๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Aralık 2009, 23:19:49



Konu Başlığı: Şuayb ve Medyen
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Aralık 2009, 23:19:49
Şuayb ve Medyen

İbrahim ve Lut peygamberlerden sonra Şuayb peygamber gel miştir. Onun Yusuf peygamberden sonra gelmiş olduğunu söyle yenler de vardır. Kesin olan, onun Lut peygamberden sonra gelmiş olmasıdır. Çünkü o, kavmini uyarırken, Lut kavminin başına ge len felaketlerin kendilerinin başına da gelebileceğini söylemiştir. Cenab-ı Allah, onun kendi kavmine şöyle uyarıda bulunduğunu bizlere nakletmektedir: "Ey kavmim bana karşı gelmeniz, sakın sizi Nuh kavminin yahut Hud kavminin veyahut Salih kavminin başlarına gelenler gibi bir felakete uğratmasın! Lut kavmi sizden uzak değildir" (Hud: 89)

Bu yüce Kur´ani ifadeler iki şeye işaret etmektedir:

1- Şuayb (as), Hud ve Salih peygamberle Lut peygamberden sonra gelmiştir. Çünkü kavmini uyarırken, onlara Salih ve Lut peygamberlerle Hud peygamberin kavimlerinin başına gelen dün yevi azabı hatırlatmıştır.

2- Yine yukarıdaki ayet-i kerimeler, Lut kavminin arap olduğu nu göstermektedir. Bu sebeple yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Lut kavmi de sizden uzakta değildir." Lut kavmi onlara yakın idi. Onlar da Arabistan Yarımadasının etrafında Şam bölgesindeydi-ler. Çünkü Lut, amcası İbrahim´in bulunduğu bölgeden başka bir bölgeye yerleşmeyi tercih etmiştir. Bunlar, Allah tarafından diğer kullara üstün kılınmış ve seçilmiş kimselerdi, insanlara müjde veren ve onları uyarıp korkutan resullerdi. Bunlar Kur´an-ı Ke-rim´in bırakmış olduğu ebedi bir risaleti insanlığa bırakmışlardır.

Şuayb hakkında şu iki meseleyi de açıklamamız gerekiyor:

1- Şuayb peygamber Medyenliler´e gönderilmiştir. Medyenli-ler, Eyke ahaKsidir. Bunlara Eyke ahalisi denilmesinin sebebi, onların Eyke denilen büyük bir ağaca tapmalarıymış. Bunlar göl ge gününün sahipleridirler. Peygamberler tarihi alimlerinin an lattıklarına göre, gölge gününde Eykeliler´i şiddetli bir sıcaklık basmıştı. O günde Cenab-ı Allah hava esintisini durdurmuştu. Bu hal yedi gün devam etmişti. Gölge ve su fayda vermiyordu. Yeral tına, bodrumlara, mağaralara girmekle de sıcağın tesirinden kur-tulamıyorlardı. Sonunda çaresiz kalıp sıkıntıdan çöle kaçtılar. Bir bulut gelerek gölge yaptı. Bulutun altına gelip gölgesinden istifa de etmek istediler. Hepsi gelip bulutun altında durduklarında Ce nab-ı Allah, üzerlerine kıvılcım ve ateş korları saçtı yer, kendileri ni sarstı, gökten kendilerine bir çığlık geldi ve bu yüzden hepsi bi­rer korkuluk gibi yere yığıldılar.

Şuayb kavmine isabet eden gölge ile çığlığın manasıyla ilgili olarak İbn Kesir´in anlattıkları, bunlardır. Noksanlıklardan mü nezzeh olan yüce Allah, sarsıntı ile çığlığı anlatarak şöyle buyur maktadır: "Derken o (müthiş) sarsıntı onları yakalayıverdi, yurt­larında dizüstü çöke kaldılar." (A´raf: 9i)

"Zulmedenleri de o korkunç ses yakaladı, yurtlarında çöküp kaldılar" (Hud:67)

Bunlar, içinde bulundukları zillet dolayısıyla kendilerine isabet eden cezalardı. Nihayet bütün genişliğine rağmen, yeryüzü onlara dar geldi. Nefisleri sıkıntıya düştü. Öyle ki, bulundukları yerlerden kaçmaya başladılar. Bir bulut geldi, onun gölgesinden yararlanabileceklerim, ya da içinde ilahi rahmeti bulabilecekleri ni umdular. Fakat şiddetli çığlık kendilerini yakalayıverdi. Bü yük bir sarsıntıya tutuldular.

Bununla ilgili olarak İbn Kesir şöyle der: Cenab-ı Allah onları çeşitli işkencelere, türlü azaplara ve birçok belalara uğrattı. Çün kü onlar çirkin sıfatlarla nitelenmişlerdi. Cenab-ı Allah onlara şiddetli bir sarsıntı verdi; bütün hareketleri duruverdi. Onları şiddetli bir çığlığa vakalattı; bütün sesleri kısıhverdi. Onlara bir gölge gönderdi; o gölgeden, üzerlerine ateş kıvılcımları yağıverdi. Bu kıvılcımlar her taraftan ve her yönden onları kuşatıverdi.

2- Medyenliler diğer putperestler arasından temayüz etmişler di. Çünkü bunlar ağaca tapmanın yanısıra, ahlak bakımından da kötülüklere bulaşmışlar ve biribirlerine karşı çirkin muameleler içine girmişlerdi. Ölçüyü ve tartıyı eksik yapıyorlar, yol kesiyor lardı. Fazla kar alıp eksik veriyorlardı. Borçlarını tam olarak öde-miyorlardı. Bu alanda çok kötüleşmişler ve fesada sürüklenmiş lerdi. Bu nedenle peygamberleri, onları fesattan ve kötülükten alıkoymaya çalışıyordu. Onlara: "Yeryüzünde fesat çıkarıp boz gunculuk yapmayın" diyordu. Toplumları bozan ve onları darma dağın edip helake götüren şey, aralarındaki bu kötü muameleler dir. Medyen halkının nüfusları daha önceleri azdı. Cenab-ı Allah onları çoğalttı. Fakat onlar kendi güçlerini zayıflatıp onurlarını mahvettiler, fesada sürüklendiler.

Şuayb peygamberin, kendilerini davet ettiği en belirgin husus, vefakarlık ve güzel muamele idi. iyilikte yardımlaşıp hakkı sahi bine vermekti. Kötülükler konusunda yardımlaşmaktan uzak laşmaktı.

Şuayb peygamber güzel, açık ve seçik konuşan bir kimseydi. Açıklama ve etki gücü fazlaydı. Hatta bazı rivayetlerde nakledil diğine göre o, peygamberlerin hatibi idi. Medyen, Arap beldelerin den olup Şam taraflarındaydı. Ebu´l- Fidâ´mn "Kısas´-ül Enbi-ya"adlı eserinde Medyen beldesiyle ilgili olarak şu ifadelere rast lamaktayız: "Medyenliler, Arap milletinden olup, Şam´a ait Maan bölgesine yakın bir yerdeki kendi şehirlerinde otururlardı. Bu şe hirleri Hicaz´a komşuydu. Lut gölüne yakın bir yerdeydi. Lut kav minin helakinden kısa bir süre sonra ortaya çıkmışlardı. Medyen, bilinen meşhur bir kabiledir. Medyan İbn Medyen´in neslinden-dirler." [1]



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Ebu´l-Fida, Kısasu´l-Enbiya, c. 1, s. 275.


Konu Başlığı: Ynt: Şuayb ve Medyen
Gönderen: Ceren üzerinde 08 Mart 2021, 02:31:52
Esselamu aleyküm.rabbim razı olsun bilgilerden kardeşim...