๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ => Son Peygamber => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 18 Aralık 2009, 23:10:01



Konu Başlığı: Nadir Oğulları Gazasının Yahudiler Üzerindeki Etkisi
Gönderen: Sümeyye üzerinde 18 Aralık 2009, 23:10:01
Nadir Oğulları Gazasının Yahudiler Üzerindeki Etkisi


Önceki sayfalarda Nadir Oğulları´nı ve onların kalblerinde müslümanlara karşı gizledikleri kötülüğü nasıl açığa vurdukla rım ve Hz. Peygambere karşı düzenledikleri suikasdı anlatmış tık. Neticede Hz.Peygamber onları sürgün etmek mecburiyetin de kalmıştır. Çünkü etrafında yılanlarla ejderhalar bulunurken kendisi rahat yaşayamazdı. Etrafındaki insanlar andlaşma ve muahedelere riyat etmeyerek kendisine komplo kurarlarken, bir fırsatını bulup kendisine kötülük yapmak istemekteyken, kendisi rahat yaşayamazdı.

Geçmişte olduğu gibi bugün de yah´udiler, kuvvetten başka bir şeye inanmazlar. Kuvveti gördüklerinde boyun eğip teslim olur ve ikiyüzlülük ederler. Az da olsa, içlerinden bazıları kuv vetin darbesi karşısında hak yola ermiştir. Medine´de yahudi olarak sadece Kurayza Oğulları vardı. İslam´ın kuvveti karşı sında korkuya kapılmışlardı. Hatta içlerinden bazıları, öz oğul ları gibi tanıdıkları Hz. Muhammed´in dinine girmeyi düşünü yorlardı. Dindar adamlarından biri olan Amr bin Sa´di el-Kurzi, Nadir Oğulları´nm sürgün edilmelerinden sonra, onla rın yurtlarına gidip evlerinin arasında dolaşmış harabeye dö nen terkettikleri yerleri gezmişti. Orada ne çağıran, ne de ce vap veren vardı. Kendi ırkdaşlarmm bu durumu onu tekrar Tevrat´a göz atmaya yöneltti. Tevrat´ta Resulullah hakkında anlatılanlara baktı. Yahudilerin gizlediklerini açığa vurmaya niyetlendi. İbretler açığa çıkmıştı. Kavmi olan Kurayza Oğulla rıyla karşılaşıp onlara şöyle dedi: Bazı ibretler gördüm. Kardeş lerimiz olan Nadir Oğulları´nın yurduna gittim. Oraların ıssız olduğunu gördüm. Halbuki daha önce oralarda onur, şeref ve üstünlük vardı. Parlak akıl ve zeka vardı. Mallarını, mülklerini başkalarına terketmişler. Zelil bir şekilde oradan çıkıp gitmiş ler. Kaynuka Oğulları da silah ve teçhizat sahibi oldukları hal de güçlü ve kalabalık olmalarına rağmen, yine sürgün edilmiş ler. Bir kısmı da esir alınmış. Ey kavmim! Olanları gördünüz. Artık bana itaat edin. Gelin Muhammed´e tabi olalım. Vallahi sizler de O´nun geleceği hususunda Tevrat´ta müjde verilen peygamber olduğunu biliyorsunuz.

Onun bu sözleri karşısında kavmi sustu. Ka´b bin Esed´den başka konuşan olmadı. Ka´b ona: Ey Ebu Abdurrahman! Muhammed´e tabi olmana engel olan ne var? diye sorunca o da: "Sen varsın ey Ka´b" cevabım verdi. Ka´b dedi ki: Niçin se ninle onun arasında hiçbir şey olmuş değildir!

Orada hazır bulunan yahudilerden bazıları dediler ki: Sen, bizim adımıza anlaşma yapan ve söz veren birisin. Bizim sözcü müz sensin. Eğer Muhammed´e tabi olursan, biz de ona tabi oluruz. Ona tabi olmazsan, biz de tabi olmayız.

Yahudilerdeki bu hayırlı gelişme, Nadir Oğullan´mn başına gelen felaketi görmelerinden sonra olmuştur. Daha Önce Kay-nuka Oğulları´mn başlarına gelen felaket de kendileri için bir ibret teşkil etmekteydi. Karşı karşıya bulundukları İslamiyet meselesi üzerinde düşünmeye başladılar. Yanlarında kitap yok tu. Şaşkınlığa düştüler. Her ne kadar kabul etmeseler de, tanı dıkları hak ve hakikat ile karşı karşıdaydılar. Taassupları on ları haktan uzaklaştırıyordu. Düşmanlarına galip gelecekleri konusunda besledikleri umut, onları hakkı kabulden uzaklaştı rıyordu. Bu umut onlara yetiyordu. Düşmanlarına karşı kendi lerini güvenlik içinde hissediyorlardı. Sonra ırkdaşları olan Kaynuka Oğulları´yla, Nadir Oğulları´mn başlarına gelen fela­ketler, onları asla ürkütmüyordu.

Sadece kendilerim sevmelerinden ve düşünmelerinden dola yı -zaten hep kendilerini düşünürler- işlerini başkalarının ko ruması altına bırakmayı kararlaştırdılar. Kendileri zarara uğ ramadan, başkalarını bu işe alet etmeyi düşünürler. Zaten bu, onların ayrılmaz bir vasfıdır. Maruz kaldıkları eziyetleri, baş kalarının kılıçlarıyla bertaraf ederler. Kendileri mümkün ol dukça ellerine kılıç almazlar. Neticede kafirliklerinde ısrar et mek üzere karara vardılar. Mekke müşrikleriyle ittifak kurdu lar, onlarla tedbir birliği içine girdiler. Bu hainane ittifakları nın etkisi Hendek savaşında fazlasıyla görüldü. Çünkü bunlar münafık ve müşriklerle ittifak kurmuşlardı. Önde müşriklerin, arkadan da yahudilerin eliyle müslümanları vuracaklardı. Or tada ise, münafıklar fesad çıkarıp mü´minlerin safları arasına gevşeklik ruhunu aşılayacak ve mü´minlerin cephe gerisini ko rumasız bırakacaklardı.

Şimdi de olayların birbirini takip edişlerine bakalım.