๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 20 Aralık 2009, 16:42:27



Konu Başlığı: Taif Gazvesi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 20 Aralık 2009, 16:42:27
Taif Gazvesi





Peygamber (s.a.v) efendimiz bozguna uğrayan Hevazinlileri takibe başladı. Onlar nereye gittilerse O da gitti. Evtas´a var dıklarında peygamber efendimiz yine onları takibe devam edi yordu. Sonra Hevazinliler Evtas´a girip kalelere sığındılar. Ar-dısıra Taife gidip kalelere sığındılar. Orası müstahkem kalele ri bulunan bir belde idi. Taifliler de güçlü kuvvetli iyi ok atan kimseler idiler. Peygamber efendimiz onları takibe devam etti. Gelişini haber aldıklarında kalelerine girip sağlam tedbirler al dılar. Bir yıl yetecek kadar azıklarım da kaleye aldılar. Kuşat manın uzun sürmesi halinde müslümanlara karşı mukavemet edip dayanacaklardı. Bu durumda Muhammed ile arkadaşları zorlanacak ama kendileri kalelerinde rahatlık içinde bekleyecek, kendileri ok atacak ama isabet almayacaklardı. Öldürecek ler ama ölmeyeceklerdi.!

Peygamber (s.a.v.) efendimiz kalelerine yöneldiği zaman Selman´ı Farisi mancınık yapması için peygamber efendimize öneride bulundu. Yapılacak olan mancınıkla kalelerine taş atı lacak, temelleri sarsılacak ve müstahkem kaleleri direncini yi-tireceki. Peygamber (s.a.v.) efendimiz tankları andıran tah tadan silahlar yaptı. Bu silahlarla kalelerine hücum etti. Müs lümanları kalelerinin Önünde gören Taifliler peygamber efendi mizin ordusu üzerine çekirge bulutlarım andırırcasına ok yağ dırmaya başladılar. Rivayete göre 12 ya da daha fazla müslü-man atılan oklardan isabet alarak şehit düştü. Bunun üzerine peygamber efendimiz okların atış alanının dışına kadar gerile di. Ama o kale içindeki Taiflilerin ne halde olduklarını öğren mek istiyordu.

Peygamber efendimizin çağırıcısı Taiflilere hitaben şöyle seslendi: "Taifli kölelerden herhangi biri kaleden çıkıp İslam ordusuna katılırsa hürriyetine kavuşacaktır!"

Bu çağrı üzerine bir kaç köle kaleden dışarı çıkıp şeriat hükmü ile hürriyetlerine kavuştular. Ayrıca alicenap ve hür bir insan olan Muhammed ( s.a.v.)in çağrısı da bunu kendilerine sağlamıştı. Peygamber efendimiz onların durumlarını araştırdı. Kendilerine bir yıl kadar yetecek erzaklarını kaleye aldıklarını öğrendi. Bunun üzerine onları kendi iradeleri ile kaleden çıka racak bir yöntemi uyguladı. Taifteki hurmalıklarının ve üzüm bağlarının kesilmesini sahabilere emretti. Hurma ağaçlarının ve servetlerinin zayi olmakta olduklarını gördüler: "Hurmalık larımız ve üzüm bağlarımız kesilirse bize ne olur?" dediler. Sa-kif oğullarının çağırıcısı îslam ordusuna hitaben şöyle seslendi: "Malları fesada vermeyin. Bu mallar hem bizim, hem de sizin dir."

Bu çağrı, onların kalplerini titreştirip ürküttü, azimlerini zayıflattı, özellikle köleleri onları terk etmeye başladılar. Onla rı terkedip, İslam ordusuna katılan ve hürriyetine kavuşan kö lelerini peygamber efendimiz müslümanların yanlarına gönde riyor ve müslümanlar da onların azıklarını temin ediyorlardı. Böylece özgürlüklerinin tadını çıkarıyorlardı. Paniğe düştükleri halde Taifliler direnmeğe devam ediyorlardı. Müslümanlar da kalelerine hücumlarını kesintisiz sürdürüyorlardı. Öyle ki Taif-liler demir parçalarını ısıtarak müslümanlann tahtadan yapıl ma mancınıklarının üzerine atıyorlar, böylece yakmak istiyor lardı. İçindeki mücahitleri dışarıya çıkmaya zorluyorlardı.

Taiflilerle Kureyşliler arasında akrabalık ve hısımlık bağla rı vardı. Bu sebeble Kureyşlilerden bazıları Sakiflilere (Taiflile-re) giderek bu direnişi uzatmamalarını tavsiye ettiler. Çünkü sonuç lehlerine olmayacaktı. Aksine takva sahibi müminler iyi sonuca ve zafere kavuşacaklardı. Ebu Süfyan bin Harb ile Mu-gire bin Şube: "Sakıfliler! Bize eman verirseniz sizinle konuşa cağız" diye seslendiler. Kendilerine eman verilince, Kureyşliler den ve Beni Kinane´den olan kadınları, Taiften çıkıp kendileri nin yanına gelmeye davet ettiler. Bu kadınların, savaş sonu cunda -tıpkı Hevazinde olduğu gibi- Müslümanların eline esir düşmelerinden korkuyorlardı. Kadınlar, Taiften dışarı çıkmaya yanaşmadılar. Onlardan biri, Ebu Süfyan´m kızı Amine idi. Ebu Süfyan ile Mugire´nin önerileri kabul edilmeyince Esved bin Mes´ud şöyle dedi: "Ey Ebu Süfyan ve Ey Mugire! Size bundan daha hayırlı yolu göstereyim mi? Esved bin Mes´ud, Esved oğullarına ait mülklerden ne kadar güçlükle geçim sağ landığını biliyorsunuzdur. Eğer Muhammed bu hurmalıkları ve üzüm ağaçlarını keserse, buralar bir daha mamur olmaz ve bir daha şenlenmez. Gidin onunla konuşun. Ya bu mülkleri kendine alı koysun, ya da bırakıversin. Allah rızası için akra balık hatırına bu mallara ilişmesin. Çünkü onunla bizler ara sında herkesçe bilinen bir akrabalık vardır."

Sakifliler kendilerinden şiddeti uzaklaştırmayıp, barışı ga rantiye almadıkça yumuşayacağa benzemiyorlardı. Muhasara nın - her ne kadar yanlarında zahireleri vardıysa da- kendileri ni zor duruma sokmak üzere olduğunu görmüşlerdi. Bu, her ne şekilde olursa olsun bir nevi hapisti. Ayrıca Peygamber efendi mizin ordusu onların mallarını hurmalık ve üzüm bağlarını ele geçirmişti. Karşı koyamıyacakları debbabelerle kaleleri sarsıl maktaydı. Peygamber efendimize akrabalık ve hısımlık bağları nı hatırlatarak seslendiler. Peygamber efendimiz ise, bu türden yapılacak olan çağrılara kulağını tıkayacak biri değildi. O, Ce-nab-ı Allah´ın akrabalık bağlarını gözetmekle emrettiği bir kimseydi.

İslamiyet Mekke-i Mükerreme ve çevresinde yayıldıktan sonra Taife girmek üzereydi. Taifte bulunan Sakif oğullarının bir kısmı İslama girmişlerdi. Çoğunluğu da İslama girmeye meyletmişlerdi. Muhammed (s.a.v.) insanları hidayete ileten, hakka ve dosdoğru yola davet eden bir kimseydi. Sakifliler gibi kaba ve haşin kimselere yumuşak davranmak, onların kalpleri nin İslama yönelmesine yol açabilirdi. Ama onlara karşı misli ile mukabele edip sert davranmak, kalplerini köreltip, yürekle rini katılaştırır ve inatlarını da arttırırdı. İşte bu sebeble Pey gamber efendimiz, kendisine akrabalık bağlarını hatırlatarak seslenen çağırıcıya kulak verdi. O, gittiği her yere düzen ve sü­kûneti götürmek istiyordu. Zaten iki aydan fazla bir zamandan beridir ki Medine-i münevvereden uzak kalmıştı. Taif muhasa rası Şevval ayında başlamıştı. Muhasara sürmüş, Zilkade ayı na girilmişti. Zilkade ayı ise haram aylardan biri idi. Peygam ber efendimiz haram aylarda başkalarına saldıracak bir insan değildi. Bilindiği gibi Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ay ları haram aylardır. Peygamber efendimiz Taiflilere hücum et mek durumundaydı. Ama o, haram aylarda düşmana saldır mak gibi ilahi emre muhalefet edemezdi. İşte bu sebebledir ki Taifi onyedi gece süreyle -başka bir rivayete göre yirmi gece sü reyle- muhasara altında tuttaktan sonra Medine-i Münevvere-ye dönmek için hazırlık yapmağa başladı.



Konu Başlığı: Ynt: Taif Gazvesi
Gönderen: Ceren üzerinde 29 Aralık 2020, 02:15:25
Esselamu aleyküm.raabim razı olsun bizlere sunulan bilgilerden kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Taif Gazvesi
Gönderen: Sevgi. üzerinde 30 Aralık 2020, 08:11:04
Aleyküm Selâm. Bilgiler için Allah sizlerden razı olsun kardeşim. Rabb'im ilmimizi artırsın inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Taif Gazvesi
Gönderen: Mehmed. üzerinde 30 Aralık 2020, 19:12:08
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun