๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 15 Aralık 2009, 16:15:08



Konu Başlığı: Resulullah´in Heybeti ve Müşrikler
Gönderen: Sümeyye üzerinde 15 Aralık 2009, 16:15:08
Resulullah´in Heybeti ve Müşrikler


Müşrikler, özellikle yumuşak huylu ve mürüvvet sahibi olan, şiddetli mukavemet göstermeyen mü´minlere işkence edi yorlardı. Ebu Bekir, Osman, Cafer bin Ebi Talib gibi kendile rinden mukavemet beklemedikleri mü´minlere saldırılarını ar-tırıyorlardı. Bunların başlarında Hz. Muhammed (sav) vardı. Öte yandan hiç direnemeyecek olan güçsüz ve kuvvetsiz zayıf mü´minlere de türlü eziyet ve işkenceler yapıyorlardı. Ama güç lü ve kuvvetli olan, yaptıklarının karşılığını verebilecek mü´minlere asla sataşamıyorlar ve eziyet edemiyorlardı. Örne ğin Abdulmuttalib oğlu Hamza´ya eziyet ettikleri duyulmamış tır. Çünkü onun direneceğini ve karşı koyacağını biliyorlardı, îşin sonucundan emin değillerdi. Ebu Cehil, Hz. Hamza tara fından yarılan başını unutmamıştı. Yüzlerini rezil rüsvay edip çirkinleştiren Hattab oğlu Ömer´e de eziyette bulunamamışlar dı. Ömer onların burunlarını yere sürmüştü. Hepsini ezmişti.

Bu sebeple ona eziyet edemiyorlardı. Ondan korkup ürkü yorlardı.

Muhammed (sav) efendimiz heybet hususunda Ömer´den da ha aşağı derecede değildi. Ondan çok daha heybetliydi. Manevi kuvvet bakımından Hamza´dan da aşağı derecede değildi. Be deni kuvvet açısından da ondan geri kalmazdı. Buna rağmen müşrikler, ona eziyet etmekten geri durmamışlardı. Ömer´le Hamza´nın müşriklere karşı mukavemetlerine izin verdiği gibi, niçin kendi kendisini savunmak için kuvvetini kullanmamıştı? Eğer böyle yapsaydı, Ebu Cehil´in ve benzerlerinin alçaklıkları nı önlemiş olacaktı, ama yapmadı. Davet uğrunda eziyetlere katlandı. Korkmadı, ürkmedi. Bela ve musibetlere razı oldu. Ashabından zayıf ve korumasız olanların işkencelere uğrama ları karşısında şiddet kullanmadı. Bu, Peygamberliğin bir gere ği idi. Çünkü o baskıcı ve mütehakkim olarak değil, tebliğci, davetçi ve ikna edici olarak gelmişti. Eğer heybetini ve gücünü bu yolda kullanmış olsaydı, insanlar hüccet ve delillerle ikna olarak değil, korktukları için onun dinine tabi olacaklardı. O zaman onun davetine icabet eden kimseler arasında nifak baş gösterecekti. Oysa bu din, mü´minlerin omuzları üzerinde yük selecekti. Münafıkların bu dini yükseltmeleri mümkün değildi.

Güvenilir Resul, mü´minlerin her ne şekilde olursa olsun, korkarak değil, severek ve gönülden İslam´a girmelerini istiyor du. Muhammed (sav)´in getirmiş ,olduğu İslamiyet, insanların görüp beğenerek seçmeleri ve kendilerinden sonraki nesillere bırakmaları için getirilmiş bir dindi. Çünkü bu din, sadece bir neslin değil, bütün mahlukatm diniydi. Öyleyse bu dini sadece Peygamber efendimize tabi olanların değil, bütün inananların omuzlarında taşımaları gerekiyordu. Bu da ancak kuvvetli bir imanla mümkün olabilirdi. Kuvvetli iman, Peygamberin huzu runda sahibine sabır ve sebatı telkin eder. Resulullah´m huzu runda uğradığı bela ve musibetlere karşı tahammül eder. Pey gamber de onların dayanma güçlerim hisseder ki, risaleti yer yüzünün her tarafına tebliğ etmek gücüne sahip oldukları hu susunda gönlü rahatlasın.

Peygamber efendimizin heybet ve cazibesine kapılarak İs lam´a giren kimseler, onun ortadan kayboluşundan sonra kısa süre içinde İslam´ı terkettiler. Bu durumu Medine´deki mü´minlerin durumuyla kıyaslamak gerekir. Medine´deki mü´minler arasında nifak yoktu. İnananlar, diğer insanlara hükmedecek bir kuvvete sahipti. Ama sabır ve sebat içinde değil, gelişigüzel inançsız bir şekilde islam´a giren kimseler arasında nifak baş-göstermişti. Bunun yanında mücahit ve sabırlı kimselere yara şan bir iman ile Peygamber efendimize tabi olan müslümanlar da vardı. Ama bunlarla birlikte her zaman güçlülerin peşine ta kılan bedevi çöl Arapları da bulunuyordu. îşte bunlar hakkında Cenab-ı Alah şöyle buyurmuştur:

"Bedevilerin küfür ve nifakları her yönden daha ileridir. Al lah´ın, Resulüne indirdiği şeylerin sınırlarını bilmemek, onlara daha layıktır."(Tevbe:97)

işte bu nitelikteki kimseler, Peygamber (sav)´in vefatından sonra islam´dan çıkmış, irtidat etmişlerdi. Doğrusu yüce Allah, Resulüne, insanları hikmetle islam´a davet etmesini emretmiş ve şöyle buyurmuştu:

"(Ey Muhammed), sen hikmetle, güzel öğütle Rabbinin yolu na çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et." (Nahl 125)

Bu ayet-i kerime, Peygamber efendimizin islam davetini ya parken mütevazi olmasını, kendilerine hitapta bulunduğu kim selere yumuşaklıkla telkinlerde bulunmasını, onlara karşı ka ba, katı yürekli, ürkütücü ve korkunç tavır takınmamasını em rediyordu.

Peygamber (sav) efendimiz davetini açıklarken mütevazi davranmıştı. Onun bu mütevaziliği kendisine karşı cüretkar davranıp hakka başkaldıran kimselerin cesaretlerini art-tırdığı gibi, zayıf ve korumasız kimseleri de kendisine yaklaştırmıştı. Bu zayıf ve korumasız kimseler vasıtasıyla islam daveti ilk aşamada tebliğ edilmiş oluyordu. Başkalarına tahakküm etme den ve herhangi bir baskı yönüne gitmeden, hakkın kuvveti zu hur etmiş oluyordu. Onun bu mütevaziliği bazı kimseleri kendi sine mütecaviz davranmaya sevketmişse de, bazı güçlü kimse leri ona yaklaştırmıştır. Birçok kimseler onun şerefli geçmişini ve şimdiki muazzam yaşantısını gördükleri ve kendisine eziyet eden kimselere de sırf gönül rızasıyla müsamahakar davrandı ğını müşahade ettikleri için müslüman olmuşlardır. Ona yapı lan eziyetler başkalarının nazar-ı dikkatlerini celbetmiş ve hür kimselere yapılmaması gereken muameleler kendisine tatbik edilince, insanların dikkat nazarları onun üzerinde yoğunlaş mıştı. Bu da hiçbir ayırım yapmadan bütün insanları onun da veti üzerinde düşünmeye sevketmiş, birçok kimsenin yardımcı ve destekçi olarak İslam´a girmelerine yeterli bir sebep ol muştur.

Bütün bu sebeplere dayalı olarak ve Allahü Teala´nın pey gamberliğini kime vereceğini herkesten daha iyi bildiği ve İsla miyet´i sabit kılıp yaydığı için, peygamberi Muhammed (sav)´in, İslamiyet´i hoşgörüyle yaymasını uygun görmüştür. Bu sebeple Peygamber efendimiz, davetini insanları ürkütmeden ve şidde te başvurmadan tebliğ etmiştir. İslam daveti kaba güçle değil, kuvvetle yayılmıştır.


Konu Başlığı: Ynt: Resulullah´in Heybeti ve Müşrikler
Gönderen: Ceren üzerinde 14 Şubat 2021, 01:57:47
Esselamu aleyküm.peygamber efendimizin sünnetine tabi yaşayan onun yolunda giden kullardan olalım inşallah.rabbim razı olsun paylaşım dan kardeşim...


Konu Başlığı: Ynt: Resulullah´in Heybeti ve Müşrikler
Gönderen: Mehmed. üzerinde 14 Şubat 2021, 13:30:25
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun