> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > Yahudi Kâb Bin Eşref
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yahudi Kâb Bin Eşref  (Okunma Sayısı 2514 defa)
18 Aralık 2009, 16:59:50
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Aralık 2009, 16:59:50 »



Yahudi Kâb Bin Eşref

Şimdi anlatacağımız olay, bireysel bir olaydır; ama Mekkeli müşriklerle Hz. Peygamber arasında cereyan eden savaşlarla ilgilidir. Yahudilerin bu savaşlarda, müslümanları hezimete uğratmak maksadıyla müşrikleri kışkırtmaları, Medineliler arasında yenilgi ve tereddüt ruhu uyandırmaları, Mekke´de sa vaş ateşlerini alevlendirmeleri gibi fitnekarlıklarıyla ilgilidir. Onlar her savaş ateşi tutuşturduklarında, Allah o ateşi söndür müştü.

îşte Ka´b bin Eşref de müslümanlara karşı fitne ateşini alevlendirenlerden biriydi. Tay kabilesine mensup olan Ka´b´m annesi Nadir Oğulları yahudilerindendi. Görülüyor ki o, Hz. Peygamberin zamanında mü´minlere karşı barışçı bir yol tutan ların safında yer almadığı gibi, kendi hallerinde yaşayan kim selerin safında da değildi. Aksine düşmanlığını ortaya koymuş ve şu aşağıda sıralayacağımız suçları işlemişti:

a- Bedir´deki müşriklerin Öldürüldüklerini öğrenince, mü´minlere karşı kin ve öfkesini açığa vurmuş ve şöyle demişti: "Eğer Muhammed Bedir savaşma katılanları Öldürmüşse, artık yerin altı üstünden daha hayırlıdır!" Bu sözleriyle içinde sakla dığı düşmanlığı ilan etmişti. Hz. Peygamber, kendisiyle muahe de yapmamış olan ve düşmanlığını açığa vuran bir kimseye ne yapmalıydı?

b- Ka´b, Hz. Peygamberi hicveder, bunu yaparken de en kü çük bir saygı, şeref ve fazilet kaygısını hesaba katmazdı. Bütün bağlardan ve kayıtlardan sıyrılarak rezilce bir hicviye düzerdi. O, Musa´ya eziyet eden Yahudi ırkdaşları gibiydi. Bütün insani değerlerden sıyrılmıştı.

c- Medine´ye gelince Hz. Peygambere olan düşmanlığını açık ça ilan etti. Yahudileri mü´minlere karşı kışkırttı. Hiç çekinme den, ahlaki, dini değerlere riayet etmeden, mü´minler arasında şer ve fitne duygularını canlandırmaya çalıştı. Mü´min kadınlar hakkında müstehcen şiirler okurdu. Bu kadınların erdemlerini hiçe sayarak, haklarında kötü konuşurdu.

d- Yahudileri, Hz. Peygamberle yapmış oldukları anlaşmayı bozmaya kışkırttı. Hz. Peygambere iman etmeyenleri ona karşı isyan ve savaşa teşvik etti. Bütün hile, tuzak ve komplo yolları nı denedi. Önüne geçip kendisini frenleyecek bir aşireti de yok tu. Tek başına ve bağımsızca oturup çevreye bu pislikleri yayı yordu. Beni Nâdir Oğullarıyla ilişkisi, sadece ana tarafmdan-dı. Onların Hz. Peygamberle yapmış oldukları anlaşma kendisi ni bağlamıyordu.

e- Ka´b, kin ve düşmanlığını daha da ileriye götürdü. Müslü manlar arasında fesat yaymak ve yahudileri onlara karşı kış kırtmakla kalmadı. Mekke´ye giderek Kureyşlileri Hz. Peygam bere karşı ayaklandırmaya çağırdı. Bedir gazasında yenilgiye uğrayanları Hz. Peygambere karşı savaşmaya kışkırttı. Onlar la bağlantı kurdu, arkadaş oldu. Nihayet aralarındaki bu sıkı fıkılıktan ötürü Ebu Süfyan kendisine şöyle demişti: "Allah aşkına söyle, bizim dinimiz mi, yoksa Muhammed´le arkadaşla rının dini mi Allah katında daha sevimlidir? Sence hangimiz doğru yoldayız ve hakka daha yakınız? Biz iri ve semiz develeri yeriz, su üzerine süt içeriz, hurma yeriz."

Yahudi Ka´b, Ebu Süfyan´ın bu sorularına cevap olarak de di ki: "Tabii ki siz doğru yoldasınız ve onlara nisbetle hakka da ha yakınsınız."

Noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah da , onların ara larında geçen bu konuşmayla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "Kendilerine kitaptan bir pay verilenleri görmedin mi? (Baksa-na onlar) puta ve batıla inanıyorlar ve inkar edenlere: "Bunlar> inananlardan daha doğru yoldadır" âiyorlar. İşte onlar Al lah´ın lanetlediği insanlardır. Allah, kimi lanetlerse artık onun için hiçbir yardımcı bulamazsın. Yoksa onların mülkten bir payı mı var? Öyle olsaydı insanlara bir çekirdek zerresi bile vermezlerdi. Yoksa Allah´ın, lütfundan insana verdiği için on ları kıskanıyorlar mı? Oysa biz ibrahim ailesine de kitap ve hikmet vermiş ve onlara büyük bir mülk bağışlamıştık. (Nisa: 51-54)

îşte böylece düşmanlıkları ağızlarından dökülüyor. Yaptıkla rı işler de insanları Hz. Peygambere ve mü´minlere karşı kış kırtıyorlardı. Halk arasında fesat ve kötülükleri yayıyorlardı. Ka´b, bu konuda en belirgin bir örnektir. Müşrikleri mü´minle-re karşı kışkırtarak kasideler diziyordu. Bir şiirinde, Kureyşli-leri müzminlere karşı şöyle kışkırtıyordu:

"Bedir değirmeni savaşa katılan cengaverleri öğüttü.

Bedir, bazan doğan, bazan da batan bir aydır."

Bir başka kışkırtıcı kasidesinde de şöyle diyordu: "Diyorlar ki: Bazı kavimler onların Öfkesiyle esir alındılar.

Doğrusu Eşrefin oğlu az mı ürkmüştü?

Diyorlar ki: Muğire Oğullarının tümü

Ebu Cehil´in ölümü nedeniyle boyun eğip teslim oldular.

Rabia oğulları ile Münebbih

Bugüne kadar böyle bir ölümle karşılaşmamışlardı

Haber aldım ki Tübba ile Haris bin Hişam

Halk arasında asker topluyorlar

Medine´ye saldırmak için şüphesiz bizler,

Şerefli bir soyu korumak için çabalıyoruz"

îşte o, halkı bu gibi şiir ve kasidelerle Hz. Peygamberle sava şa teşvik ediyor, müşrikleri öç almaya kışkırtıyor, kin ve düş manlık ateşlerini alevlendiren ifadelerle ölüler üzerine ağıtlar diziyordu.

Bütün ahidlerden ve sözlerden sıyrılıp hiç bir bağa bağlan mayan Ka´b bu tür propagandalarla müslümanlar aleyhinde .çalışıyordu. Elbette bütün bunlar karşısında, diğer nitelikleri yanında aynı zamanda tedbirli bir savaşçı niteliğine de sahip olan Hz. Peygamber sessiz kalamazdı. Ancak onun yaptıkların dan dolayı kavmine, ya da mensup olduğu Nadir Oğullarına da savaş mı ilan edecekti? Halbuki bu kavim içinde suçsuz insan lar da bulunuyordu. Dolayısıyla böyle bir zamanda Nadir Oğul larına dokunması uygun olmayacaktı. Kaldı ki, her günahkar ancak kendi günah yükünü taşır. Sonra Nadir Oğulları Yahudi leri, o zaman Hz. Peygambere karşı topluca bir savaş açmamış lardı.

Peki ama, Hz. Peygamber bütün bunlar karşısında susacak ve kötülüğün yayılmasına göz mü yumacaktı? Şüphesiz en etki li çare hastalığın etrafa yayılmadan kurutulmasıydı. Öyle bir durumda kurtuluş fesadın kaynağını kökten kurutulması için sadece Ka´b´m öldürülmesini zorunlu kılıyordu. Hz. Peygamber, onu habersizce yakalayıp öldürmeleri için arkadaşlarına çağrı da bulundu ve bu işi yapacak birini seçmek istedi. Çünkü Ka´fo, bir kaleye sığınmıştı. Gürültü çıkarmadan ve hiç kimseyi ra hatsız etmeden onu kimin öldüreceğini sordu. Sahabiler de, ona karşı tuzak hazırlama konusunda Hz. Peygamberden izin istediler. O da bu izni verdi.

îslam tarihi yazan Batılı yazarlar, Hz. Peygamberin gizlice tuzak hazırlatarak bir adamı nasıl öldürttüğünü sormuşlar ve bunun Allah tarafından gönderilen bir elçiye yakışmayacağını ileri sürmüşlerdir. Tabii ki onlar, Hz. Peygamebrin kötülüğe boyun eğmeyen aksine bütün türleriyle şerre karşı direnen as habını da buna davet eden bir elçi olduğunu unutuyorlar- Daha büyük zararları önlemek için küçük bir zarara katlanmanın, dolayısıyla da Ka´b gibi kötülük odağı bir kişinin Öldürülmesiy le birçok kötülüğün önüne geçilmiş olacağı gerçeğini düşünmü yorlar.

Batılı yazarlar, Hz. Peygamber´in onu, ansızın tuzağa düşür terek Öldürttüğünü söylerler. Halbuki bu adam açıkça İslam´a ve Hz. Peygambere düşman olduğunu ilan etmişti. Müslüman kadınların aleyhinde, müstehcen şiirler yazıp okuyor, Yahudi leri mü´minlerle yapmış oldukları anlaşmadan caymaya teşvik ediyor, bununla da yetinmeyerek, Mekke´ye gidip orada müslü-manlara karşı kin tohumları saçıyordu. Bütün bunları açık ola rak yapmıştı. Şu halde Hz. Muhammed´in ona karşı bir tedbir alması kaçınılmaz olmuştu. Çünkü bu adam maddeleşmiş bir kötülük odağıydı. Ayrıca bütün yaptıkları karşısında Hz. Muhammed! (sav)´in onu yok etmek için tedbir aldığım düşüneme miş olması mümkün değildi.

Fakat yine de Hz. Peygamber, onu beklenmeyen bir zaman da Öldürtmedi. Aksine beklenilen bir zamanda bu emri verdi ki, bu da kesinlikle habersiz öldürmek sayılmaz. Hz. Peygamber´in onu Öldürtme emrini vermesi, büyük suçlar işlemiş bir kaçağı sağ ya da Ölü getirene, şu kadar mükafat verilecektir diye yapı lan ilanlara benzemektedir.

Kısacası bu adamdan kurtulmak bir mecburiyet haline gel mişti. Onun bozgunculuklarının Önüne geçmek için tek çare buydu. Hz. Muhammed´in yaptığı şey, onun kanını mubah kal mak olmuştur. Çünkü hiçbir sorumluluk duymadan ve inanan lar topluluğunu rencide ettiğini bile bile kötülüklerinde devam eden bir insanın layık olduğu ceza buydu. ı Hz. Peygamber (sav) ve onun semavi risaleti etrafında şek ve şüphe uyandırmaya çalışanlar, ilahi risaletin, yani peygamber liğin böyle bir öldürme olayına aykırı olduğunu söylerler. "Sağ yanağına vuran adama, sol yanağını çevir (ki ona da vursun) " dediğini söylerler.

Buna cevaben deriz ki: Dini davetin düşmanlarını ortadan kaldırmak risaletle çelişmez. Ulül- azm peygamberlerden olan Musa (as) da,kendi eliyle bir adamı öldürmüş, din düşmanla rıyla savaşmış, kavmini de savaşmaya çağırmıştı. Bu yaptıkla rı, ona Tevrat´ın inmesine vesile olan ilahi risaletine, yani pey gamberliğine aykırı bir iş değildi. Tevrat ise, Yahudi ve hıristi-yanlara göre kutsal kitaplardandı.

Batılı yazarlar, peygamberlik rahmetinin adam öldürmeye ve savaşmaya engel olduğunu sanmaktadırlar. Oysa yasakla nan şey, meşru olmayan şekilde adam öldürmektir. Ama bir kö tülüğün önüne geçilmesinin başka hiçbir çaresi kalmamışsa, is-tenilmediği halde bu yola gidilir. Peygamberlik rahmeti genel dir. Dolayısıyla bu genel umumi rahmet gereğince, suçluyu su çundan ötürü sorgulamak ve yeryüzünde fesadı önlemek gere kir. Noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah şöyle buyuru yor: "Eğer Allah, insanların bir kısmıyla diğerlerini savmasay-di, dünya bozulurdu. Fakat Allah bütün alemlere karşı lütuf sahibidir." (Bakara: 251)

Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştur: "Ben rahmet p...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yahudi Kâb Bin Eşref
« Posted on: 25 Nisan 2024, 19:33:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yahudi Kâb Bin Eşref rüya tabiri,Yahudi Kâb Bin Eşref mekke canlı, Yahudi Kâb Bin Eşref kabe canlı yayın, Yahudi Kâb Bin Eşref Üç boyutlu kuran oku Yahudi Kâb Bin Eşref kuran ı kerim, Yahudi Kâb Bin Eşref peygamber kıssaları,Yahudi Kâb Bin Eşref ilitam ders soruları, Yahudi Kâb Bin Eşrefönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes