> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Hazreti Muhammed a.s.v > Son Peygamber > Öldürücü Ganimetler
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Öldürücü Ganimetler  (Okunma Sayısı 1095 defa)
18 Aralık 2009, 17:10:15
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Aralık 2009, 17:10:15 »



Öldürücü Ganimetler


Düşman ordularının sayıca fazla olmaları kendilerine bir fayda sağlamamıştı. Hiçbir kazanç elde edemişlerdi. Sonunda kaçmaya başladılar. Ancak fazla uzaklaşmadıkları için belleri tamamen kırılmamıştı. Halid bin Velid ile İkrime bin Ebi Cehil kumandasında ikiyüz atlıları vardı. Bunlar fırsatını bul dukları takdirde arkadan islam ordusuna saldırma görevini al mışlardı. Bu kumandanlar oldukça tedbirli davranıyorlar, kin ve intikam ateşiyle yanıp tutuşuyorlardı. Hamiyyet uğruna sa vaşmaktaydılar. Öte yandan ganimetler mücahitlerin bir kıs mını aldatmıştı. Ali ile Zübeyr, Sad bin Ebi Vakkas ve diğer bahadırlar, müşriklere büyük kayıplar veriyordu. Fakat bunla rın arka taraflarında kalan mücahitlerin bir kısmı ganimetleri topluyor ve müşrik ölülerinin üzerlerindeki mallarıyla silahla rını alıyorlardı. Bunlarla uğraşırken de, kardeşleri Ebu Düca-ne´yi başı yarık ve yerde yatar vaziyette kendi haline terkedi-yorlar, mü´min ordusunun arka taraflarını korumuyorlardı.

Müslümanların ganimete koşuşmalarından önce savaşın ne şekilde seyrettiğini tbn îshak şöyle anlatır: "Cenab-ı Allah müslümanları zafere ulaştırmış, va´dini gerçekleştirmişti. Müs lümanlar kılıçlarıyla müşrikleri kovayalarak ordugah dışına çıkarmışlardı. Artık kesin olarak müşrikler yenilmişlerdi."

îslam bahadırlarından Zübeyr bin Avam der ki: "Hind´in cariyeleriyle hizmetçilerine baktım. Yanlarına aldıklar az bir malla veya elleri boş olarak kaçmaya çalışıyorlardı"

Herkes ganimet toplamaya başlamıştı. Okçular ganimetlerin çokluğunu ve savaşçıların ganimet için koşuştuklarını görünce görevlerini unuttular ve Hz. Peyamberin, îslam askerlerinin dört katı olan müşriklerin îslam ordusunu arkadan kuşatmala rına izin verilmemesi konusundaki emirlerine rağmen, okçular yerlerini terkedip ganimet elde etmeye koştular. Öte yandan Halid bin Velid ile Ikrime bin Ebi Cehil, okçuların yerle­rinden ayrılmalarım dört gözle bekliyorlar ve süvarileriyle İs lam ordusunu arkadan vurmak için fırsat kolluyorlardı. Okçu ların yerlerinden ayrıldığını görür görmez, onların boş bıraktık ları yere saldırdılar ve imân ordusunu arkadan vurmaya başla dılar. Kureyş ordusunun büyük bir kısmı kırılmaya başladığı ve yenilginin kesinleştiği bir sırada Kureyş ordusu intikam al mak maksadıyla yeniden islam askerlerine saldırmaya başladı. Öldürmek amacıyla Hz. Muhammed´in üzerine yürüdüler. Fa kat Hz. Peygamber, müslüman mücahitler tarafından çember içine alınarak korundu.

İbn İshak der ki: Müslüman okçuların yerlerinden ayrılma ları büyük bir darbe oldu. O gün büyük bir imtihan, mal sevda sına kapılanlarla kapılmayanların seçim günüydü. Yüce Allah bazı müslümanlara şehitlik mertebesini ikram etti. Öyle bir an olmuştu ki, müşrikler Hz. Peygambere yaklaşmışlar, ona taş atmışlardı. Hatta bu taşlardan biri onun mübarek dişini kır mış, dudağını ve yüzünü yaralamıştı. Müşrik askerlerinin at­tıkları taşla miğferinin iki halkası da temiz ve mübarek yanağı na batmış, Hz. Peygamber saldırı esnasında müslümanları dü şürmek için Ebu Abir el- Evsi tarafından Jtazılan çukura düş müştü. Hz. Ali ile Talha bin Übeydullah onu tutup kaldır mışlardı.

Sahabiler Peygamber Efendimizin mübarek yüzünü temizle meye başladılar. Ebu Ubeyde Amir bin Cerrah yanağına ba tan miğferin iki halkasından birini dişi ile çekti. Bu sırada da süt dişlerinden biri düştü. îkinci halkayı çekerken de öbür süt dişi düştü. Müşrik askerler Hz. Peygamberi öldürdüklerini ve işin bittiğini zannediyorlardı. Bu sebeple müslüman bahadır lar cephe önünde onu etten bir duvar ile koruma çemberine al mışlardı. Kılıçlar etrafında sakırdıyordu. Bir çok mü´min canla rı pahasına onu korumaya çalışırken, müşrik askerler de O´nu öldürmek için bütün güçleriyle uğraşıyorlardı. Hz. Peygamber (sav)´i koruyanlardan biri de , sancaktar Musab bin Ümeyr´di. Onu korurken, kendisini Hz. Peygamber sanarak şehit ettiler. Vuran adam, Hz. Peygamberi öldürdüğünü sanarak, Kureyş askerleri arasında yüksek sesle " Muhammed´i öldürdüml" diye bağırmıştı. Bu esnada Musab bin Ümeyr´in elinde bulu­nan îslam sancağını Hz. Ali almıştı. Kureyşliler Hz. Peygam beri ok yağmuruna tutmuşlardı. Oklar, bedenini Hz. Peygam bere siper yapan, Ebu Dücane´nin sırtına saplanmış, fakat o buna rağmen Hz. Peygamberin üzerine eğilerek ona ok isabet etmemesini temin etmişti. Sonunda sırtına saplanan oklar ço ğalınca yere düşüp şehit oldu. Bu arada Sad da müşrikleri Hz. Peygamberden uzaklaştırmak için, üzerlerine durmaksızın ok atıyordu. Hz. Peygamber de ona ok yetiştirerek: "At. anam ba bam sana feda olsun ey Sad\" diyordu.

Müşrikler arasında Hz. Peygamberin öldürüldüğü haberi ya yılmıştı. Bu haberi duyan müslümanlar umutsuzluğa kapılmış, zayıf iradeliler ümitlerini yitirmişti. Ama çoğu da daha fazla çarpışmaya başlamıştı. Ancak mü´minlerin arasında bulunan Enes bin Nadir, yüksek sesle bağırarak müslümanlara şöyle hitap etmişti: "Hz. Peygamber vefat ettikten sonra, artık siz ne diye yaşıyorsunuz! Kalkın,sav aşın ve Resulullah´ın hayatını fe da ettiği dava uğrunda Ölünl" Onun bu çağrısına mü´min as kerler icabet ettiler. Vuruştular ve ölünceye kadar düşmanla çarpıştılar.

Bir süre sonra, Hz. Peygamberin hayatta olduğu müjdesi gel di. Bu haber bütün müslümanları yeniden canlandırdı. Hz. Peygamber ve beraberinde bulunan Ebubekir, Ömer, Ali, Talha, Zübeyr ve diğer güçlü müslümanlar da büyük bir azimle savaşa başlamışlardı. Ansızın karşılaştıkları bu saldı rıyla, müslümanlarm bir kısmı öldürülüp şehitlik mertebesine yükselmiş, kalan mü´minler ise büyük bir kargaşalık içine düş­müşlerdi. Öte yandan Ebu Süfyan, beraberindeki savaşçılarla müslümanları yüksekten gözetliyordu. Bu sıkıntılı ve zorlu devrede Hz. Peygamber şöyle dua etmişti: "Allah´ım! Bu müş rikler bize üstün gelmesinler. Eğer bu bir avuç topluluk öldürü-lürse, artık yeryüzünde sana ibadet edecek kimse kalmaz!"

Bu duadan sonra, müşrikleri o yüksek tepeden indirecek olan sahabilerini vuruşmaya davet etti. Bunun üzerine müslümanlar yeniden cansiperane bir şekilde savaşarak müşrikleri dağın tepesinden uzaklaştırdılar. Üzgün oldukları halde, Ku-reyş´e karşı tekrar üstünlük kurdular. Çünkü büyük Bedir sa vaşma katılmış olan mü´minlerin kalblerinde uyarıcı bir iman kuvveti vardı.

Artık Kureyş´in azmi kırılmıştı. Çünkü dağın üst tarafından Halid´in süvarileri üzerine yağmur gibi taş yağmaktaydı. Ha-lid her ne kadar Kureyş´i kesin bir zafere kavuşturmamışsa da tam bir yenilgiye uğratmaktan da kurtarmıştı. Hz. Peygambe rin öldürülmediği, hayatta olduğu, müşriklere karşı yeni plan lar ve taktikler hazırlığı içinde olduğu müjdecinin verdiği se vinçli haber, Kureyşlilerin kalblerine ümitsizlik düşürmüştü. Artık müslüman askerlere karşı kesin zafer elde etme ümidini yitirmişlerdi, islam ordusunun tedirginliğinden sonra, Hz. Pey gamber kumandayı yeniden ele almış, önce sancaktarhk yapan Musab bin Ümeyr şehitlik mertebesine yükseldiği için sanca ğı Ebu Talib oğlu Ali´ye vermişti. Sancağı alan Hz. Ali, ölüm den korkmadan Kureyş üzerine yürüdü. Müslümanlar tepeye hakim olunca, yeniden vuruşmaya başladılar, Halid´in hücum larını sürdürmesinin müşriklere bir faydası olmadı. Ebu Dü-cane, Zübeyr, Talha ve sancaktar Hz. Ali ile diğer kahra manların karşı saldırıları ile Kureyşliler yine hakimiyeti elle rinden kaçırmışlardı. îslam ordusunun sarsıntı geçirdiği ve çok şehit verdiği bir esnada zafer şimşeği Kureyşliler lehine parla mıştı. Çünkü müşrik ordusuna nisbetle İslam ordusunun sayısı gerçekten çok azdı. Hz. Peygamberin öldürüldüğü haberi müş rikler arasında yayılınca zaferi elde ettiklerini ve iman ordusu nu yok ettiklerini sanmışlardı. Fakat gözlerini alan bu parlak şimşek, islam askerlerinin tepeyi yeniden ele geçirmeleri esna sında hemen sönüvermişti. Halid bin Velid ile beraberindeki süvarilerin püskürtülmesi esna-sında artık müslümanlara kar şı zafer elde edemiyeceklerini anlamışlardı. Hz. Ali, îslam san­cağını taşımaya başlamıştı. Sancak arkasındakiler her ne ka dar desteklemeseler de, yalnız başına zafer taşıyıcısıdır. Kaldı ki Ali, zaferi asla elden kaçıracak biri değildi. Onu Bedir ve Uhud savaşlarında usta bir silahşor olarak görmüşlerdi. Nite kim Ebu Süfyan da: "Ordu, sancaktarının ardı sıra yürür" de mişti.

Savaşın başlarında Kureyş ordusunun büyük bir yara aldığı nı unutmamalıyız. Askerlerin yaralarını tedavi edip onları hü cuma sevkeden şey, zafer umudu olmuştu. İslam ordusunun sarsıntı geçirdiği esnada zaferi kazanacaklarını ummuşlardı, îman ordusunun durumu düzelince Kureyşlilerin yaraları yeni den kanamaya ve sonuçtan korkmaya başladılar. Kesin zaferi elde etmekten umut kestiler. Çünkü müslümanların, yeniden karşılarına dikildiklerini görmüşlerdi. Daha önce büyük Bedir savaşında az sayıdaki müzminlerin hücumları neticesinde baş larına ne gibi büyük bir felaket geldiğini unutmuş değillerdi.

îşte tam bu esnada savaşa son vermek istediler. Geçici zafer onları sevindirmiş, bir sürelik galibiyet bile onlara yetmişti. Ama mutlaka kaybedeceklerdi. Çünkü geleceği geçmişe, yani büyük Bedir savaşına kıyaslıyorlar ve mutlaka yenilgiye uğra yacaklarını düşünüyorlardı. Çünkü yaşanılmakta olan an, mut laka maziye karışacaktı.

Uhud gazasıyla ilgili olarak tarihçiler, Peygamber ordusu nun hezimete uğradığını söylerler. Fakat bu savaşta müslü manların durumunu ifade etmek için yenilgi kelimesini kullan mak doğru değildir. Eğer iman ordusu geri dönüp kaçsa ve müşrikler de onları kovalasaydı, o zaman bunun adı yenilgi ola bilirdi. Fakat bu savaşta mücadeleyi durduranlar, bizzat saldı ranların kendileridir. Müslümanlardan birkaç kişiyi öldürmek le yetinmişlerdi. Daha fazlasını yapamıyacaklarım bildiklerin den dolayı savaşa son vermek istemişlerdi. Çünkü geçici bir sarsıntıya uğrayan İslam ordusunda, kılıçların yeniden parla maya başladığını görmüşler ve parlayan bu kılıçların acısını iki defa tatmışlardı. Bu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Öldürücü Ganimetler
« Posted on: 26 Nisan 2024, 13:10:44 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Öldürücü Ganimetler rüya tabiri,Öldürücü Ganimetler mekke canlı, Öldürücü Ganimetler kabe canlı yayın, Öldürücü Ganimetler Üç boyutlu kuran oku Öldürücü Ganimetler kuran ı kerim, Öldürücü Ganimetler peygamber kıssaları,Öldürücü Ganimetler ilitam ders soruları, Öldürücü Ganimetlerönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes