> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Mostar Aylık Kültür ve Aktüalite Dergisi > Söyleşi > Prof. Dr. İlhan Tekeli
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Prof. Dr. İlhan Tekeli  (Okunma Sayısı 2068 defa)
14 Temmuz 2012, 14:14:23
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 14 Temmuz 2012, 14:14:23 »



Prof. Dr. İlhan Tekeli: Geleneksel değerler evlerde de apartmanlarda da üretilebilir
İbrahim BARAN • 74. Sayı / SÖYLEŞİ


1900’lü yılların başında koca bir arazinin üzerine tek katlı ev yapmakla başlayan apartmanlaşma süreci bugün “kentsel dönüşüm”le birlikte üst üste bindirilmiş onlarca evden müteşekkil toplu konutlarla serüvenine devam ediyor. Kapitalizmle neredeyse paralel bir şekilde ilerleyen apartmanlaşma mahalle, köy gibi geleneksel yapıların oluşturduğu kültürel dokuyu da zedeledi. Bununla birlikte modernleşmenin kaçınılmaz olarak ortaya çıkardığı kentlerde gecekonduların yerine yapılan apartmanlar gecekondulaşmayı da tarihe karıştırıyor. Kentleşme ve onun da ötesinde apartmanlaşmayı, kazandırdıklarını ve kaybettirdiklerini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Tekeli ile değerlendirdik.

Soğdca bir kelime olan kent kelimesini günlük hayatta sıkça kullanıyoruz. Kent, “şehir”in yerine ikame ediliyor. Köy ile kent arasında da nüfus yoğunluğu bakımından farklılıklar var. Kent kavramı neyi ifade ediyor?

Kent ve köy sözcükleri çok uzun süreden beri birbirinin karşıtı olarak kullanılıyor. Bu karşıtlık bir yandan nüfus büyüklüğü, nüfus yoğunluğu gibi yerleşme özelliklerine, öte yandan da insan ilişkilerinin anonim olarak kurulması, zaman koordinasyonuna duyarlılık, bireylerin eylemlerini rasyonel hesaplamalarla yönlendirmesi gibi yaşam kültüründeki farklılıklara dayandırılıyor. Oysa günümüzde bilgi toplumuna geçen ülkelerde bu farklılığın çok anlamı kalmadı. Bir yandan ülke nüfuslarının yüzde yüze yakın kesimi kentlerde yaşıyor. Öte yandan yaşam kalıpları ve değerler kalıplarında karşıtlıklar ortadan kalktı. Günümüzde ya kent ve köy karşıtlığını aşarak daha genel bir terim olan yerleşme sözcüğü kullanılmalı ya da tarihsel bir karşıtlığın yok oluşuna işaret ederek sadece kent sözcüğü. Bu anlattığım durum, bilgi toplumunda Türkiye’nin ötesinde bir yer tutan ülkeler için geçerli. Tabii ki Türkiye’nin geri kalmış bölgelerinde kent- köy karşıtlığı sürüyor, ama batısında örneğin Marmara ve Ege bölgesinde bu karşıtlık büyük ölçüde kalktı. Bu bölgeler büyük ölçüde bir kentsel alan haline gelmiş bulunuyor. Gelişme bu yönde.

Kentleşme ile kapitalizm/küreselleşme arasında nasıl bir ilişki var?

Bildiğiniz üzere kent olgusunun ortaya çıkışı ve nitelik değiştirmesi iki devrimle yakından ilişkili. Kentin doğuşu neolitik devrimle gerçekleşti. Bu devrimle birlikte evcil hayvanların yetiştirilmeye başlaması, tarımsal üretimin ortaya çıkışı, artı ürüne olanak vermeye başladı. Artı ürün oluşunca bunun denetimine bağlı olarak toplumlarda sınıfsal farklılaşmanın başlaması, yönetici sınıfların ve tarım dışı üretim ortaya çıkması sonucu kent denilebilecek yerleşmeler gelişti. Dünyada Sanayi Devrimi yaşanıncaya kadar, neolitik devrim sonrasında ortaya çıkan kent, nitelik değiştirmeden büyük ölçüde aynı nitelikte kaldı. Kapitalist dönemde yaşanan sanayi devrimi kentlerin niteliğini değiştirdi. Kentin ölçeği arttı, metropoliten kent doğdu. Kentler yaya kenti niteliğini bırakarak motorlu ya da elektrikli araçlarla kent içi ulaşımın sağlandığı yerleşmelere dönüştüler. Kentteki yapılaşmanın niteliğini de kapitalist toplumların kurumsal yapısı belirlemeye başladı. Günümüzde ise yerleşmeler tarihi bakımından, üçüncü önemli niteliksel bir değişme yaşamaya başladı. Dünyada bilgi toplumuna geçiş yine kapitalizm içinde hayat buluyor. Kentin biçimlenişi kapitalist bir düzenin kurumsal yapısı içinde gerçekleşiyor. Ama bilginin bir üretim faktörü niteliği kazanması, fordist üretimden esnek üretime, ulus devletler dünyasından küresel ilişkiler dünyasına geçilmiş olması, modernist bir düşünce yapısının hızla aşınmaya başlaması, dünyada bir taraftan zaman ve mekân sıkışması, öte yandan hesaba katılan zaman ve mekân perspektiflerinin uzaklıklarının artışı dünya yerleşme yapısını ve her bir yerleşmenin içini dönüştürdü. Örneğin sanayi toplumunun metropolleri yerini bilgi toplumunun kentsel bölgelerine bıraktı.

Kentsel dönüşüm toplumsal dönüşümle paralellik arz ediyor o halde. Peki, apartmanlaşma sürecini de toplumsal dönüşümle örtüştürebilir miyiz?

Sorunuzu yanıtlamak için önce apartmanlaşmanın ortaya çıkışının nedenlerine açıklık kazandırmak gerekiyor. 1954 yılında kat kanunu çıkarılıncaya kadar, Türkiye’de tek bir parsel üzerine tek bir bina yapılabiliyordu. Oysa İkinci Dünya Savaşı sonrasında çok hızlı olarak yaşanmaya başlanan kentleşme içinde kentlerde arsa fiyatları çok hızlı yükselmeye başlamıştı. Arsa fiyatlarının ulaştığı bu düzeyde orta sınıflar tek parselin fiyatını ödeyemez duruma gelince bu arsanın maliyetini birden fazla orta sınıf ailesinin bölüşmesine olanak veren çözümler arandı. Bu sorun için bulunan çözümse kat kanununun çıkarılmasıyla kat mülkiyetinin meşru hale getirilmesi oldu. Bu durum, apartmanların yapılmasını bir mimarlık tercihi olmaktan çıkararak, bir ekonomik zorunluluk haline getirdi. Bu tür bir konut sunumunu sağlamak için de yap-satçılık ve konut kooperatifçiliği gelişti. Tabii ki bir toplumda apartmanlaşma bir zorunluluk olarak ortaya çıkıyorsa ve o toplumda bir kentsel dönüşüm yaşanıyorsa, bu süreç içinde apartmanlaşmanın da yükleneceği önemli işlevler bulunacaktır. O halde toplumsal dönüşümlerle kentsel dönüşüm ve apartmanlaşma arasında bir ilgi olduğunu söyleyebiliriz. Ancak apartmanlaşma süreci bir zorunluluğun sonucu ortaya çıktı.

Apartmanlaşma süreci zorunlulukların neticesinde ortaya çıktıysa onunla ilgili “olumludur” ya da “olumsuzdur” şeklinde bir yargı geliştirebilir miyiz?

Sorunuz benim apartmanlaşma konusunda bir yargı geliştirmemi istiyor. İyidir ya da kötüdür dememi bekliyor. Oysa bunun bir tercih değil zorunluluk olduğunun altını çizdim. Apartman zorunluluksa bunun iyisinin ve güzelinin nasıl yapılacağının yolunu bulmamız gerekiyor.

TEK EVDE YAŞAMANIN MODERNLİKLE İLİŞKİLENDİRİLMESİ ŞEHİR EFSANESİ

Türkiye’de apartmanlaşmanın mazisi çok eskiye dayanmıyor. Bizde kadim geleneğimizden tevarüs eden bir mahalle kültürü var. Apartmanlaşma süreci toplumsal yapıyı gelenekleri, kültürü yaşama bakımından zedeler mi?


İnsanların tek ev ya da apartman katında yaşamayı seçmesini geleneksellik-modernlik ikilemine oturtmaya çalışmanın bir dayanağı yok. Tek evde yaşamanın geleneksellikle ya da apartmanda yaşamanın modernlikle ilişkilendirilmesi, kanımca bir tür şehir efsanesi. Modern değerleri benimsemiş kişiler de ekonomik olanakları el verirse tek evde yaşamayı tercih ederler. Bugün bu kadar insanın apartmanda yaşamasını nedeni tek evde yaşamanın maliyetinin karşılayamayışıdır. Eğer geleneksel yaşam tercihlerini geniş aile yapısının korunmasıyla özdeşleştirirsek şöyle bir açmazla karşı karşıya kalırız: Gecekondu alanlarındaki apartmanlaşma süreci içinde, kente uyumda ekonomik başarı sağlamış gecekondu sahipleri, gecekondularının üstüne her bir çocuğu için ayrı bir kat çıkarak, yani apartmanlaşarak geniş ailelerini yeniden üretebilmişlerdir. Bir ailenin tek ev ya da apartman tercihlerinden hangisini yaptığının altındaki temel gerçek ekonomik olanaklar. Geleneksel değerler tek evlerde de apartmanlarda da üretilebilir.

İnsanların ekonomik koşullar nedeniyle apartmanlarda yaşadığını ifade ettiniz. O zaman “apartmanlaşma sınıfsal farklılıkların daha fazla belirgileşmesine neden oluyor” diyebilir miyiz?

Apartmanlaşma eğer kentin sadece modern kesiminde olsaydı bu soru sorulabilirdi. Oysa biz kentin eski gecekondu bölgelerinde de yaygın bir apartmanlaşma bulunduğunu gözlemliyoruz. Salt apartmanlaşma ile belli sınıflar arasında doğrudan ilişki kurulması zor. Denilebilir ki her sınıf kendi ekonomik olanaklarına göre farklı inşaat kalitesine sahip kendi apartman türlerini inşa ediyor.

Gecekonduların yerini apartmanların aldığını gözlemliyoruz. Apartmanlaşma gecekondulaşmayı (ve dolayısıyla) gettolaşmayı azaltır mı?

Türkiye’de gecekonduların yerini apartmanlar alıyor, bu doğru bir tespit. Dolayısıyla apartman sayısı arttıkça gecekondu sayısı da azalıyor. Ancak gettolaşma, ister belli bir etnik ya da dinî kimliği, ister başka özellikleri dolayısıyla toplumda benzer konumda olanların bir arada yaşama isteğinden kaynaklanıyor. Bu isteğin gerisinde bir yandan grubunu dışa kapayarak kendisini güven altına almak, savunmak, öte yandan benzer yaşam kalıplarına sahip olmanın getirdiği rahatlık ve grubunu yeniden üretmek arayışı bulunuyor. Bu arayışlar apartmanlardan ya da tek tek evlerden oluşan komünitelerin her birinde gerçekleştirilebilir, yeter ki etrafı çevrilerek dışa kapatılmış, giriş ve çıkışları denetim altına alınmış olsun.

TÜRKİYE’DE KAPİTALİZM GECİKTİĞİ İÇİN APARTMANLAŞMA DA GECİKTİ

Apartmanlaşma, Türkiye’de bir süreç olarak değerlendirildiğinde Batı ile aynı zaman ve koşullarda mı gerçekleşti?


Ben toplumsal analizlerimde Batı sözcüğünü kullanmayı tercih etmiyorum. Erken sanayileşmiş ya da erken modernleşmiş ülkeler kavramları üzerinde durmanın daha analitik çözümlemelere olanak verdiğini düşünüyorum. Türkiye daha geç kapitalistleşen, daha geç sanayileşen bir ülke olduğu için apartmanlaşmanın gelişmesi de gecikmeyle oldu. Benim bildiğim kadarıyla Türkiye’de ilk apartmanlar 1900’lü yıllarda yapılmaya başladı. Bu apartmanlar tek parsel üzerinde yapılan tek binalardı. 1954 yılı sonrasında kat kanununun sağladığı kurumsal olanaklar sonrasında yapılan apartmanları nitelik olarak diğerlerinden ayırmak gerekiyor. Bu ayrım apartmanlaşma sürecinin özelliklerinin ülkenin kapital birikim süreçleriyle ilişkilendirilmesi bakımından önem kazanıyor. Türkiye’nin apartmanlaşma sürecindeki farklılıklar ortaya konulacaksa bu ancak Türkiye’nin kapital birikim sürecinin farklılığı ortaya konuld...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Prof. Dr. İlhan Tekeli
« Posted on: 24 Nisan 2024, 09:29:16 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Prof. Dr. İlhan Tekeli rüya tabiri,Prof. Dr. İlhan Tekeli mekke canlı, Prof. Dr. İlhan Tekeli kabe canlı yayın, Prof. Dr. İlhan Tekeli Üç boyutlu kuran oku Prof. Dr. İlhan Tekeli kuran ı kerim, Prof. Dr. İlhan Tekeli peygamber kıssaları,Prof. Dr. İlhan Tekeli ilitam ders soruları, Prof. Dr. İlhan Tekeliönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes