> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > Ramazan Orucu
Sayfa: [1] 2 3   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ramazan Orucu  (Okunma Sayısı 2675 defa)
17 Aralık 2009, 17:52:47
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 17 Aralık 2009, 17:52:47 »



Ramazan Orucu

Buraya kadar anlattıklarımız kıble ile ilgiliydi. Ramazan orucunun farz kılınmasına gelince, İbn Cerir´in rivayetine göre bu, mübarek Şaban ayında olmuştur. Nitekim kıblenin Mescid-i Aksa´dan Kabe-i Muazzama´ya çevrilişi de Şaban ayında olmuş tur. Rivayete göre Ramazan orucunun farz kılınması üç dönem de olmuştur. Şöyle ki:

Birinci Donem: Peygamber (sav) efendimiz Medine-i Mü-nevvere´ye geldiğinde Yahudilerin aşure günü oruç tuttuklarını görmüştü. Bunun ne olduğunu onlara sorduğunda şöyle demiş lerdi: "Bu günde noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah Musa peygamberi kurtarmıştır." Bunun üzerine Peygamber efendimiz de: "Musa´ya biz sizden daha yakınız" demiş ve aşure günü oruç tutmuş, müslümanlara da bu günde oruç tutmalarını emretmişti. İşte bu, orucun birinci dönemiydi. Bu orucun tutul ması Peygamber efendimizin içtihadiyle yapılmıştır. Bunu böy le anlamak mümkündür. Ancak´ bunun ilahi vahye dayandığını düşünmemiz gerekir. Yoksa Peygamber efendimiz Allah tara fından vahiy gelmeden insanların herhangi bir ibadette bulun malarını emretmezdi.

İkinci Dönem: Bu dönemde Cenab-ı Allah´ın şu buyruğu nazil olmuştur: "Ey inananlar, sizden öncekilere yazıldığı gibi, (günahlardan) korunmanız için sayılı günler olarak sizin üze rinize de oruç yazıldı; sizden kim hasta veya seferde olursa tu tamadığı günler sayısınca başka günlerde (tutar, ihtiyarlıktan ya da şifa ümidi kalmamış hastalıktan ötürü) oruca güç yetire-meyenlerin fidye vermesi, bir yoksulu doyurması lazımdır. Bu nunla beraber gönül isteğiyle kim bir iyilik yapar (oruç tutar)sa o, kendisi için iyidir. Bilirseniz oruç tutmanız, sizin için daha " (Bakara 183-184)

İbn Kesir´in söylediğine göre, bu dönemde müminler oruç tutmak veya tutmamak arasında serbest bırakılmışlardı. Dile yen oruç tutar, dileyen ´tutmazdı. Tutmayanlar bir miskine ye mek yedirirlerse, bu oruç yerine geçerdi. Üçüncü dönemi anlat tıktan sonra bununla ilgili düşüncelerimizi inşaallah açıklaya cağız.

Üçüncü Donem: Orucun farz kılınması Ramazan ajanda ol muştur. Bununla ilgili olarak yüce Allah şöyle buyurmuştur:

"Ramazan ayı, ki insanlara yol gösterici, hidayeti, doğruyu ve yanlışı birbirinden ayırd edip açıklayıcı olarak Kur´an o ay da indirilmiştir, kim (o zaman aya yetişir) ayı görürse oruç tut sun. Kim hasta olur yahut seferde bulunursa, tutamadığı gün ler sayısınca başka günlerde oruç tutsun. Allah sizin için kolay lık ister, güçlük istemez. Sayıyı tamamlamanız, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah´ı tekbir etmenizi ister. Şükredesiniz diye (size bu kolaylığı gösterir.)"(Bakara 185)
İbn Kesir, bu dönemle ilgili iki durum anlatmaktadır:

1- O dönemde müslümanlar gün batışından sonra, uyuyun caya kadar yiyip içiyorlardı. Uyuduktan sonra artık yemeleri ve içmeleri yasaklanırdı.

2- Bu sonuncu durumda Cenab-ı Allah onlara, güneşin batı şından fecre, karanlıkla aydınlığın birbirinden seçilişine kadar yemelerini, içmelerini, hammlarıyla cinsel ilişkide bulunmala rını helal kılıp şöyle buyurmuştu:

"Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. On lar sizin elbisenizdir. Siz de onların elbisesisiniz. Allah, sizin kendinize yazık etmekte olduğunuzu bildi de tevbenizi kabul edip sizi affetti. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah´ın sizin için yaz(ıp takdir etmiş ol)duğunu talep edin; şafağın beyaz ip liği siyah iplikten ayırd edilinceye kadar yiyin, için; sonra gece oluncaya dek orucu tamamlayın; mescidlerde ibadete çekilmiş iken kadınlara yaklaşmayın. Allah, insanlara ayetlerini böyle açıklar ki, korunup sakınsınlar." (Bakara: 187)

Hafız Ibn Kesir´in sözleri üzerinde bazı görüşler ileri sürmek istiyoruz. Şöyle ki:

a- İbn Kesir, orucun farzlığından bahsederken inü´min kim senin oruç tutup tutmamak arasında serbest bırakıldığını; oruç tutmadığı takdirde tutamadığı günün orucuna karşılık bir yok sula fidye olarak yemek yedirmesi gerektiğini ifade etmiştir. Belki de o, bu hükmü, Cenab-ı Allah´ın: "Oruca güç dayananla rın fidye vermesi, bir yoksulu doyurması gerekir" mealindeki buyruğundan çıkarmıştır. Biz ise selefi salihine ya da onların bir kısmına uyarak deriz ki: İlk zamanlarda da olsa, hiç kimse oruç tutup tutmamak arasında serbest bırakılmamıştır. Çünkü bu, orucun farzlığına aykırıdır. Halbuki orucun farzlığı Cenab-ı Allah´ın şu buyruğunda kesin bir şekilde sabit olmuştur:

"Ey inananlar, sizden öncekilere yazıldığı gibi (günahlar dan) korunmanız için sizin üzerinize de sayılı günler olarak oruç yazıldı."

Bu ayet-i kerimede ´yazıldı* ifadesinin kullanılması ile oru cun farzhğı kesinlik kazanmış ve orucun farzlığının ezeli bir şe riat olduğu, mü´minlerin uymakla mükellef oldukları sürekli bir fariza olduğu beyan edilmiştir. Nitekim bu, müslümanlar-dan önceki ümmetlerin üzerlerine de farz kılınmıştır. Sonra Ce-nab-ı Allah, orucun insanı takvaya ulaştırıcı bir vesile olduğu-´nu ifade etmiştir. Allah´ın ipine sarılıp takvalı olmak ise, her halü karda mü´minden istenen bir husustur.

b- Noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah, sefer veya hastalık sebebiyle ruhsatlı kılınan mü´minlerin, diğer günlerde oruç tutmalarını farz kılmıştır. Oruç tutulması gereken günle rin mahdut ve belirli zamanda bulunduklarını beyan etmiştik. Bazı mazeretler sebebiyle bu günlerde oruç tutma imkanı kay bolduğu takdirde, orucun başka zamanlarda kaza edilmesi ge rekir. Eğer mü´minler oruç tutup tutmamak arasında serbest bırakılmış olsalardı, bu seçenekten bahsedilir ve diğer günlerde orucun kaza edilmesi gerekli olmazdı; bu ruhsat yolcuya ya da hastaya tanınırdı.

c- Orucun farz kılındığını belirten ayet-i kerimenin arka dan gelen ayet-i kerimede: "Ramazan ayı ki, o ayda Kur´an dirilmiştir" denilmektedir. Bu iki ayetin aynı nassta olmalaı akıl kabul etmez. Çünkü bunlardan biri neshedici diğeri nesh olunandır. Bu iki ayetin uzlaştırılması neticesinde mey na çıkan anlam şöyle olmaktadır: Ramazan ayı, oruç tutulm gereken sayılı günleri açıklayan bir aydır. Yani farz olan or Ramazan ayındadır.

d- "Oruca güç yetiremeyenlerin..." mealindeki ayet-i kerin den anlaşıldığına göre, bazı kimseler olanca güçlerini hare diklan halde, oruç tutamadıkları ve bunların daha sonra ka etmeye de imkanlarının olmayacağı açıklanmaktadır. Bu d rumdaki kimseler, tutamadıkları günlere karşılık fidye ve inekle yükümlüdürler. Rivayete göre, bu kesin hüküm, on tutmak için olanca güçlerini harcadıkları halde, oruç tutam; yan yaşlı insanlara mahsustur. İbn Abbas´dan böyle bir rivayt gelmiştir. Kötürüm ve iyileşmesine ümit olmayan kronik hast da bu hükme tabidir.

e- "Bununla beraber, gönül isteğiyle kim bir iyilik yapa (oruç tutarjsa o, kendisi için iyidir" ayet-i kerimesi, mü´minü oruç tutup tutmamak serbestiyetine sahip olduğunu ifade et memektedir. Bu ayet-i kerimeden açıkça anlaşılan, farz oru< değil, nafile oruçtur.

Hafız İbn Kesir´in Ramazan orucunun farz kılınmasından sonraki dönemle ilgili olarak anlattıklarına eleştirel bir gözle bakmamız gerekir. Onun anlattığına göre, gün batışından son ra, uyuyuncaya kadar mü´minin yeme, içme ve cinsel ilişkide bulunma serbestiyeti vardı. Ancak uyuduktan sonra bütün bu şeyler yasak olurdu. Daha sonra gelen bir ayet-i kerime gere ğince, bütün bu sayılan şeyler şafağın atmasına kadar, müzmi ne mubah olmuştur. Bu konuda biz deriz ki, böyle bir şey Kur´an nassı ile sabit değildir. Bunu isbatlayıcı bir hadis de yoktur. Sabit olan husus şudur ki müzminlerin tümü, ya da bir kısmı uyuduktan sonra da yeme, içme ve hanımlarıyla cinsel ilişkide bulunma gibi faaliyetler içinde görülmüşlerdir. Bunu ya kendi anlayışlarından, ya da gördükleri bir nassdan dolayı yapmışlardır. Peygamber efendimizden bu konuda rivayet edil miş bir nassı araştırdığımız takdirde böyle bir nasla karşılaş mayız. Kuvvetli görüşe göre, müminler aşırı takvalıhklannda" dolayı böyle bir anlayışa sahip olmuşlardır. Bunu şu ayet-i ke rime de isbat etmektedir: "Kendi nefislerinize yazık ettiğinizi Allah bildi." Yani sizin kendi nefislerinizi günahtan korumak istediğinizi Cenab-ı Allah bilmiştir. Rağıb el-İsfahani bu ayet~i kerimede geçen ve "nefislerinize yazık ettiğiniz" şeklinde tercü me ettiğimiz "hıyanet" kelimesinin, hıyanetin acılığı anlamına geldiğini söylemiştir. Kanaatime göre nefse hıyanet, onu güç yetiremeyeceği şeylerle yükümlü kılmak demektir. Her halde sahabüer de bunu böyle anlamışlardır. Kur´an-ı Kerim de duru mu tashih edip açıklığa kavuşturmuştur. Bir mümin olarak öy le inanıyorum ki, orucun farz kılındığını beyan eden ayetlerin hepsi, baştan sona kadar aynı anlam birliğini taşımakta ve ara larında nesheden, ya da neshedilen herhangi bir ayet bulunma maktadır. Doğrusunu en iyi bilen elbetteki Allah´tır.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ramazan Orucu
« Posted on: 26 Nisan 2024, 05:27:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ramazan Orucu rüya tabiri,Ramazan Orucu mekke canlı, Ramazan Orucu kabe canlı yayın, Ramazan Orucu Üç boyutlu kuran oku Ramazan Orucu kuran ı kerim, Ramazan Orucu peygamber kıssaları,Ramazan Orucu ilitam ders soruları, Ramazan Orucuönlisans arapça,
Logged
15 Aralık 2014, 17:05:55
İkraNuR
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 3.427



« Yanıtla #1 : 15 Aralık 2014, 17:05:55 »

Ramazan ayı insanlara yol gösterici doğruyu ve yanlışı ayırd edip açıklayıcı olarak Kur'an o ayda indirilmiştir.Kim hasta olup yahut seferlerde bulunursa tutamadığı günler sayısınca başka günler oruç tutsun.gün batışından sonra uyuyuncaya kadar müminin yeme içme ihtiyaçlarını karşılama serbestiyeti vardır ancak uyuduktan sonra bütün bu şeyler yasak olur.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
15 Aralık 2014, 18:22:23
Ramazan.
Forum Görevlisi
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 6.353



« Yanıtla #2 : 15 Aralık 2014, 18:22:23 »

Ramazan Orucu Şaban ayında olmuştur.Muharrem ayında yani aşure ayında Peygamber Efendimiz(S.A.V) oruç tutmuştur.Peygamber Efendimiz Medine-i Mü-nevvere´ye geldiğinde Yahudilerin aşure gününde oruç tuttuklarını görmüştür ve onlara neden oruç tuttuklarını  sormuştur ve onlar da bu günde eksikliklerden uzak olan YÜCE ALLAH'ın Musa Peygamberi kurtardığını belirtmişlerdir. Peygamber Efendimiz ise Musa Peygambere sizden yani yahudilerden daha yakın olduğumuzu söyleyerek kendiside de oruç tutmuştur.Ve bize de Peygamberimiz o günde oruç tutmamızı emretmiştir.YÜCE ALLAH bizden öncekilere ve bize oruç yazmıştır.Her Müslümana oruç farz kılınmıştır. Bir hastalık veya gücü oruca yetmeyenler tutamayanlar fidye vermelidir bir fakiri bir yoksulu doyurmalıdır.KUR'AN-I KERİM'de ramazan ayında indirilmeye başlanmıştır.Ayrıca Cenab-ı ALLAH ramazan ayında oruç tutamadığımız günler yerine kaç gün tutmadıysa o günler kadar oruç tutulmasını emretmiştir. YÜCE ALLAH orucu biz tutalım diye her türlü kolaylığı sağlamıştır bizlere.Gün batışından uyuyuncaya kadar müminlerin yeme içme ve cinsel ilişkide bulunmaları serbesttir.Fakat uyuduktan sonra herşey yasak olur.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
15 Aralık 2014, 21:56:33
Damla
Öğrenci Grubu
***
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 3.120


« Yanıtla #3 : 15 Aralık 2014, 21:56:33 »

Güzel anlatmışsınız fakat ben hep fidye ve fitreyi karıştırıyorum.Sınav olacağız ve sınavda çıkar büyük ihtimalle.Fidyeyi anladım fakat fitreyi unuttum.Bir de onu anlatır mısınız?
Çok güzel anlatmışsınız.Oruç bazılarına göre sadece sevap olduğu için tutuluyor.Fakat bence sadece sevap olduğu için değilde Allah'a ve Peygamberimize sevgi ve saygımızdan dolayı tutulmalı .Çoğunlukla söyleniyor fakat herkes sevap veya farz olduğu için tutuyor.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
21 Aralık 2014, 17:10:03
MELİKE 7D

Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 333



« Yanıtla #4 : 21 Aralık 2014, 17:10:03 »

Ramazan oruçu şaban ayında tutulur.Aşure ayında peeygamber efendimiz (s.a.v.)oruç tutmuştur.Medine-i Mü-nevvere´ye geldiğinde yahudilein oruç tuttuklarını görmüş.Neden oruç tutuklarını sormuş.Onlarda şöyle cevap vermişler:
-''Bu günde noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah Musa peygamberi kurtarmış.''demiş.
Peygamber efendimiz de Musa peygambere daha yakın olduğu için oda oruç tutmaya başladı ve bizede emretmiştir.Yüce Allah'ımız da bize oruç yazmıştır.Her müslüman oruç farzdır.Bir hastalığı yada güçü yoksa oruç tutmaya fidye vermelidir yada ne kadar oruç tutmadığı gün varsa o gün kadar oruç tutmalı.KURAN'I KER-İM ramazan ayında indirlmeye başlamıştır.CENABI ALLAH bizler oruç tutmamız için bizlere kolaylık sağlamıştır.Allah sizden razı olsun bu konuyu sizin sayenizde öğrendim.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1] 2 3   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes