๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 12 Aralık 2009, 23:59:07



Konu Başlığı: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Sümeyye üzerinde 12 Aralık 2009, 23:59:07
Şefkat ve Merhameti


Resulüllah (s.a.v.), şefkatli ve merhametli bir insan olarak va sıflandırılmıştır. Şefkat ve merhamet, birbirine yakın anlamlar ifade eden iki kelimedir. Cenab-ı Allah, peygamber efendimizin bu vasfıyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:

"Andolsun, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, müminlere şefkatli, mer hametlidir. " (Tevbe 128)

"(Ey Muhammed), biz seni ancak alemlere rahmet olarak gön derdik. " (Enbiyâ 107)

Bu konuyla ilgili olarak yazdığımız bahislerde de kesin olarak açıkladığımız gibi, rahmetin eserleri genel olur. Peygamber efen dimiz de buna işarette bulunmuştur. O, insanları rahmete çokça özendirmiştir. Ashabından bazısı şöyle demiştir: "Ey Allah´ın re sulü! rahmetten çokça bahsediyorsun. Biz de eşlerimize ve çoluk çocuğumuza merhamet ediyoruz." Bunun üzerine peygamber efendimiz şöyle buyurmuştur: "Benim istediğim bu değildir. Asıl istediğim şey, bütün topluma merhamet etmenizdir ."

Şefkat ile eşanlamlı olan merhamet, özeî bir konumda bulu nurlar. Peygamber efendimizde bütün topluma ve umuma karşı merhamet duygusu bulunduğu gibi özel bir şefkati de vardı. An cak bu özel şefkati, umuma olan merhameti ile çelişmediği zamanlar varlığını gösterirdi. Peygamber efendimiz Allah´ın takdir ettiği cezayı (had) gerektiren suçu işleyen zalim ve günahkarlara karşı da şefkat gösterirdi. Bu nedenle Cenâb-ı Allah şu uyarıcı buyruğunu vermişti:

"Zina eden kadın ve zina eden erkeğin her birine yüz değnek vu run; Allah´a ve ahiret gününe inanan (insan)lar iseniz Allah´ın dini(ni uyguluma hususu)nda sizi, onlara karşı acıma duygusu tut(up engelle)mesin. Müminlerden bir grup da onlara yapılan azaba şahit olsun." (Nur2)

Peygamber (s.a.v.) efendimiz çekingen yaratılışlı kimselere merhametle yanaşırdı. Onlara şefkat göstererek dostluk kurar, kendine yakın tutardı. O ürkek ve katı yapıdaki kimseleri kazan masını bilirdi.

Rivayete göre Arabinin biri Peygamber efendimizin yanma ge lip ondan bir şeyler istemiş Peygamberimiz de ona vermişti. Sonra da "Sana yeterince ihsanda bulundum mu?" diye sorunca Arabi: "Hayır, pek iyi bir şey vermedin " demişti. Arabinin böyle demesi ne öfkelenen müslümanlar kalkıp onu dövmek istemişlerdi. Pey gamber efendimiz, yerlerinde durmalarını işaret ettikten sonra kalkıp evine gitmiş, o Arabiye bir şeyler daha göndermişti. Sonra gelip, "Şimdi sana yeterince iyilikte bulundum mu?" diye sorunca, Arabi şu karşılığı vermişti: "Evet Allah sana, ailene ve aşiretine hayırla mukabelede bulunsun." Peygamber efendimiz ona demiş ti ki: "Daha önce dediğini dedin ve ashabımın gönlünde sana kar şı kırgınlık meydana geldi. Eğer dilersen şimdi benim yanımda söylediğin sitayişkâr sözlerini onların huzurunda da tekrarla ki, sana karşı kalplerinde meydana gelmiş olan kırgınlık ortadan kalksın." Arabi, evet diye cevap verdi. Ertesi gün akşam vakti ge lip Peygamber efendimizin yanına durdu. Peygamber efendimiz şöyle dedi: "Şu Arabi bizim hakkımızda söylediğini söyledi. Biz de ona fazladan ihsanda bulunduk. Bunun üzerine o iyiliğimizden hoşnut oldu."

Arabi de şöyle karşılık verdi: "Evet. Allah sana, ailene ve aşire tine hayırla mukabelede bulunsun. "

Arabinin böyle demesi üzerine Peygamber efendimiz şu açıkla mada bulundu: "Benimle şu adamın durumu, devesi ürküp kaç mış olan bir adamın durumuna benzemektedir. Devesini yakala mak için insanlar peşine düşüp kovalarlar. Kovaladıkça da hayvancağız daha da kaçıp uzaklaşır. Sahibi, takibe koyulmuş olan insanlara seslenerek şöyle der: ´Benimle devemin arasından çı kın; ben ona sizden daha merhametliyim ve onun durumunu siz den daha iyi bilmekteyim.´

Adam devesine cepheden yaklaştı ve onu yakalayıp yerdeki süprüntülerin üzerinden kaldırdı. Sonra da yanına getirdi yere çöktürdü yükünü sırtına vurup bağladı sonra da kendisi üzerine binip o insanlara karşı durdu. Ben de eğer bu adamın söylediği sözlerinden ötürü sizinle onu başbaşa bırakmış olsaydım, onu öl dürürdünüz. Dolayısıyla o da cehenneme giderdi ," [1]

Bu hadis, Peygamber efendimizin İslâm davetini ve irşadını yaparken hikmetle davrandığını, insanları hak yola iletirken ür kütmediğini, bilâkis ürkek kimseleri kendine yaklaştırdığını, on ları cezalandırmadığını, tam aksine hakka yakın kıldığını, helak etmediğini, farklı yapıdaki insanları akıllıca idare ettiğini, şidde te başvurmadan onları doğru yola yönelttiğini haber vermekte dir. Bu hadis-i şerifte peygamber efendimizin tam bir şefkate sa hip olduğunu, bu şefkatinin de gönüllere ilaç olduğunu müşahede etmekteyiz. Şiddet hiçbir zaman için çare değildir. Aksine şiddet, kaba davranarak insanları haktan koparmaya ye uzaklaştırmaya yol açarak; kötülükte ısrar etmeye neden olur. İnsanların kötülük çemberinin dışına çıkmalarına engel olur.

Bütün bu yöntemlerde ilâhi risaleti tebliğin kemal noktası açıklanmaktadır. Yöneticinin, idaresi altında bulunan kimseleri nasıl yöneteceği ve onları hak noktasına nasıl getireceği, onları nasıl himaye edeceği Öğretilmektedir.

Peygamber efendimizin şahsi şefkati, kendisiyle ilişki kuran kimseler tarafından muamelelerinde müşahede edilmiştir. O, eş lerine, akrabalarına, uzak yakın bütün taallukatma merhamet ve şefkatle davranırdı. Örneğin amcası Abbas, Bedir gazasında esir düştüğünde uyuyamaz olmuştu. Amcasının iniltisini duyduğun da ağlamaya başlamıştı. Bu meselede birbiriyle çelişen iki durum görülmektedir:

1. Amcası Abbas için elem duymuştu. Çünkü amcası esir düş müş ve esaretin acılarını tadıyordu. Bundan dolayı ona karşı şid detli bir şefkat duygusunu hissetmeye başlamıştı. Fazlasıyla üzü lüyordu.

2. İnsanlar arasında eşit muameleyi gerektiren adalet. Buna göre aynı mucib sebeplerle karşısına çıkan kimselere eşit muame lede bulunması gerekiyordu. Hem şefkat sebeplerini, hem de ada letin mucib sebeplerini bir kişinin kendinde bir arada bulundur ması pek zordur. Ancak bu, Muhammed (s.a.v.) için pek de zor de ğildi. Peygamber efendimizin hem şefkatli hem de adaletli dav randığı, kendi damadına yönelik uygulamalarında açıkça görül müştür. Damadı bir gazada esir düşmüştü. Onu, hürriyetine ka vuşabilmesi için fidye vermekten affetmemişti. Esirlerini, fidye olmadan serbest bırakmayı kabul etmemişti. Damadı, kendi zevcesi ve Muhammed (s.a.v.)´in kızı Zeyneb´i babasına gönder mişti. Zeyneb kendi çeyizi olan bir mücevheri, kocasının kurtuluş fidyesi olarak Peygamber efendimize takdim etmişti. Bu mücev her, Peygamber efendimiz nazarında kadınların en şereflisi ve en kıymetlisi olan Hatice tarafından kızı Zeyneb´e düğün hediyesi olarak verilmişti. Zeyneb, bu mücevheri fidye olarak babasına takdim ederken babasının şefkatli gönlünde merhamet duygu­suyla adalet duygusu karşı karşıya geldi. Onun mübarek kalbi bu duyguların etkisi altında kaldı. Kızına karşı son derece şefkatliy di. Bu mücevheri görünce, geçmişteki anıları tazelendi. Bu anılar onun nazarında en vefakâr, en kıymetli, en şefkatli, en aziz kadın olan Hatice´ye aitti. Her ne kadar anıları tazelendi, kızına karşı şefkat duygulan kabardıysa da esirler arasında ayrım yapmadan adaleti tatbik etmesi gerekiyordu. İşte bu noktaya gelindiğinde çok zor bir durumla karşılaşmıştı. Duyguları kuvvetlenmiş, kalbi adalet ve şefkat duygularının etkisi altında kalmıştı. Muhammed (s.a.v.) gönlünde tazelenen anıların çokluğundan ve bunlara kar şı görevini de yerine getirmesi gerektiğinden dolayı ağlamaya başladı. Fidyeler üzerinde hak sahibi olan gazilerle mücahitleri huzuruna çağırdı. Ne yapacağını onlara sordu. Görüşlerini aldı. Kendi görüşünü onlara zorla kabul ettirmek istemiyordu. Netice de hak sahibi olan mücahitlerle gaziler, fidye olarak takdim edi len mücevheri sahibesine, yani Zeyneb´e iade etmesini önerdiler.

Bu rivayette Peygamber efendimizin hem babalık şefkatini hem de iyi, temiz, şefkatli ve iffetli zevcesinin anılarını, bunların yanı sıra yapılması gereken adalet görev anlayışını kendinde top ladığını müşahede etmekteyiz. Şüphesiz ki babalık şefkati görev ile çelişmez. Şefkati en çok insanlara uyguladığı eşitlikte görülmüştür. Kızı Zeyneb´in oğlunun can çekişmekte olduğunu duydu ğunda da şefkat duyguları kabarmıştı. Zeyneb, bu ümmetin pey gamberi olan babasına ölmekte olan torununu görmesi için haber göndermişti. Fakat o şefkatli insan, can çekişmekte olan torunu nu görmeye dayanamayacağını bildiğinden dolayı kızına şu me sajı iletmişti: "Doğrusu, aldığı da verdiği de Allah´a aittir. Her şe yin, onun katında belli bir eceli vardır. Sabredelim ki ibret ala lım."

Fakat Zeyneb, babasının gelip can çekişmekte olan torununu görmesi için ısrar ediyordu. Bu iş için babasına yemin vermişti. Neticede Peygamber efendimiz, beraberindeki sahabilerle birlik te Zeyneb´in evine gelmişlerdi. Çocuğu alıp kucağına koymuş ve çocuk kucağındayken can vermişti. Çocuğun ruhunu teslim etti ğini gören Muhammed (s.a.v.)´in gözlerinden yaşlar boşanmaya başlamıştı. Onun bu halini gören Sa´d bin Ebi Vakkas, "Bu da ne, ya Resulüllah?" diye sorunca, Resulüllah şöyle cevap vermişti: "Bu, Allah´ın dilediği kulunun kalbine yerleştirdiği rahmetidir. Allajı, ancak merhametli kullarına rahmet eder."

Peygamber efendimizdeki görev yapma sorumluluğu ve şefka ti, oğlu İbrahim´in vefatı anında da açıkça müşahede edilmişti. Yaşı ilerlediği halde Cenâb-ı Allah, İbrahim´i ona bağışlamış, son ra da bu emanetini geri almıştı. Peygamber efendimizin bir baba olarak, İbrahim´in vefatında gösterdiği hüznü, başka hiçbir za man görülmemişti. Çünkü başına gelen bu ağır musibetten dolayı ağlamaya başlamıştı. Üsame bin Zeyd, Muhammed (s.a.v.)´in ağ ladığını görünce feryad-ı figan etmeye başlamıştı. Onun bu halini gören Peygamber efendimiz yasaklayıcı mahiyette şu ifadelerle onu uyarmıştı: "Ey Üsame! Ağlamak rahmandandır, bağırıp ça ğırmak şeytandandır!"

Peygamber efendimiz bir yandan ağlıyor, bir yandan da şöyle diyordu: "Ölüm haktır. Gönül hüzünlenecektir. Gözyaşaracaktır. Ey ibrahim! Doğrusu senin bizden ayrılmandan ötürü biz hüzünlenmekteyiz."

ibrahim´in vefat ettiği günde güneş tutulmuştu. Onu ve babası nı sevenler, "Güneş, ibrahim´in vefatından dolayı tutuldu" dedi ler. Ama vehimlerden uzak ve sahih inancın peygamberi, hüznü nü unutarak insanların dikkatini çekmişti. Ya da görev anlayışı hüznünü bastırarak insanlara uyarıda bulunmuştu. Zaten onun durumu hep böyleydi. Kalkıp toplumun huzuruna çıktı ve şu söz leri irâd etti: "Doğrusu Güneş ile Ay, Allah´ın (kudretini isbatla-yan) ayetlerinden iki ayettirler. Ne bir kimsenin ölümü, ne de bir kimsenin yaşaması için tutulmazlar."

Böyle dedikten sonra imam olup, insanlara Güneş tutulması (Küsuf) namazını kıldırdı.

Abdullah oğlu Muhammed (sav) her zaman için şefkatli, seve cen, merhametli bir kimseydi. Ancak beşerî duyguları hiç bir za man görevinin üstüne çıkmamıştır. Aksine görevini her şeyin üs tünde tutmuştur. Onun, görevini başka her şeye tercih etmesi el bette ki şanına yaraşırdı. Şefkat ve merhameti sadece bazı kimse lere özgü değil, aksine herkesi şümulüne alırdı. Bazan öfkelenirse de kızgınlığı, sadece hak ve hakikat içindi. Kalbi her zaman için kötü duygulardan arınmış ve takvalı idi. İnsanlara kötülük yap ma düşüncesini taşımazdı. Umumi rahmeti her zaman onu etkisi altında tutardı. Rahîm olan rabbine yalvarıp yakarırken şöyle derdi:

"Allah´ım ben insanlardan biriyim. İnsanların öfkelenişi gibi ben de öfkelenirim. Herhangi bir adama beddua etmiş isem, onu koru ve temizle. Kıyamet gününde onu kendine yakın eyle. "

Peygamber efendimizin şefkati, hayatının tümünde tezahür etmişti. Aklına bir şey takılan kadının biri, yolda ona yaklaşarak derdini kendisine anlatmaya başlamıştı. O da eğilerek kadının derdini dinlemeye başlamıştı. Kadının gönlüne sükûnet vermişti.

Cariyenin biri efendisi tarafından un satın alması için kendisi ne verilen parayı düşürüp kaybetmişti. Ağladığım gören peygam ber efendimiz, un parasını kendi cebinden ödemişti. Efendilerinin kendisini dövmelerinden korkan cariye ağlıyordu. Peygamber efendimiz onu dayaktan kurtarmak için beraberine alıp efendile rinin evine götürmüştü.

Torunları Hasan ile Hüseyin´den biri, kendisi seccadede iken sırtına çıkıp oturmuştu. Onu rahatsız etmemek için secdesini uzatmıştı. Şefkatli ve merhametli dedesinin sırtından ininceye kadar peygamber efendimiz onu rahatsız etmiyor ve sırtından in­dirmiyordu.

Ağlamakta olan bir çocuğun sesini duyan Peygamber efendi miz namazını çabuk kılıp selâmını vermişti ki, ağlayan çocuğa merhamet eden biri gitsin de onu sustursun.

Adamın biri çıkıp da şöyle diyebilir: "Peygamber efendimizin şefkatli olduğu herkesçe kabul edilen bir husustur. Ancak onun bu şefkatinin peygamberliği veya mü´minlerin yöneticiliği ile bir bağlantısı var mıydı? İsa Peygamberin şefkati, onun -devlet ku­rucusu olmasa da- ruhaniyetinden kaynaklanıyordu,"

Bu soruya cevaben deriz ki: "İsa peygamber risalet sahibi idi. Bu risalet görevinin gereği olarak, kendilerini hakka davet ettiği kimselere karşı şefkatli ve merhametli olması normaldi. Şefkat, risalet ve davetin gereklerindendir. Şefkatli ve merhametli kimsenin yaptığı davete temiz kalpler, imanlı gönüller icabet ederler. Şu halde insanları, davetçiye çeken şey, kabalık ve katılık değil, merhamet ve şefkattir. Hakka davet eden nefislerin bir kıs mını Cenâb-ı Allah, davetçinin iman gücü ve şefkati ile hakikate açar. Yine davet edilen insanların bir kısmının gönüllerinde, hak ka icabet etmek için delil ve belgelere ihtiyaç hissederler. Bunlar, burhan ve delil ehlidirler. Peygamberlerle beraber, izhar edecek leri mucizeleri vardır. Öte yandan hakka davet edilenlerin bir kıs mının üzerinde de perdeler vardır. Bunlar, hakikate burhan ve gerçekler ile davet edilirler. Bunlara tekrar tekrar davette bulu nurlar. Eğer hak ve hakikate karşı tecavüzde bulunurlarsa tuzak ları başlarına geçirilir.

Şefkat, yöneticiliğin gereklerindendir. Resulüllah (s.a.v.), yö neticilere, yönetimleri altında bulunan kimselere merhametli ve şefkatli davranmaları çağrısında bulunmuştur. Halka karşı zor ba, katı, horlayıcı bir tavırla yaklaşmamalarını Öğütlemiştir. Bu nunla ilgili olarak da şu duayı yapmıştır:

"Allah´ım! Ümmetimin başında yönetici olarak bulunup da onlara merhamet eden kimseye sen de merhamet et. Ümmetimin başında yönetici olarak bulunup da onlara katı davrananlara sen de katı davran,"

Peygamber efendimizin bu duasını en iyi anlayanlardan biri, Emir ul-Mü1 minin Hattab oğlu Ömer hazretleri olmuştur. O, pey gamber efendimizin gösterdiği doğru yoldan yürümüş, onu kendi ne örnek edinmiştir. Halka karşı şefkatli ve merhametli olduğunu hissetmediği kimseleri yönetici kimseleri yönetici olarak tayin et memiştir. Ancak gerektiğinde de haddi tatbik eden insanların bu tutumları şefkat ve merhamete aykırı değildir. Çünkü kamuyu il gilendiren hususlarda şefkat ve merhamete yer yoktur.

Hz. Ömer´in vali tayin etmeyi düşündüğü kimselerden biri Hz. Ömer´in yanına gitmiş, Hz. Ömer´in kendi çocuklarından birini Öpmekte olduğunu görünce şöyle demiş: "Ey mu´mirilerin emiri, çocuğunu mu öpüyorsun?" Onun bu sorusu karşısında Hz. Ömer, "Evet, sen çocuğunu öpmez misin? " diye mukabil bir soru yönel tince, adam hayır diye cevap vermiş. Bu cevabı karşısında Hz. Ömer şöyle demişti: "Ben de seni vali tayin etmeyeceğim! Çünkü çocuğuna merhamet etmeyen kimse halkına hiç merhamet etmez! "



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Kadi lyaz, eş-Şifa, c. 1, s. 72.


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Kevser 9 üzerinde 26 Şubat 2014, 20:54:47
ALLAH razı olsun ödevim de çoook yardımcı oldu...
Büyük dersler çıkarıyorum bu tür makalelerinizden... Sevgili Peygamberimiz(s.a.v)in güzel ahlakını özeniyorum...


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Pelinay üzerinde 26 Şubat 2014, 22:22:01
Paylaşım için teşekkürler.Rabbim razı olsun...
Bu hafta Peygamber Efendimiz(s.a.v)in merhametiyle ilgili bir makale ödevimiz vardı...Farklı kaynaklardan ,sitelerden birçok araştırma yaptım. Araştırma sonunda Peygamberimizin ümmeti olmakla ne kadar büyük bir nimete sahip olduğumuzu elhamdülillah daha iyi anladım...Rabbime şükrettim. İyi ki böyle bir peygamberin ümmetiyiz...Rabbim bizleri Efendimiz(s.a.v)in oluşturduğu manevi merhamet ve şefkat dairesinden dışarı çıkarmasın...

Ne mutlu O'nun merhamet ve şefkat duygularını anlayıp kuşananlara ve ne mutlu
 O'nun yolundan gidip şefaatine nail olabilenlere....
Rabbim O'nun aydınlattığı nurlu yoldan bizleri ve tüm insanlığı ayırmasın ve bizleri Habibi'nin şefaatine nail eylesin inşALLAH...


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Ceren üzerinde 26 Şubat 2014, 23:14:30
Ya Rabbi o öyle bir Peygamber ki,herkesin bir birinden kaçtığı kıyamet günü ümmetine dua edecek,şefaat edecek bir Peygamber di.Onun şefkati ,merhameti hem bu dünyada ,hem ahiret te adını duyuracak.Rabbim milyonlar salatü selam etsin o Peygambere.


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 13 Mart 2014, 16:20:41
Selamünaleyküm;
Allah ın rahmeti ve esenliği sizin üzerinize olsun kardeşlerim...
Resulüllah (s.a.v.), şefkatli ve merhametli bir insan olarak va sıflandırılmıştır. Şefkat ve merhamet, birbirine yakın anlamlar ifade eden iki kelimedir. Cenab-ı ALLAH, peygamber efendimizin bu vasfıyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:


"Andolsun, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, müminlere şefkatli, merhametlidir. " (Tevbe 128)

Allah ın ve bizlerin çok sevdiği peygamber efendimizin bir yönü daha ortada....

Allah peygamber efendimizi ve onun davranışlarını o kadar güzel olmuş ve Kuranı  kerim i bize onu tanıtmak için göndermiş ki ....
Allah bizleri Peygamber efendimiz gibi merhameti  ve şefkat dolu yüreğinden bir parça da olsa versin bize...
Allah razı olsun... Peygamber efendimiz(SALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM )peygamber efendimize sonsuz salat ve selam olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Yazgül_8-A üzerinde 13 Mart 2014, 16:22:41
Esselamun Aleykum;
ALLAH razı olsun din kültürü ödevimde çok yardımcı oldu
ALLAH (c.c) bize merhamet eder bizi cehennem azabından korur ..AMİN..


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Rukiye Çekici üzerinde 13 Mart 2014, 17:36:36
Selamünaleyküm;
ALLAH ın rahmeti ve esenliği sizin üzerinize olsun kardeşlerim...
Resulüllah (s.a.v.), şefkatli ve merhametli bir insan olarak va sıflandırılmıştır. Şefkat ve merhamet, birbirine yakın anlamlar ifade eden iki kelimedir. Cenab-ı ALLAH, peygamber efendimizin bu vasfıyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:


"Andolsun, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, müminlere şefkatli, merhametlidir. " (Tevbe 128)

ALLAH ın ve bizlerin çok sevdiği peygamber efendimizin bir yönü daha ortada....

ALLAH peygamber efendimizi ve onun davranışlarını o kadar güzel olmuş ve Kuranı  kerim i bize onu tanıtmak için göndermiş ki ....
ALLAH bizleri Peygamber efendimiz gibi merhameti  ve şefkat dolu yüreğinden bir parça da olsa versin bize...
ALLAH razı olsun... Peygamber efendimiz(SALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM )peygamber efendimize sonsuz salat ve selam olsun..
Amin kardeşim...
Allah bizleri de bu duaya vesile kılsın..
  :) :)


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Gülbahar Aktay üzerinde 13 Mart 2014, 18:58:50
Selamünaleyküm;
ALLAH ın rahmeti ve esenliği sizin üzerinize olsun kardeşlerim...
Resulüllah (s.a.v.), şefkatli ve merhametli bir insan olarak va sıflandırılmıştır. Şefkat ve merhamet, birbirine yakın anlamlar ifade eden iki kelimedir. Cenab-ı ALLAH, peygamber efendimizin bu vasfıyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur:


"Andolsun, içinizden size öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, müminlere şefkatli, merhametlidir. " (Tevbe 128)

ALLAH ın ve bizlerin çok sevdiği peygamber efendimizin bir yönü daha ortada....

ALLAH peygamber efendimizi ve onun davranışlarını o kadar güzel olmuş ve Kuranı  kerim i bize onu tanıtmak için göndermiş ki ....
ALLAH bizleri Peygamber efendimiz gibi merhameti  ve şefkat dolu yüreğinden bir parça da olsa versin bize...
ALLAH razı olsun... Peygamber efendimiz(SALLAHÜ ALEYHİ VE SELLEM )peygamber efendimize sonsuz salat ve selam olsun..


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Derya 7/B üzerinde 17 Ocak 2015, 20:44:38
Dinimizin önemli tavsiyelerinden biri olan; en önemli erdemlerin başında gelen ve müminlerin en önemli ahlaki özelliklerinden birisi de şefkatli olmak, merhamet ve hoşgörü sahibi olmaktır. Tüm diğer İslami ve ahlaki erdemlerde bizlere örnek olan, önder olan, Hz peygamberimiz bu konuda da yine bizlere en güzel örnektir.


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Kaan Han üzerinde 15 Nisan 2015, 22:51:20
binin böyle demesi üzerine Peygamber efendimiz şu açıkla mada bulundu: "Benimle şu adamın durumu, devesi ürküp kaç mış olan bir adamın durumuna benzemektedir. Devesini yakala mak için insanlar peşine düşüp kovalarlar. Kovaladıkça da hayvancağız daha da kaçıp uzaklaşır. Sahibi, takibe koyulmuş olan insanlara seslenerek şöyle der: ´Benimle devemin arasından çı kın; ben ona sizden daha merhametliyim ve onun durumunu siz den daha iyi bilmekteyim.´


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Edanur üzerinde 17 Şubat 2016, 21:42:15
Aleykumusselam
Peygamber Efendimiz s.a.v sevkat ve merhame in en buyuk ornegidir.Onun sevkat ve merhameti yucedir. Allah c.c. razi olsun Insaallah paylasimdan dolayi


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: İkraNuR üzerinde 17 Şubat 2016, 22:25:14
selamun aleyküm.
bizlerde inş Peygamber efendimiz(s.a.v.) i örnek alarak şefkatli ve merhametli birer kul oluruz.
Allah c.c. razı olsun.


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: SeLiNaY 8 üzerinde 08 Mart 2016, 16:04:53
Selamun Aleykum
Efendimiz her zaman şefkakli ve merhametli bir insandı. Efendimizin şefkatli ve merhametli olacağı Tevbe suresinin 128. Ayetinde geçmektedir.
Allah razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Sevgi. üzerinde 23 Aralık 2020, 15:15:28
Esselâmü Aleyküm. Rabb'im bizleri Peygamber efendimiz'in yolundan ayırmasın inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Mehmed. üzerinde 23 Aralık 2020, 15:20:02
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri Peygamberimize benzetsin Rabbim paylaşım için razı olsun


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Es-Sabur üzerinde 24 Aralık 2020, 08:13:35
Peygamber Efendimiz çok şevkat ve merhamet sahibidir O herzaman ümmetini düşünmüş onların kurtuluşu için çaba göstermiştir herzaman zayıf ve kimsesizlerin yanında olmuştur


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Ceren üzerinde 25 Aralık 2020, 01:27:52
Esselamu aleyküm.Şefkat ve merhamet sahibi olan Allahın resulüne binler selam binler rahmet olsun.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim..


Konu Başlığı: Ynt: Şefkat ve Merhameti
Gönderen: Sevgi. üzerinde 26 Aralık 2020, 05:43:20
Aleyküm Selâm. Rabb'im bizleri Peygamber efendimiz'in yolundan hiç ayırmasın inşaAllah