๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 21 Aralık 2009, 17:07:53



Konu Başlığı: Peygamber (s.a.v)´in Zevceleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 21 Aralık 2009, 17:07:53
Peygamber (s.a.v)´in Zevceleri


Nedense bazı gayri müslim yazarlar Peygamber (s.a.v) efen dimizin 13 kadınla evlenmiş olduğunu, vefat ederken geride 9 kadın bırakmış olduğunu delil göstererek şehvetli bir kimse ol duğunu söylemekten hoşlanırlar! Ancak bu tavırlarıyla gerçek ten aşırı gitmiş olmaktadırlar..Hakikatte onlar gerçekleri gizle mektedirler, ama gerçekler mutlaka ortaya çıkacaktır. Gerçek ler her zaman zuhur edip etrafı aydınlatacaktır.

Her ne kadar onlar hak ve hakikat erbabını altetmek, ger çekleri gizlemek, hakikati köreltmek istiyorlarsa da bunu başa-ramıyacaklardır. Onlar Peygamber efendimizin aşırı derecede şehvetli bir kimse olduğunu ve çok evlendiğini söylerler. Biz ise onun evliliklerini anlatarak şehvetli bir kimse olmadığını ispat layacağız. Hatta o, neredeyse şehvetsiz denebilecek bir kimse idi. Hiçbir yerde ve hiçbir zaman şehvetinin esiri olmamıştı.

25 yaşındayken, güçlü kuvvetli bir genç iken, 40 yaşındaki Hz. Hatice ile evlenmişti. Onunla 26 sene kadar beraber yaşa mıştı. Yani Hz. Hatice 66 yaşına kadar onun yanında kalmıştı. Ona 6 çocuk doğurmuştu. Fakat Peygamber efendimiz onun üzerine ikinci bir kadınla evlenmeyi hiç düşünmemişti. O, iffe-tiyle tanınan bir kimseydi. Halbuki yaşıtları şehvetli kimseler di Onlara nisbetle O, çok iffetli ve nezih bir kimseydi. Kureyşli kadınlar ona eş olmak için can atıyorlardı. Ama O tüm şehvet lerden kadınlara bakmaktan uzak bir kimseydi.

Nihayet Mü´minlerin annesi Hz. Hatice, vefat etmiş, Pey gamber efendimizin mesuliyetleri çoğalmıştı. O insanları tev-hid inancına davet etmek ve Ebu Talip ile Hatice´nin vefatın dan sonra kat kat artan eziyetlere karşı göğüs germekle meşgul olmuştu. Bundan sonra birden fazla evlilikler yapmıştı. Maksa dı şehvet değildi. Nitekim onun yaptığı bu birden fazla evlilik lerin gerekçeleri arasında şehvet yoktu. Deliller onun şehvetpe-reslikten tamamen uzak olduğunu ispatlamaktadırlar.

Peygamber (s.a.v) efendimizin birden fazla evlilik yapma ge rekçeleri şunlardı:

Ya şehit düşen arkadaşlarının zevcelerini himaye etmek için nikahına alıyordu. Hicret ederken bunları şirk yurdunda bırak tığı takdirde sahipsiz kalacaklarından ötürü müşriklerin eza ve cefalarına uğrayacak, belki de irtidat edeceklerdi. Hicret yur duna geldikleri takdirde akrabalarından uzak kalacaklarından dolayı yalnız kalacak, himayesiz duruma düşeceklerdi. Pey gamber efendimiz böylelerini koruma kanadı altına almak için nikahlamıştı. Bu evlilikte o şehvete yönelmiyordu. Aksine bu kimsesiz kadınları himaye etmeyi ön planda tutuyordu.

Ya da kendisiyle tebliğ hususunda irtibatı olan kimseleri iman bağının yanısıra hısımlık bağıyla da kendine bağlamak istiyordu. Bu sebeple bazı evlilikler yapmıştı. Örneğin bir kadını -güzel olup olmadığına bakmaksızın- nikahlayarak kurtarı yor ve sahiplerim kendilerine kopmaz bağlarla bağlıyordu.

Ya da ameli olarak şer´i hükümlerin uygulamasını açıkla mak, böylece insanların alışık oldukları cahiliyet adetleriyle sa vaşmada mükemmel bir örnek olmak için evlilikler yapıyordu. Bu gibi gelenekleri islamiyet doğrulamadığı için Peygamber efendimiz ortadan kaldırmaya çalışıyordu. Ki kendisinden son ra müslümanlar bu gibi işleri yaptıkları takdirde sıkıntıya düş mesinler ve başkaları tarafından kınanmasınlar. Ya da bazı arap kabileleriyle irtibat kurup onları islam davetçileri kılmak, yahut nefretlerini gidermek, dostluklarını kazanmak amacıyla bazı evlilikler yapmıştır.

Peygamber (s.a.v) efendimizin birden fazla evliliğinin amaç ve hedefleri işte bunlardı. Çoğunlukla O, kadını yok olmaktan kurtarmak için evlilik yapıyordu. Rabbinin emrini yerine getir mekle kendini yükümlü görüyordu. Şehvetini tatmin etmek amacıyla değil Rabbinin emrini yerine getirip kimsesiz kadınla rı yok olmaktan kurtarmak amacıyla evleniyordu. Peygamber efendimizin, mü´minlerin anneleri vasfını taşıyan zevceleriyle evlenişinin amacını kısaca, özet olarak anlatmış olduk. Şimdi de onun zevcelerinin her biriyle evlenişini ayrıntılı olarak an latmayı düşünüyoruz.

Resulullah (s.a.v) efendimiz, evlenmesi mukadder kılınan zevceleriyle evlendikten sonra onların bu evliliğe razı olup ol madıklarını kesin bir şekilde anlamadan gerdeğe girmezdi. Zevcesinin yapılan evliliğe rağbetli ve razı olduktan sonra ger değe girme teklifinde bulunur ve gerdeğe girerdi.

Peygamber (s.a.v) efendimizin 13 zevcesi, iki cariyesi vardı. Bu cariyelerden biri Mariyetül- Kıbtıyye, diğeri Zeyneb kızı Reyhane idi. Reyhaneyi azad etmiş, o da ailesinin yanına gide rek müslüman olmuştu. Geride Marid kamıştı. Rivayete göre onu da azad ederek kendisiyle evlenmişti. Peygamber efendimi zin vefatına kadar yanında kalmıştı.

Peygamber (s.a.v) efendimizin ilk zevcesi, mü´minlerin an nesi Hatice´dir. Peygamber efendimizin hayatını anlatırken il gili bölümde Hz. Hatice´yle evlenmesini de anlatmıştık. Önce den işaret ettiğimiz gibi Hz. Hatice Peygamber efendimizin ya nında 26 sene süreyle yaşamıştı. Peygamber efendimize 6 çocuk doğurmuştu. Onların ikisi erkekti. Birinin adı Kasım, diğe rinin ki Tayyib idi. îkisi de hicretten veya bi´setten önce vefat etmişlerdi. Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Zeynep Peygamber efendimizden önce vefat etmişlerdir. Sadece Fatıma kendisin den sonra bir süre daha yaşamış, Peygamber efendimizin vefa tından 6 ay sonra vefat etmiştir. Peygamber efendimizin müba rek nesebi, Hz. Fatıma´nın oğulları Hasan ve Hüseyin ile de vam etmiştir. Bu ikisi, cennet ehlinin gençlerinin efendileridir ler. Nitekim bu hususta Peygamber (s.a.v) efendimizden de bir hadis varid olmuştur. Hz. Hatice, hayatta iken Peygamber efendimiz ?önce de söylediğimiz gibi? başka bir kadınla ev lenmiş değildir.

Hz. Hatice´nin vefatından sonra ve hicretten Önce Peygam ber efendimiz hemen hemen Hz. Hatice´nin yaşlarında olan Şevde binti Zem´a ile evlenmiştir. Hz. Hatice´nin vefat ettiği za man ki yaşı olan 66 yaşında bulunan Şevde binti Zem´a, Hz. Hatice kadar güzel değildi.

Şevde bir zamanlar kocasıyla birlikte müslüman olmuş, ikisi beraberce cahil Kureyşlilerin ezalarından kurtulmak için Habe şistan´a hicret etmişlerdi. Bilahare bu yerden geri döndüklerin de kocası vefat etmişti. Ailesi henüz müşriklikte devam eden Sevde´ye dönüşü esnasında dininden irtidat etmesi için baskı lar yapıldı. Peygamber (s.a.v) efendimiz, dininden dönmemesi için Sevde´yi himayesine alarak kendine nikahladı.

Sevde´den sonra Peygamber efendimiz Hz. Ebu Bekr´in kızı ve müminlerin annesi Hz. Aişe (r.a) ile evlendi. Aişe ömrünün dokuzuncu senesinde idi. Zayıf ve cılız olduğundan dolayı in sanda şehvet hislerini harekete geçirecek durumda değildi. Şu halde Peygamber efendimizin, şehvetini tatmin etmek için Aişe ile evlendiğini söylemeye imkan yoktur. Zaten hicretten sonra onunla gerdeğe girebilmiştir. Öyleyse evleniş amacı,şehveti tat min etmek değilmiş. Sadece Ebu Bekir´le arasındaki dostluğu, hısımlıkla pekiştirmek istemiştir. Çünkü Ebu Bekir onun iki vezirinden biri idi.

Rivayete göre Peygamber efendimiz Sevde´den önce Hz. Aişe ile evlenmiştir. Ama kuvvetli olan, yukarıda belirttiğimiz riva yettir. Belki de bu iki evlilik arasında zaman bakımından ya kınlık bulunmasından dolayı hangisinin daha Önce nikahlandı-ğını tam tanûna belirlemek mümkün olmamıştır.

Hicretten sonra Peygamber (s.a.v) efendimiz Hz. Ömer bin Hattab´ın kızı Hafsa ile evlenmiştir. Hafsa, daha önceleri Hu-neys bin Huzeyfe´nin eşi idi. Kocası mümin bir kimse olup vefat etmişti. Peygamber efendimiz Hafsa´nın babası Hz. Ömer ile dostluğunu daha da pekiştirmek için kızı ile evlenmişti. Çünkü Hz. Ömer Peygamber (s.a.v) efendimizin ikinci veziri idi. Hafsa ile evlenmesi esnasında geçen olaylarda Peygamber efendimi zin sırf Hz. Ömer´le olan dostluğunu daha pekiştirmek için ev­lenmiş olduğunu ispatlamaktadır: Hz. Osman (r.a.) zevcesi Ru-kiyye vefat ettiği zaman -ki o zaman Bedir gazvesi yapılmakta idi- Hz. Ömer kızı Hafsa"yı ona nikahlamayı arzulamıştı. Bu arzusunu ona açtığı zaman Hz. Osman susmuştu. Hz. Ömer bu durumu Peygamber efendimize şikayet mahiyetinde bildirdi. Peygamber efendimiz de Hz, Ömer´e fOsman´dan daha iyi bi ri, Hafsa ile evlenecektir. Osman da, Hafsa´dan daha iyi biriyle evlenecektir"dedi. Daha sonra Peygamber (s.a.v) efendimiz Haf sa ile evlendi. Osman da Peygamber efendimizin kızı Ümmü Gülsüm´le evlendi.

Bundan da anlaşılıyor ki, Peygamber (s.a.v) efendimiz dost luk bağların^ tesis etmek ve kurulu olan dostluk bağlarını da pekiştirmek, ayrıca kalpleri hoşnud edip kazanmak için evlen miştir.

Müslümanlarla müşrikler arasında müşriklerin büyüğü ve lideri Ebu Sufyan komutasında savaş devam etmekteyken Pey gamber (s.a.v) efendimiz Ebu Sufyan´ın kızı Ümmü Habibe (Remle) ile evlenmiştir. Ümmü Habibe (Remle) kocası Abdullah bin Cahs ile Habeşistana gitmişti. Fakat kocası orada islamdan çıkıp Hıristiyanlık dinine girmişti. Bu durumda Ümmü Habibe, şirkin lideri olan babası Ebu Sufyan´ın yanına dönmek ve di ninden olmak ile Medine-i Münevvereye dönmek arasında te reddüt etti. Medineye döndüğü takdirde sığınacak kimsesi yok tu. Fakat Peygamber (s.a.v) efendimiz onunla evlenerek hima ye kanadı altına alacaktı. Bunun içinde Amr bin Ümeyye ed-Damiri´yi Habeşistan´a gönderdi. Ve Ümmü Habibe ile evlenme teklifinde bulunmuştu. Peygamber efendimizin vekili olarak Osman bin Ebul-As 400 dinarlık mehrini Necaşiye verdi. Sonra Ümmü Habibe´yi Peygamber efendimize gönderdi.

Bu evlilik ile Peygamber efendimiz iki hedefi vurmuş olu yordu;

1- Ümmü Habibe´yi şirke karşı korumuş ve dininden irtidad etmesine engel olmuştu.

2- Ebu Süfyan´la hısım olmuştu. Bu da Ebu Süfyan´ın hoşu na gitmişti. Rivayete göre O bu evlilikten sonra:" Muhammed ne güzel erkektir!" demiştir.

Peygamber (s.a.v) efendimiz, Zeynep binti Huzeyme ile ev lenmişti. Zeynep, Abdi Menaf bin Hilal bin Amir bin Sa´saa so-yundandır. Ona ´düşkünlerin annesi denildi. Uhud savaşında kocası Öldürülmüştü. Peygamber efendimiz onu himayesine al mak ve düşkünlere yaptığı yardım hususunda onu desteklemek için onunla evlenmişti. Fakat Peygamber efendimizin yanında çok kalmamıştı. Sonra Peygamber efendimiz hayatta iken vefat etmişti.

Peygamber (s.a.v) efendimizin evlendiği kadınlardan biri de Zeynep binti Cahş idi. Bu kadın daha önce Zeyd bin Harise´nin eşi idi. Zeynep, Zeyd´i, Muhammed (s.a.v)´in oğlu olması hase biyle kocalığa kabul etmişti. Çünkü Peygamber efendimizin bizzat kendisi Zeyd´e ´Muhammed´in oğlu´ lakabım takmıştı. Çünkü Peygamber efendimiz Zeyd´i, azad ettikten sonra Zeyd ailesinin yanına dönmek istememiş ve Resulullah (s.a.v)´in ya nında kalmaya razı olmuştu. Bunun üzerine Peygamber efendi miz ona ´Muhammedin Oğlu´ unvanını vermişti. îşte Zeynep, bu unvana sahip olduğu için Zeyd´le evlenmeye razı olmuştu. Ama Cenab-ı Allah, aşağıda mealini nakledeceğimiz şu ayeti kerimeyi inzal buyurunca Zeynep, Zeyd ile evli kalmamak için sızlanmaya ve huzursuzluk çıkarmaya başladı: "(Allah) Evlat lıklarınızı da sizin öz oğullarınız kılmadı. Bunlar sizin ağızla rınıza gelen sözlerinizdir. Allah gerçeği söyler ve O, doğru yola iletir.

Onları babalarına nisbet ederek çağırın; Bu, Allah yanında daha adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır." (Ahzab. 4-5)

Evet Zeyd´in Kureyşli olmadığı artık açığa çıkmıştı. Bu yüz den Zeynep onunla evli kalmamak için huzursuzluk çıkarmaya başlamıştı. Zeyd de, Zeyneb´in gururundan rahatsız olmaya başlamıştı. Onu Ijoşamak için Peygamber efendimizden izin istedi. Ama Peygamber efendimiz ona.-"Allah´tan kork ve eşini yanında tuf demişti. Cenab-ı Allah da, Zeyd tarafından soşan-masından sonra Zeynep ile evlenmesini Peygamber efendimize emretmişti. Ama Peygamber efendimiz bu emri gizlemişti. Çünkü insanların "Muhammed oğlunun eşi ile evlendi" demele rinden çekinmişti. Ama Cenab-ı Allah ona şu emri vermişti:

"Allah ve Resulü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık inan mış bir erkek ve kadına, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur." (Ahzap: 36)

Evlatlıkların boşadıkları ve ilişkilerini kestikleri eşleri ile babalıklarının evlenmesinde herhangi bir sakınca olmadığını bildirmek ve bu gibi evliliklerden mü´minlerin sıkıntıya düşme sini önlemek için Cenab-ı Allah, Zeyd´in boşadığı zevcesi Zey nep ile evlenmesi için Peygamber (s.a.v) efendimize emir ver mişti. Araplar arasında yerleşik hale gelen bu adeti ortadan kaldırmak için Cenab-ı Allah bu evliliği yapmasını Peygamber efendimize emretmişti. Evlatlık edinme adeti Romalılardan Araplara geçmişti. Bu bir akrabalık karekterini taşımıyordu. Aksine bu, yalan ve iftiradan başka bir şey olmayıp aile düzeni ni bozuyordu. Çünkü aileden olmayan bir kimse aile fertleri arasına katılıyordu.

Bu konuyu açıklayan şu ayet-i kerimeleri okumakta yarar vardır:

"Allah ve Resulü, bir işte hüküm verdiği zaman, artık inan mışlar, erkek ve kadına, o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Kim Allah´a ve Resulüne karşı gelirse, apaçık bir sapık lığa düşmüş olur. Allah´ın nimet Verdiği; Senin de kendisine ni met verfip hürriyete kavuştur)duğun kimseye:´Eşini yanında tut, Allah´tan kork´ diyordun, fakat Allah´ın açığa vuracağı şeyi içinde gizliyordun. İnsanlardan çekmiyordun; oysa asıl çekin mene layık olan, Allah idi. Zeyd o. kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık ki (bundan böyle) evlatlıkları, kadınlarıy la ilişkilerini kestikleri zaman o kadınlarla evlenmek hususun da mü´minlere bir güçlük olmasın. Allah´ın buyruğu (her za man) yerine getirilmiştir.

Allah´ın, kendisine takdir ettiği bir şeyi yerine getirmekte, Peygambere herhangi bir güçlük yoktur. Sizden Önce geçenler arasında Allah´ın adeti böyle idi. Allah´ın emri, olup bitmiş bir kaderdir.

(O Peygamberler), Allah´ın gönderdiği emirleri duyururlar. Allah´tan korkarlar ve O´ndan başka kimseden korkmazlardı. Hesap görücü olarak Allah yeter.

Muhammed, sizin erkeklerinizden birinin babası değil, fa kat Allah´ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah, herşeyi bilendir. "(Ahzap: 36-40)

Zeynep binti Cahş ile Zeyd bin Harise´nin kıssası, işte Kur´anı Kerimde anlatıldığı gibi olup şu hususlara delalet et mektedir.

1- Evlatlıklar, cahiliyet devrinde, kendilerini evlat edinen kimselerin oğulları kabul edilirlerdi. Cenab-ı Allah bu adetin hükmünü ortadan kaldırdı. Bunu bildiren Ayeti Kerimeyi de Ahzap suresinin evvelinde okumuştuk.

2- Aileden biri olmadığı halde tıpkı nesep bağı ile bağlıymış-casına alie fertleri arasına giren ama fıtrat gereğince aynı şef kat duygularını paylaşmasına imkan olmayan, ayrıca aile düze nini bozan evlatlıkların hükmünü iptal etmeyi Cenab-ı Allah´ın hikmeti gerekli görmüştü. Yine Peygamber efendimizin, kendi evlatlığının eşi ile evlenmesini emrederek bu hükmü iptal et meyi kesinleştirmeyi de hikmeti gerekli görmüştü. Çünkü Pey gamber efendimizin evlatlığı Zeyd ile eşi Zeynep arasında evli lik ilişkileri bozulmuştu. Kureyş kabilesine mensup olan Zey nep, Kureyşli olmayan, aynı zamanda Peygamber efendimizin azadlısı olan Zeyd´in nikahı altında kalmayı hazmedemiyordu. Ona karşı büyüklük taslıyordu. Zeyd de onun büyüklük tasla masından bıkmış ve boşamak istemişti, fakat Peygamber (s.a.v) efendimiz, Zeyd´q:"Allah´tan kork ve eşini yanında tut" demişti. Demişti ama, Zeyd´in, Zeyneb i boşamasını Cenab-ı Allah´ın mukadder kıldığım da,biliyordu. Yine ilahi takdir gereğince kendisinin Zeynep ile evleneceğini de biliyordu. Ama Cenab-ı Allah´ın açığa vurmadığı bu boşanma işini kendisi açığa vur mak istemedi ve gizledi. Çünkü araplarm alışık olmadıkları du rumlara karşı çıkacakları endişesiyle, kendisine cephe alacak ların düşünmüştü.

Ama Cenab-ı Allah, insanların kendi evlatlıklarının boşanıp ilişkilerini kestikleri eşleriyle evlenmelerinde sıkıntıya düşme melerini sağlamak için, Zeyd tarafından boşandıktan sonra Zeynep ile Peygamberimizin evlenmesini emretmişti.

3- Evlatlıklara baba olma durumu ortadan kaldırıldığına gö re Muhammed (s.a.v) efendimiz artık araplardan herhangi bir adamın babası olamazdı. Ayeti Kerimelerin zahiren ve manen ifade ettikleri de budur. Ancak manaları çarpıtan ve islamiyete karşı komplo kurmak isteyen kimseler, Emeviler devrinde bazı iftiralar ortaya atmıştı. Aslını geçip araştırmadan rivayetlerin çekiciliği karşısında gözleri kamaşan bazı kimseler bu iftiraya aldanmışlardı. Aldananlar arasında maalesef Ebu Cafer îbn Cerir et-Taberi de vardı. O, doğru olduğunu kabul ederek bu ri vayeti ve asılsız iftirayı aktarmıştır. Müfessirlerin çoğu da Ta-beri´den bu iftirayı nakletmişlerdir. Nihayet İbn Kesir, tefsirin de bunun bir iftira olduğunu açıklamıştır. Allah ondan razı ol sun ve bu sapıklığı neşreden Taberiyi de affetsin. Nakleden Ta-beri olsa bile, yalanı nakletmek onu doğruya dönüştaürmez.

Gariptir ki ortaya attıkları iftirayı ayeti kerime ile destekle meye çalışmışlardır. Mutaassıp bazı gayri müslimler bu iddia ları ileri sürerek güya Peygamber (s.a.v) efendimizin Zeyneb-i yıkanmakta iken çıplak görüp ona aşık olduğunu onunla evle­nebilmek için de Zeyd´den onu boşamasını istemiş olduğunu, Peygamber efendimizin gizlediği ve halka açıklamaktan çekin diği, ama Allah tarafından açığa vurulan şeyin de işte bu oldu ğunu iddia etmişlerdir. Aslında bu durumun hiç bir halde Kur´anm zahiri ve batını manalarına uyduğunu söylemeye im kan yoktur. Bu onların ortaya attıkları bir iftiradan başka bir şey değildir. Bu söylediklerinin asılsız bir iftira olduğunu ayeti kerimelerin ifadesinden de anlamak mümkündür. Şöyle ki:

a- Ayeti Kerimenin de delalet ettiği gibi Peygamber (s.a.v) efendimiz kendi arzusuyla Zeynep´le evlenmemiştir ki onu bu evliliğe iten faktör, şehveti olsun. Aksine bu evlilik Allah´ın şu emri ile yapılmıştı:

"Allah ve Resulü bir işte hüküm verdiği zaman, artık bir inanmış erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hak kı yoktur." (Ahzab: 36)

Cenab-ı Allah bu evliliği bizzat kendi yüce zatının yaptırmış olduğunu beyan buyuruyor: "Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikahladık" (Ahzab: 37)

Ayrıca noksanlıklardan münezzeh ve yüce olan Allah, em rettiği bu evliliğin sebebinin şehvet olmadığım; aksine mümin lerin, evlat edindikleri kimseler tarafından boşanan kadınlarla evlenmelerinde bir sakınca bulunmadığını açıklamak olduğunu bildirmiştir.

Peygamber (s.a.v) efendimizin bu durumu açığa vurmaktan çekinmesi ise, cahiliyet devri geleneklerini ortadan kaldırması durumunda arapların kendisine karşı cephe alacaklarım dü şünmesinden dolayı idi. Ama Cenab-ı Allah bu çekinmesinden dolayı onu kınamış ve insanlardan değil, kendisinden çekinme si ve emrine itaat etmesi gerektiğini ifade buyurmuştur.

b- Ayeti Kerimede şöyle buyuruluyor:"AZ/aVm açığa vura cağını sen içinde gizliyorsun." Gizlenen şeyin, Peygamber efen dimizin Zeyneb´e olan aşkı olduğunu iddia ediyorlar, ama ayeti kerime bunun zıddını söylemektedir. Çünkü Cenab-ı Allah´ın açığa vurduğu şey aşk değildi, evlilik.durumu idi. Peygamber efendimiz bunu Zeyd´den gizlemiş ve Ona:´´Allah´tan kork ve eşini de yanında tut!" demişti.

c- Ayeti kerime hem nassı ile hem de manası ile konusunun evlatlığın evlat olmasını men etmeye delalet etmektedir. Bu se beple Cenab-ı Allah, Peygamberine evlatlığının boşadığı kadın la evlenmesini emir buyurmuştur ki bu, şer´i bir hükmün tatbi ki açıklaması olsun. Nitekin Kur´an nassı da bunu kesin bir ya sak olarak açıklamıştır. Bu sebeple Cenab-ı Allah bu yasaklığı şu ifadelerle tekid etmiştir.

"Muhammed sizin erkeklerinizden birinin babası değil, fa kat Allah´ın ReSUludur." (Ahzab:40)

İşte açık anlam budur. Bunda da yalancıların ve kuruntu sahiplerine uyanların saplandıkları anlam karışıklığı yoktur. Tefsircilerin, Kur´anın manası üzerinde konuşanların Peygam ber (s.a.v) efendimizin haberlerinden sözedenlerin bu iftiranın aslını ve kaynağını idrak etmelerim isterdik. Bunu ortaya atan kimse, müslümanlara bir komplo kurmayı amaçlamıştır. ´Hafı zı Sünne´ unvanına sahip olan İbn Kesir, bunun yalan bir riva yet olduğunu beyan etmiş ve İbn Cerir et-Taberi´nin bu konuda söylediklerini de güçlü ifadelerle reddetmiştir.

Zamanımızdaki Siyer yazarlarının da bu hakikati idrak et melerini isterdik. Öyle sanıyoruz ki onların beyani bir zevkleri, kelimelerin işaret yoluyla ifade etmek istedikleri manaları an lamakta derin bir kavrayışları vardır. Bu sözü inceleyip haki kati idrak etmelerini arzularız. Ancak uydurulmuş bir masala kendini kaptırma zevki onları etkisi altına almıştır. Örneğin bir siyer yazarı yazmış olduğu bir kitaba ´Sevdalı Peygamber´ adını vermiştir. Bu isimle yazılan kitapta çeşitli iftiralar ortaya atılmış ve bunların oldu bitti birer hadise şeklinde cereyan et tikleri ifade edilmiştir. Bunu bir hikaye yazarlığı serbestisi içe risinde yazıp geçmişlerdir. Kendilerini taklid eden kimseler de hak ve batıl arasında herhangi bir ayrım yapmaksızın yollarını izlemişlerdir. Böylelerini Allah affetsin demiyorum. Çünkü bu tür yorumları toplumsal çalkantılara yol açmaktadır. Ve bu gi bi kimseler ne yazık ki edebi camiada belli bir yer işgal etmiş­lerdir. Yaptıklarının cezasını Allah versin.



Konu Başlığı: Ynt: Peygamber (s.a.v)´in Zevceleri
Gönderen: Rüveyha üzerinde 13 Nisan 2014, 02:43:35
Bir çok insan Efendimizin şehfet duygularından dolayı bir çok kez evlendiğini savunur.Ama bunu söyleyenler ancak kendini aldatır..İşin aslının böyle olmadığı kendileri, kendilerine  itiraf edemezler.Mevlam islamı böylelerinin dilinden kurtarsın..


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber (s.a.v)´in Zevceleri
Gönderen: Derya 7/B üzerinde 18 Ocak 2015, 23:41:14
Kendilerini taklid eden kimseler de hak ve batıl arasında herhangi bir ayrım yapmaksızın yollarını izlemişlerdir. Böylelerini Allah affetsin demiyorum. Çünkü bu tür yorumları toplumsal çalkantılara yol açmaktadır. Ve bu gi bi kimseler ne yazık ki edebi camiada belli bir yer işgal etmiş­lerdir. Yaptıklarının cezasını Allah versin.


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber (s.a.v)´in Zevceleri
Gönderen: Sevgi. üzerinde 17 Ocak 2021, 02:14:23
Esselâmü Aleyküm. Bilgiler için Allah razı olsun kardeşim


Konu Başlığı: Ynt: Peygamber (s.a.v)´in Zevceleri
Gönderen: Mehmed. üzerinde 18 Ocak 2021, 15:30:46
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaşım için razı olsun