği mücadeleler geç de olsa meyvesini vermiş ve kitleler halinde vatana dönüş başlamıştır. Bunun neticesinde, 1987 yılında Kırım’a yerleşen Kırım Türklerinin sayısı 2300, 1988’de 19.300 kişi iken, bu sayı 1989’da 28.000’e yükselmiştir. 1 Mayıs 1990 itibariyle ise Kırım’da toplam olarak 83.116 Kırım Türkü yaşamaya başlamıştır. Bu arada daha önce Ukrayna’ya bağlı bir bölge olan Kırım, 12 Şubat 1991’de Ukrayna Cumhurbaşkanı L. Kravchuk’un imzasını taşıyan bir kanunla tekrar özerk bir cumhuriyet haline getirildi.

Kırım Tatar Türkleri bugün ne durumda?
Kırım’da nüfusun çoğunluğunu oluşturan Ruslar, bölgenin kaderini elinde tutmak istiyorlar. Rusya, Sovyetler döneminde Ukrayna’ya bağlanan Kırım’ı, yeniden hâkimiyeti altına almak için Kırım’da yaşayan ve nüfusun çoğunluğunu oluşturan Ruslara açık ve gizli destek veriyor. Rusya ayrıca vatanlarına dönmeye çalışan Kırım Tatar Türklerine engeller çıkarıyor ve çeşitli baskılar yapıyor. Ukrayna Hükümeti de bu baskı ve engellemelere çok fazla müdahalede bulunamıyor. Kırım gençlerinin Rusya tarafından asimile edilmesi, kendi öz kültü...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Doç. Dr. Okan Yeşilot
« Posted on: 29 Mart 2024, 13:59:34 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Doç. Dr. Okan Yeşilot rüya tabiri,Doç. Dr. Okan Yeşilot mekke canlı, Doç. Dr. Okan Yeşilot kabe canlı yayın, Doç. Dr. Okan Yeşilot Üç boyutlu kuran oku Doç. Dr. Okan Yeşilot kuran ı kerim, Doç. Dr. Okan Yeşilot peygamber kıssaları,Doç. Dr. Okan Yeşilot ilitam ders soruları, Doç. Dr. Okan Yeşilotönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes